bugün

yıllar önce izlediğimde beni farklı bir dünyaya götüren fakat 2 ay önce kanal d'de tekrar izlediğimde ne kadar boktan bir film oldugunu farkettigim şey.
insanı son sahneleriyle şaşırtan ve derin düşüncelere iten, acaba dedirten güzel bir film.
gerçekliği sorgulayan film. fakat sadece sorguluyor, bunu güzel görüntüler ve akıcı bir anlatım eşliğinde yapmaması ise filmin en büyük eksikliği. ortada o kadar dağınık bir senaryo var ki, ana fikir olan "neyin ne kadar gerçek olduğuna ne zaman karar verebiliriz?" sorusu filmin sonunda bile havada kalıyor.

hoş, böyle derin ve felsefik bir sorunun 1-2 saatlik bir filmde cevaplanması da beklenemez. zaten bu tür varoluşu sorgulayan filmlerde tek problem bu soruyu anlaşılır ve estetik bir biçimde sunup sergilemektir.

ama existenz, ortada "bi fikrim var" diye gezip ağzındaki baklayı bir türlü çıkarmayan tipleri andırıyor. sorguluyor sorguluyor; ama o soruyu size sorgulatacak kadar da tesir edemiyor.

özet: saçmasapan bi$ey.
bir oyun üzerinden varoluşu sorgulayan david cronenberg filmi. gerçekliği sorgulatması kafidir, cevaplar bulmasına gerek yoktur, ama gene de cevapları vardır.

--spoiler--

film insanların omurgalarına "bio-port" denen delikler takıp gerçekliği çarpıtan bir oyunun kablosunu taktırabilecek kadar umutsuz oldukları distopik bir dünyada başlar. insanlar boktan bir gerçek hayatlarının olduğunu düşündükleri için kendilerini oyuna verirler, ve o gerçeklikte yaşarlar. ama bir bakarlar ki bir zaman sonra gerçeklik hissi kaybolmuştur.
oyunun tasarlayıcısı allegra geller, gerçek hayatta çekingen bir insan olup kendi dünyasını tasarlamıştır. sanal dünyasında kurtarması gereken bir bebeği olduğu için kendine zararı dokunmayacak bir oyun arkadaşı arar. bir süre sonra öyle bir hale gelir ki, gerçek hayatta olduğunu zannettiği bir sırada olaylar çok gerçek dışı gelir, oyunda olduğunu zannederek davranışlarından hoşlanmadığı bir adamı çeker vurur, oyunu kazandığını zanneder.
non-realistler ve realistler arasında savaş vardır, realistler oyuna savaş açmışlardır.

--spoiler--

film gerçekliğe septik yaklaşır, bir oyunla çarpıtılabilecek kadar hayaldir aslında gerçekler.
insanlar ruhi bunalımlarından, başarısızlıklarından kaçmak için hayallere sığınmaktadırlar, film dışı dünyada da böyle değil midir bu?
anlatmak istediğini farklı bir dille, fazlasıyla yalın bir şekilde anlatmıştır aslında david amca.
son tahmin edilebilir bir film. insanı rpg oynamaktan soğutuyor. ama yine de başarılı.
--spoiler--
ted pikul' un birden ayağa fırlayıp ' existence ! ' diye bağırmasıyla hatırlanan film.
--spoiler--
inception'un üvey babası. matrix ile azıcık* ilgili.
dönemi için özellikle içerdiği fikirlerle oldukça etkileyici olan bilim kurgu filmi. ayrıca detektöre yakalanmamak amaçlı özel dizayn edilmiş suikast silahı yaran türdendir.
muhteşem organik silah sahnesi: http://www.youtube.com/watch?v=eQKkCMDaN54
hoş gördük, ekibimle geldim içinde kızlar da var.
1999 yapımı ted pikul karakterini jude law un canlandırdığı, bilim-kurgu filmi.

görsel
kısa bir görüş ayrılığından sonra edebinin kuvvetli olduğunu düşündüğüm yazar.

sanırım 25 - 30 yaş arasında.
Düşündürücü aynı zamanda makul yazıları var.

Eline kuvvet.
Konuyla ilgili olan herkese tavsiye ederim.
nickinde bir adet david cronenberg filmi barındıran yazar. israrla yazsın.
(bkz: #30871024)
galatasaray'ın fenerbahçe'ye 9 gol atması gibi bi başlık açarak bununla övenebilen bir zat. Ahahaha. Yahu ne insanlar var. Salon turnuvasını yazmış adam. 40-50 yaşlarındaki eski futbılcuların minyatür sahadaki kapışmasına bel bağlamış. Tabii resmi maçlarda biz koyunca elde tutulur başarıları kalmadı, bununla avutuyorlar kendilerini. Hahaha yazık lan.
O değil de, 3.'lüğü akhisar'dan alabilecek misiniz lan acaba?*
galatasaray, fener'e banyoda bile 9 gol atsa sevinecek yazardır. lan sizin 100 senede tek başarınız galatasaray'a 6 gol atmak, sürekli onunla övünüyorsunuz da veteranlar 9 tane çakmış ona sevinmeyecek miyiz yani?
fener düşmanlığı fenerbahçenin başarılarını küçümseyeceğim diye, sürekli gündeme gelmesini sağlıyor. aslında bildiğin uşak. devam et küçük hizmetkar.
almanca ''varlık'' demektir.