bugün

alkım yayınlarından okuyorsanız tam bir zulüme dönüşen kitap.
başıma birşey gelmeyecekse bir boka benzemediğini düşündüğüm kitap.

aynı şey ilahi komedya için de geçerli.
yer yüzüne gökten inse bu kadar güzel olabilecek kitap.

sözlük yazarlarına gelsin: "ne acaip bir dünyada yaşıyoruz. insanlar, cehaletin kalın perdesi arkasından, gerçeği göremiyorlar. katillerine kucak açıp onları alkışlıyorlar."

yüzde elliye gelsin.
Sofienin dünyası kitabından bir alıntı

Faust Ölmeden hemen önce şöyle der ;

Öyle güzelsin ki, dur, kal biraz !
Çağlar geçse silinmez
Yaşadığım günlerin izi.
Öyle büyük bir saadeti sezmekteyim ki
Şimdi tadına varıyorum en yüce anın.

Söz şeytana geçer. Faust ölür ölmez şunları söyler ;

Geçti ! Ne saçma söz ! Neden geçmiş ?
Geçmişle hiç olmamış aynı şey !
Niye ki bu bitmek bilmez yaratış,
yok olacaksa bir gün her yaratılmış !
'Geçip gitmiş !' Yani neymiş ?
Ha olmuş ha olmamış,
Olup gibi dönüp durmuş.
Sonsuz boşluk en iyisi bence.
"was soll uns denn das ewige schaffen!
geschaffenes zu nichts hinwegzuraffen!"

"`niye ki bu bitmek bilmez yaratış
yok olcaksa bir gün her yaratılmış!`" gibi çarpıcı bir söz barındıran eser.

faust ölürken uzun yaşamına dönüp bakarak zaferle şunları söyler:

"öyle güzelsin ki, dur, kal biraz!
çağlar geçse silinmez
yaşadığım günlerin izi.
öyle büyük bir saadeti sezmekteyim ki
şimdi tadına varıyorum en yüce anın."

faust ölür ölmez mephistopheles* şöyle der:

"geçti! ne saçma söz! neden geçmiş?
geçmişle hiç olmamış aynı şey!
niye ki bu bitmek bilmez yaratış,
yok olacaksa bir gün her yaratılmış!
geçip gitmiş!’ yani neymiş?
ha olmuş ha olmamış,
olmuş gibi dönüp durmuş.
sonsuz boşluk en iyisi bence."
ilkokulda doğum günü hediyesi olarak bana gelen kitap. Kitapta ne anlatılmak istendiğini hiç anlamamıştım. Nasıl koşullandıysam artık bu kitabı her gördüğümde kafamda belirsizlik oluşur. Bilinenin aksine roman değil tiyatro oyunudur.
sanatsa sanat şimdi allah için. o kısmını eleştirecek kadar hadsiz değilim ama cidden beyin kanaması geçirecektim okurken az kalmıştı. hayır ilk bölüm yine tamam iyi hoş bi şeyler anlıyorum diyosun da periler nimfler sarpa sardı bitirene kadar canım çıktı bi de roman da değil zaten tiyatro olarak yazmış akıcılık diye bi olay yok hani okuması en zor kitaplardandı benim için. ben bu adam bunu nasıl yazdı onu merak ediyorum okurken bile insan bu kadar zorlanıyorsa.
insanoğlunun macerasının özeti gibi bir kitaptır ayrıca bilindiğinin aksine ince bir rasyonalizm eleştirisidir.
(bkz: dr faustus)
Üzgünüm Goethe, bir Genç Werther'in Acıları değil dediğim kitap.
Goethe'nin ölümsüz eseri.
Ruhunu şeytana satan Faust'un hikayesi.
inanılmaz derecede sürükleyici bir kitaptır; aynı zamanda da çok boyutlu düşünülmesi gereken bir kitaptır. bana göre bir şiir kitabıdır ve okumayan kitapseverlere öneririm.
--spoiler--

Mefistofeles:
Alay et sen akıl ve bilimle,
insanın en üstün gücüyle.
Bırak da göz alıcı, sihir kokan yapıtlardan
Güçlü kılsın seni yalancı ruh.
O zaman elimdesin işte-
Kader ona bir akıl verdi,
Zapt edilemeden hep ileriye atılan,
Ve onun aceleci arayışları yüzünden
Yeryüzünün sevinçlerini kaçırdı gözünden.
Çekeyim onu vahşi hayatın içinden,
Sığ anlamsızlıklara
Çırpınmalı o, donakalmalı, yapışmalı,
Ve doyumsuzluğu karşısında
Yiyecek ve içecekler doymak bilmeyen dudaklar
önünde uçuşmalı;
Boşuna yalvaracaktır can bulmak için,
Ve kendini şeytana bırakmış olmasa bile,
Mutlaka yok olup gidecek!

--spoiler--
Efendim ünlü eserin tek kişilik tiyatro gösterisini izlemiş bulunuyorum. Ancak şunu söylemeliyim ki büyük hayal kırıklığına uğramış bulunuyorum. Oyuncunun Almanya da yetişmiş olması, metnin Goethe'yi bir şekilde okumuş alman tiyatro seyircisine göre düzenlenmiş olması gibi sebeplerden kötü bir oyun olmuş. Oyun seyircinin Faust çilesine dönüştü. Biletlerin 50 TL olmasına karşın MYbilet'te ilber Ortaylı'dan alıntı kullanılmış olması ve Goethe'nin isminin büyüklüğü salonu doldurmuş olsa da oyun kötüdür efendim kötü...
Dün akşam izlediğim Haydar Zorlu' nun oynadığı tek kişilik tiyatro oyunu. Oyun almanca ve türkçe karışımı sergileniyor. Almanca bilmediğim halde almanca kısımlarını daha çok beğendim. Türkçe bölümlerin çoğunu başarısız buldum. Eseri anlatmaktan çok uzak bir konuşma dili vardı. Diksiyon o kadar problemliydi ki oyunun ne anlatmaya çalıştığını kitabı okumamış olsam anlamazdım. Oyunun repliğinin yarısı oyuncu çok sessiz ya da sahneye arkası dönük oynadığı için kaçıyor, diğer yarısı da noktalama işaretleri kullanmadan bir müzikal dil oluşsun çabasıyla yarım yamalak anlaşılıyor. Oyuncunun yıllardır bu oyunu oynadığı çok belli ama ara sıra çıkan koro çok acemi ve özensiz duruyor. Şeytan, anlatıcı ve faust arasındaki oyunculuk geçişleri ışık farklılıkları olmasa anlaşılmıyor, onlar da ara ara yanlış girince seyirci oyuna girmekte zorlanıyor. Oyunun konusuna adapte olamayan bir seyirciye yabancılaştırma efekti de seyirciyi oyundan iyice soğutuyor. Oyunun ortasında bir yerde oyunun kesilip verilen ilber ortaylı' nın reklam kokan görüşleri seyirciyi ne kadar ilgilendiriyor düşünmek lazım. Şeytan ve faust' un kitapta ilgi uyandıran bölümleri yeterince iyi vurgulanmamış, ya da sahnelenmemiş. Faust' u merak ediyorsanız bence iyi bir çevirisinden kitabı okuyun ya da almanca öğrenip almanca temsilini izleyin, zira sahneye vücut formlarıyla yakışan bu oyuncunun almanca performansının çok daha iyi olacağı inancındayım.
dün akşam izlediğim operadır. ilk kez operaya gitmemden mütevellit çoğu şeyi çok anlamadım. zaten gerekli olan ön bilgiyi opera öncesinde de almamıştım. bu yüzden pek bir tat alamadm.
Gothe nin yazarı. (bkz: yarı cahil)
'Iblis' isimli Goethe'nin büyük eseri dönemin birçok sanatçısını da ilham kaynağı olmuştur. Sanatçılar eserden esinlenerek yeni eserler uretmislerdir. Or: beethoven - faust gb...
Güneş, eski tarzda
kardeş kürelerin uyumlu ahengiyle ses veriyor
ve yazgı yolunu
gürleyen bir hızla tamamlıyor.
Kimse bilgisini anlayamasa da,
onu izlemek meleklere güç veriyor.
Goethe'nin baş yapıtı , şaheseri . Modernitenin trajedisini haber veren şaheser . Bu eser aynı zaman da , coşkulu , genç Goethe'nin bir aynasıdır . Bu eser ayrıca günümüz insanının derinlemesine bir özetini ve incelemesini içerir . Bilgiye aç bir insanın nasıl şeytan tarafından aldatıldığını ve ruhunu nasıl sattığını anlatır . Geleneksel Faust efsanesinin temelinde insanla şeytan arasında yapılan anlaşma yatar . Hristiyan dünya görüşündeki inanca göre , insanın kötü davranışları , günahları Tanrı karşıtı bir alandan , şeytandan kaynaklanmaktadır . Faust trajedisinde de Tanrı ve şeytanın insan ruhu üstüne girdikleri iddia , insanın zevk arayışı ve ahlak kuralları ile bencillik ve iyiliksever arasındaki çelişkisinin bir sembolüdür bu eser . Batı dünyasındaki bu motif geleneğinin zemininde , şeytanın Hz.isa'yı çölde kötülüğe teşvik ettiği ayeti vardır .


--spoiler--

Bundan sonra isa , iblis tarafından denenmek üzere Ruh aracılığıyla çöle götürülür ...

iblis bu kez isa'yı çok yüksek bir dağa çıkardı . O'na bütün görkemiyle dünya ülkelerini göstererek , ''yere kapanarak bana taparsan , bütün bunları sana vereceğim.'' dedi .

isa ona şöyle karşılık verdi : ''çekil git , şeytan ! 'Tanrın Rabbe tapacak , yalnız O'na kulluk edeceksin.' diye yazmıştır.''

--spoiler--

Fakat ortacağ efsanesinde , yargılanan ve cezalanan faust'tan farklı olarak modern Faust , şeytan Mefistofeles'e uymasıan rağmen kurtulacaktır . Varlığın iç yüzünü kavrama , insana vakıf olma arzusuyla sonsuz bir açlık içinde bilgiye susamış , araştırıcı , çabalayan ruhun serüvenidir Faust . Okuyunuz , okutunuz !

--spoiler--

Kilitli değildir ruhların evreni ;
Senin duyguların kapalı , yüreğin ölü !
Yıka şafak vakti ölümlü göğüsünü !

--spoiler--
insanlık tarihi kadar eski olan "iyi-kötü" çatışmasını ve insanın "arada" kalışını en iyi biçimde anlatan bir goethe tiyatrosudur.
--spoiler--
"Zavallı şeytan! Bana ne verebilirsin ki?
Yükseklere göz dikmiş insan bilincini,
Senin gibiler kavrayabilir mi hiç?
Sendeki gıda, doyurmaz insanı;
Elindeki kızıl altın,
Cıva gibi avucunun içinden akıp gider...
Senin kumar masalarında kimse kazanmaz!
Daha sarılırken başkalarına bakar,
Göndereceğin kadınlar!
Vereceğin itibarın tanrısal gururu,
Kuyruklu bir yıldız gibi kayar gider!
Bunları mı sunacaksın bana?
Göster bana bakalım,
Koparılmadan çürüyen meyveyi,
Her gün yeniden yeşillenen ağacı!.."
--spoiler--
Almanca "yumruk" demekti yanılmıyorsam. Öğrenciyken, fakülte bahçesinde, bu kitabi okuduğumu goren tanımadığım biri söylemişti.
Hristiyanların mesnevisi gibi bir şeydir. mesneviyle aynı anlam yoğunluğuna sahip sadece cilt sayısı azdır. yaşayan her insan okumalı bence . her okuyuşunuzda ayrı bir anlam çıkarırsınız.
goethe’nin biraz psikolojik biraz teolojik biraz sosyolojik biraz hukuki biraz felsefi biraz edebi eseridir. Almanlar şöyle der bu müthiş eser hakkında; alman ulusuna ait her şeyi yakılıp yıkılsa ama faust’a dokunulmasa, onun sayesinde bu ulus tekrar inşa edilebilir. bizim böyle bir kaynağımız var mı Türk milleti olarak sahip çıktığımız?