islamcı camiadaki popülerliğinden dolayı önceleri antipatik bulunan fekat bir ropörtajından sonra gayet ağırbaşlı ve insanlara karşı ayrım gözetmeden kabulkar olduğunu fark ettiğim yazar.
AŞK isimli romanı ile kendisi hakkında edindiğim tüm önyargılı düşünceleri silen, ideolojik yönünü bir kenara bırakıp manevi yönü ile ilgilenmeye başladığım yazar. Benim için ideolojisi out, maneviyatı in
tweetlerini bile ingilizce atması, kitaplarını ingilizce yazması ve hatta çevirmeye bile lütfetmeyip çevirttirmesi ile bu ne biçim "türk edebiyatçısı" dedirtiyor bana.
bence bu türk diline yapılmış bir saygısızlık ve alenen şerefsizliktir.
kendisi bu şekilde iticiliğin kitabını yazmıştır bence.
dünya üzerinde pohpohlanan türevleri gibidir. sadece alanları farklıdır. mesela dan brown denilen adam da bu popüler mekanizmanın zorla yarattığı yazarlardan birisidir. kendisine sıra gelene kadar oysa onlarca benzer tarz yazan muhteşem hikaye/roman yazarları vardır. ama görseniz bir dan brown kıyameti kopar ki sormayın!
bu hanfendi de aynen böyledir.
bir sabahattin ali veya kemal tahir ya da ahmet hamdi tanpınar okumak ile bunu okumak bir midir bilmiyorum, çünkü gerçekten okumadım hiç, merak dahi etmiyorum. bu toplumsal/gözlem yazarlarının yanından dahi geçemeyeceğine de adım gibi eminim!
kendisi "hepimiz ermeniyiz", kocası ftö sempatizanı/üyesi. boşuna bunlara türk düşmanı demiyoruz. adamlardaki koalisyona bak a.q.! bir yanda piçler*, bir yanda ftö'cüler, bir yanda mandacılar...
popüler kültür edebiyatçısı. daha önce yazmışımdır halit ziya, sabahattin ali, oğuz atay, ahmet hamdi gibi yazarlarımızı okuyanlar bu yazarın kitabına bakmaz bile.
iskender romanını okurken sonunu tahmin edememek hoşuma gitti. her zaman söylerim son çok önemlidir. romanda da, filmde de en önemli olan şey sondur. beklentiyi karşılayabilecek bir son varsa hem seyirci hem okuyucu o işi sahiplenir.