bugün

23 kasım 2009 günü saat 19.00'da ege üniversitesi rektörü prof. dr. candeğer yılmaz'ın büyük bir hassasiyetle önemsemesi ve öğrencilerini böyle bir organizasyona teşvik etmesi neticesinde, mötbe'de yapılacak olan, müzakere/münazaradır.

organizasyon tamamıyla ege üniversitesi öğrenci gruplarından oluşan ve bergama'da sular altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalan allianoi antik ılıcasıyla ilgili olacaktır. gruplar beşer kişiden oluşacak ve belli bir formatta herkes kendi bölümüyle alakalı kısımdan bahsetmek kaydıyla sunumlarını yapacak ve oturum, karşılıklı tartışma ve fikir paylaşımı suretiyle devam edecek. bir arkeoloji mezunu olan ve bu konuyla oldukça yakından ilgilenen mesut yar da moderatörlük görevini üstlenecek.

***

senede 700 bin turist çeken bir yer 40-50 sene kullanılması hedeflenen ve tarımsal açından, "kesinlikle faydalıdır." denilemeyen bir baraj yüzünden yok edilmemelidir. bir çok aydının da fikri bu yöndedir. zira baraj, danıştayın yapımı durdurma kararını onamasına rağmen devam etmiştir ve bu elbette ki yasal değildir, bir çok yerde olduğu gibi. anladığım kadarıyla bergamalı çiftçiler, bir takım insanların -sözde bilirkişi- yalan, yanlış dolduruşlarıyla kesinlikle baraj taraftarı olduklarını söylüyorlar ama ortada bir yanlış var. barajın su tutması demek, tarım için balon bir çözüm olacaktır. zira barajın bölgenin iklimine, florasına edeceği etki aşikar. tutacağı durgun suya karışacak olan hastalık ve zararlılar çiftçinin başına büyük dert açacaktır. aynı zamanda salma sulama -bölgenin altı termal su doluyken- mantıksızlık abidesidir ve tuzluluğa sebep olur dolayısıyla toprağı çoraklaştırır çiftçiyi zor durumda bırakır ve toprağı kullanılmayacak bir hâle getirir.

***

dünyanın en önemli hidroterapi merkezlerinden birisi olan allianoi'de, birçok tıp aletine rastlanmıştır, dolayısıyla bu bölge tıp tarihine ışık tutması açısından büyük bir öneme sahiptir. tarihin en büyük ılıcalarından birini içinde bulunduran allianoi'nin ancak %20'sinin kazılabilmesine rağmen dünya tarihine damgasını vurabilecek bir potansiyele sahip olduğu düşünülüyor. doğru bir kazım ve naturalliği bozmadan restore işlemi yapıldığı taktirde, bölge tekrar kullanıma açılırsa, inanılmaz bir turist patlaması yaşanacaktır. dolayısıyla konaklama, ulaşım, rehber, dinlenme, yemek vs. gibi birçok ihtiyaç ortaya çıkacak ve bölge kalkınma anlamında ivmelenecektir. 105 binlik ilçenin geçimi rahatlayacak ve topraklarımız dünyaya tanıtılacak. turizm sahip çıkmayla başlar. hiç kimse kimseye, "buralara sahip çıkın, buralar sizin mirasınız, dünyada her insanın gelip görmek isteyeceği yerlerin sahibisiniz" demez. son yıllarda her ne kadar bu tarz miraslar dile getirilmeden üstüne beton dökülüp geçilse de, en azından bazılarının bazı şeylerden haberdar olduğunu düşünüyorum. ülkemin en önemli geçim kaynaklarından birinin bakanlığında ertuğrul günay oturuyorsa, ben kendi kendimi sorgulamak zorundayım. alanya'da, şehre 10-15 km uzaklıkta dağın başında yıkık mı yıkık bir klise kalıntısı var. ama hayvan bağlanmayacak durumda. hıdırellez denilen bir piknik alanına yakın bir yerde bulunan bu alana elbette bir turizm şehrinde olması gerektiği gibi(!) herhangi bir levha, tabela hatta onu da geçtim ulaşım için otobüs vs. yok. ama bizim ayda yılda bir piknik için gittiğimiz o bölgeye, o eti budu sarkmış, ölüyle diri arasındaki yaşlı alman teyzeler bir gidiyor ki sormayın. nerden buldular, nasıl öğrendiler bilmem ama orası daima turist kolonilerinin yürüme mevkii haline gelmiş artık. düşünüyorum orada bir restaurant olsa, masaj salonu olsa, tarihsel filmlerin broşürlerin satıldığı ufak tefek dükkanlar olsa, fotoğrafçılar ve değişik diller bilen rehberler olsa kim bilir oralar ne hale gelir. demem o ki, turizm kesinlikle salt bir geçim kaynağı değildir. turizm sahip olduklarını keşfetmekle, ona sahip çıkmakla ve onu pazarlayabilmekle olur. nasıl ki, hasankeyf sadece batmanlı'nın, selimiye edirneli'nin, ayasofya istanbullu'nun, efes izmirli'nin, mevlana konyalı'nın, pamukkale denizlili'nin... değilse allianoi de sadece o bölgein insanına ait bir yapı değildir. sahip çıkmak, herkesin vicdanında yer etmelidir. çok değil çeyrek asır içinde insanlar su için birbirini yerken, altından belki de o zaman bile sıcak su çıkacak olan tarihi bir ılıcaya sahip olmak turizmi falan geçtim, dünyaya kafa tutmak demektir... sahip çıkmayıp, umursamayıp yıllar sonra pişman olmaktansa, sahip çıkıp, koruyup, yıllar sonra bile haklı gururla dolaşmak isteyen herkesin orada olmasını umuyorum...