gecenin tablosu

entry129 galeri233
    79.
  1. Rimma vjugovey - 1962

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1865895/+

    Görür görmez " bu benim" dediğim tablo. Niyeyse içimi hüzün kaplıyor.
    10 ...
  2. 78.
  3. Francisco goya

    iktidarını korumak için;

    “Evlatlarını yiyen Satürn”

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1865887/+
    9 ...
  4. 77.
  5. iranlı günümüz sanatçısı iman maleki'nin inanılmaz realist çalışması.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1861151/+
    15 ...
  6. 74.
  7. 73.
  8. 74.
  9. 73.
  10. arnold böcklin ölüler adası
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1980198/+
    resim yunan mitolojisinde ölen kişileri, ölüler diyarına taşıyan kayıkçı charon'un, styx nehri üzerindeki hüzünlü ve sessiz yolculuğunu anlatır. ayakta duran beyazlar içindeki kadın figürü ölünün ruhunu temsil etmektedir. ada, dik kayaların ve uzun servi ağaçlarının ortasındaki kuytuya gizlenmiştir.

    19 yüzyıla ait sembolizm akımının ikonu haline gelmiş olan resimdeki ahenkli fakat kasvetli renkler, yatay ve düşey hatların birbiriyle olan uyumu, bizlere hayatın geçiciliğini ve umutsuzluğu çağrıştırmaktadır. böcklin dinginlik ve sessizliğin hakim olmasını istediği eseri için; ''öyle bir resim olmalı ki, insan bakarken kapı çaldığında irkilmeli'' demiştir.

    sinema tarihinde de pek çok kez kullanılmış ve dali, mahler, huber gibi pek çok sanatçıya ilham kaynağı olmuş eserin en büyük hayranlarından biri de adolf hitler'dir.

    s. rachmaninov'un, ''ölümün'' kusursuz tasvir edildiği eserler arasında en iyilerden biri kabul edilebilecek bu tablodan etkilenerek yaptığını söylediği aynı isimde bir de kısa bestesi mevcuttur.

    https://youtu.be/N10YZ2Sk3Kg
    31 ...
  11. 72.
  12. lady jane grey'in idamı - paul delaroche (1833)
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1829171/+
    tarihe ''dokuz günlük kraliçe'' olarak geçen ve adından da anlaşılacağı üzere dokuzuncu günü idam edilen 16 yaşındaki ingiltere kraliçesi protestan jane grey'in katoliklerce idamının konu edildiği tablodur.

    kraliçenin, ölüm karşısında diz çöken masumiyeti ve çaresizliğinin yanında, gözlerinin kapalı olması ve tablodaki beş karakterin mekan ile arasında hiçbir şey olmayan seyircisinin gözlerine bakmıyor olması dikkat çekicidir. eserde adeta kraliçenin kesilen başı önümüze yuvarlanacakmış hissinin dehşeti verilmek istenmiştir. öyle ki; tablonun pürüzsüzlüğü, renklerin seçimi ve ışığın konumu ile sanatçı ve kraliçe, sanki seyircisinin merhametine ve adaletine sığınmak istemektedir.

    1834 yılında salon de paris'te sergilenen ve epeyce ses getiren eserin o dönem, ingiliz tarihine duyulan hayranlıktan çok, 40 yıl önce gerçekleşen kanlı fransız ihtilali idamlarına gönderme yaptığı düşünülmüştür.
    16 ...
  13. 71.
  14. sultan abdülaziz dönemi saray ressamı olan polonyalı sanatçı stanislaw chlebowski'nin "varna savaşı" adlı tablosu.

    tuval üzerine yağlıboya. (1865-75)
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1823984/+

    gerek osmanlı, gerek avrupa tarihi açısından bir dönüm noktası olan 1444 varna savaşı'nın betimlendiği eser.

    eserde varna savaşı esnasında polonya kralı Wladyslaw Jagiellonczyk'in ölümü ve savaşın sona erişi işlenmiş.

    stanislaw chlebowski bu eseri oluştururken varna savaşı hakkındaki bir polonya belgesinden faydalanmış.
    polonyalılar tarafından yazılan ve leh kralının ölümünü anlatan belge şöyle;

    --spoiler--
    lanetli kralın yüreğinde şeytan üstün geldi ve onu aşırı özgüvenli kıldı, yanlış yere kendisinin bir kahraman olduğuna inandı ve orduları yalnızca onun dağıtabileceğini düşünerek tam göbekten, Sultan Murad’ın olduğu yerden saldırmaya kalkıştı.
    Ama daha ilk sıradaki askerlerle karşılaştığında atı tökezledi ve kral kafa üstü düştü.
    Orada iki yeniçeri vardı, birisinin adı Koca Hızır’dı, oradaki diğer atlılarla birlikte lanetli kralın kellesini uçurdu ve Sultan Murad’a götürdü.
    --spoiler--

    tablonun arkasında karadeniz ve sol arka tarafta bir kale görülmekte.
    ön kısmında Kral Wladyslaw yerde, atının yanında yatmaktadır.
    elinde çekilmiş kılıcıyla bir yeniçeri ona yaklaşmaktadır.

    Sultan Murad sahneyi at sırtından izlemekte ve bir mızrağın ucuna tutturulmuş barış antlaşması belgesini işaret etmektedir.
    Sultanın arkasında Hıristiyan savaş esirlerinin zindana götürülmesi görülüyor.
    aynı zamanda bir grup Türk atlısı, komutanlarıyla birlikte soldan yaklaşmaktadır.

    tablo bugün suna-inan kıraç koleksiyonuna dahildir ve suna-inan kıraç vakfına ait pera müzesi'nde sergilenmektedir.
    15 ...
  15. 70.
  16. ilya repin - what freedom!
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1820920/+
    Rus gerçekçi ressam ilya Repin’in 1903 yapımı bu son derece devingen, insanı adeta dalgaların içine çeken tablosunda, modern giysilerinden kentli olduklarını anladığımız bir çift, deniz kıyısındaki kayalıkların üzerinde, dalgaların keyfini çıkarıyor. bedenlerinin, doğanın akışkan kuvvetiyle birazdan bu dimdik şeklini yitirecek olması ise neşelerinden hiçbir şey kaybettirmiyor.

    sanatçı, tablonun romantik görüntüsünün aksine, romantik sanatçılar gibi derin tahayyüllere sığınarak dış dünyadan kaçmaya çalışmayıp mevcut anı ve durumu olduğu gibi aksettiriyor. gerçekçilikakımında ve eserde de olduğu gibi; doğadaki sükuneti hissetmek, kendi ruhuyla doğa arasında bir birleşmeyi yaşamak yerine sanatçı, olayların, gözlemlerin fiziksel dilini resmederek bu lirik evreyi reddetmiş ve yalnızca somut gerçeklerle ilgilenmiştir.

    kimi eleştirmenlere göre ise tablodaki dalgalar, sanatçının içinde bulunduğu toplumsal ve politik hareketliliğin, iki yıl sonra gerçekleşecek 1905 rus devrimi'nin habercisi olarak yorumlanır.
    14 ...
  17. 69.
  18. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1820557/+

    Dante Alighieri nin üçlemesinden biri olan Cehennem ,Cennet ve Araf dan daha çok dikkat çekmiş ve bu yüzden bir çok ressam tarafından yorumlanmıştır..Her ne kadar fantastik bir kurgu gibi olsa da anlatılanların incil de yer alması ile insanları içine çekmeyi başarmıştır.insan sınırlarının yoğun görsel temsilini içeren bu epik şiir yüzyıllardır insanları etkiledi.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1820561/+

        Alessandro di Mariano di Vanni Filipepi, bizim bildiğimiz şekliyle Sandro Botticelli de bu etkiyi yüreğinde hissetmiş ki  Dante Alighieri’nin meşhur ”ilahi Komedya“sını kendisini 10 sene neredeyse tamamen bir yere kapatarak resimlemiştir. Resmettiği Cehennem’in günümüzde hala tartışıldığı Botticelli, 1445’te italya’da dünyaya gelmiş ve son nefesini henüz 65 yaşında iken memleketinde  vermiştir.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1820559/+

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1820562/+
    23 ...
  19. 68.
  20. fransız ressam theodore Gericault tarafından yapılan, "medusa'nın salı" (bkz: The Raft of the Medusa) tablosu. (1818-19)
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1820027/+

    medusa'nın salı gerçek bir trajedidir.
    1816 yılında moritanya açıklarında kayalıklara çarparak batan medusa adlı fransız gemisinden kurtulan kazazedelerin trajik hikayesi betimlenir.

    kazadan kurtulan kazazedeler bir salın üzerinde ölüm kalım savaşı vermiş, pek çoğu da ne yazık ki açlık ve susuzluktan ölmüştür.
    kazadan yalnızca 2 kişi kurtulmuştur.

    işte ressam theodore Gericault gerçek bir insanlık trajedisinin yaşandığı bu kazadan çok etkilenmiş, kazadan kurtulan 2 kazazede ile konuşarak bu eseri ortaya çıkarmıştır.
    Gericault, resmi yeterince gerçekçi çizebilmek için morgdaki cesetlerin eskizlerini çizer. Hatta cesetlerdeki bozulmayı inceleyebilmek için, kesilmiş kol ve bacakları stüdyosuna götürür.

    sanatçı tabloyu çizerken arkadaşlarını model olarak kullanır. Örneğin, ön planda yüzükoyun ve kolları açık duran figür için ünlü ressam Eugene Delacroix modellik yapar. medusa'dan kurtulan iki kazazede olan Henri Savigny ve Alexandre Correard ise salın direğinin dibindeki gölgeli bölümde resmedilir...

    bu eserin en önemli özelliği, dönemin güncel bir olayını, dini ve klasik temalar kullanmadan, kahramanlıktan uzak ve sıradan insanlarla anlatılmasıdır.
    yani bir nevi gazeteciliktir.
    bu sebeple sanat eleştirmenleri tarafından çokça eleştirilse de fransız romantizminin ikonalarından biri olarak kabul edilir...

    medusa gemi kazası ve medusa'nın salı trajedisi için;
    https://indigodergisi.com...heodore-gericault-ressam/
    14 ...
  21. 67.
  22. Osmanlı Devleti'’nde Lale Devri'nin tanığı olan tek ve ilk oryantalist ressam olan fransız ressam Jean-Baptiste Vanmour'un "patrona halil" adlı tuval üzerine yağlıboya tablosu.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/379139/+

    Jean-Baptiste Vanmour, 1699 yılında fransız elçisi ile birlikte elçilik ressamı olarak istanbul'a gelmiştir.
    görevde bulunduğu süre boyunca elçi kabul törenlerini resmetmiş, ayrıca istanbul ile ilgili pek çok eser yapmıştır.
    vanmour'un istanbul'da kurduğu resim atölyesine de "vanmour okulu" adı verilmiş, bu atölyede yerli(osmanlı) vatandaşları resim sanatıyla uğraşmışlardır.

    vanmour, 1730'da Patrona Halil isyanı'na tanık oldu.
    sanatçının, isyanın elebaşı olan Patrona Halil'i betimlediği resim 18. yüzyıl Osmanlı tarihinin en ilginç belgelerinden biridir ve bugün Amsterdam Devlet Müzesi'nde sergilenmektedir.
    16 ...
  23. 66.
  24. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1816268/+

    abidin dino - uzun yürüyüş

    nazım hikmet bu tablo için bir şiir de yazmıştır.

    bu adamlar, dino,
    ellerinde ışık parçaları,
    bu karanlıkta, dino,
    bu adamlar nereye gider?
    sen de, ben de, dino,
    onların arasındayız,
    biz de, biz de, dino,
    gördük açık maviyi.
    5 ...
  25. 65.
  26. tablonun adı: imam.
    tarihi: 1708.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1816196/+

    tuval üzerine yapılmış yağlıboya olan bu tablo, istanbul'da flaman asıllı fransız ressam Jean-Baptiste Vanmour tarafından kurulan vanmour okulu sanatçıları tarafından yapılmıştır.
    yani tek bir ressamın değil, birkaç sanatçının elinden çıkmış bir eserdir.

    Jean-Baptiste Vanmour'un tarihimizde çok önemli bir yeri vardır.
    bu ressama "güneş kral" olarak bilinen 14. louis tarafından “Kralın Levant'taki Sürekli Ressamı” (Peintre Ordinaire du Roy en Levant) ünvanı verilmiştir.
    sanatçı bu ünvana sahip ilk ressamdır.

    Jean-Baptiste Vanmour, 1699 yılında fransız elçisi ile birlikte elçilik ressamı olarak istanbul'a gelmiştir.
    görevde bulunduğu süre boyunca elçi kabul törenlerini resmetmiş, ayrıca istanbul ile ilgili pek çok eser yapmıştır.
    vanmour'un istanbul'da kurduğu resim atölyesine de "vanmour okulu" adı verilmiş, bu atölyede yerli(osmanlı) vatandaşları resim sanatıyla uğraşmışlardır.

    Vanmour; Osmanlı Devleti'’nde Lale Devri'nin tanığı olan tek ve ilk oryantalist ressamdır.
    Jean-Baptiste Vanmour;1699'da geldiği istanbul'da ömrünün sonuna kadar kaldı ve 1737'de galata'da vefat etti.

    işte bu yukarıdaki tablo da vanmour okulu'nun yerli sanatçıları tarafından yapılan bir tablodur.

    tablo halihazırda suna-inan kıraç koleksiyonuna dahildir ve pera müzesi'nde sergilenmektedir.
    18 ...
  27. 64.
  28. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1814991/+

    Ressam : Paul Gauguin (1848-1903)

    Resim : Arearea (1892) tahitili kadınlar

    Resimleri kaba, bir arada kullandığı objeler ilgisiz bulundu, beğenilmedi.
    Halbuki bu resimleri sürrealistlere bile ilham verecekti. Arearea en sevdiği resimlerinden biriydi.
    15 ...
  29. 63.
  30. 2. abdülhamid dönemi sarayın baş ressamı fausto zonaro tarafından yapılan "enver bey tablosu..."
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1814775/+

    tablonun yapım tarihi: 24 nisan 1909.
    enver bey tabloda bizzat kendisi modellik yapmıştır.

    tarihi özellikle verdim. bakın mevzu nereye gidecek?

    24 nisan 1909'da ne olmuştu?
    biliyorsunuz 2. meşrutiyetin ilanından sonra meşrutiyet ve demokrasiyi hazmedemeyen ve bu topraklarda her zaman varolan yobaz zihniyet 31 mart vakası olarak bilinen gerici yobaz bir isyan başlatmış, meclis-i mebusan'ı basıp milletin iradesine el koymaya çalışmıştı.

    bu 31 mart vakasının ismi, olayın başlangıcı olan rumi takvim gününden gelmektedir, 31 mart gerici ve yobaz ayaklanması'nın başlangıç tarihi günümüz takvimine göre 13 nisan 1909'a denk gelmektedir.

    işte isyancılar 13 nisan ile 23 nisan tarihleri arasında istanbul'u kontrol altına almış, milli iradeyi yok sayarak meclis'i lağvedip 2. abdülhamid'e bağlılıklarını bildirmiş ve şeriat düzeni getirmeye çalışmışlardır.
    fakat 23 nisan'ı 24 nisan'a bağlayan gece selanik'ten gelen hareket ordusu 24 nisan 1909'da istanbul'a girmiş, davutpaşa ve taksim kışlalarını yobazlardan temizledikten sonra yıldız sarayı'na girmiş, 27 nisan 1909 tarihinde de 2. abdülhamid'i hal ederek yobaz ve gerici isyanı sona erdirmiş, iradeyi yeniden millete, yani meclis'i mebusan'a devretmiştir...

    işte fausto zonaro bu tabloyu yaptığı tarih olan 24 nisan 1909'da halihazırda sarayın resmi çalışanıdır.

    peki saray ressamı zonaro ile hareket ordusu kurmay başkanı binbaşı enver'i buluşturan neydi?

    31 mart olayları patlak verdiğinde isyancılardan kaçan enver paşa'nın babası hacı ahmet, isyancılar tarafından her yerde aranmakta iken zonaro'nun evine sığınır.
    zonaro da enver paşa'nın babasını saklar.
    isyan bastırılınca hacı ahmet oğlu enver'in yanına gider ve bu durumu anlatır, enver paşa'da zonaro'ya teşekkür ziyaretinde bulunur ve ressama bu pozu verir.

    enver paşa, zonaro'ya modellik yaptığı sırada muhabbet de ederler.

    enver bey, zonaro'nun sarayın resmi ressam başı olduğunu öğrenince "padişahı 3 gün sonra tahttan indireceğiz" der.

    zonaro belki buna inanmaz, belki de başka bir şeyden dolayı enver bey'in kendisine verdiği bu sırrı abdülhamid'e iletmez.
    hakikaten de yukarıda da anlattığımız üzre, enver bey'in dediği tarihten 3 gün sonra 27 nisan 1909'da 2. abdülhamid tahttan indirilir ve yerine mehmet reşad tahta oturtulur...

    devrimden sonra fausto zonaro bir süre daha saray ressamlığına devam eder, lakin birkaç ay sonra ekim 1909'da kendisine "saray ressamlığından azledildiği" tebliğ edilir.
    bu tarihten sonra zonaro birkaç ay saray dışındaki özel atölyesinde çalışır ve mart 1910'da ailesi ile birlikte istanbul'dan ayrılarak italya'ya, san remo şehrine yerleşir...

    kaderin bir cilvesi midir bilinmez.
    fausto zonaro'nun yolu 1923 yılında san remo'da çok eski bir tanıdıkla yeniden kesişir.
    bu eski tanıdık yıllarca yanında çalıştığı 2. abdülhamid'in kardeşi, o dönem şehzade olan, son osmanlı padişahı vahdettin'dir.

    zonaro ile vahdettin'in san remo'daki görüşmeleri artık bir başka yazı konusu olsun...

    hayata bak.
    bir italyan ressam.
    ve 3 osmanlı padişahı kardeş.
    3'ünü de tanıyorsun, 3'ü ile de çalışıyorsun...
    14 ...
  31. 62.
  32. türk resim sanatının en ünlü kadın sanatçısı mihri müşfik hanım tarafından yapılan harika bir tablo.

    tablonun adı: aynalı gözde...
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1813874/+

    mihri müşfik hanım, 2. abdülhamid döneminde sağlık bakanlığı yapan rasim paşa'nın kızıdır.
    küçük yaşlardan itibaren resim sanatına ilgi duymuş ve herhangi bir eğitimi olmamasına rağmen pek çok tablo yapmıştır.
    bu yıllarda yaptığı tablolardan biri 2. abdülhamid tarafından çok beğenilince bizzat abdülhamid'in talimatıyla sarayın resmi baş ressamı fausto zonaro'nun öğrencisi olmuş ve onunla çalışmaya başlamıştır.

    mihri müşfik hanım daha sonra evlenmiş, bir süre avrupa'da yaşamış, daha sonra 1913'te yurda dönerek kız öğretmen okulunda resim öğretmeni olarak çalışmaya başlamıştır.
    rahmetli başbakanlarımızdan bülent ecevit'in annesi, ressam nazlı ecevit de mihri müşfik hanım'ın öğrencilerinden biridir.

    neyse gelelim tabloya...
    tablonun adı aynalı gözde. bu tablonun en önemli özelliği bir türk kadın ressam tarafından yapılan ilk nü resim olmasıdır.

    tablo sanay-i nefise mektebinde öğretmenlik yaptığı yıllarda yapıldı.
    tablonun net tarihini bulamadım ama 1414-1918 arası yapılmış bir tablo.
    üstelik o yıllarda bu tip bir tablo yapmak için model bulmak da zordu, ama mihri müşfik hanım bu sorunu istanbul'a yerleşen bir beyaz rus kadını model kullanarak çözmüş.
    yani tabloda betimlenen aynalı gözde o dönem istanbul'da yaşayan bir rus kadınıdır...

    türk resim sanatındaki tabuları yıkan bu tablonun ardılı, melek celal sofu'nun yaptığı nü tablodur, onu da feyhaman duman ve Fahrelnisa Zeid adlı ressamlarımız takip etmiş, daha türkiye'de kadın hakları yokken, kadın ressamlarımız nü tablolar yaparak adlarından söz ettirmişlerdir.

    tablo bugün suna-inan kıraç koleksiyonuna dahildir.
    12 ...
  33. 61.
  34. Fransız Oryantalist Ressam Jean Leon Gerome'un istanbul'da resmettiği halı tüccarı adlı tablo.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1812669/+

    Jean Leon Gerome 1853 yılında istanbul'a gelmiş, sarayda kabul görmüş ve bir süre çalışmıştır.
    eseri de bu esnada yapmış.
    sonraki yıllarda bir kez daha istanbul'a gelmiş, hatta mısır ve şam'a da gitmiş, osmanlı coğrafyası ile alakalı pek çok resim yapmıştır.

    Jean Leon Gerome'u neden seçtim?
    bizim için önemli bir sanatçı kendisi.
    zira türkiye'de güzel sanatlar fakültesinin kurucusu, türkiye'nin ilk arkeologu ve müzecisi ünlü ressam osman hamdi bey'in hocasıdır kendileri...

    osman hamdi bey paris'te kaldığı 12 yıl boyunca hem hukuk eğitimi almış, hem Jean Leon Gerome'un murahhas üye ve hoca olduğu fransa enstitüsünde dersler almış ayrıca Jean Leon Gerome'un kendi özel resim atölyesinde 2 yıl boyunca ona çıraklık yapmıştır.

    yukarıdaki tabloya baktığınızda zaten osman hamdi bey'in eserlerini çağrıştırıyor hemen...

    edit: unuttum yazmayı.
    tablonun orijinal hali şu an new york metropolitan müzesi'ndedir.
    16 ...
  35. 60.
  36. türk resim sanatının en ünlü kadın sanatçısı mihri müşfik hanım tarafından yapılan harika bir tablo.

    tablonun adı: mareşal mustafa kemal paşa.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1812220/+

    eser, mihri müşfik hanım'ın en bilinen eserlerinden biridir.
    tam 3 metre boyundadır.

    evet tam 3 metre...

    mihri müşfik hanım, tabloyu 9 eylül 1922'de yunan palikaryalarının denize dökülmesinin ardından yapmış ve bizzat çankaya köşkü'ne götürerek ulu önder'e armağan etmiştir.

    fakat tablonun sonraki hikayesi daha ilginç.

    bu tablo, türkiye'yi ziyaret eden yugoslavya kralı tarafından çok beğenilmiş ve atatürk tarafından yugoslav kralına hediye edilmiş.
    lakin tablo 2. dünya savaşı sırasında işgale uğrayan yugoslavya'da kaybolmuş, daha sonra 90'lı yıllarda yugoslavya iç savaşı sırasında yeniden bulunmuştur.
    14 ...
  37. 59.
  38. fransız ressam eugene delacroix'in fransız resim sanatının başyapıtlarından biri olarak kabul edilen orijinal adı; "La Liberte guidant le peuple" (halka yol gösteren özgürlük) olan yağlıboya tablosu.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1811817/+

    sözkonusu tabloda tasfir edilen kadın, new york'taki özgürlük heykelinde betimlenen kadındır.

    ressam eugene delacroix ünlü bir masondur ve bilindiği üzre abd'ye özgürlük heykelini hediye edenler de masonlardır.
    ressamın bu tabloda tasfir ettiği kadın da, özgürlük heykelindeki kadın da masonik bir imge olan "dul kadın" imgesidir.

    bilindiği üzre masonlar kendilerini "dul kadının çocukları" olarak tanımlarlar.
    tablodaki dolgun vücut hatları ile betimlenen bu kadın, işte masonların o meşhur "dul kadını"dır. etrafında ellerinde silah ile mücadele edenler de çocuklarıdır.

    yani ressam bu tabloda fransız devriminin masonların önderliğinde ve girişiminde yapıldığını vurgulamıştır.
    11 ...
  39. 58.
  40. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1811173/+

    Kendini heykeltıraş olarak tanımlayan Michelangelo’nun en önemli eserlerinden ‘Adem’in Yaratılışı’, yaratılış efsanesindeki büyük ayrılmayı ve birbirine ancak parmak ucu kadar yakın ama bir o kadar ayrı düşmüş Tanrı ve Adem’in hikâyesini konu alır. Hıristiyanlıkta Tanrı’nın Adem’e hayat üflemesinin betimlendiği sahnede, birbirine değen işaret parmakları, Tanrı’nın Adem’i kendi suretinden yarattığına gönderme yapar.

    Michelangelo Buonarroti – 1475-1564 – iTALYA
    25 ...
  41. 57.
  42. flaman ressam hendrik de clerck'in The Nuptials of Thetis and Peleus adlı tablosu.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1810864/+

    sanatçı, eseri 1606'da yapmaya başlamış ve 1609'da tamamlamış.
    eser şu an louvre müzesi'ndedir.

    eserin adından da anlaşılacağı üzre tablo thetis ve peleus'un düğününü tasvir ediyor.
    işte bu düğün öyle bir düğün ki, truva savaşı'nın başlangıcı aslında bu tabloda saklı...

    thetis ve peleus'un düğünü truva savaşı'nın çok çok öncesidir.
    bu düğün öyle bir düğündür ki, bir ölümlü ile bir ölümsüzün düğünüdür.
    bilenler bilir, thetis, yenilmez savaşçı akhilleus'un annesidir.

    düğün tanrıların katında, olympos'ta yapılmıştır.

    tabloda görüldüğü üzre bütün tanrılar masada ve pek çok eros ve nymph onlara hizmet ediyorlar.

    tabloda tanrılar eğleniyor ve burada aslında pek çok detay gizli.
    tablonun üst kısmında müzik yapan bir peri grubu var;
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1810865/+

    işte orada başında ışık hüzmesi olan ve lir çalan şahsiyet apollon.

    tablonun tam ortasında masa etrafında en baba tanrılar yer alıyor.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1810866/+

    tam ortada mekanın sahibi zeus, onun sağında karısı hera, hera'nın yanında athena.
    athena'nın karşısında yiyişenler ise afrodit ve yasak aşkı ares.

    zeus'un solunda ise gelin thetis ve damat peleus var. onların karşısında ise poseidon ve karısı amphitrite var.
    poseidon'un hemen arkasında da hermes'i görüyoruz.
    hermes burada eliyle bir şeyi işaret ediyor.

    işte zurnanın zırt dediği yer de burası.
    hermes kimi işaret ediyor?
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1810868/+

    hermes'in işaret ettiği kişi eris.
    eris, ares'in kardeşi. fitne-fesat tanrısı.
    ve eris'in elindeki nesneye dikkat. ne bu?
    bu bir elma. yani nifak tohumu.

    ve eris o düğüne davetli olmayan tek tanrı, düğünde fitne fesat çıkarmasın diye davet edilmiyor. ama tabi bir şekilde düğünden haberdar oluyor ve fitneci
    olduğu için gelip nifak tohumu ekmek istiyor.
    bunda da başarılı oluyor.

    ne yapıyor eris?
    elindeki elmayı, "bu en güzel olan için" diyerek masaya bırakıyor.

    düşünün, orada hera var, afrodit var, athena var...ve ortaya bir elma bırakılıyor, "en güzele" diyerek.
    ve zeus'un bunu en güzel olana vermesi isteniyor.

    zeus garibim napsın?
    bir yanda karısı hera, diğer yanda kardeşi afrodit, beri yanda kızçesi athena.
    hangisine verse elmayı diğer ikisinin kalbi kırılacak. işin gerçeği zeus kadınların şerrinden de korkuyor...

    hemen hermes'i çağırıyor zeus.
    diyor ki "al bu tanrıçaları ida dağına götür, orada aleksandros isimli bir çoban var, o çobanı bul ve bu elmayı kime vereceğine o karar versin, aleksandros'un verdiği karara da herkes saygı duysun..."

    neyse, hermes ve tanrıçalar ida dağına(bizim kaz dağları) gider ve aleksandros'u bulurlar. aleksandros'tan içlerinden birini seçmelerini isterler.
    bu arada 3 tanrıça da aleksandros'a kendisini seçmesi halinde vaatlerde bulunurlar.

    hera; asya krallığını vaad eder.
    athena: sonsuz bilgeliği vaad eder.
    afrodit ise dünyanın en güzel ölümlü kadınını vaad eder.

    aleksandros bu vaatler içinde afrodit'in vaadini seçer ve elmayı afrodit'e vererek onun kainatın en güzel varlığı olduğunu tesciller.

    ve böylece o meşhur olay örgüsü başlar.
    aleksandros, truva kralı priamos'un oğlu paris'tir. afrodit'in yardımı ile truva'ya döner, abisi hektor ile sparta'ya gider ve sparta kralı menelaus'un karısı helen'i kaçırarak truva'ya getirir.
    sonrası ise malum...
    (bkz: truvalı helen/#40453183)
    (bkz: hera/#41122299)

    işte ben bu yüzden bu tabloya resmen aşığım.
    sanatçı hendrik de clerck, truva savaşı olayının örgüsünü o kadar güzel betimlemiş ki adeta o olayın örgüsü tabloya baktıkça kafanızda canlanıyor...
    16 ...
  43. 56.
  44. Oha.
    Şu başlığa girdim ve gözlerime inanamadım.
    Ya siz napiyorsunuz? Burası uludağ sözlük, seviyeyi bu kadar yükseltip ne yapmak nereye varmak istiyorsunuz?
    8 ...
  45. 55.
  46. hüseyin avni lifij'in alegori adlı tablosu...
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1810478/+

    hüseyin avni lifij bence en kıymetli türk ressamlardandır.
    kendisi son halife abdülmecid efendi'nin şehzadeliği döneminde elinden tuttuğu bir ressamdır.
    bilindiği üzre abdülmecid efendi'de usta bir ressamdı ve sanatçılara destek verirdi.
    bu yüzden şehzade abdülmecid efendi'nin himayesi ile avrupa'ya gönderilmiş ve tahsil görmüştür.

    hüseyin avni lifij bu eserinde bizzat şahit olduğu 1. dünya savaşını ve getirdiği yıkımı resmetmiştir.
    tablo 1916 tarihlidir.

    tabloda ön planda 3 kadın vardır.
    biri yaşlı, onun yanında biri çıplak, diğeri yarı çıplak iki genç kadın.

    bir savaş tablosunda çıplak kadınların olması, masum insanların savunmasızlığı(çıplaklık insanoğlunun en korunmasız ve masum halidir) ve savaşın yıkımının ressam tarafından bu şekilde aktarılmasıdır.

    hüseyin avni lifij bu betimleme ile savaşta masum insanların ne kadar mağdur olduğunu göstermiştir.

    eser "nü" tablo olarak kabul edilse de aslında masumiyet ve mağduriyetin yansımasıdır.
    benim burada gördüğüm çıplaklık erotizm değil, savaşın yıkımıdır...
    15 ...
© 2025 uludağ sözlük