'milena'ya mektuplar' adında bir kitap yazmamış sadece hayatının beş senesini Milena'ya mektup yazarak geçirmiş takıntılı kişi.
Milena ile iki kez nişanlanıp ayrılmış sonrasında tutkusunu mektuplara dökmüştür. Milena'ya 600'ü aşkın mektup yazmış, bunların pek çoğu 900 sayfadan fazla tutmuştur.
Bu kitaptan haberi bile yoktur. Geride kalan dostları yazılarını ve mektuplarını ele geçirerek basmış, Franz Kafka adının gölgesinde renkli ve zengin bir hayata yürümüşlerdir.
adamın yazdıklarını tartışalım, beğenelim, eleştirelim neyse de; adam ısrarla şu dönüşümün kapak fotoğrafını böcüklü yapmayın, böcek olmasın orda demiş. Çünkü orada böcek olması kulağı ters elle tutmaya benziyor. Peki ne olmuş? Kapak fotoğrafında böcek var. Hayır kapağa böcekli foto koydunuz ama kitabın son sözünde adamın yazdığı mektupları da eklerken bakın kapakta böcük olmasın diyişini de eklemişsiniz, ama kapak böcüklü. Kafka sonra vay efendim neden yazılarını kitaplaştırmak istemedi. iki tane fazla satacaz diye adamın dediğini böyle umursamayıp kitap az daha kalın gözüksün diye sonsözlerde, adamın anılarında bunu da ilave ederek yayımlamak? Can yayınları?
Nazlı Ilıcak bir konuşmasında düşünceyi geliştirme yollarından tanık göstermeye başvurmuş olacak ki "ünlü Fransız yazar kafka'nın dediği gibi" demişti.
Fransız demişti. işte o lahza o an beynimden sikilmişe döndüm. Oha amk. Kadın kafka'yı Fransız sanıyor. işin acısı bu kadın bi de araştırmacı gazeteci hani az daha zorlasan belki aydın addedilecek. Yazdıklarına söylediklerine kayıtsız şartsız inanan hatrı sayılır bir kitle vardı yani.
Ve işin acısı o hatrı sayılır kitlenin artık nazlı Ilıcak'a pek inanmamasının nedeni entelektüel fosluğunun açığa çıkması değil. Kitle demişken evet sanki tıp dilinde bir uru bir tümörü tasvir ediyormuş hissi veriyor. Evet sanki bir zamanlar nazlı Ilıcak'ı takip edenler sanki metastaz yapmış bir tümör gibi. Allah belamı versin. Yeminlen bak.
kimse kusura bakmasında malın teki. saçma sapan kitapları var. zaten kendisi basmaya utanmış saçmaladığının oda farkında. bunun ibne bi arkadaşı var, bu ölünce o basıyor kitapları. bi ibne para kazancak diye edebiyat eziyeti çektiriyolar bizede.
okumayın olum şu adamı.
edit: kafka seviciler onlaynmış. şu adamın kitaplarını seviyorsanız aklınızdan şüphe ederim. popülist entelcikler sizi.
gönül isterdi ki, milena’ya mektuplarının derlenmesiyle oluşturulan kitabın içeriğinde milena’nın mektupları da olsaydı. bir süre sonra tek taraflı mektupları okumak tuhaf geliyor.
Mesela, neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken,uzanırken ya da uyurken seni bütünüyle gören bir dolap değilim? Neden değilim?
ben bol bol küfür ediyorum ve ölümü olabildiğince hoş karşılamaya çalışıyorum, o ise yazdı ve öldükten sonra büyük adam oldu. ben öldükten sonra da küçük adam olarak kalmaya devam edeceğim. son kararım.
bu arada şayet reenkarnasyon varsa, kafka'nın babası benim babam olarak tekrar yaşıyor.
milenaya da başka bir isimle hayatta.
ben de kafka'yım.
ister inanın ister inanmayın.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1556335/+
Hikayeye göre, günün birinde Franz Kafka rutin yürüyüşlerini yaptığı parkta küçük bir kıza rastlamış. Kız ağlıyormuş. Oyuncak bebeğini kaybetmiş ve bu onu oldukça üzmüş. Kafka bebeği onun yerine aramayı önermiş ve ertesi gün aynı nokta da buluşmak üzere sözleşmişler. Bebeği bulamaması üzerine Kafka küçük kıza bebeğin ağzından bir mektup yazmış ve buluştuklarında kendisine okumuş:
“Lütfen benim için kederlenme, dünyayı görmek için uzun bir yolculuğa çıktım. Sana başımdan geçenleri anlatacağım.” Bu birçok mektubun ilkiymiş. Kafka küçük kızla her buluştuğunda sevgili oyuncak bebeğin hayali maceralarını özenle yazdığı mektuplardan ona okurmuş. Küçük kız da bu şekilde avunurmuş.
Derken gün gelmiş ve görüşmelerin de artık sonu gelmiş. Kafka son görüşmede küçük kıza bir oyuncak bebek getirmiş. Küçük kız, aslından oldukça farklı olan oyuncak bebeğe şaşkınlıkla bakakalmış. Bebeğe iliştirilmiş bir not küçük kızın şaşkınlığını gidermiş: “yolculuğum beni çok değiştirdi.”
Uzun yıllar sonra artık bir yetişkin olmuş olan küçük kızımız, gözü gibi baktığı bebeğinin gözünden kaçırdığı bir çatlağının içine sıkıştırılmış bir mektup bulur. Kısaca şöyle yazmaktadır: Sevdiğin her şeyi er yada geç kaybedeceksin ama sonunda sevgi başka bir surette geri dönecek...
Kendisini hayata karşı heo yenik görmüştür, kendisine acımasız bir yazardır. Betimleme becerisi muhteşemdir, dönüşüm adlı kitabı kendisini gayet net anlatıyor.
"Şato", "dönüşüm" eserlerinden çok "milena'ya mektuplar" ile bilinen praglı yazar.
"Kısaca şunu söylemek istiyorum Milena: etrafındakilerin o ulaşılmaz zekilikleri ile hayvanca sersemliklerine karşı senin haklı olduğuna inanmamış olsaydım bu kadar ilgilenebilir miydim seninle? koskoca okyanusların dibindeki bir avuç toprak o baskıya nasıl dayanıyorsa sen de öyle dayanmalısın Milena. Bugüne kadar insanlara tahammül edebileceğimi yeryüzü ile başa çıkabileceğimi düşünmezdim hiç. Ama sen şunu öğrettin bana dayanılmaz olan aslında yaşam değil, insanlarmış."