hayatı ve insanları anlayabilmek için oldukça aydınlatıcı olan, goethe başyapıtı. zaten goethe'nin eserleri ve tüm hayatı; yaşam coşkusuna hayat bilgeliğinin en güzel şekilde katıldığı eşsiz sanat eserleridir.
--spoiler--
herkes kalbindekinin bir örneğini görür. ama işi bitmiş olanlara hiçbir şeyi beğendiremezsin. oluşum halindekiler ise, sürekli memnun kalırlar.
neşeli adam
--spoiler--
--spoiler--
dünyanın küçük tanrısı* sürekli aynı halde. ve ilk günkü gibi tuhaf. eğer ona gök ışığından bir parçacık vermemiş olsaydın, biraz daha iyi yaşayacaktı. o buna ''akıl'' diyor ve onu yalnızca, her hayvandan daha hayvanca yaşamak için kullanıyor.
mefisto
--spoiler--
--spoiler--
insan neyi bilmezse ona gerek duyuyor, ve neyi bilirse onu kullanmıyor!
faust
--spoiler--
--spoiler--
insanların anlamadıkları şeyle alay etmelerine ve çoğu kez kendilerine üzüntü veren iyi ve güzel karşısında homurdanmalarına alıştık.
faust
--spoiler--
--spoiler--
hayat kısa, sanat uzundur.
mefisto
--spoiler--
--spoiler--
çok derin düşünen bir adam, çevresinde yeşil çayırlar olduğu halde, kötü bir ruh tarafından çorak yerlerde dolşatırılan bir hayvana benzer.
mefisto
--spoiler--
--spoiler--
nerde bir kavram yoksa, bir sözcük tam zamanında yardıma koşar.*
mefisto
--spoiler--
--spoiler--
sevgili dost, teori gridir. hayatın altın ağacı ise yeşildir.
mefisto
--spoiler--
--spoiler--
sevgili dostum, her şey düzelir. sen özvarlığına güvendiğin anda yaşamın gizini anlamış olacaksın.
mefisto
--spoiler--
--spoiler--
sadelik ve alçak gönüllülük; değerlerini sevgiyle dağıtan doğanın en yüce armağınıdır.
faust
--spoiler--
--spoiler--
siz beni yalnızca bir an anımsayın. benim sizi düşünmeye yeteri kadar zamanım olacak.
margaret
--spoiler--
--spoiler--
doğanın gizemli sayılan şeylerini biz bilgiyle denemek cesaretini gösterebiliriz. ve onun eskiden bulandırdıklarını biz de billurlaştırabiliriz.
wagner
--spoiler--
--spoiler--
bir şey olmak sitiyorsan kendi gücünle ol.
mefisto
--spoiler--
Bu aksam 20:30 da muammer karaca sahnesinde canlandirilacak oyun. Biletler ogrenciye onbes liraymis. Ildisinda oldugum icin gidemiyorum. Kesinlikle kacirilmamasi gerek.
yahu demeyeyim demeyeyim diyorum ama kısaca böyle... bok gibi bir kitap.
kitabın kurgusu rezalet bikere, kitabı okuyupta birşey anlayabilen varsa beri gelsin.
kitabı yarıda bırakmak gibi bir alışkanlığım olmadığından sonuna kadar okudum ve okuduğumda iki şey için çok üzgündüm.
yeni aldığım daha 20. sayfasına kadar okuduğum, derin anlamlı ve yavaşça, sindire sindire okuma gerektiren bir goethe romanıdır. akıcı olmayan kitaplar sıkıcı bulunur genelde ama faust farklı. ayrıntıların önemsemesi ve sorgulamacı yönüyle aydınlatıcı, sağlam bir roman.
faust özelde bir zavallının, genelde insanoğlunun hikayesidir. ama mitolojiden hoşlanmadığım için okurken epey sıkmıştı beni. bir de yüzyıllar önce, henüz türkiye'nin t'si yokken "türkiye" kelimesini kullanması da şaşırtıcı ve hoş bir ayrıntı.
dünya klasikleri içinde, ender sürükleyen kitaplardan birisi. çok derin bir kitap olmakla beraber gayet de anlaşılır yazılmış.
kitabın sonunda, şeytanın insanların sahtekarlığını görüp, küfürü sövüp gideceğini düşünmüştüm bir ara. "ulan siz benden de betersiniz," bile diyebilirdi. tabi daha farklı gelişmeler oldu.
Goethe'nin mikro ve makro alemde bir insanlık tarihi turu attırdığı kitaptır. her ilmi yalayıp yutmuş ama hala hayattan zevk almayan doktor faust'a , şeytanın , dediklerinin aksini kanıtlaması halinde "öteki tarafta da sen benim hizmetkarım olursun" diye teklif getirmesi üzerine "Eğer o ana 'dur geçme , ne kadar güzelsin' diyecek olursam , beni artık zincirlere bağlayabilirsin." cevabıyla başlar hikayemiz.
"kanser olursam sebebi olabilecek kitaplar-top 3" listeme direk girdi. kitabı yarıda bırakmak gibi huylarım pek yok. o sebepten ; toparlar ümidiyle -bir şekilde- sona kadar geldik. bunda çevirmen celal öner'in* de bir payı olabilir gibi geliyor. çünkü öyle bütünlükten uzak ve saçma cümleler yazmış olamaz gibi sanki. Goethe bu kitabı 60 yılda fln yazmış , hayatını harcamış...Eğer hayatının eseri buysa , bence hayatını bildiğin boşa harcamış. hislerime tercüman olmuş: (#17801862)*
goethe...sen almansın! senin ne işin olur yunan tanrılarıyla! o değil de , yunan mitolojisi diye bir şey olmasa 50 sayfayı geçen felsefe kitabı çıkmaz bence.
işin içine homunculus girince -ilgimi çeken bir şey- hoşuma gittiydi. (bkz: full metal alchemist). sonra o da yalan oldu...aha üstün insan* filan dedik , o da ikarus gibi mındar oldu...arada birkaç güzel söz var tabi ama abartmamak lazım.
secimler yaklastikta ortalikta iyice fink atmaya baslamis, cahil ve fakir halkin dini duygularini somurerek servetlerine servet katanlar icin en uygun isimdir ve cahil muslumanlarin, allah ve besmeleyle ruhlarini seytana nasil sattiklarinin en guzel orneklerini de her an gormekteyiz...boylelerine inatla iman edenler ise gizli bir anlasmayla ruhlarinin seytana pazarlandiginin farkinda dahi degiller, cahillik boyle bisey iste.
" zavallı şeytan! sen bana ne verebilirsin ki? bir insanın yüksek amaçlarına doğru çırpınan ruhunu, senin gibilerin anlaması mümkün müdür? ama; yine de; doyurmayan yemeğin, elinde civa gibi kayan kırmızı altının, hiçbir zaman kazanılamayacak kumarın, senini koynunda iken, gözleri ile komşuyu işaret edecek eş için, ilahlarının sevebileceği bir türkün var mı söyle? sen bana hergün yeniden yeşillenen dalından koparılmadan çürüyen meyveyi göster! " şeklinde faust deyişlerine beşiklik eder.