genellikle karadenizlilerin bildiği ve yaptığı sadece fasulyeden yapılan tursu cesidi.olduktan sonra bol soğanla yağda kavurup tursu kavurması diye yerler. **
Karadeniz kafasının dünyaya armağanı, bir de kavururlar yemek yaparlar, çocukken uyduruk çöpleri toplayıp yaptığınız kıytırık yemekler gibi bir şey.
Bir de karadeniz mutfağı demezler mi, yani mutfak kelimesi böyle hakaret görmemiştir. Öteki mutfaklar kıçı ile güler de yine de yetmez.
Yokluk deyin, buğdayımız, yağımız, pancarımız yoktur deyin, topraktan gelen ancak budur deyin, ne bileyim o yaylaya o yamaçlara hayvan çıkamıyor da bakamıyoruz deyin, ama gözünü seveyim karadeniz mutfağıymış, turşunun kavurmasıymış, karalahana ile saçmalamanın sınırını tanımayızmış, boşuna kasmayın.
Siz hamsi pişirin, mısır ekmeği yapın yeter. Dünya sizden sadece bunu bekliyor.
öğleden sonra iki gibi, aynı yokuşu dördüncü çıkışım. terden ve sinirden ölmek üzereyken göz göze geldik. - ahsajkajk fasulyelerin gözleriyle, evet. - sonrası iyilik güzellik işte.
dükkandan içeri nasıl girdiysem ve nasıl tarif ettiysem artık, kadın "hamilesiniz galiba?" dedi aşerdiğimi kastederek ve gülümseyerek. salakça açıklamaya çalıştım ama o sırada zaten bir bardak acılı turşu suyunu gömmüş bulunuyordum.
elimde bir poşet fasulye turşusu, yol boyu yiye yiye ve dans ede ede ve bürokrasiye söve söve bir masalı yaşıyordum. mutluydum. aslında, mutluyum lan. çünkü beynim yok.
diğer turşulara nazaran az bilinen ama gerçekten muazzam bir lezzet.
çiğ fasülye gibi lezzetsiz bir şeyden, sirkeyle ekşitilince böyle bir lezzet nasıl çıkıyor dedirtiyor.