formasyona ihtiyacı olmayan mezunlar veren bölümdür. hemen hemen her üniversitede vardır. ama artık olmasındır ya da iş alanı açılsındır. zira toplumumuzda bu öğretmen olma arzusu, üniversitelerde de bu bölüm açma azmi varken, ayrıca ülke de bu şekilde yönetiliyorken; daha çok ataması yapılmayan öğretmenin intihar haberini okuruz.
genel bir yargı olarak diğer fakültelerdeki pek çok öğrencinin hatta üniversiteli olmayanların bile yata yata sınıf geçildiğini sandığı (evet sandığı!) kaliteli ve bir o kadar da ciddi fakülte.
okumak emek ister, özveri ister, ciddiyet ve sorumluluk ister. sonuçta insan yetiştirecek insanları yetiştirir eğitim fakülteleri. fen edebiyat bitirip formasyon almaya benzemez. (onlara da saygımız sonsuz, içlerinde eğitim mezunlarından daha iyi öğretmenlik yapacaklar çıkacaktır elbette.) mülayimdir, havalı değildir. mühendislik, mimarlık öğrencileri t cetvellerini, bazukalarını hava ata ata gösterirken blok flütünü neresine sokacağını şaşıran utangaç öğrencinin mekanıdır. "daha iyi nasıl eğitir-öğretirim" diye kartonlarla, mukavvalarla, maket kağıtlarıyla materyal geliştiren mimar kılıklı öğrenciyi görürsün kimi zaman. kimi zamansa her ders için ayrı ayrı etkinlik planı hazırlayan bir öğrenciyi. o öğrenci ki üstündeki sorumluluğun farkındadır. o mühendisler mimarlar, işletmeciler vs. taş bloklar, pratik icatlar, hesaplamalar yaparken o güzide öğretmen adayı geleceğin mühendislerini, işletmecilerini ve mimarlarını yetiştirmek için gönüllü olmuştur. bina yapılır, olmazsa yıkılır gider. hesap yanlışsa baştan çözülür ama konu bir öğrenci olunca hesap tutmaz. ağızdan çıkacak tek bir kelimenin telafisi olmayabilir! okursa, adam olursa senin gururun; suçlu, hayırsız olursa senin utancındır!
işte böyle bir sorumluluğun farkına vararak okuyan öğrencilerin mekanıdır eğitim fakülteleri ve o fakültede okumak bir yana, kantininde çay içmek bile bir şereftir.
ek: ayrıca 4 sene/8 dönem öğrencileri ezberci bir şekilde vize final kastıran hocalar tarafından "şöyle öğretmen olacaksınız, böyle yapılandırmacı olacaksınız vs" gibi cümlelerin kurulduğu fakültedir.
Öğretmen yetiştirme amacında ama genellemelerin aksine her bölümün yata yata geçmediği, hocaların ödev, sunum, proje gibi bitmek bilmeyen istekleriyle öğrencilerin sürekli ders çalışma zorunluluğu olan, ders çalışmayanın bile mutlaka teslim öncesi günde sabahladığı, eğitim derslerinde bizim üniversitemizin, bilhassa bölümümüzün şanssızlığı yüzünden gelişim psikolojisi, öğrenme psikolojisi gibi dersleri alanı bu iş olan hocaların değil de, fizik, kimya hocalarının girdiği, dersleri de sunum yoluyla anlatarak öğrencilerden beklenilenden fazlasını isteyen, bundan sonraki yıllarda öğretmen olmak yolunda bu fakültelere girişin zorlaşmasını istediğim, puana bakarak değil de biraz da yapı meselesiyle alakalı durumunda dikkate alınması gerektiğini düşündüğüm öğrencisi ve yolun sonunda olduğum fakültedir.
slayt çıktısı ile sınıf geçen öğrenci güruhunu barındıran fakülte.
çok özendikleri ödev zımba ile zımbalanmış ve kapaksız ilk sayfanın sağ üst tarafında ad yazılı oluyor.
genelde resmi ve soğuk bir havası oluyor bu fakültenin. her telden insan barındırıyor. kantinleri de kıraathane gibi oluyor. ama ne yapalım demek ki öğretmen olmak öyle lay lay lom bir iş değil eğer hakkını veriyorsanız tabi ki.
resmen sentezdir. o kadar farklı kültürden insanı birleştirir ki tükiye'deki çeşitliliğe şaşarsınız. ayrıca sağlam üniversitelerin eğitim fakültelerindeki öğrenciler yata yata geçmez. hele bir de bölüm hocaları gerçekten o bölümün hocasıysa... (diğer üniversitelerdeki tüm bölümler yatıyor zaten.) aynı zamanda çok fazla terim olmadığı için ya da herkes bu aslında terim olan kelimelerin anlamını bildiğini sandığı için ''ehehaheha bunlar da ders mi yeaa'' gibi tavırlarla fazlaca karşı karşıya kalan öğrencilerin bulunduğu fakültelerdir.
Adam gibi bir universitede gayet basarili olan bolumlerdir. Bende bu ocakta egitim bilimlerinden mezun oluyorum ve gayet guzel bir ise baslamis bulunmaktayim.
Burada unutulmamasi gereken orada size ne ogretildigi degil sizin ne ogrendiginiz ve ne kadar kendinizi gelistirdiginiz ile ilgilidir. Bu kural diger bolumler icinde gecerlidir. Ne insanlar taniyorum muhendis bos girip bos cikiyorlar, egitim fakultelerine bok atmaya yer aramayin.
önüne eşek bağlasanız mezun olmaz eğer ki fakültenin bağlı olduğu üniversite iyiyse, ancak bu fakülteye girişte anadolu öğretmen lisesi gibi bir faktör etkili olduğundan (bir zamanlar) ciddi bir kalite sıkıntısı yaşandığı da doğrudur. fakat eğer işini ciddiye alan akademisyenlerden eğitim alıyorsanız genelde başınızı kaşımaya vakit olmuyor, söyleyeyim.