demirel o sırada yurt dışındaydı . " korktuğum başıma geldi " demişti .
bir de güner ümitin alet olduğu bir olay daha vardı . tabii bunlar tesadüf değildi .
ilginç bir nokta daha var . o günlerde istanbul boğazında bir ingiliz savaş
gemisi demirliydi . ingiliz savaş gemilerinin elektronik donanımı iyidir . bu gemi
nin de neredeyse bütün radarları vs aktif haldeydi ....
1993 yılından sonra dikkatleri kürt meselesinden uzaklaştırmak için irtica , alevilik
gibi konular ön plana çıkartıldı . tabii başrolde doğu perinçek ve saz arkadaşları vardı ...
Halkları birbiriyle düşman edip oy devşirmeye programlanmış olaylardan sadece bir tanesi.devlet eliyle çatışma çıkardıkları apaçik.
Ancak kesseniz yaksanızda tarasanızda bu halk birbirine düşman olmaz kahpe soyları sizi.
düşünceme göre başlangıç için fitili ateşleyenler dış istihbarat servisleri veya onların devlet içine yuvalanmış unsurlarıdır. ancak, akabinde vatandaşların galeyanı ve haklı tepkilerine inanılmaz sertlikte cevap veren devrin içişleri,emniyet müdürü ve valisi büyük bir suç işlemiştir. suhuletle halledilebilecek bir mesele devletin ve gazi mahallesi içerisindeki aşırı sol unsurların karşılıklı sertlikleriyle gerisinde on beş ölü bırakmıştır. yakın türkiye tarihinin utanç sayfalarından biridir. şimdi de benzer olayların vuku bulması için gereken şartlar hazırdır.
20. yüzyılın son on yılında ülkemizde yaşanan acı olaylardan, kara lekelerden biri dahadır. bir daha ülkemizde böyle acı olayların yaşanmamasını, insanların pisi pisine ölmemesini, devletin tüm halkı ile barışık olmasını temenni ediyoruz.
derin devlet tarafından tuzağa düşen cahil, eğitimsiz halkın polise taşlı sopalı saldırması sonucunda polisin "demokratik tepkisi" ile karşılaşması durumu.
fethullahçı polis içi yapılanmanın ilk mesajıdır. ileriki yıllar için egemen güçlere ve masadaki oyunculara "arttırıyorum" demiştir bu olaylarda cemaat.
mehmet ağar'lı bir emniyet ve tansu çiller'li bir hükümetin eseridir. vatandaşlarını böcek gibi öldürdüler. bir gram bile üzülmeden. yurtta barış istemiyorlardı çünkü. karışıklık işlerine geliyordu. örtülü ödenekle milyarları götüreceklerdi. unutmadık, unutturmayacağız.
daha çok alevi vatandaşların gittiği kahvelerin taranması ile yani provokasyonla başlayan ve protestolara polisin aşırı sertlikle müdahale etmesinden sonra son derece büyüyen olaylarla tarihimize geçen bir başka kara leke.
olaylar sırasında bir kızın öldü sanılarak polis tarafından çöpe atılması tv'ye yansıyan korkunç sahnelerden sadece biri idi. bir paşanın halkı yatıştırmak için konuşma yapması, edip akbayram'ın olaylar sırasında geldiği mahallede omuzlarda taşınması akılda kalan bazı başka sahneler. bu arada, kahvelerin taranmasının ardından solcu gruplar tepki için yürüyüşe geçtiğinde "intikam için camiye saldırılması" gibi kışkırtmalar da olmuş, ama rağbet görmemiştir. bu da ülkemizde provokasyonlarla ne kadar daha korkunç noktalara gidilebileceğinin ve sağduyunun ne kadar önemli olduğunun bir başka göstergesidir. ne yazık ki olaylardan sonra ölüm vakaları ile ilgili yapılan yargılamalar da yılan hikayesine döndürülerek halk uyutulmaya çalışılmıştır. böyle acı olayların bir daha yaşanmaması, olayların yıldönümünde temennimizdir.
Birşeyler yazmak istediğim ama neresinden başlayacağımı bilmediğim olaylar zinciri... Ben işin aslını astarını hiç bilmiyorum. O zamanlar çocuk yaşta ve çok uzaklardaydım. Amcamın askerliğini yaptığı dönemdeydi, o biraz anlatmıştı nasıl olayların tam ortasında olduğunu, başını kaldırdığında gökyüzünün havada uçuşan binlerce molozdan karardığını. Televizyondan izlerken bile dehşete düşüyordu insan. Savaşlarda bile düşmanına şefkat gösteren millet kendi kendiyle savaşırken insanlıktan çıkmıştı sanki. Bence sebep ne olursa olsun ayıp türkiye nin ayıbı ve cumhuriyet tarihi birçok kez bu ayıplara şahit oldu. Her ağzını açan siyasetci demokrasiden bahseder ama kimseye saygı göstermez, inanç özgürlüklerinden bahseder kendi gibi inanmayanı hor görür. Suçlu ahmet mehmet kimse...Suçlu onlar olabilir ama sorun başka bir yerde. Osmanlının olduğu kadar bile demokratik ve çağdaş değiliz malesef. Bazıları bu sözlerimi komik bulabilir ama bence dikkatli bakılırsa bu çok açık. O zamanlarda bile insanlar birbirlerinin inançlarına bizim dönemimizden daha fazla saygı gösteriyormuş. Hilafet olmasına rağmen gayri müslümler devlet kademesinde ülkeyi temsil edebilecek kadar yüksek mevkilere erişebiliyorlarmış. Hoşgörü özgürlük bu mu? yoksa bizim ülkemizde şu anda olanlar mı? ben hep merak etmişimdir neden ermeni kökenli bir bakanımız hatta milletvekilimiz olmadı bugüne kadar? neden yahudi kökenli bir paşamız olmadı? hani bu ülke sosyal, demokratik, laik bir ülke idi ? Hani hepimizindi? Yüksek yargı aynı ideolojideki insanlar topluluğu, rektörler öyle, askerler öyle, polisler öyle, bu nasıl bir tesadüf demeyecek kadar gözlerim görüyor ve en büyük dileğim bu zihniyetin düzeltilmesi, yandaşçılık yapmak yerine herkesin hakettiği noktolarda olması.
500 sene önce biz hoşgörüyle yaşarken avrupadikiler cadı avındaydı. şimdi durum tam tersi. Kimi başörtüsüne takmış, kimi aleviliğe, kimi top sakala, kimi eşcinselliğe. Bunun cadı avcılığından farkı ne?
adı: yorgi, baba adı: abram, rütbesi: er, doğum: 1305. Çanakkale şehitlerimizden biri, bu vatan için, bizim şu anda rahat yaşıyor olabilmemiz için canını siper eden bir şehidimiz. Başka bir şey söylemiyorum.
