"müzik öğretmenlerinin ataması bilerek yapılmıyor" diyerek gitme kararını perçinlemiştir. o araya bir de matematikçileri katsaydı ne olurdu. bak şimdi müzik öğretmenlerinin ataması yapılır artık. acilen ali nesin'in ülkeyi terk etme kararı almasını ve giderken de "matematik öğretmenlerinin atamasını bilerek yapmıyorlar" demesini bekliyorum.
piyanonun sesini sevmem (kendisiyle özel bi husumetim olduğundan değil tabii. tuşlu çalgıları sevmem genel anlamda) , fazıl say'ı da sevmem. ama öyle 'sktir git gidiyorsan, 70 milyondan birisin nasıl olsa' denebilecek biri olmadığı kesin.
bu ülkede 'düz adamlar' ne de çok seviliyor! istiyorlar ki herkes kendileri gibi düz adam olsun! bana diyebilirsiniz; sktir git diye. çünkü sıradan biriyim. türkiye'nin zerre kaybı olmaz ben bi yere gidersem. ama fazıl say giderse kaybı olur, orhan pamuk giderse olur, sinan şamil sam giderse de olur. onlarla kendimiz arasındaki farkı anlayana kadar bu ülkede kalmaları gerek. kalmaları ve çoğalmaları..
senin dünya çapında kaç tane adamın var ki, onlardan birine sktir git diyebiliyorsun? her sivrileni sktir ede ede işte böyle birbirinin aynı insanlardan oluşan düz bi toplum olur çıkarız!
fazıl say'ı sevmediğim gibi, orhan pamuk'u da sevmem. ama allah onları ve onlar gibileri başımızdan eksik etmesin. eksik etmesin ki, çocuklar heves etsin. ellerine kalem alsınlar, bi müzik aleti alsınlar, resim fırçası alsınlar.. alsınlar ki, ellerinde sopayla, her sivrilenin kafasına vura vura gezmesinler!
ulan o çok sevdiğin(!) ülkeni yurtdışında hala arap ülkeleriyle bir tutuyorlar! bu adamlar sayesinde ülkeni tanıyacaklar. senin kaç tane fazıl'ın, orhan'ın, nazım'ın hatta tarkan'ın var ki, öyle kolay harcayabiliyorsun? ben derim ki, yıllardır halkı mal yerine koyan siyasetçilere gösterdiğiniz sabrı sanatçılara da gösterin.
kimilerinin sinir bozukluğu ile vatandaşa küfretmesini bile hoşgörüyle karşılayan kesimin "giderse gitsin, bir kayıp değildir" düşüncesiyle horozlandığı adamdır. ne yani kimse fikirlerini belirtmesin mi? kimse bunaldığı, üzerine gelindiği kısıtlanmaya çalışıldığı bir yerde bir sıkıntısını belirtemesin mi? toplum da kaosa o kadar müsait ki maşallah asıl konuşması gereken yerde susup bir adamın kişisel bir fikri karşısında hemen kaosa geliyor öyle mi? kimse kimsenin fikrine katılmak zorunda değil elbette, ama bu ülkenin hiç bir vatandaşı yine bu ülkenin nüfus cüzdanını taşıyan başka bir vatandaşını kovamaz, kim olursa olsun. adam fikrini söylüyor, kimseye hakaret etmiyor, ülkeye ihanet bu değildir.
Fazıl say olayının baş sorumlusu herzaman ki gibi medyadır . Fazıl say ın Türkiye'de müzik eğitimi konusunda söyledikleri doğrudur. Müzik eğitimimizin eksik olmasındandır ki arabeski türkü zanneden nesiller yetişmiştir , eline blok flüt verilerek onbinlerin belki müthiş bir udi olabilecek ,piyanist olabilecek yetenekleri çöpe gitmiştir.
Nasıl ki bir godfather filminin introsu italyanlara fon müziği olmuşsa buna benzer bir Türk müziği (misal bizim efeliğimizi de gösterecek bir müzik) üretilememiştir.
bunun yanında saygı değer ve müthiş bir piyanisttir.Türk kulağıyla yorumladığı eserleri her Türk tarafından dinlenmelidir.
chp nin çöküş nedenlerinden en önemlisi halkı karşısına almaktı. fazıl ve fazıl gibiler chp nin politikalarında değişiklik yapması gerektiğini anlatıyor.. (bkz: efenim)
sanatçı etiketiyle toplumsal sorumluluk yerine toplumsal kaos yaratan piyanist. islamcılar yüzde yetmiş onlar kazandı hadi bana eyvallah diyip gitme teşebbüsü kimsenin cükünde değil ama hedef gösterdiği laf attığı kesime bir özür konseri borçludur. zaten avrupada mösyö, mönşerlere, ladylere yeterince tereyağ çekmiştir.
her ne olursa olsun gerçek bir türk'ün kaçmak yerine tek başına da olsa mücadele etmesi gerektiğine inandığımdan kınadığım insandır. Bu ülkenin müzisyenlere, yazarlara, ressamlara vs. ihtiyacı var, ama çok bilen bazı sanatçılar "türkiye kötüye gidiyor" deyip kaçmayı tercih ediyorlar.
Atatürk ülkenin halini beğeniyor muydu kendi zamanında? Ne yaptı? Kaçtı mı? Tek başına bırakılmasına rağmen, ülkenin başındakiler ona karşı olmasına rağmen vazgeçmedi, her zaman ülkesi için çalıştı, çabaladı.
yürekli ve birikimli bir adam. üstelik gündeme damgasını vuran açıklamasında zerre samimiyetsizlik yok. adam bu ülkeyi soyanlar, rezil edenler gibi yurt dışında suudi krallar misali yaşamasını gayet tabii bilir, kaldı ki yurtdışında yaşadığı dönemler de var hayatında. sanatını doğup büyüttüğü ülkedeki çirkin gelişmeleri hissetmiş ve kaygısını dile getirmiş.
her iyi iş yapanın, kafası kendinden iyi çalışanın hazzedilmediği bu önyargılı topraklarda başına bu talihsizlikten başkası gelemezdi. bu gaddar topluma hiçbir koşulda yaranamaz bu saatten sonra.
not: hiçbir örümcek beyinlinin bu sanatçıyı anlamasını beklemeyin.
hükümetin eserini sansürlediği gibi, sözlüğün hakkında entrymi sansürlediği sanatçımız. sanatçılığına hiç bir laf söylemem, söyleyemem bana dü$mez zaten. ama sansürlenen entrym kadar ağır kelimeler kullansam bir daha sansürleneceğini bildiğim için kullanmıyorum, açık açık korkak bir insandır. kolay yolu seçen, kaçan bir insandır. tamam hükümetin yaptığı çok yanlı$, ve gerçekten modern türkiye'ye yakı$mayan bir olay. ama son zamanlarda hükümetin yaptığı hemen hemen her hareket modern türkiye'ye yakı$mayan bir olay, bu hükümet modern türkiye'ye yakı$mayan bir hükümet. peki biz kaçıyor muyuz? peki modern türkiye'nin insanları kaçıyor mu? hayır, durup kendi çapımızda kendi savaşımızı veriyoruz. o veremeyecek kadar korkakmı$. demekki kendisi modern türkiye'nin ihtiyacı olacak kadar yeti$tirilmi$ bir insan değilmi$. varsın gitsin, kaçsın kolay yolu seçip, çok da umrumuzdaydı o açıklamaları yaptıktan sonra türkiye'nin en iyi sanatçısı filan olman.
nerede bir piyano görse hemen parmaklarını konuşturan bu kadar üstün yetenekli yazarımız varken, ülkeden gitmesinin bir sorun teşkil etmeyeceği müzisyenimizdir.
başka bir ülkeye sığınıp yabancıların paralarıyla orada burada kendi fikirlerini empoze eden okullar açmadığı için suçlu olan adam, bazılarının aksine düşündüğünü söylüyor.
onemli olan fazil'in gitmesi degil yerine onun kadar yetenekli sanatcilarin yetismesidir.. yoksa ne olacak fazil gitsin 70 milyondan bir eksik ne olacak..
Lafını sakınmayan piyanist.. Bu yüzden de şimşekleri üstüne çekmektedir. Türkiye'de olmaması Fazıl Say için bir kayıp değildir, çünkü uluslararası kariyeri türkiyeden daha yoğundur. Türkiye'nin de bir kaybı olmaz, çünkü Türkiye zaten yozlaşan toplumuyla Fazıl Say'ı ve diğer sanatçıları kaybetmektedir.
iyi piyanist olmasinin yaninda entellektuelmis gibi de yapmayi ihmal etmeyen kisi. icinden ciktigini soyledigi anadolu kulturunun ne oldugunu hic anlayamamis ya da unutmustur kendileri. siz benim gibi yuce bir sanatcinin kiymetini bilemediniz anlamina gelen aciklamalarinin ardindan turk halki ne buyuk bir gaflette oldugunu anlamis ve hemen uyanmistir!!!
azinliga dusmekten muzdaripmis. senelerce cogunlukta olup azinlikta gibi yasayan, ustelik gidecek baska yeri de olmayan insanlari anlamasi icin iyi bir firsat gecmis eline. degerlendirsin de demokrasinin ne oldugunu, hatta bazen can yaktigini anlasin derim. aslinda yeterince anlamasi da mumkun degil, biliyorum. zira senelerce azinliktaymis gibi yasayan cogunluk, o bahsettigi 70% hep birlikte bagirsa 30% kadar sesi cikmaz bu ulkede.
ayrica aciklamasi hakkinda en iyi degerlendirmelerden birini fotograf alaninda ustat sanatci ara guler yapmistir fikrimce.
Ara Güler'den : "Say kendini bir b.. zannediyor. Bu Fazıl kim ki? Cumhurbaşkanı'nın kabul ettiği adamlar, ilk kültür bakanımız Talat Sait Halman ve büyük tarihçimiz Halil inalcık'tır, bu Fazıl Say kendini onlara eş mi görüyor!"
ülkeden ayrılacağını açıklayan şahıs. aslında bu çok normal bir şey ama yaptığı açıklama biraz garip olduğundan hakkında yorum yapmamak elde değil.
bu ülkede yaşayıp yaşamamak tamamiyle tercih meselesidir. fakat benim anlayamadığım şey, gitmek için bir bahane uydurulmak zorunda mı?
neymiş efendim; kadınlar türbanlıymış, ülke şeriatçılara kalmışmış. e iyi o zaman biz türban ve şeriat karşıtları olarak kalkalım gidelim, ülke nüfusu yarıya insin. amerika'da da bush karşıtı olan insanlar avrupa'ya taşınsın o zaman. yahu öyle şey mi olur? bu ülkeye şeriat falan geleceği yok. biz kendine has içkisi olan (bkz: rakı) bir ülkeyiz. dini kurallara ne kadar uyuluyor ki şeriat gelsin. bu ülkenin büyük kısmı islam'ı yaşamıyor zaten. ayrıca kaçıp gitmek sadece kendini düşünmektir. bunu "ülkemi çok seviyorum ama bu şartlar altında burada bir dakika bile duramam" propagandası altında yapmak saçmalık. eğer ki gerçekten şeriat gelmiş olsa bile, açıklama yaparak gitmenin manası ne? öyle bir şey olsa kimse kalmaz zaten. ama öyle bir şey söz konusu bile değil, türkiye burası.
her neyse, kararı vermiş olan kişi fazıl say'dır. bize de saygı duymak düşer. yolu açık olsun.
edit: bu entryye eksi oy veren, yobazın, kendini bilmezin, akılsızın önde gidenidir. budur!
son derece doğru söylemlerde bulunmuş kişi. fazıl say'ı karalayan hangi yazar onun açıklamalarıa dikkat etti ki?
"Metin Altıok Ağıtı adlı oratoryom dolayısıyla, iktidarın ilk kültür bakanı çeşitli yöntemler kullanarak eserin sansür edilmesini sağladı. Bu olayı hiç unutamıyorum” diye konuştu."
demiş fazıl say. bir müzisyenin eserinin sansürlenmesi. hem de 21. yüzyılda. insan hakları insan hakları diye çığıran bir iktidarın sansürlemesi. 'insan hakları önceliğimiz" söylemleri geliyor akla. Sizce de bir müzisyenin için en kötü şeylerden biri değil midir yapıtnın sansürlenmesi?
Şimdi bu oyuna küçükbir incelemede bulunalım. Bulunalım ki hükümetin gerçek amaçları anlaşılsın. işte oyun hakkındaki küçücük ama olayı özetleyen bilgi:
"Sivas katliamının 10'uncu yıl etkinlikleri çerçevesinde 37 aydının anısına bestelenen 'Metin Altıok' oratoryosu geniş yankı uyandırdı. Eser, 2 Temmuz 1993'te Madımak Oteli'nde can veren 37 insanımızı temsil eden 37 metronom vuruşuyla sona eriyordu. Madımak Oteli görüntüleri sansüre uğradı."
sansüre uğratılan kısım bile sansürcü iktidarın amacını açıklamakta. 2 Temmmuz 1993 günü, toplanan yobazlar Madımak Otelini ateşe veriyorlar içeride bulunan bir çok aydının diri diri yanmasına sebep oluyorlar sonrasında da Atatürk büstünü tahrip ediyorlardı. Menemen gibi, Şeyh Sait gibi bu da yobazlarca, cumhuriyete karşı yapılmış bir eylemdi. Ve işte hükümetin sansürlediği kısım: "yobazların cumhuriyet karşıtı insanlık dışı katliamı"
ülkeyi terk etmeye hazırlanan piyanist şantör.ayrıca soyadı benzerliğimizden dolayı akrabamısınız diye soranlara:evet amcamın oğlu okumadı çalgıcı oldu dediğim kişi...
kendisiyle sağlıkla ilgili bi makamda bizzat tanışma imkanı bulmuştum."piyanistliğine diyecek sözüm yok ama şu da unutulmamalı zaten maddi imkanlardan dolayı sadece belirli bi kesimin tekelinde kalmaktan mütevellit piyano ustaları ya da yetenekleri daima az miktarda bulunmuştur.bu yetenekleri de gene piyanoyla ilgilenen az kesim tanır..böyle koşullar altında halkı bu durumun sorumlusu ilan etmek, orhan gencebay'ı küçümsemek , kendi halkından olan insanları hatta doktorları "efendim avrupa'da böyle mi?" tarzında eleştirmek hafif deyimle çıktığı kabuğu beğenmemektir..beğenmeme hakkı var mıdır elbette ki vardır , zaten kendisi bi modelim ben diye bi söylemde bulunmamıştır" derdim taa ki bu güne kadar, bugün aklınca sanatçı duyarlılığıyla ülkenin gidişatını protesto etmiştir..öyle mi? değil..bi kere o en başta bu ülkeyi türkiye yapan etmenleri küçümseyerek zaten bugünlerdeki kararından çok önce "vatansız" olmuştur..
ben de avrupada yaşayan bi türk olarak bazen çok hisleniyorum ..yaşamayan bilmez ,türkiye'yi yabancı makalelerden takip etmek , mediamarkt reklamlarında bariz türk karakterli adamı her metrodan inip gördüğünde yutkunmak, türkiye'yi müdafaa etmeye çalışmak , semaver rusyadan geliyor diyen adama hayır biz türkiyede kullanıyoruz demek , "aslındA öyle de değil" cümlesini her kendini tanıtma faslında kullanmak ve en acısı bi zamanlar eğitimini beğenmeyip terkettiğin ülkeyi delice özleyip değerini anlamak..bunları yaşayan biri olarak fazıl say'ın "vatansız " olma kararına sadece hafifçe gülümsüyorum..şimdi onu eleştirenler yaptığı sert açıklamadan dolayı bunu bahis konusu yapıyor ama o "orhan gencebay mı ıyk" , "varoşlar piyano sesi duysa böyle olmazdı" türevi cümleler kurduğu anda zaten vatanını terk etmişti hem de ihanet ederek..bu kadar uzun ve dolu yazmamın sebebi de o klinikteki bakışlarıydı..nerden düştüm buraya dercesine..kendini soyutlarcasına..ki tek de değil bunu yapan ama sözüm ona sanatçı duyarlılığından bahseden, her yerde gurur kaynağımız olarak söylenen bi isim bu kadar yüzeysel bi biçimde ülkeyi karalayınca insanın asabı bozuluyo..yetenek allah'ın lutfudur inanmayan için gen havuzu dağılımının ilginçliğidir..ukalalık ise içinde yaşadığı balonun fazla şişmesinin sonucudur..kendisini avrupanın dağlı yerlerine davet ediyoruz , nasılsa o balon basınçla orantılı iner..
ne bilim adamları ne mühandisler bu ülkeden kaçarken bir sanatcının gitmesine pek de üzüntü duyulmaz sanırım. sanat da önemli diyeceksiniz ama biz bilimi bir halledelim hele sanat zaten kendiliğinden gelecektir.