kaçarcasına geride bırakmak isterdim her şeyi; şehri, hatırayı, anıları... ama biliyor-d-um ki insan nereye giderse gitsin kendini de yanında götürüyor. kendiyle başbaşalık hiç bırakmıyor. zihin dopdolu taruzu ile o kadar yoruyor ki ruhu, kimden, neyden kaçıyorsun ki?
sonra başucu kitabım dediğin bir kitaba elin uzanır, içine sıkıştırılmış bir not-oysa ki kaybettim diye içten içe sevinilen bir nottur o ve bugüne kadar nasıl görülmemiştir bilinmez- ondan, giden'den kalma minik minik yazılmış bir not; "05.03.2009 kavacık" tarihli... biliyorum nereye gidersem gideyim kendimden kaçamayacağım da bu notlar, hiç gitmeyen heyulalı hatıralardan daha kanlı canlı, daha vurucu.
bir kaç parça kıyafet bırakır bazen.
mesela bir t-shirt. ara sıra giyip koklarsınız, ağlarsınız. aradan biraz zaman geçince bakarsınız artık "o" kokmuyor t-shirt, o kadar çok giymişsiniz ki kendi kokunuz sinmiş.
siz siz olun aklınızda olsun t-shirt bırakmayın giderken, ince bir hırka falan daha iyi olur. kışın çok üşütüyor o t-shirt. üşürken ağlayınca daha çok üşüyor hem insan...