bir de evinin ana versiyonu vardır. evin ana. çorba yapardı reklamlarda. tarihi eser kaçakçılığıyla ilgisi olduğu haberi onla ilgili duyduğum son şeydi
şarkıyı bilmiyorum ama çevirisi de benden olsun
sen sevda,
sen umut
sen sevda
sen hasret
sen benim inancımsın, güvenimsin
ve yaşam
kucaklamaya geliyorum seni
seni seviyorum,
seni seviyorum ülkem.
Evin, çok güzel, fakir bir köylü kızıydı. Masmaviydi gözleri. Gece yarısı nöbette PKK'lı bir komutan tecavüz etti. Akli dengesini kaybetti. Çok tedavi gördü, elektrik şoku verildi. Gece yarısı oldumu, kızcağız çıldırıp kayalara tırmanıyordu. Herkes biliyordu. Tecavüzcü, Irak Kürdü'ydü. En sonunda Evin kaçtı ama kaçarken de mayına bastı. iki bacağını kaybetti. Köylüler bulup ailesine teslim ettiler. Evin, örgüt içindeki kadının trajik öyküsüdür.
pkk içerisindeki bir çok kadın için tecavüzün kod adıdır.
vatan diye, özgürlük diye, kardeşlik diye kandırdıkları 15-16 yaşındaki kızlara tecavüz eden pkk lı kadroların ayıbının, rezilliğinin adıdır.
şırnaklı masmavi gözlü kürdistan hayaliyle bütün ailesini karşısına alıp pkk ya katılmış bir kız dı evin. namaz kıldığı için daha evvel sosyal tehcir cezası almış, sapsarı saçlarını erkek gözünden sakınmak için elinden geleni yapan bir kız. gece yarısı nöbette sözde vatanını korurken emriyle ölebileceği, yalanlarıyla sınırlar çizen, bez parçasından bayrak yapan komutan tarafından tecavüze uğrayacağını bilemezdi tabi. tecavüzden sonra delirdi evin. hassastı aslında, duygusaldı. o yüzden katılmıştı zaten pkk ya. kaçarken de pkk nın döşediği mayınlara basarak 2 bacağını birden kaybetti.
pkk kadroları içerisinde kandırılmış kızların namusunun kod adıdır evin.
şarapların hasıdır. evin içerken yapılan sohbetleri 40 yıllık şarapla yapamazsınız. bazen kuru bir belediye havuzunda bazı geceler stadın tribünlerinde, hele ki soğuk kış gecesi kordon da içerseniz tadına doyum olmaz.
Harmanım bu öğlen sonrası, kendisini anmak adına bir 70'lik aldım.
Bir de seni özledim:
Ellerindi ellerimden tutan
Ellerimdi ellerinden tutan…
Bıraktığı anda ellerimiz ellerimizi
Gökyüzüne vuracaktı gölgeleri ellerimizin
Kimbilir kaç martılar halinde
Bir masada karşı karşıya
Seyrederken dudaklarını senin
Dile gelmiş ilk Türkçeydik
Henüz başlamış kül rengi bahar
Ne savaş, ne barıştık biz…
Bu dünyaya yeni gelmiş bir diyar
Manolyaya gece konmuş kumrular..