eyes wide shut

entry179 galeri76 video1
    52.
  1. illuminatinin oyunu olan sembollerle ve masonik cisimlerle dolu olan bazı sığırların ''kadın erkek ilişkileri felen falan'' diye yorum yaptığı masonik şeytansı film.
    2 ...
  2. 51.
  3. 99 yapımı, kubrick' in ölmeden yaptığı son film. kubrick filmografisinin tamamını izlemiş biri olarak en iyi filmi diyebilirim.(2001 : a space odyssey' i tenzih ederim) ki rivayete göre usta kendi de böyle söylemiş. bu filmi yapım şirketi warner bros' a teslim ettikten 4 gün sonra ölen kubrick malesef director's cut yapmaya fırsat bulamamış bize bu üzerinde çok oynayamadığı fakat harika olan filmi bırakmıştır. neyse gelelim esas olaya...

    ---olası spoiler şeysi---

    herşeyden önce stanley kubrick bu filmde ilk defa bir şeyleri tam anlamıyla soruşturuyor. bir yerlere çomak sokup bakmaması gereken yerlere dalıyor. bunu kariyerinin sonunda da olsa başarıyor ve diğer tüm filmlerinden farklı bir yere oturtuyor eyes wide shut' ı. keşke bu açılım daha önce gelseydi...

    arthur schnitzler' in traumnovelle (rüya roman) adlı eserinden uyarlanan film tamamen rüya ile gerçeği birbirine karıştırarak ilerliyor. bu alice' in rüyası ve bill'in kabusu olarak verilirken düş ve gerçek ayrımını giderek muğlak bir görünüme sokuyor.

    toplum normlarına uygun ve statü sahibi burjuva bill karakteri adı gibi olaylara düz bakan ve aslında gerçeği göremediğini farkedemeyen bir karakter. 9 yıllık evliliği ve çocuğundan gurur duyan ve şüpheyi aklına getirmeyen bill' in yolculuğu giderek onun içindeki kötü yanı, dolayısıyla aslında toplumda var olan kötülüğünde gerçek olduğu fikrini kabullenmesine yol açıyor. burada alice isminin tınısına dikkat etmek gerekiyor. (bkz: alice in wonderland)

    bill' in farkına varamadığı gerçekler alice' in rüyası ile açığa çıkıyor ve biz aslında küçük bir itirafla gelen fakat bill' in içinden atamadığı saplantılı kıskançlığını alice' in rüyasında izliyoruz. bu anlamda ilk görsel kod bill' in ziegler' in evindeki partide uyuşturucudan bayılan kızın olduğu çekimde veriliyor. burada ziegler' in başının arkadaki resimde denk geldiği yer bize entelektüel ya da lümpen olsun erkek fikrinin esas düşünce alanının neresi olduğunu gösteriyor.

    filmde kullanılan hakim renkler mavi ve kırmızı. bill' in sahneleri mavi tonlarda iken alice' in olduğu bölümler genellikle kırmızı tonlarda çizilmiş. burada mavi gerçekliği ayırtlarken kırmızı ise düş eksenini temsil ediyor ve bu iki renk fimin sonunda karışarak turuncuda karar kılıyor. bunun neticesinde gerçek ya da düş olmasının sorunun kökeniyle ilintisi olmadığını anlıyoruz. önemli olan düşünceler ve duygular...

    filmde kubrick bir çiftin evlilikleriyle birlikte kendilerini ve sadakatlerini sorgulamalarının yanında birkaç politik kod da veriyor. baştaki parti sekansında alice' i ayartmaya çalışan macar beyefendi bunlardan biri. yani yaşlı, bilgili avrupa genç amerikayı ayartmaya çalışırken (burada bir de lolita' yı hatırlayalım); deneyimsiz, genç ve bilgisiz amerika kompleksli bir görünüm veriyor. bunun yanında bill' in fazladan 200 dolar vereceğini söylediğinde gözleri açılan rus aynı zamanda kızını japonlara peşkeş çekiyor. burada kapitalist düzene geçen rusya ve ikinci dünya savaşından yenik çıkan japonyanın birlikteliği ve genç bill' in(yani amerika' nın) tepkisi önemli...

    yine filmin başlarındaki alice ve bill' in ayna karşısında sevişmeye başladıkları sahnede gözleri kapalı olan bill ile gözü açık aynaya bakan alice bize gerekli enformasyonu veriyor. filmin büyük çoğunluğunda uyuyan alice ile tüm gece bir şekilde olayları yaşayıp uyanık olan bill ise tam tersi görünüyor. bunu görebilmek bize kalıyor. filmin ismi biraz da seyircinin alabildiğiyle orantılı...

    uyuşturucu etkisiyle gelen alice' in itirafı bill' in kafasını karıştırmaya başlıyor. o gece bill' in alice' in rüyasındaki bilmeden yolculuğu başlarken ölen bir hastasının kızı bill' e asılıyor. o ana kadar kadının yüzünden sadece üzüntü okuyabilen bill ise bir kadının şeytani yönleri de olabildiğini görüyor(batı edebiyatındaki klasik aşk ve ölüm teması). burada kubrick' in özellikle nicole kidman' ı andıran bir oyuncu seçmesi de başarılı bir tercih...

    daha sonra şehrin ghettolarında dolaşmaya başlayan bill kendi kimliğinin burada geçersiz olduğunu farkediyor. yolda ona homoseksüel diyerek aşağılıyorlar. giderek yang' a yaklaşan bill bu esnada yediği omuzla bir arabanın kaportasına yapışıyor. bundan sonra bill' in bindiği tüm taksilerin kaporalarının ezik olduğunu görüyoruz. yani bill aldığı bu ilk yarayı hep yanında taşıyor.

    sadece bir rüyadaki kadar saf ve iyi bir fahişeyle(!) birlikte olmaya giden bill bir şekilde kötülükten korunuyor. ama en azından artık onu tanımaya başlıyor...

    buradan okuldan arkadaşının çaldığı bara gidiyor bill. onun yaşayamadığı tarafını temsil eden arkadaşı okulu yarıda bırakıp sanatla ilgilenen ve bill' in hor gördüğü, aslında adım atmaya tenezzül etmeyeceği bir mekanda çalıyor.(mekanda jazz çalan beyazlar ile mekanın dışındaki zenci bodyguard karşıtlığı da imalıdır kanımca)

    bill bir kıyafet dükkanından (gökkuşağının bittiği yerden!) kostüm alıp ayinin düzenlendiği yere gidiyor. burada bill artık kaderine gitmek durumunda kalıyor ve ne tesadüf ki giriş parolası fidelio yani ''sadakat''...

    filmde sürekli şaşıran bill' in ve zaman zaman yapay duran abartılı oyunculukların kasıtlı olarak yapıldığını ve rüya ile gerçeğin birbirine karıştığını ifade ettiğini de belirtelim...

    zaman zaman bergmanvari bir görünüm sunan pagan ayini ve sonrasındaki orji sahnesi mükemmel. burada bill' in daha önce kurtardığı kızın onu bilmeden kurtarması yine yin/yang etkisine işaret ediyor. toplumun elit tabakasının dahil olduğu bu sapkın grup tümüyle hedonist bir görünüm sunuyor. daha sonra alice rüyasını anlattığında anlıyoruz ki bill' in yaşadıkları alice' in rüyası ve bill' i kurtarmak için kendini feda eden kadın alice. alice' in rüyasında bill' e kızmasının ve onlarca erkekle sevişmesinin sebebi de bu. daha sonra ölen bu kadında elbette törendeki kadın değil...

    hristiyan geleneğinde dönüşüm ve arınmanın sembolü olan noel' de geçen film bill' in dönüşümünü veriyor. bu arada bill' i takip eden adamın olduğu sahne tüyleri diken diken ediyor. bir çoğumuz rüyamızda buna benzer şeyler görmüşüzdür. hiç ses çıkarmadan ve göstere göstere takip eden korkutucu bir tip...

    filmin tüm anlattıklarının yanında, ''yaşadığının gerçek olduğunu nasıl bilebilirsin?'' sorusunu ve bireyin içinde filizlenen bir düşüncenin durdurulamayacağı da veriliyor.

    filmin finaline doğru eve gelen bill, dışı mavi olan kapıyı kapatıp içeri giriyor ve kırmızı ışıklı noel ağacının ışıklarını söndürüyor. gerçekle rüyayı devre dışı bırakırken masmavi yatak odalarındaki kırmızı yataklarının üzerinde ve alice' in yanında duran maskeyi görüyor. filmin anlatı bakımından zirvesi olan bu sahne renk kodlarıyla birlikte düş-gerçek sınırlarını da çiziyor. maskenin oraya gelişinin hiçbir açıklaması olmamasının ve bill' in olayları anlamaya çalıştıkça iyice batmasının verdiği dehşet etkisiyle herşeyi itiraf ediyor. daha önce alice' in itirafına ihanet gözüyle bakan bill kendi itirafıyla aslında gerçeği aramanın anlamsızlığını farkediyor ve insanların söylediklerinin aslında hiçbir değerinin bulunmadığı belirtiliyor.

    sabah alice' in yüzünün turuncu tonu ve ikisininde kırmızı koltuklarda mavi kazaklarla oturması, sonrasında ise bill' in alışveriş merkezinde mavi pantolon-kırmızı kazak ile görünmesi artık rüya ile gerçeğin karara vardığını ve sükunete erdiğini gösteriyor.

    filmde tüm bu güzelliklerin yanında bazı kodların çok alenen verilmesi canımı sıkmadı değil. iki kızın gökkuşağının bittiği yere gitme konuşmasından sonra bill' in göstere göstere rainbow isimli dükkana girmesi ve gazetede görülen ''lucky to live'' cümlesinin filmin sonunda alice' in ağzından dökülmesi bunlardan ikisi. bunun yanında filmdeki son cümlenin ''fuck'' olmasına pek karar veremedim. ama çok da iyi durmuyor sanki böyle bir filmin finaline.

    görüntü ve sanat yönetimi ile müziklere yine diyecek birşey yok. kubrick' in en usta olduğu alanlar zaten. ama daha önemlisi kubrick bu filmde ilk ve son defa gerçekten bir şeyler anlatabilmiş ve soru sorabilmiş. bunu nispeten paths of glory ve muazzaman 2001: a space odyssey' de yapmıştı. sinematik kodlara, semiyotik anlamlara ve ezoterik kavram ve çözümlemelere yer verdiği bu filmi daha önce yapabilseydi sanırım bendeki yeri apayrı olurdu. zira çok uğraşmama rağmen kubrick' i bir türlü sevememiştim. ta ki bu filme dek...

    bunuel görse gurur duyardı...

    vesselam...

    ---olası spoiler şeysi---
    8 ...
  4. 50.
  5. 49.
  6. Sikkofield' ın güzel tespitleri ile stanley kubrick'in ne kadar dahi bir yönetmen olduğunu anlamak kolaylaşıyor. Verilen mesajlar gayet net ve anlaşılır, ancak görmek isteyene...

    Görmek isterseniz;

    http://michaelsikkofield....ck-zihin-kontrolu-ve.html

    bir tıklayın ancak her yazısı gibi bu da gayet uzun ancak sıkmıyor.
    4 ...
  7. 48.
  8. sikkofield'in filmle ilgili arak yazısı bulunmaktadır.
    2 ...
  9. 47.
  10. michael sikkofield'in bu film hakkındaki enteresan yazısını okumalısınız.
    3 ...
  11. 46.
  12. evli bir çiftin ilişkilerini derinlemesine işleyen, bağlılığa ve sadakate vurgu yapan, aynı zamanda ise masonik ritüellere vurgu yapan stanley kubrick filmidir.

    tom cruise'un her soruya soruyla cevap vererek, içten içe kendisine gıcık olmamı sağlamış olsa da oyunculuğu fena değildir.
    2 ...
  13. 45.
  14. stanley kubrick reis'in illuminati'ye selam çaktığı filmdir.
    7 ...
  15. 44.
  16. harika bir filmdir.

    özellikle nichole ablamız ve memişler tam kıvamındadır.
    2 ...
  17. 43.
  18. masonların cinsel fantazilerini deşifre eden film.
    7 ...
  19. 42.
  20. film kesinlikle ve kesinlikle kadın-erkek ilişkilerini anlatma amacında olan bir film değil. film izlendikten sonra değerli yazar
    michael sikkofield'ın incelemesi okunmalı. stanley kubrick senelerini verdiği bu filmde müthiş bir illuminati deşifresi sergiliyor. gerek burada gerek ekşi'de millet bu filme kadın-erkek ilişkileri bağlamında bakıyor. kesinlikle öyle değil. önce filmi izleyin, sonra şunu bir okuyun, ağzınız açık kalsın. http://michaelsikkofield....ck-zihin-kontrolu-ve.html

    not: ulan sikko sana selam olsun. öyle güzel giydiriyor ki entel ekşicilere.
    8 ...
  21. 41.
  22. stanley kubrick'in oyuncuları canından bezdirdiği bir başka filmi.
    7 ...
  23. 40.
  24. kubrick'in en hakkı yenmiş filmidir, müthiş bir script'e sahiptir bence.
    2 ...
  25. 39.
  26. stanley kubrick, nicole kidman ve tom cruise isimlerini birlikte gördüğünüzde heyecanlanmanıza sebebiyet verecek bir film fakat herkesin beğenisini kazanmadığına şüphe yok. bu film ya hayatınızın filmi olur ya da sizin için hiç bir şey ifade etmez ki benim için etmiyor. diyaloglar insanı çileden çıkarar, sahneler bir o kadar uzun ve bununla beraber filmin yaklaşık 160 dakika olması sıkıntıdan patlamaya neden olabilir.
    0 ...
  27. 38.
  28. * filmin müziklerinde ünlü caz piyanisti brad mehldau'nun imzası var.
    0 ...
  29. 37.
  30. film bittiği anda berbat dedim fakat aklıma gelen soruları cevaplamaya çalışırken aslında o kadar da beter olmadığını fark ettim. yalnız filmdeki o müzik beni benden aldı ve daha da geri getirmedi. tüylerim diken diken oldu korkudan. ve de burdan izleyen arkadaşlara sormak istiyorum spoiler çerçevesinde
    --spoiler--
    filmin sonunda yataktaki maskeyi alice mi koyuyor, o da mı ordaymış. ya da bambaşka birileri bunlara musallat mı oluyor, o zengin bilardo masası olan adamın anlattıkları yalan mıymış. kafam karıştı benim.
    --spoiler--
    http://www.youtube.com/watch?v=go4e4tngqks *
    1 ...
  31. 36.
  32. stanley kubrick'in kendisinin en sevdiği filmi olduğunu açıklamış bir yerde. ayrıca nicole kidman'ın yatak odasındaki tartışma sahnesindeki oyunculuğu, ayin sahnesi, muhteşem müzikleriyle kesinlikle görülmesi gereken bir film.
    1 ...
  33. 35.
  34. filmin en etkileyici kısmı bence izleyenlerin, olayların gerçekliğinden şüpheye düşmemesi. eminim ki izleyen herkes, benim gibi o ayinin bir yerlerde yapılmakta olduğunu düşünüyor. senaryoyu sadece bir kurgu olarak alamıyoruz. her sahnenin gerçekten yaşanmış olduğuna inanasım geliyor. bu açıdan çok başarılı bir film bence, ama ben de sıkıldım şahsen. 2 saat 39 dakikalık bir film, 100 dakikayı geçemeyen bünyemi yordu.
    4 ...
  35. 34.
  36. hakkında yazılan bu kadar iyi yorumu okuduktan sonra yapabileceğim yegane yorum; ya ben sinemadan hiç anlamıyorum ya da millet böylesi dandik şeylere 'ama bak bu yozlaşmış insan ilişkilerini, evlilik kurmunun boğuculuğunu, aldatmanın iç dünyasını ve daha bi sürü çok ilginç bıdı bıdıyı anlatıyo' gibi anlamlar yükleyerek izlediği çizgi filmi bile sanat eserine çevirebiliyor. bildiğin sıkıcı ve soğuk bir film. yüzlerce meme ve popo gördük ama film erotik ya da porno değil diye hemen cinsellikle barışık süper sanat filmi mi oldu? tinto brass bu film için "asla benim filmlerimdeki cinsellikle karşılaştırılamaz, ne o öyle buz gibi kadınlar" gibi bir laf etmiş. hoş, kulvar farkı var ama adam yine de haklı. insanı cinsellikten soğutur bu kadar abuk bir portre. zaten arada üç defa uyuyakalıp izlemiştim ben de, keşke hiç kasmasaymışım izleyeceğim diye.
    2 ...
  37. 33.
  38. kubrick eseri. neden beğenilmez anlamam. ve de beğenenler filmi neden anlamaz, onu da anlamam.
    çıplaklık ile bir film nasıl değerlendirilir, onu hiç anlamam. kısaca elalemin bu film hakkındaki görüşlerini ben anlamam.
    bildiğimi okurum. çok ama çok başarılı iki oyunculuk performansı vardır filmde. tom cruise'yi sevmeyenler olabilir ama adam oynamış. aynı şey kidman için nicole kidman için de geçerli.
    diyaloglar ekstra başarılı. karı-koca arasında geçen "çılgın" cümleler ve vurgular, alt metinleri iyice zenginleştiriyor.
    görselliğe bir şey demek için sinema tarihini yalamak lazım. üstelik yutarak. hikaye de iyi.
    çok iyi muhteşem değil belki ama vasatın epey üzerinde bir film. sanat kokuyor en başta her yönüyle. daha ne olsun.
    1 ...
  39. 32.
  40. 2 ekim 2009 saat 0.00 itibari ile tnt'de izleyicileri ile buluşacak olan film.

    o değil de rtük'ün olduğu bir ortamda film oldukça kısa sürecek gibi gözüküyor.
    2 ...
  41. 31.
  42. criminal minds dizisinde kıdemli ajan ve ekip sorumlusu aaron hotchner' i canlandıran thomas gibson' un küçük bir rolde göründüğü, kubrick' in sansasyonel filmi.
    1 ...
  43. 30.
  44. filmdeki en iyi oyunculuk ne nicole kidman da dir ne de tom cruise da.doktor william, nick nightingale kisisini aramak icin kaldigi otele gider ve orada bir resepsiyonist vardir.oyuncunun adi alan cumming imis.filmi yeniden izleyecek olanlara ve ilk defa izleyecek olanlara cogu sahnesi etkileyici olan bu filmde o sahnedeki adamin oyunculuguna dikkat etmelerini tavsiye ettigim filmdir.
    3 ...
  45. 29.
  46. Kubrick'in son filmidir. Görülen odur ki son olsa da Kubrick sinemayı sinema yapan o yaratıcı yönetmen kuşağının önemli temsilcisidir. Bir sanat yapıtından beklenen en önemli şeylerden birini yapmış, yine zihnimizde bir ışık yakmıştır. Film yaşamın meşru kavramlarından biri olan evliliğe öyle farklı bir açıdan bakar ki insan bundan önceki yaşamını sorgulayabilir. Mutlu bir yaşamın olmazsa olmazı gibi görünen kurum, bir gece Nicole Kidman'ın itirafıyla ve aynı zamanda Tom Cruise'in şaşkın bakışları arasında sarsılıverir. Nicole Kidman bir gece karşılaştığı bir subayla çocuğunu hiç düşünmeden kocasını terk edip gidebileceğini düşündüğünü açıkça belirtir. Yer yer cinsel ögelere de yer veren film iki insanın da varoluşunu ve ilişkisini sorguladığı bir öyküye dönüşür.
    1 ...
  47. 28.
  48. şüphe götürmez ki, kubrick bir sinema tanrısıdır, beyazperdeyi yaratan ve ona anlam verendir. ve her tanrı gibi, anlam verme çabası içindeyken, anlatamadıkları içinde boğulmuştur. kubrick'in zekasından veyahut sinema dehasından şüphe etmeden kendi zihinxel yetersizliklerimle dalga geçerek, filmi anlamakta yetersiz kaldığımı söylemeliyim. yakaladığım birkaç nokta vardı, o da biraz dikkatle bakabilecek her kubrickçoksever'in gözüne çarpan şeylerdir muhtemelen rainbowimgesi bunlardan ilkiydi, ve ikincisi mozart takıntısı, bunu a clockwork orange'ta da yapmıştı.

    seviyoruz.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük