bugün

Ahmet Ümit'in üzerinde bayağıdır çalıştığı şu an raflarda yerini almış son romanı.
"Ve aklında hep aynı soru: Devlet mi kutsaldır, yoksa insan mı?"
"Sahi nedir vatan? Bir toprak parçası mı, uçsuz bucaksız denizler, derin göller, yalçın dağlar, verimli ovalar, yemyeşil ormanlar, kalabalık şehirler, tenha köyler mi? Hayır, bütün bunların ötesinde bir anlam taşır vatan. Ne sadece toprak parçası, ne su havzaları, ne ağaç silsilesi... Annemizin şefkati, babamızın saçlarına düşen ak, ilk aşkımız, doğan çocuğumuz, dedelerimizin mezarlarıdır vatan... Vatanı olmayan insanın hayatı da olmaz. Evet, bir vakitler zihnim, kalbim bu fikirlerle doluydu. Şimdi? Şimdi bilmiyorum..."
Edit: Enver paşayı alttan alta yeren ve Ermeni meselesi konusunda tekrardan tartışmalara yol açması muhtemel olan kitap.
dün aldığım, ve derin devleti anlattığını tahmin ettiğim (bkz: ahmet ümit) ' in son kitabı.
çok kötü bir kapak tasarımına sahip ahmet ümit romanı.
bir ahmet ümit romanı. devletin derinlikleri, toprağın derinliklerinden daha karanlıktır.

--spoiler--
farklı zamanlarda yaşanmış olmasına rağmen birbiriyle iç içe geçmiş olayları bu denli ustalıkla birbirine karıştırmadan kurgulayıp aktarmak kolay iş değil. bir yandan dersaadette neler oluyor diye merak ederken, öte yandan ester dönecek mi diye bekliyorsunuz. genç cumhuriyetin ilk yıllarını gözlerinizin önünde canlandırırken, abdülhamit tahttan düşüyor mesela. ve tüm hikayeler öylesine güzel öylesine net bir şekilde ayrılmış ki birbirinden, kafanız hiç karışmıyor. böyle kurgularda en büyük sorun karmaşa. ama ahmet ümit ustalığını burada gösteriyor.
--spoiler--
AHMET ÜMiTiN SON KiTABI. OKUMADIM. OKUMIYCAM AMA GÜZEL DiYOLLA
Ahmet Ümit'i siyasi tercihleri nedeniyle eleştirilenler var. Ancak karşısında da bu alanda yazar pek yok. Bu kitapta ittihat ve terakki, Abdülhamit, meşrutiyet, selanik, 31 mart olayları, balkan ve Trablusgarp savaşı,Cumhuriyetin, suikastler, iki aşık arasındaki git geller işleniyor.

Yazma tutkusu olan Şehsuvar Sami'yi okurken hem Martin Eden aklıma geldi. Yazma konusundaki tutkusu. Şehsuvar Sami'nin ester'e yazdıkları mektuplar romanın sonuna kadar ya ulaşmadığını düşünmüştüm ya da Ester'in hayali bir karakter olduğunu. Roman özellikle 2. Meşrutiyet ve sonrasını anlatıyor, bir dönem romanı.
" Kader karşısında hep acze düşermiş insan. Vatanı kurtaracak iradeye sahip olsa bile, kendi ömür çizgisini değiştirecek kudreti bulamazmış kendinde. "
Ortasındayım kitabın. Henüz bitmedi. Fakat şimdiden okunması gereken bir kitap olduğu belli. 1908 den 1926 ya kadar olan osmanlının son zamanları ile cumhruriyetin ilanı ve sonrasına kadar ki olayları anlatan polisiye romanı.

Tabi içinde aşk da var. ittihat ve terakkici bir adam ile yahudi bir kızın aşkı. Zaten kitap da mektup şeklinde. Şehsuar’ın ester ‘e yazdığı mektuplar.

Dikkatimi çeken bir nokta da Abdülhamit’in edebiyat aşığı, polisiye romanlara hasta olduğu hatta Sherlock holmes hayranı olduğunu öğrenmem kitapta.

Mustafa kemal de eski ittihat ve terakkici olduğu için trablusgarpta kesişiyor şehsuarla da yolları.

Tarih seven biriyseniz hoşunuza gidebilecek bir kitap. Ben sevdim bakalım Bitirince tekrar yazacağım.
sonunda hiç sanmıyordum fakat ağlatan bir roman.

— Spoiler —

Ester’e o kadar güzel yazıyordu ki evlendiğini öğrenince bi hüzün çöktü benim de üstüme.

ikinci şoku da fuat’ın mektupları göndermemesini öğrenince yaşadım.

Fakat beni ağlatan kitabın gerçek bir olay oluşu. Son sayfasında gazetede çıkan haberin de resmi var. Şehsuar sami’nin intihar ettiği ve kalan mektupları ester’in fransızca roman olarak baskılatması. Evet ester’ e ulaşmış mektuplar En azından.

görsel
Az önce son sayfasını okuduğum kitap.

Bir ittihatçının gözünden osmanlının son yıllarını ve cumhuriyetin kuruluş yıllarının anlatıldığı bir yapıt.

Balkan savaşlarını , trabusgratı , Abdulhamitin son dönemlerini , Vahdettinin ilk yıllarını , Sultan Reşatın döneminin tamamını ve cumhuriyetin ilk yıllarını yaşamış birinin gözünden anlatan bir kitap. Selanikte başlayan hikaye Şehsuvar sami adındaki ittihatçı fedainin kaleme döktüklerinin günümüz diline uyarlanmış şekli . Ayrıca dönem istanbuldaki siyasi cinayetleride yaşarmışcasına hissettiriyor.

Birde baş karakterin içerinde bulunduğu ruh hali var ki insanı içine çekiyor. Yahudi bir kıza Müslüman bir genç olarak aşık oluyor ve beraber olmalarının tek yolu Fransaya gitmeleri , lakin şevsuvar vatanın geleceği ve sevdiği arasında bir tercih yapmak mecburiyetinde kalıyor. Tüm roman boyuncada geçmiş 20 yılda yaptıklarının ulu bir şey olup olmadığını sorguluyor.

Bir diğer sorgusu ise : Mevcut yazarlık yeteneklerini kullanarak Fransadan meşrutiyet için yazılar yazması mı daha ulu bir davranış olurdu , yoksa 20 yıl yaptıgı gibi bir fedai gibi çatışmak mı ?

Kitapta bunu şu şekilde bahsediyor, "iki hayat yaşıyorum sanki, biri son 20 yılda yaptıklarım , biri de esterle yaşayamadıklarım"

Yakın tarihle alakalı romanlar sevenlere şiddetle tavsiye edilir.
güle güle kardeş.
Şu an okuduğum romandır. Gerçekten devletin yönetilmesi,aldığı yol değişimler devrimler çok güzel anlatılıyor. Tavsiye ederim. Tarih ve aşkın birleştiği bir kitap.