kuvvetli tespitlerini kitap, film ve müzik referansları ile pekiştiren yazarımız. artık kendi niki yazdıklarının referansı haline gelmiştir.
(bkz: amenna ve saddakna)
belki başlığı olmayabilir ama buradan yönetime bir tavsiyede bulunmak istiyorum. ekşi sözlüğün de yaptığı gibi başlık ayırma gelsin. mesela bu başlık hem bir yazarın nickaltı, hem de bir şarkının başlığı. ayırmak için; (bkz: fikrimin ince gülü (yazar) ), (bkz: fikrimin ince gülü (şarkı) ) olsa iyi olur ve karışıklık olmaz. arz ederim.
insanlara " hitap " konusunda yoksunluk ve acizlik çekmiş insanların kitaplar konusunda ahkamlık kesmesi gerçekten trajikomik ve gülünç oluyor.
hele hele kitap denilen kavramın ülkemizde oldukça değer gördüğü gibi bir reel olmayan düşüncede uludağ sözlük gibi bir yerde,seçmiş olduğu yazar oldukça ilginç.
insanlar/iki ayaklılar gerçekten kim üzerinden prim yapacağını iyi biliyor.
kitap okuyan insana,bir kadına ahmak diyen,
bir kitap yazarına p*ç diyen insan ne kadar ciddiye alınabilir veyahut ne kadar komik duruma düşebilir zaten her şey göz var izan var derecesindedir.
Nokta.
Hindistan’da Renklerin Ustası anlamına gelen Ranga Guru adında bir ressam varmış. Bu ünlü ressamın bir öğrencisi eğitimini tamamlamış, son resmini yapıp hocası Ranga Guru’ ya götürmüş ve resmini değerlendirmesini istemiş.
Ranga Guru resme bakmış ve şöyle demiş: “Sen artık büyük bir ressamsın. Resmini halk değerlendirsin. Bu resmi al, şehrin kalabalık bir meydanına as. Yanına da bir kırmızı kalem ile şu yazıyı bırak: “Lütfen beğenmediğiniz yerlere çarpı koyunuz.”
Öğrenci söyleneni yapmış ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, emeğini ve yüreğini ortaya koyarak yaptığı tablo, kırmızı çarpılarla doldurulmuş. Öğrenci buna çok üzülmüş. Tabloyu almış ve hocasına götürmüş.
Ranga Guru, öğrencisine üzülmemesini söylemiş ve aynı resmi yeniden yapıp yanına da yağlı boya ve fırça ile birlikte şu yazıyı bırakmasını söylemiş: “Lütfen beğenmediğiniz yerleri düzeltiniz.”
Öğrenci birkaç gün sonra gidip bakmış, tabloya kimse dokunmamış. Bu duruma çok sevinerek durumu hocasına anlatmış. Ranga Guru şöyle demiş: “Sen ilk seferde belki de hayatında hiç resim yapamayan insanlara fırsat verdin ve acımasız eleştiriler ile karşılaştın. Bu duruma çok üzüldün. ikinci sefer ise hataların düzeltilmesini istedin. Oysa kimse konuyu düzeltmeye cesaret edemedi. Çarpı koymak, beğenmemek, karalamak, kolaydır. insanoğlu başkalarında kusur aramada pek aceleci ve pek acımasızdır…”
entelektüel duruşuyla dikkat çeken bir yazardır. okunmalıdır.
tabii okumak eylemi derken; Jacques Derrida Üstada göre okuma da bir yazmadır; okur metne kendi ipliğini katmadan onu bir anlamda dokumadan okuyamaz.Bu yüzden metnin tek bir anlamı olamaz; her iplikle, her okurla anlam da çoğullaşır.
tanımam etmem kendisini. bir entrysine denk geldim ve özel mesaj atmak istedim.
yaklaşık 10-15 satır mesajımı yazdım ve gönder tuşuna bastım.
mesajınız gönderilirken hata oluştu.
fikrimin ince gulu sadece arkadaşlarından özel mesaj alıyor!
ulan bunu baştan bileceğimiz bir şey yok mu? ben niye eşşek gibi o kadar şey yazdım da bir anda puf diye uçtu gitti! benim boşa geçen zamanımın hesabını kim verecek şimdi? böyle kural mı olur lan?
neyse, yalnızca arkadaşlarından mesaj aldığı için kendisini çok önemli biri gibi gördüğünü düşündüğüm egolu biri. benden mesaj alma şerefine nail olamadı, onun adına üzgünüm.