Rekabet halindeki sistemlerin birbirlerini dengeler hale geldikleri zaman. iktisattan başka tarih derslerinde de kullanılan bir terimdir. Bu yönden, 1200-1600 yılları batı uygarlığıyla doğu uygarlığının birbirlerine tam anlamıyla üstünlük kuramadığı bir dönem, yani" equilibrium" olarak adlandırılır.
sadece arkadaş tavsiyesi ile izlemeye karar verdiğim ve bittiği andan itibaren kendimden geçtiğim, Christian Bale'in oyunculuğunu ayakta alkışladığım, her fırsatında izlememiş olanlara tavsiye etmeyi kendime vazife addettiğim, en sevdiğim filmler listesinde daha iyisi çekilene kadar daima ilk on'da yer vereceğim 2002 yapımı bilim kurgu filmi.
Duygulardan arindirilan bedenlerin artık insan olarak adlandirilamayacagini, insanın varlığını kendi kendisine ispatlamak için iyi-kötü-güzel-çirkin her türlü hissyata ihtiyaç duyduğunu, topluluk psikolojisi içerisinde anlatmaya çalışan, sinema dili çok güçlü olmamakla birlikte konusu itibariyle "fena değil, değişik" denebilecek izlemelik. **
türkiye'ye iki sene gecikmeli gelmiş filmdir. belirtilen insanlardan başka emily watson da önemli bir rolde oynamıştır.
gelecekte bir zamanda, üçüncü dünya savaşı da olup bitmiştir ve bütün savaşların, kötülüklerin sebebinin insanların duyguları olduğunu gören hükümet, ilaçla insanları uyuşturur, birer makineye döndürür. ilaçları içmeyi reddeden insanlarsa gizli bir örgüt kurar. filmin kahramanı john preston ise bu isyancıları yakalayıp yok etmekle görevlendirilmiş bir 'koruyucu'dur. ancak bir gün preston ilacını içmeyi unutur ve hissetmeye başlar. böylece film mutlu sona doğru ilerler..
--spoiler--
mary (emily watson): niye yaşıyorsun?
john (christian bale): yaşıyorum.. bu mükemmel toplumun sürekliliğini koruyorum. libria'ya hizmet ediyorum
mary: bu bir döngü. varlığını devam ettirmek için varsın. ne anlamı var?
john: senin varlığının anlamı nedir?
mary: hissetmek.. sen hiç yapmadığın için bilmiyorsun. ama bu, yaşamak için nefes almak kadar gerekli. hislerin olmadan, aşk olmadan, öfke olmadan, acı olmadan, nefes almak sadece ilerleyen bir saate benzer.
--spoiler--
ayrıca filmde bir sahne vardır ki, filmi heyecanla izleyen iki saf kardeşi dehşete düşürür; filmin sonuna doğru preston ortağıyla dövüşürken bir kılıç darbesiyle adamın yüzünü tanımlayamadığım şekilde keser, ondan sonrasında saftirik kardeşler sadece yerdeki yüze odaklanır, hatta filmi durdurup bir süre yüzü izlerler. filmin sonuna dair pek birşey kalmamıştır akıllarında.**
This is the slowest dance
The dance of a thousand years
The dance of the frozen statues
Clinging together in tears
This is the darkest fight
The fight of a thousand years
The pounding of blood
Through our veins
in our veins
in our eyes
The circles of fear
i cling to you
So cold, so bright
Cling to me through the night
Motionless faces
Park of the wasted
In the pale gloom
i hang on to you
in the pale gloom
i am safe and cool
i swim in you
In your dark rivers
Dive in your mind
Search for your monsters
Search for resistance
Sink into the mud
Dance in the halls of insanity
Yet madness is
Your highest deed
Your vanity
Mistress - you made me
Mistress - you saved me
in your cold hands
i am just a tool
Mistress - you made me
Mistress - you saved me
In your cold hands
i am safe and cool
tamamen sıra dışı ütopik bir dünyayı anlatan hissetmenin yasak olduğu ve hissettiği anlaşılan birinin yakılarak cezalandırıldığı bir filmidir.ta ki en yüksek rütbeli rahip olan john prestonun(christian bale)hissetmeye başlamasına kadar .
Ekonomide arz ve talebin kesiştiği noktadır. 'E' harfi ile gösterilir. ingilizce işletme, iktisat okuyan öğrencilerin sık sık karşılarına gelen kesişimdir.
telafuzu zordur.
filmde insanların duygusuzlaştırılması çabası anlatılırken, pek çok sahnede öfke ve nefret öğelerinin gözümüze sokulmasıyla "ulan öfke bir his değil mi?" diye düşündüren, yine de oyunculuklar ve aksiyon sahneleriyle göz dolduran güzel film.
matrixten önce çekilmiş fakat yeterli maddi olanakları olmadığı için ve reklamı da yapılamadığı için yeterli ilgiyi görememiş film. hatta ne kadar yazıktır ki, önce çekilmesine rağmen matrix özentisi bile dediler. bana kalsa matrix fikri için bu filmden faydalanılmıştır. öyle benzerlikler vardır.
christian bale uğruna izlenebilecek, fakat yirminci dakikasını görmeden kapattığım filmdir. niye mi? arkadaşım, bi kere insanlar cezalandırma amacıyla birilerini öldürmeye giderken kapının ardına gizleniyor, değil mi? al sana korku. ayrıca, belli ki insanların itaatini sağlayan şey de korku. sonra, adam iş arkadaşından "şüphe" ediyor. sonra, yeni iş arkadaşı rahibe "güven"iyor. daha birçok örnek var. e ne şimdi bunlar, duygu değil mi?
hadi senarist salak, yönetmen de mi çakmamış bu olayı diyeceğim, ikisi de aynı kişi. işin tek iyi yönü var, adamın arkadaşları, eşi dostu adamı gerçekten seviyormuş, kimse çıkıp da eleştirmemiş.
üstelik, distopya ve ütopya türlerinin sayısız iyi örnekleri varken bu filme iyi demek hakikaten büyük haksızlık olur.
komunizmi yerden yere vuran, vizyona matrix ile aynı anda girmesinden dolayı pek rağbet görmemiş fakat daha sonraları dvd'si çok satanlar arasına girmiş güzel film.
insanın et ve kemikten ibret bir materyal varlık olmadığını bir de ruh taşıdığını, sadece karnının doyması ile herşeyin hallolmayacağını anlatmış film.
çoğu insanın bilmediği, bilenlerinde "matrix çakması la bu" dediği mükemmel ötesi filmdir.halbuki oyuncuların giydiği paltolar haricinde hiçbir benzerliği yoktur matrixle.hatta dövüş sahnelerinin matrixten daha gerçekçi ve daha kaliteli olduğu bile iddia edilebilir.
christian bale abimiz bence gerçek performansını bu filmde göstermiştir.
matrix ile gerçekten alakası olmayan film. christian bale, gerçekten kötü filmde oynamadığını bana bu flmle yine kanıtladı. hatta matrixde de christian bale bile oynayabilirmiş.
bu arada bana göre film, insanların duygularını filan vurgulamıyor: direkt komunizme giydiriyor.
filmin kimle alakası var, hangi filmlerden alıntı yapılmış vs.vs olduğu hiç farketmez çok güzel bir filmdi.
--spoiler--
özellikle prestonun artık hissetmeye başladığında yakaladıkları odada yanlışlıkla çalmaya başlayan müzikle birlikte ağlamaya başlaması çok iç sızlatan bir tepki idi.
--spoiler--
.
distopyayı anlatan bir film. aslında filme baktığımızda istenmeyen bir ütopya görüyoruz. felsefik yani. duyguların kötü olduğunu düşündükleri için robot gibi yaşayan insanları görüyoruz. baş kahramanımız preston karısı kendisine birşeyler hissetti diye karısının tutuklanmasına göz yuman birisi. özellikle ütopya konularına meraklıysanız zevk alacağınız bir film. dövüş sahneleri biraz matrix gibi ama idare ediyor.