gecenin şiiri

entry13512 galeri927 video104 ses19
    13367.
  1. Bu dünyaya kendi isteğimle gelmedim ben;
    Şaşkınlıktan başka şeyim artmadı yaşarken.
    Kendi isteğimle de gidiyor değilim şimdi,
    Niye geldik kaldık, niye gidiyoruz bilmeden.
    (bkz: ömer hayyam)
    2 ...
  2. 13368.
  3. Şimdi şiir bence senin yüzündür
    Şimdi benim tahtım senin dizindir
    Sevgilim, saadet ikimizindir
    Göklerden gelen bir yadigar gibi… *

    Öyle bir içimden geldi, aslında bu yoktu.
    5 ...
  4. 13369.
  5. "(...)
    anladım sanki: devlet neden şarap kullanmaz
    neden en uzun suya en sessiz uzanır yüzün
    neden en çok üzülmüş üzümün adı şaraba çıkar

    sonra madem insan kal adında bir beladır
    insan dalgın bir belgedir kendisiyle hayat arasında
    neden eve dönmekten ibarettir hayat
    neden bazen simsiyah bir doğruyla denilir:
    devletin ve Allah'ın en iyi fikridir kış
    bütün evlerin en mükemmel hatasıdır baba

    başka incirin yarasını başka incir de bilmez gibi
    talandır bu herkesle herkes olmak
    kopan umur ufalan ödün adıyla
    iki lekenin birbirine dağılmasına sadece aşk mı denir
    diğer zeytinin diğer zeytine fethi gibi
    dilerim herkesin vaktiyle adı
    sinem olan uzun bir yasa değer eli sinem!
    o kadar, o denli"
    *
    3 ...
  6. 13370.
  7. Bu şiiri bugün twitter da ayruğ akdoğan paylaşmıştı.
    2 ...
  8. 13371.
  9. “Ah..
    Budur benim payıma düşen,
    budur benim payıma düşen,
    benim payıma düşen,
    bir perde asılmasının benden aldığı gökyüzüdür,
    benim payıma düşen,
    terk edilmiş merdivenlerden inmektir
    ve ulaşmaktır bir şeylere çürüyüşte ve gurbette,
    benim payıma düşen
    anılar bahçesinde hüzünlü bir gezintidir..”
    2 ...
  10. 13372.
  11. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2361475/+
    Geceden kalma ama olsun, nazım’dan geliyor.

    Kaç kere iman ettim hiçliğine ruhunun…
    0 ...
  12. 13373.
  13. Bu gecenin şiiri bugün bir müzede denk geldiğim duvar kiliminden gelsin. Kilim Kars ve Batum sancaklarının 40 yıllık Rus işgalinden kurtuluşu şerefine dokunmuş, Enver Paşa’ya hediye edilmek istenmiş fakat verilememiş; üzerinde çeşitli motiflerle birlikte bu şiir de yer alıyor. Çok hoş bence…
    (img:#2361559)
    3 ...
  14. 13374.
  15. siz geçip gidersiniz;
    açık yaralar gibi
    kalır kıyılarımızda
    ayak iziniz.

    biz bir darlığı
    tam düze çıkardık...
    derken kapılarda siz.

    bir uzak yakınlığı
    eğreti ve güvensiz,
    kuşanıp gelirsiniz.

    sunmak elde avuçta
    ne varsa,
    bari işe yarasa;
    sonrasını biz biliriz.
    *
    0 ...
  16. 13375.
  17. Sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin,
    Sana kafir dediler, diş biledim Hakka bile
    Topladın saçtığı altınları yüzlerce elin,
    Kahpelendin de garez bağladım ahlaka bile...

    Sana çirkin demedim ben, sana kafir demedim,
    Bence dinin gibi küfrün de mukaddesti senin,
    Yaşadın beş sene kalbimde misafir demedim..
    Bu firar aklına nerden, ne zaman esti senin?
    0 ...
  18. 13376.
  19. “Vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi
    Genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için hâlbuki aşk, başka ne olsundu?
    hayatın mazereti demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
    Vay ki gençtim
    ölümle paslanmış buldum sesimi..”
    0 ...
  20. 13377.
  21. “Onu kırmış olmalı yaşamında birisi.
    Dinledikçe susması, düşündükçe susması.
    Tek başına iki kişi olmuş,
    Kendisiyle gölgesi..”
    5 ...
  22. 13378.
  23. "Hayır seni asla bunların hepsi telefat dünya gözüyle
    Bir kez bile görmek istemiyorum acıdım ömrümce
    Neler vermezdim seni görmek için gibisinden cümle kuranların haline.."
    3 ...
  24. 13379.
  25. Tabancam dolu saçma
    her yerde sırrını açma
    yedi yerde yaram var
    sekizinci yarayı da sen açma
    3 ...
  26. 13380.
  27. "terziler geldiler. durgunluktu o dökük saçık giyindikleri
    yarım kalmışlardı. tamamlanmadılar. toplu odalarını sevdiler.
    ölümü hüzünle geçmişlerdi, ateşe tapardılar.
    kent eşiklerindeydi, ağlayışını duydular
    kestiler, biçtiler, dikmediler ve gitmediler,
    iğnelerine iplik geçirip beklediler;

    "ey artık ölmüş olan at! -dediler-
    en güzeli oydu işte, yüzünün
    savaşla ilişkisi.
    boydanboya bir karşıkoyma, denge
    ve istekli bir azalma. onu bilirdik.
    o ağaç senin kanınla beslenirdi,
    hepimizi besleyen.
    bir ülkeyi yeniden yaratırdı şaşkınlığımız
    senin karşında,
    alışveriniş, alfabenin, iplik döküntülerinin ve
    her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği..."
    *
    0 ...
  28. 13381.
  29. "Öldük, ölümden bir şeyler umarak.
    Bir büyük boşlukta bozuldu büyü.
    Nasıl hatırlamazsın o türküyü,
    Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü,
    Alıştığımız bir şeydi yaşamak.
    Şimdi o dünyadan hiçbir haber yok;
    Yok bizi arayan, soran kimsemiz.
    Öylesine karanlık ki gecemiz
    Ha olmuş, ha olmamış penceremiz;
    Akar suda aksimizden eser yok"
    *
    0 ...
  30. 13382.
  31. “Senin gönlün daima meshur ve musahhardır, Mazursun…
    Sen gamın ne olduğunu hiç bilmedin, Mazursun.
    Ben sensiz bin gece kan yuttum,
    Sen bir gece sensiz kalmadın
    Mazursun…”
    2 ...
  32. 13383.
  33. Gönlümü çekse de yârin hayali
    Aşmaya kudretim yetmez cibâli
    Yolcuyum bir kuru yaprak misâli
    Rüzgârın önüne katılmışım ben.
    4 ...
  34. 13384.
  35. AT ÜSTÜNDE OKUNSUN

    Ha gülle ha kille ha camla ezilmiş memen
    Dibekte döğülmüş ipekle döşenmiş tenin
    Kız küs çiçeği oğlan evcimen mi evcimen
    Farkında değiller mevsimde olup bitenin

    Seğirttim ötemde periler berimde yeryut
    Azığım yarımşar narlardı ağzım hep sarsak
    Bana yön bana sır veriver tekin bir boyut
    Saçlarım güneye taralı batı pek pasak

    Danteller kırlentler şifonlar içinde kıvran
    Beni ta o eski o uzak sancıya çağır
    Bulaklar gibi gür gibi şuh gibi tez davran
    Gözlerin eyvallah nadide boy pos tamtakır

    Dudak dudağaydık yarıldık ağızdan yekten
    Gürül gürül bölündü bir bütüne görüntü
    Yıkımsar şarkılar okuduk inleyerekten
    Ol nedenden manidar mahfiyen kenzen küntü

    Ötüşten tanıdım güvercin neydi çığırdı
    Bir hırsla dalarak yokladım nesi var ve yok
    Körkütük belliydi ki ruhu epey sağırdı
    Bir tizmiş ki sesi incecik görsen sanki yok

    Yaz olsun zevklenip ürpersin böcek kanadı
    Sarkarak taşsınlar bağlardan meyvalar tir tir
    Solaktı o katip çolaktı harfi tınmadı
    Kestiler ortadan sağ kolunu ikide bir

    Kafadar bir ilahtı arzun tuttun yarattın
    Çaçaron kesildin sandın ki yaşantın yaman
    Lakaytsın oysa ki külüstür atın ahbabın
    Öper ol omzunu şeytanın çıkmasın foyan

    Dağlardan bir dağ sun en engebe en engerek
    Ete bür kemğe bürdüğün şehirler curcuna
    De ki çıt kırıldım tazeler nemize gerek
    Madem ki sevişmek kahrolmak ucu ucuna

    Ya güldür yeraltı ya ceset ya dört dönen tay
    Bulaydık o suyu boğulup kurtulacaktık
    iç içe daralan şu basık bu gökler yatay
    Kuyuyu örtmesek ne yazar pas tutmuş çıkrık

    Kimdüğüm önemsiz pörsüt sen anbean derimi
    Zaman ve güzellik gerdekte netti fısılda
    Dansa dur dansa kalk sarmaşıp sen sil terimi
    Tıslayan yılanlar gib’oldum bu son fasılda

    Bir derin dalgınlık değilse ya nedir ölüm
    Titirek çenemiz düşmüş mü üpüryan mıyız
    Ardımdan kareler giyesin sürmesin dölüm
    Dayansın toprağın ırkına hep bir yanımız

    ‘ki doğu ‘ki batı efsus ki narana yaban
    Çakırkeyf ruhunda şenşakrak hani o ritim
    Kaç kerre dürtüldün uçkurda kurulu kapan
    Alemin alayı gideli beri o yetim

    Taha Ayar
    0 ...
  36. 13385.
  37. edipciğim cansever

    "kim bulmuş ki yerini
    kim ne anlamış sanki mutluluktan."

    çok seviyorum bu insanı be.
    1 ...
  38. 13386.
  39. Bende hiç tükenmez bir hayat vardı
    Kırlara yayılan ilkbahar gibi
    Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
    Göğsümün içinde ateş var gibiBazı nur içinde, bazı sisteyim
    Bazı beni seven bir göğüsteyim
    Kah el üstündeydim, kah hapisteydim
    Her yere sokulan bir rüzgar gibiAşkım iki günlük iptilalardı
    Hayatım tükenmez maceralardı
    içimde binlerce istekler vardı
    Bir şair, yahut bir hükümdar gibiHissedince sana vurulduğumu
    Anladım ne kadar yorulduğumu
    Sakinleştiğimi, durulduğumu
    Denize dökülen bir pınar gibiŞimdi şiir bence senin yüzündür
    Şimdi benim tahtım senin dizindir
    Sevgilim, saadet ikimizindir
    Göklerden gelen bir yadigar gibiSözün şiirlerin mükemmelidir
    Senden başkasını seven delidir
    Yüzün çiçeklerin en güzelidir
    Gözlerin bilinmez bir diyar gibiBaşını göğsüme sakla sevgilim
    Güzel saçlarında dolaşsın elim
    Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim
    Sevişen yaramaz çocuklar gibi

    -sabahattin ali.
    2 ...
  40. 13387.
  41. Ben Ruhi bey nasılım
    Gördün mü hiç suyun yanmasını tuzda
    Gördüm ben bu yaşam boyu iniltiyi
    Büyük bahçelerin küçük içinde
    Saksılardan birinde
    Gördüm de
    Uyurken uyandırılmış gibi
    Beni bir sardunya büyüttü belki.

    O ben ki
    Bir kadında bir çocuk hayaleti mi
    Bir çocukta bir kadın hayaleti mi
    Yalnızca bir hayalet mi yoksa.

    Ne peki
    Yere dökülen bir un sessizliği mi
    Göğe bırakılmış bir balon sessizliği mi
    işini bitirmiş bir org tamircisinin
    Tuşlardan birine dokunacakkenki
    Dikkati ve tedirginliği mi.

    Bekler mi beni
    Her yanı, ama her yanı çocuklar gibi gülümseyen
    Bir sürü yaz gününün içinde
    Acaba bekler mi beni
    Uykularım, o sonsuz uykularım
    Yanmış bir limonluktaki
    - Ve limonlar ki her gün bir yaprak ayininde
    Sesini hiç eksiltmeyen -
    Ama bilmez miyim ben
    Bilmez miyim hiç
    Böyle sığ hayallerle oyalanmak yerine
    Kısacık bir zaman olmalıydı elimde
    Turfanda meyva gibi bir zaman
    Yollar yollar kateden tadı ve ekşiliği
    Geçerek erguvanların dönemecinden
    Leylakların dörtyol ağzından
    Yapıştırıncaya dek beni dudaklarına
    Acının dudaklarına ve geçmişin
    Bir yaban gülü yaprağı gibi beni
    Ama ne gezer.
    1 ...
  42. 13388.
  43. 1 ...
  44. 13389.
  45. Yatakta dindar öpüşürken bağnaz
    En çok da kışlardan mustarip
    En az çünkü üç gün cenabet
    En az çünkü üç gün güğümde su
    ısıtmak ona ağır geliyor
    Evi iki oda on salon
    Tepsiye hep bir fincan fazla koyuyor
    Yemen harbinden kalma bir huy
    Duvarlarına sinen is
    O cennet tasvirleri o büyük ressamların
    Karışık gül seslerine kapalı gönlü
    Bir kelebekten alıyor bazen hırsını
    Sonuna kadar açık
    Havalardan artık haz
    Etmediğini saklamıyor

    Cılkını çıkarıyor bir latife yaparsa
    Sıkıysa gülmeyin suratı tam bir karış
    Olmadı mahkemeye veriyor
    Karınca duası gibi
    Kargacık burgacık el yazısı
    Dilekçeyle dolu çekmeceleri
    Bir zaman senaristliğe heves etmiş
    Bir zaman bağlamaya
    Sonra sırasıyla
    Perküsyon violin batari
    Endüstriyel çalıyor
    Pencereden görünen söğüt
    Şimdi çok daha uzak
    Ve uzak şimdi onu
    Çok daha korkutuyor
    2 ...
  46. 13390.
  47. Seni düşünürken

    Bir çakıl taşı ısınır içimde

    Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar

    Bir gelincik açılır ansızın

    Bir gelincik sinsi sinsi kanar

    Seni düşünürken

    Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır

    Deliler gibi dönmeğe başlar

    Döndükçe yumak yumak çözülür

    Çözüldükçe ufalır küçülür

    Çekirdeği henüz süt bağlamış

    Masmavi bir erik kesilir ağzımda

    Dokundukça yanar dudaklarım

    Seni düşünürken

    Bir çakıl taşı ısınır içimde...

    Bedri Rahmi eyüboğlu
    3 ...
  48. 13391.
  49. "Üçüncü gün kan şişeleri, tüpler, serumlar
    Doktorlar, hastabakıcılar
    Aralıksız girip çıkmalar
    Gidip gelmeler
    Tepelerden pencereye akan kuşlar
    Pencereye sıvanan kuşlar
    Ve benim mutluluğumun altında
    Kararıp yitti bütün ayrıntılar
    Bir daha görünmedi
    Ve artık hiç görünmeyen
    Şişeler, tüpler, serumlar.

    Ve o gün ilk defa ölüsünü gördü Ruhi Bey
    Soğumuşgövdesini gördü
    Donuk gözlerini, durmuş kalbini
    Gördü neye benzerse bir ölü.

    - Ben Ruhi Bey nasılım
    - Mutlusunuz Ruhi Bey.

    Yarın gazetelerde çıkacak ilanlarım
    Ruhi Bey öldü
    Bu ölüm töreninde mutlaka bulunacağım
    Bir daha görmek için ölümü
    Çelenkler yığılacak avluya
    Ki benim sayısız ölülerime
    Yaldızlı yapraklarını kıpırdatarak bakacaklar
    Sevgiyle
    Ve babam elinde gümüş kırbacıyla
    Bir başına bir ölü
    Annem bir limon görüntüsünün önünde giyinmiş ölümlüğünü
    Ölüler halinde duracak onlar da
    Dışımdaki ölüler, içimdeki ölüler
    Bir alaşım halinde, donuk güneşin altında
    Ve benim mutluluğumun altında
    Akıp gidecek bütün kötülükler
    Ölümün armaları gibi
    Akıp gidecekler en sonunda

    Niye ölmemeli öyleyse
    Yaşamak mutlu bir devinimse."
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük