bugün

eskiden metalciler vardı, emolar vardı, sokakta break dans yapan- kendince hip hop kültürünü yaşayan gençler vardı vs vs sonuçta çoğu ergenlik bunalımlarının neticesinde yönelmiş de olsa topluma, ailesine, çevreye aykırı hatta isyankar gençler vardı. aileleri bunları kendilerince adam etmeye uğraşır, saçına, küpesine, müziğine falan karışırdı.

ulan nereye gitti tüm bunlar?

şimdi bakıyorum herkes aynı, farklı bir renk, bir ses yok toplumda. gençlerin isyan edecek sebepleri mi kalmadı yoksa daha önemli bir meşgaleleri mi var.
kızlar düşmüş instada takipçi derdine, erkekler desen burak özcivit bıyığı, kıçında kısa paçalı pantolorlar falan. herkes aynı torna tezgahından çıkmış gibi. şekil var ama felsefe yok içi boş çuvallar gibi koca bir gençlik.
görsel
tüketim çılgınlığının bir getirisi.
insanlar artık önüne ne koyuluyorsa onu alıyorlar. mahalle baskısı ile olayı basite indirgemeyeceğim. çünkü bu baskı kitlelerin baskısıdır. televizyon kanalları, sosyal medya önlerine ne koyuyorsa onu alıyorlar.
örneğin; demokrasi moda oldu. ülkenin yarısı bile o zamana kadar demokrasi lafını ağzına almaz iken herkes bir anda demokrat hatta ve hatta demokrasi savunucusu oldu.
diğer bir örnek ise insanların sıklıkla kullandığı sosyal mecralarda ciddi takipçi sayısı olan bir sayfa saçma sapan bir girdi yapıyor diğer bol takipçili sayfalar da zaten danışıklı dövüşün bir parçası olarak o paylaşımı pohpohluyor. ondan sonra rahat bir hafta gençlerin gündemi bu oluyor. ta ki sonraki hafta önlerine konan meseleye kadar.
şahsi kanaat diye bir deyim vardır yahut lafz diyelim. eskiden şahsi kanaatler vardı ve buna itibar edilirdi. bir insanın kendi gelişmişliği kişisel düşünceleriyle ölçülürdü. şimdi ise takip ettiği sayfalarla ve ezberlediği iki satır arabesk sözlerle ölçülüyor.
böyle bir ortamda örneğin survivor izlemeyen yahut kitap okuyan birisi asosyal olabiliyor iken, her gün bir paylaşım yapan veya tv kanallarının önüne koyduğu her şeyi izleyen birisi sosyal olabiliyor.
işte bütün bunlar kendi çabasıyla hâlâ bir şeyler yapmaya çalışan insanların isteğine ket vurup onları da bu tek tipleşmenin bir parçası haline getirebiliyor.
yavaş yavaş robotlaştığımızın göstergesidir. bu yüzden hala marjinal kalmaya çabalıyoruz bu sıkıcı tek tük "modern" toplumda.
Çünkü bizler, bir şeyler üretmek, yeni şeyler ortaya koymak yerine vücutta, maddede takılıp kaldık. Felsefeden ve sanattan koptuk. Birer parazit olduk.
kültürel emperyalizm buna sebep oluyor. hep globalleşmenin getirisi bunlar. kültürler çatışıyor ve sentez çıkıyor ortaya işte o sentez aslında tek tipleştiriyor insanı.
George orwell 1984 romanını okumani isterim.
dünya emperyalizm sayesinde tek tipleşirken şaşırılmaması gereken durumdur.

(bkz: kahrolsun emperyalizm)
Küreselleşen dünya ile dünyanın küçük bir köy haline gelmesi durumunun getirdiği bir bayağılık.
bence durum esasen gençliğin tek tipsizleşmesi meselesidir..
normaldir.

cehâlet yaygın. kitap , dergi ve gazete okuyan kaç genç var.

kızlar tornadan çıkmış gibi, erkekler seri üretim misali.

sakallarından veya makyajlarından başka ne umurlarında?

sosyal medya çöplüktür.
Yonetmeyi kolaylastirir. Bunlar bir gunde olmadi.
tek dünya devleti için elzemdir.
sorun tek tip olmak değil. sorun her sene çıkan moda denen şekilde giyinilmeye başlaması. mesela şu kızların uzun bel pantolon giyip göbeği açık gezmesi. daha yeni çıkan bir şey. böyle tek tip olmayın işte.
Eğer gençliğin tek tipleştiğini düşünüyorsanız size umut olabilirim.
Popüler kültürün doğal sonucudur. Birey değil, aynı fabrikadan çıkan mallar gibi olmaları tuhaf değildir.