enternasyonalizmin bir atatürk ilkesi olmaması

entry10 galeri0
    1.
  1. milliyetçilik karşıtlarına, sınıf siyaseti yapanlara işaret edilmesi gereken durumdur.

    atatürk ilkeleri arasında milliyetçilik, devletçilik bulunurken enternasyonalizm; yani beynelmilel bir işçi sınıfının iktidarını savunan herhangi bir ilke yoktur. milliyetçilikle doğrudan doğruya çelişen bu enternasyonalizm, yurtsever kılığına girmiş bazı sosyalistler tarafından savunulmaktadır.

    ayrıca atatürk türkiye'sinin devletçilik geleneği de, sendikacılık ve sınıf siyasitiyle taban tabana zıttır. işçiler öncelikle devlete ve millete sorumlu olan "türk" türkiye vatandaşlarıdır. bağlılıklarını gayrı milli, beynelmilel bir örgütlenmeye teslim etmeleri kabul edilemez. (bkz: solidarist korporatizm)

    halkımızı yüce atatürk'ümüzün adını ve fikirlerini kullanarak kandırmaya çalışan bu zevatın tabi ki atatürk ilkeleriyle uzaktan yakından alakaları yoktur ve foyaları ortaya çıkmıştır.
    6 ...
  2. 2.
  3. "yurtta sulh, cihanda sulh" diyen atatürk, dünya barışı için öncelikle yurtta birlik ve beraberliğin olması gerektiğini vurgulamıştır. aynı milletin bireyleri olan, bu nedenle görünürde aynı amaç için yaşayan, kültür birliğine sahip insanların arasında bile bu sağlanamazken, istenen kalıcı huzurun sağlanması bir hayalden öteye gidemez.

    atatürk ile inönü birlikte yemek yerken, dışarıdan enternasyonalin sesi gelir. inönü hemen ayağa kalkıp marşı söylemeye başlar. atatürk ise yemeğini yemeye devam ederken,

    - ne yapıyorsun, ismet?, diye sorar.
    + enternasyonal çalınıyor, paşam.
    - olsun, sen milli bir devletin başındasın. otur, yemeye devam et.**
    1 ...
  4. 3.
  5. ancak açıp bakılırsa görülecektir ki yaşadığı kaos döneminde, mussolini ve hitler bıradırların etrafa korku saldıkları, insanları ve de insanlığı beyaz ırk, sarı ırk ve zenci ırk olarak 3'e ayırıp, 'üstün beyaz ırka hizmet etmek için yaratıldınız siz aşağılık ırklar, domalın' zihniyetinin avrupa'da hakim görüş olduğu zamanlarda çıkıp ta dünya vatandaşlığı fikrini ortaya atan da mustafa kemal atatürk'tür.

    atatürk'ün ulusalcılığı ya da o zamanki karşılık gelen kelimesi olan milliyetçiliği* ortaya atmasındaki temel neden; din ve dil tabanlı farklılıklar gösteren osmanlı halkının onbin parçaya bölünmesi, para kaynaklarının(dönemin avrupa burjuvası da diyebiliriz) gazıyla yüzyıllarca birlikte yaşamış iki ailenin birbirini tavuk keser gibi kesmesi ve her birinin birer kalantor ya da sosyalist deyimle komprador tarafından sömürülmesi zihniyetine olan karşı duruşudur.

    ilginç olan ise enternasyonalizm'den girilip sosyalizm'den çıkılması. halbuki biri işin insan kısmıyla ilgilenirken diğeri ekonomi kısmıyla ilgilenen iki farklı kavramlardır. neyse, devam edelim. atatürk ilkelerinde devletçilik ve milliyetçiliğin yanısıra olayın ekonomik boyutunu ele alan bir de halkçılık ilkesi vardır (unutulmuş sanıyorum, ilginç tabi). milli kütüphaneden (bkz: http://www2.mkutup.gov.tr/ilkeler.html) aynen aktarıyorum;

    ''Gerek içeriği gerekse hedefleri açısından bakıldığında, Cumhuriyet Devrimi
    ayrıca bir sosyal devrim niteliği de taşır. Başta isviçre Medeni Kanunu
    olmak üzere, Batı kanunlarının Türkiye'de uygulamaya konulmasıyla birlikte
    kadınların statüsünde köklü değişiklikler olmuş, 1934
    yılında kabul edilen bir kanun ile kadınlar seçme ve seçilme hakkını almışlardır.
    Atatürk çeşitli ortamlarda, Türkiye'nin gerçek yöneticilerinin köylüler
    olduğunu söylemiştir. Aslında bu durum Türkiye için bir gerçek olmaktan
    çok bir hedef niteliğindedir. Halkçılık ilkesi sınıf ayrıcalıklarına ve sınıf
    farklılıklarına karşı olmak ve hiçbir bireyin, ailenin,
    sınıfın veya organizasyonun diğerlerinin daha üzerinde olmasını kabul
    etmemek demektir. ''

    Şimdi bir de komümizm denen ilke/düşünceye bakalım**;

    ''Komünizm veya komünistlik, sosyal örgütlenme üzerine bir kuramsal sistem ve üretim araçlarının ortak mülkiyetine dayalı bir politik harekettir. Komünizm sınıfsız bir toplum yaratma amacındadır.''

    komünizm ile halkçılık görüldüğü gibi taban tabana uyum sağlayan iki ütopyadır. bu ütopyaya nasıl ulaşılacağı bahsi ise günün şartları, halk veya öncülerin(jakoben) fikirleri gibi kıstaslarla belirlenir. solidarist korporatizm(daha anlaşılır olarak uzlaşmacılık temel prensibi, liberal & sosyalist görüşlerin biraradalığıdır, iskandinav sosyalizmi de nispeten buna örnektir aslında) ve sosyalizm (proleterya diktatörlüğü, işçi sınıfının alttan çekip çıkartılması) bu ilkelere ulaşmaktaki yollardan ikisidir yalnızca.

    solidarist korporatizm'in ne olduğuna bakmak için ekşi sözlüğü bir ziyaret edelim, ilk girdi oldukça dikkati çekmekte bu konuda;

    ''ekonomide özel sermaye esas olmakla birlikte özel sektörün yatırım yapmayacağı / yapamayacağı alanlarda devletin konuya müdahil olması anlamına gelen korporatizm ile. ekonomideki devlet müdahalelerinin toplumdaki sınıflar arasında bir uzlaşma ya da dayanışma ile gerçekleşmesi anlamına gelen solidarizm'in birleşiminden oluşmaktadır.''

    herneyse, vazgeçiyorum anlatmaktan, açıklamaktan. başlıkla öyle alakasız bir tanım varki(ad hominem), bu girdi de haliyle neyi, nasıl açıklayacağını şaşırıyor, konudan sapıyor.

    özetle; ''enternasyonalizm bir ataturk ilkesi olmaması '' önermesi yanlış bir önermedir. enternasyonalizm atatürk'ün 6 ilkesi'nden biri değildir evet, ancak o'nun ilkelerinden biridir (bkz: birinci paragraf). ilham aldığı kişilerden birine de bakılabilinir bunun için; (bkz: sultan galiyev)

    ek/düz: ben yazana kadar başlık değiştirilmiş. ilgili düzeltme son paragrafta ''enternasyonalizm bir ataturk ilkesi degildir'' kısmında yapılmıştır efendim.
    1 ...
  6. 4.
  7. enternasyonalizmin halkçılıkla çelişmesiyle de örneklendirilecek vakıa.

    aynı alıntıya bakalım: "Halkçılık ilkesi sınıf ayrıcalıklarına ve sınıf farklılıklarına karşı olmak ve hiçbir bireyin, ailenin, sınıfın veya organizasyonun diğerlerinin daha üzerinde olmasını kabul etmemek demektir."

    halkçılık açık ve seçik, komunist topluma ulaşmak için gerekli olan sınıf siyasetini yasaklamaktadır. komunizm'in uygulamalarından sadece biri olan sovyet sistemi, proleterya diktatörlüğünü öngörür. yani neymiş, halkçılık bunu yasaklıyormuş.

    cehalet, saçmalık kendinden menkul argumanlarıyla ahkam kesenler, neredeyse halkçılık komunizmdir diyecek kadar kendilerini kaybetmişler. atatürk'ün dönemin komunist partisini kapatmasından, chp programındaki sendikal hakların ve grevin yasaklanmasına kadar, halkçılık komunizmden o kadar uzaktır. tekrarlıyorum, uluslararası işçilerin birleşmesini öngören sınıf siyaseti atatürk ilkeleriyle uyumsuz hatta yasaktır.

    ayrıca sosyal devlet kavramı ise çok farklı bir konudur ve korporatizm bunu barındırır. en güzel örneği partito nazionale fascista ve nsdap programlarında görülebilir. (bkz: korporatizm/#3276078)
    0 ...
  8. 5.
  9. atatürk'ün dönemin komünist partisini kapatmasıyla açıklanamayacak ve de bir okadar kelalaka önerme. dönem tek parti dönemidir, ve bu dönem incelendiğinde mustafa kemal'in kendi eliyle kurdurduğu partiler dahi padişah/hilafet yanlısı siyaset ve daha birçok gerekli/gereksiz nedenlerden kapatılmıştır. amaç devrimlerin kesintisiz devamını sağlamaktır en başta, bunun için her ne surette olursa olsun farklı seslerin çıkmaması gerekliliği aranmıştır. nitekim aynı durum o dönemde almanya, italya ve rusya'da da böyledir. önermenin doğruluğunda ısrar etme sorunu komünizm kelimesinin hala öcü kelimesiyle bir tutulmasından kaynaklanmaktadır. okuduğunu anlamamak ta buna delil olarak gösterilebilinir tabi.

    ayrıyetten enternasyonalizm'in halkçılıkla çelişmesi gibi bir durum da sözkonusu değildir bu önermeyi açıklarken, yukarıdaki girdide de değinildiği gibi ''enternasyonalizm'den girilip sosyalizm'den çıkılması. halbuki biri işin insan kısmıyla ilgilenirken diğeri ekonomi kısmıyla ilgilenen iki farklı kavramlardır''.

    enternasyonalizm'in karşıtı nasyonalizm'dir. sosyalizm, halkçılık, komünizm, korporatizm, kapitalizm gibi kavramlar/düşünceler ekonomik tabanlıdır, ulus tabanlı değil. ahmet'i anlatmak için ayşe'den dem vurmak gibidir bu önermenin doğruluğunu tanımlamak. bu önermenin doğruluğunu canhıraş savunanlara şu soruları yöneltmek gerekir, nitekim incelenmesi gereken yönler de asıl bunlardır;

    ''Madem enternasyonalizm atatürk ilkesi değildir, türkiye neden milletler cemiyeti'ne katılmıştır?''

    ''Madem enternasyonalizm atatürk ilkesi değildir, anayasa'nın değiştirilemez maddelerinden biri olan 2. maddesine {Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.} sahip türkiye cumhuriyeti neden ikinci dünya savaşından sonra milletler cemiyeti'nin yerine kurulan birleşmiş milletler üyesidir?''

    ''Madem enternasyonalizm atatürk ilkesi değildir, neden türkiye cumhuriyeti bir enternasyonal yani uluslararası kuruluş olan nato üyesidir?''

    ''Madem enternasyonalizm atatürk ilkesi değildir, neden türkiye avrupa tabanlı çokuluslu bir kuruluş olan avrupa birliği'ne girmek için 40 yıldır çalışıp didinmektedir?''

    ''Madem enternasyonalizm atatürk ilkesi değildir, neden türkiye EC, ICO, BSEC gibi binlerce uluslararası kuruluşun üyesi ve hatta bazılarının yönetiminde söz sahibi olan bir ülkedir?''

    ''Hadi hepsini geçelim, neden atatürk döneminde dahi uluslararası statüde olan balkan ve sadabat paktları imzalanmıştır?''

    enternasyonelizm farklı bir kavramdır, enternasyonel sosyalizm farklı bir kavram.
    0 ...
  10. 6.
  11. sermaye sınıfının bugünkü saldırı imkanlarını ve kazandıkları mevzilerden bağımsız olarak düşünecek olursak, türkiye işçi sınıfı adına hiçbir şey ifade etmeyen bir önerme ve ilke olarak karşımıza çıkıyor.

    bügün kemalist kadrolar ve onların geldiği gelenek olan ittihatçıların içinde bulundukları tıkanma tamamen sınıfsal konumlanıştan ötürü gelmektedir. türkiye'nin burjuva devriminde eğer cumhuriyet bir kazanımsa ve onun getirdiği kimi kazanımlar varsa; bugün onların oldukları konumlarıyla savunulmaları hiçbir şey ifade etmiyor. bu durumun türkiye'de hiçbir siyasal karşılığı yoktur. bu kazanımların korunması için ilerletilmesi gerekiyor, bunun siyasal karşılığı ise yeni ilkeler çevresinde toplanmak ve dönüşmektir.

    enternasyonalizm ya da beynelmilelcilik türkiye işçi sınıfının yegane ve biricik çıkarını ifade etmektir. diğer tüm karşıt ifadeler gerçeklerin gölgesinde kalmakta ve eriyip gitmektedir.
    2 ...
  12. 7.
  13. ülke içinde benimsenmesini vatan hainliği veya dinsizlik gibi görmeyi gerektirmeyen durumdur. zira atatürk ilkeleri özgürlükçüdür.
    1 ...
  14. 8.
  15. ''hümanizm de ''altı ok'' arasında değildir ama bu durum ''atatürk hümanist değildi'' çıkarımını gerektirmez'' şeklinde bu elma armut problemine katkıda bulunabileceğim * saptamadır.
    1 ...
  16. 9.
  17. enternasyonalizmin bir atatürk ilkesi olması nasıl beklenir ki?

    dünya savaşı sonucu vatanın parçalanmış, toprakların işgal edilmiş, bu durumdayken bile çoğu milletin gösteremeyeceği azmi ve direnişi gösterip savaşmışsın, mucizeyi gerçekleştirmişsin, vatan kurtulmuş.

    kurtulan vatanın bekası için gerekli olan, insanlara vatan sevgisi aşılamak için milliyetçiliktir. bu kadar da basittir. ulus-devletler her zaman daha çok hayatta kalırlar. vatını emperyalist işgalden yeni kurtulmuş, halkı ve ekonomosi perişan bir ülkeyi ayakta tutmak için enternasyonalizm mi gerekliydi acaba? ulus-devlet ve milliyetçilik varken beynelmilel bir fikri savunmak o dönem saçma olurdu herhalde...

    atatürk'ün ideolojisi yoktur efendim. mustafa kemal atatürk, yöneticiliği döneminde ülke için ulusal çıkarlar belirlemiş, bu çıkarları kısa, orta, uzun vadede analiz etmiş, gerekli olduğuna inandıkları için bir çok ideolojiyi kullanmış, ama sonunda da ulusal çıkara ulaşmış başarılı bir politikacıdır. bütün bunlar ışığında herhangi bir fikrin başına atatürk getirerek insanlara yeni bir şeymiş gibi sunmak belki de atatürk'e ve onun politikacılığına hakarettir. milliyetçilik vardır. atatürk milliyetçiliği yoktur.

    ayrıca atatürk dönemindeki türkiye'nin mc'ye katılması, enternasyonalizmin atatürk ilkesi olduğunu falan göstermez. devletler ilk önce güvenliklerini sağlamalıdırlar. daha sonra diğer devletlerle sosyal, ekonomik, kültürel ilişkilere girerler. bunun için mc gerekliyse üye olunmuştur. kaldı ki mustafa kemal atatürk mc'ye katılım konusunda bile kesinlikle ısrarlı davranmamış, "davet gelirse icabet ederiz" mantığını gütmüştür. çatır çatır da türkiye'yi davet ettirmiştir. çok da doğru yapmıştır. uluslararası kuruluşlara ve paktlara girmek için afedersiniz ama götünü yırtan, menderes hükümeti*, akp hükümeti*gibi hükümetlerin örnek alması gerekir. anayasadaki atatürk milliyetçiliği kalıbı da darbe sonrası eklenmiştir.

    nihayetinde demem odur ki atatürk enternasyonalizmden falan etkilenmemiştir. çıkarı belirler ve ona ulaşmaya çalışır. politikanın getirisine, sonucuna, ülkeye ne katıp ne katmadığına bakmıştır. bir anlamda pragmatist diyebiliriz.
    2 ...
  18. 10.
© 2025 uludağ sözlük