ordu yanlısı vatanseverleri faşistlik ve cuntacılıkla suçlayan kimselere istinaden aşağıdaki sözlerini* sözlüğe eklemekten büyük haz duyduğum komünist ideolojiye yakınlığı bilinen tiyatrocu;
Hiçbir pislike tepki göstermemiş bir millet olarak buna da tepki koymayacağız.
Umarım ordu buna izin vermez.
Bütün askerî darbelere karşı olmuş bir insan olarak canım darbe istiyor.
Yobazlıktan çok sıkıld ım.
Yarın askerî darbe olsa çok mutlu olurum.
Bunlar camilerine gitsinler, beni de askere alacaklarsa alsınlar anasını
satayım.
Arabistan' mıyız lan biz. Atatürk ilkeleri nerede..!
Büyükanıt darbe yapsa sabah erkenden kalkıp davul çalıp kutlarım.
Faşist olarak algılanmak istemiyorum ama bulunduğumuz duruma bakınca askerî
düzene razıyım.
Bunların hepsi hapse... Yarın sabah bile çok geç.
Gerçeklerin ne olduğunu biliyorum ama Çankaya'da başı bağlı karısını, bacısını, kızını görmek istemiyorum.
Ellerindeki aritmetik böyle olmasını gerektiriyor. Ne yapalım susalım mı?...
Eğer bu hükümet Çankaya'ya çarşaflarıyla, türbanlarıyla çıkacaklarsa ben bu Türkiye için boşuna mı sanat yapmışım.
Öleyim daha iyi. Nerede bu ülkenin aydınları ?...
Ben solcu olarak bunu söylüyorsam bir durun düşünün bakalım ülkede neler oluyor...''
aklımın havuzunda alabalıklara verdim düşüncelerimi,su altından düşünce yürütüyorum. kaleminin sapını gülle donatan adam ferhan şensoy.
edebiyatçı da mı sana aşık?
edebiyatçı erkek!
olsun,gönül ferman dinlemez!
adamın adı gönül değil.
geçtiğimiz çarşamba günü nazım hikmet kültür merkezi'nde söyleşisi olan muhteşem insan.
öyle güzel anlatıyor ki;insan özeniyor, "keşke ben yaşamış olsam bunları" diyor*
5. uluslararası komedi filmleri festivali açılış gecesinde "bir sinemada doğdum ben" anlatısıyla tekrardan ve bıkmadan beni benden almış tiyatro insanı. aynı gece kapsamında ödül alan yılmaz erdoğan da bu gösteriyi izlemiştir. eski ustasını seri halde alkışlar gördüm kendisini. umarız ki kendisi piyasada kavrulma sevdasından tez vazgeçer ve ustası denli tiyatroya adar beynini. zira sinemada çok parlak bir gelecek beklemiyorum kendisinden.
dün akşamki ferhangi şeyler'de gündemde yeterince önemli meseleler olmasından da faydalanarak yine aşmış tiyatrocudur. ayrıca gündeste'yi gecedeste'yle birlikte sene bitmeden çıkaracağını da kendi ağzından duydum, rahatladım.
sesi de en az oyunculuğu kadar iyiymiş, oyunlarında bağlamadan tutun da gitara kadar döktürürmüş, topumuzun piriymiş, elektrikler gitmese daha iyi olunurmuş.
solma çiçek ben seni giydiririm
bunlar polyester duygular çok cam cila bakışlar
ölme çiçek gerekirse öldürürürüm
evdeki hesaplar bol gelir çarşıya
ölme çiçek bir senin ölmen öldürür beni
boş şişeler bayat gasteler her şey para ediyor
yoksa seni kimseler öldüremez
ufkun kırmızı yangınında
umut rengi bir aydınlık geceye döner güneş
solma çiçek ben seni gezdiririm
sakın ölme çiçekçik ben seni güldürürüm
topluma dimdiklikler şiirinde şu manidar dizelerinin bulunduğu kişidir aynı zamanda:
uyuşup göçmekliğimiz çökeliriz en alta
üstte kalır herkesler
başka bir evrene giderim ben
sağdan dolaşır kalın izmarit
başka bir evrene göçeriz biz
çekemezler içinde kalanlar, bu kazan diplinin dışına
çıkışımızı
yasaklarlar, kısıtlarlar mutluluğumuzu
sakalımıza takılır, saçımıza takılır, çekerler
çeksinler
gitmiyoruz ki!
üstte kalır herkesler çökeliriz en alta.
kanımca türk tiyatrosunun yaşayan en büyük ismidir. büyük oyuncu değildir belki ama çok büyük yazardır. şöyle de bir yaşam serüvenine sahiptir..
26 Şubat 1951 tarihinde samsun'un çarşamba ilçesinde doğdu. yazar, tiyatro oyuncusu ve yönetmeni. 1972'de gittiği fransa'da sahne sanatları yüksekokulunu bitirdikten sonra magic circus'da yönetmen yardımcılığı görevini üstlendi. 1975'te türkiye'ye döndü ve ali poyrazoğlu tiyatrosu, nisa serezli-tolga aşkıner gibi topluluklarda çalıştı. bilimum haneler(1975), idi amin-avanta lavanta (1976), dur konuşma sus söyleme(1977), bizim sınıf (1977) gibi oyunları devekusu kabare, ali poyrazoğlu, tuncay özinel tiyatrolarında sahnelendi. şensoy bu dönemde televizyonlardaki skeçleriyle de geniş bir izleyici kitlesine ulaştı. 1978-79'da ayfer feray topluluğuyla turnelere çıktıktan sonra 1980'de yapı endüstrisi merkezinde ortaoyuncular topluluğunu kurdu. o yılın sonunda küçük sahneye geçen topluluğuyla, bes yıl süreyle oynanan şahları da vururlar, kahraman bakkal süpermarkete karsı, kiralık oyun, anna'nın yedi ana günahı, içinden tramvay geçen sarkı, ferhangi şeyler, istanbul'u satıyorum, soyut Padişah gibi kendi yazdığı oyunları sahneledi ve oynadı. şubat 1987'de muzır müzikal oyunu, egemen gösteri merkezinde (eskiden şan tiyatrosu'ydu) çıkan kuşkulu bir yangın sonucunda yapı kullanılmaz hale geldi.
keşanlı ali destanı'nı sahneledi. bu arada kel hasan'dan , ismail dümbüllü'ye, ondan da münir özkul'a geçen simgesel kavuğu özkul, şensoy'a devretti. şensoy eski ses tiyatrosunu düzenleyerek, ses 1885 adıyla yeniden gösterilere açtı.şensoy yazdığı ve sahnelediği sıradışı oyunlarda daha çok dil inceliklerine dayanan mizah öğelerini kullanarak güncel konulara eleştiriler getirmiştir. geleneksel türk tiyatrosundan epik tiyatroya kadar çeşitli usluplardan izler tasıyan bu çalışmalarıyla 20. yüzyıl sonlarında türk tiyatrosunda kendine özgü bir yer edinmiştir.