bugün

binbir yalan romanı..

''adım sadık. ama bu bile kesin değil. çünkü ağzımdan çıkan ilk kelime bile yalandı. o zamanlar altı aylık bile değildim. bir gün babam işten eve geldi ve benimle hiç ilgilenmedi. çok sinirlenmiştim. saatler sonra yanıma gelerek bana doğru eğildi. gözlerimi kapatıp geleceğim üzerine düşünmeye başladım. babam bunu hiç farketmedi ve yüksek sesle bana hala yaşayıp yaşamadığımı sordu. kızgınlıktan kuduruyordum ve babamın dünyada en çok nefret ettiği şeyin annemle karıştırılması olduğunu bildiğim için, kollarımı ona doğru uzatarak ''anne'' dedim. bu benim ilk yalanımdı ve etkili oldu..'' varış ve herşeyin başlangıcıdır bu..
bu tanımlama namuslu namuzsuz gibi birşeydir, yalancının dürüstü adamı ipe kadar götürebilecek insan şeklidir.
rüya görmemekten şikayet edenler her gece yatmadan biraz okurlarsa yeniden rüya görmeye başlıyacaklardır, dedirten kitap.

--spoiler--
ah sülalemde gibran dayı gibi biri yok ki... süleyman eniştemi mi anlatayım.
--spoiler--
"...ben yalan söylerim..." diyen insandır. zira yalan söylediği konusunda dürüst olduğu için dürüst yalancı olarak adlandırılabilir.
ayrıca bu konu ahmet altan'ın bir kitabında "...herkesin yalan söylediği bir dünyada 'ben yalancıyım' diyenler mi en dürüstlerimiz..." şeklinde cümle haline gelmiştir.

ayrıca; rafik schami'nin Hermann Hesse ödüllü kitabıymış.
yalan söyleyen, lakin yalan söyleyip söylemediği hakkında asla yalan söylemeyen, yemin etmeyen kişiliktir.
rafik schami'nin romanıdır. ilk okuduğum roman olmakla beraber iki kez okumuşumdur. mutlaka okunması gereken bir romandır. kitapda hayvanların insanlarla özdeşleştirilmesi en dikkat çeken unsurdur.
(bkz: namussuz namuslu)