aşmış insanların içinde bulunmuş olduğu, temel konuları aşk, şarap ve kadın olan edebiyat akımıdır. düşünme şekilleri, hayal güçleri, sanat anlayışları ve incelikleriyle insanı hayran bırakırlar.
yazarlarının dönem yöneticilerine ve özellikle padişaha yaranmak için yazdıkları sanat dolu şiirlerden oluşan edebiyat türüdür. bunun yanında şu göz ardı edilmemesi gereken bir gerçektir ki, divan edebiyatı içerisinde ayrı ayrı ya da bir bütün olarak incelenebilen eserler dahiliğin sembolleridir. kullanılan kelime zenginliği, mantık sınırlarını zorlayan söz sanatları ve bir bütün olarak incelenen eserlerin dönem itibariyle yansıttıkları siyasi, kültürel, ekonomik, sosyal zenginlikler dünya edebiyatında ki reklamsız hakimiyetimizi gözler önüne sermektedir.
belli başlı mazmunları öğrendiğiniz zaman az cok kavrayabileceğiniz, aşıkların her daim sefil, perişan; sevgilinin daima acımasız, cefa çektiren, ulaşılamaz olduğu edebiyat.
herkesin bildiğini herkesten saklama esası üzerine harcanan bilimsel bir çabadır. göstergebilim meraklılarının zihin jimnastiği yapmaları için engin bir kaynaktır.
anlaşıldığında, çözmesi bulmaca gibi olan, okurken düşünmeye iten, zevkli, zevkli olduğu kadar karışık edebiyatımızdır. nasıl ki; avrupa kendi edebiyatlarının başlangıcını; latin ve yunan edebiyatı olarak görüyorsa, bizim kökümüz ne diye düşündüğümüzde karşımıza çıkan ilk ve tek şey; divan edebiyatıdır.
eski dil kullanımından dolayı insanlara zor gibi görünsede kuralları olan bir problem gibi düşünmek gerekir. bu edebiyat bizim kültürümüzdür, bizimdir. edebiyatın siyaseti olmaz işte o nedenle bizi biz yapan en temel unsurlar hakkında biraz bilgi sahibi olabilsek neleri kaçırdığımızı görüp üzüleceğiz. çünkü divan edebiyatı bir alışkanlıktır, bağımlılık yapar ve günlük hayattada sıkça karşımıza çıkar ama bilmeyenler farketmez. şarkı sözlerinde, düşünce sistemlerinde kayar divan edebiyatı.
şunu biliyoruz ki; divan edebiyatı bizim batıyla yarışabilecek durumda olan tek kök edebiyatımızdır.
bilgi sahibi olmak isteyenler için eğlenceli bir sözlükte var:
(bkz: ansiklopedik divan şiiri sözlüğü)
adını duyunca kalbinizin aşk için atması durumudur. divan edebiyatı sadece bir edebiyat değil bir yaşam biçimidir. o gizemli dizelerin içinde kendini kaybetmek, sehl-i mümteni örneklerine bakıp bakıp hayretler içinde kalmak, aşk hikayelerinde kendini aramak, fuzuli ile kendini bulmaktır. değeri bilinmeyen bir edebiyat alanımızdır, şiirlerde sözler farsça olduğu için hep dalga geçilir, gel gör ki bugün sagopa kajmer aynı sözleri şarkılarında dillendirdiğinde tüm gençlik mest olur. sahip çıkılması gereken en büyük edebiyat hazinemiz divan edebiyatımıza sahip çıkalım, aşkı ve ezayı anlamaları için gelecek kuşaklara da divan edebiyatının sevdirilmesi gerekir...
hece ölçüsünden ziyade aruz veznine dayalı, divan şiirinin doğmasına sebep olmuş, edebiyatta retorik tekniğin ve farsçanın sıkça kullanıldığı, genelde saray erkanı, hanedana yakın kişiler ve dönemin aydın zümresi şairlerinin bir numaralı uğraşı olan, şiirleri ile ön plana çıkan eskimeye yüz tutmuş zengin bir edebiyat akımı.
bu sebeple büyük şair nefi ''vezin tutsun babamı bile hicvederim '' sözünü nafile dememiştir.
(bkz: divan şiiri)
(bkz: divan şairleri)
hece ölçüsünden ziyade aruz veznine dayalı, divan şiirinin doğmasına sebep olmuş, edebiyatta retorik tekniğin ve farsçanın sıkça kullanıldığı, genelde saray erkanı, hanedana yakın kişiler ve dönemin aydın zümresi şairlerinin bir numaralı uğraşı olan, şiirleri ile ön plana çıkan eskimeye yüz tutmuş zengin bir edebiyat akımı.
bu sebeple büyük şair nefi ''vezin tutsun babamı bile hicvederim '' sözünü nafile dememiştir.
(bkz: divan şiiri)
(bkz: divan şairleri)
yok artık dedirtir. her an şaşırtabilme yeteneğine sahiptir. (bkz: türk dili ve edebiyatı)okuyanlar bir ders boyunca divan edebiyatındaki hayali sevgiliyi, kaşını, gözünü, çene çukurunu (evet gerçekten) , ayva tüylerini.. vs. ayrı ayrı ele alırlar. zavallı aşık ve rakiplerinin sevgili için yaptıklarını, söylediklerini görünce hayranlıkla bakakalırlar. çoğu kimseye itici gelebilen bu alan sınavda 'divan edebiyatında aşk anlayışını açıklayınız' sorusu ile birden gönülleri kazanır. mühendislik okuyan arkadaşlarımıza çimento, akışkanlar mekaniği gibi ilginç dersler/ sorular verilirken edebiyatçılara aşk, sevgili, aşık sorulur, anlatılır. bu da işin en güzel kısmıdır ki tadından yenmez. bir de şu kalıplar / vezinler olmasa...
adı üstünde, divan da yapılan edebiyat türüdür. 13. yüzyıl' da bir grup âlim'in katıldığı ''divan'da yapılabilecekler'' konulu bir sohbet sırasında, divan'da otururlarken, mevzu aşk'tan açılıp, karı kız muhabbetine kadar gitmiş. derken aralarından biri tartışmanın şevk'i ile coşup iki beyit seslendirir.
diğerleri de geri kalır mı? onlar da kendi divan tecrübeleri sonrasında ki hislerini sırası ile şiirsi bir dille sözlere dökerler ve böylece divan edebiyatı doğmuş olur.
tarihsel süreç içerisinde bu bir akıma dönüşür ve kadın, erkek bir çok şair tarafından benimsenir. *
divan edebiyatından bazı beyit örnekleri:
fuzulî
aşk derdiyle hoşem terk-i nasîhat kıl refîk
ben ki tiryâkî mizâcem zehr kâr etmez bana.
her seferinde hayran bırakacak kadar muhteşem olan , fuzuli, baki, nedim, şeyh galip'in edebiyatı olan 6 yy. kadar sürmüş olan dünya'nın en iyi edebiyatlarındandır. (13. yy-19. yy)
kökleri 12. yüzyıla kadar gelen yazılı edebiyattır. 19 yüzyılın sonunda etkisini yitirmiştir. sadece şiirden oluşmaz. nesir* örnekleri de vardır.
türklerin islamiyeti kabulüyle zenginleşmiş, yeni şekillerle gelişmiştir. ancak sadece türklere ait bir edebiyat değildir. bünyesinde türkçe kadar arapça nın ve farsça nın da etkileri görülmektedir.
divan edebiyatının ilk önemli ismi mevlana celaleddin rumidir. ancak kendisinin türkçe eseri yoktur. divan edebiyatına dahil edilebilecek nitelikteki ilk türkçe eserler hoca dehhani tarafından verilmiştir. 12. yüzyılı takip eden yüzyıllarda baki, fuzuli, nedim, nabi, nef i, şeyh galib gibi önemli isimler bu edebiyat vasıtasıyla içinde bulundukları çağlara damgalarını vurmuşlardır.
divan edebiyatının özellikleri bitirilemeyecek derecede fazladır. internetten bulacağınız en basit kaynakta bile 3 sayfa bilgiyle karşılaşırsınız. hal böyleyken uludağ sözlükte divan edebiyatı ile ilgili 10 tane entry bile girilmemesi, buna karşılık söz gelimi adriana lima ile ilgili 7 sayfayı dolduracak** entry girilmesi çok üzücüdür. kahredicidir. artı düşündürücüdür.
bugün google da bir kelimenin ya da birkaç kelimeden oluşmuş bir kavramın ne olduğu soruşturulduğu zaman önce vikipedi nevinden geniş bilgi birikimine sahip siteler, ardından ekşi sözlük, onun ardında da uludağ sözlük çıkıyor. ve ben farz ı misal bir ortaöğretim öğrencisinin 'ya neymiş bu divan edebiyatı bi bakalım uludağ sözlüğe' diyip de 'bir şiir türüdür' tarzında bir açıklamayla karşılaşmasını hayal bile edemiyorum. okulda kalkıp divan edebiyatı bir şiir türüdür derseniz, size gülerler, üstelik gülerken ağızlarını da kullanmazlar. ama x konuda yüzde bir oranında bile bilgi sahibi olmayan insanlar, 'ben yazarım olum alayına yazarım' mantığıyla o x konusunda atıp tutmaktan geri kalmıyolar burda. maalesef.
ne entrylerin okunmaması, ne artılar eksiler, ne moderasyondakiler, ne eli s.kinde olan yazarlar, ne de başka birşey...sözlüğün en büyük problemi budur arkadaşlar. başka bişey değil.
zaten türk edebiyatı hangi döneminde taklitçilikten öteye gidebilmiş ki...
çok sağlam bir edebiyat geçmişimiz var evet ama üzgünüm, hep hazıra konma durumu da var.
tanzimat da öyle. dünya'ya kazandırabildiğimiz nazım şekli sayısı yalnızca iki. o da yine türkler arasında yaygın nazım şekilleri...
tabii, elden birşey gelmez. türkler göçebe bir halk olduğu için bir nizam sağlayıp kendilerini geliştirememişler. oradan oraya savrulurken biraz ondan biraz bundan işte...
osmanlı türkçesinin hakim olduğu bir dönemde ortaya çıkmıştır. en mükemmel şairleri içinde barındırır. edebiyatımız tarihimiz, kültürümüz açısından çok sağlam bir kaynaktır. özünün kavranarak okunması, öğrenilmesi dahilinde kimseyi sıkmayacaktır.
13.yy'dan başlayarak 15.yy'dan itibaren yükseliş devrini yaşayan, 19.yy ortalarına -tanzimat dönemine- kadar devam eden,saray çevresinde gelişip toplumun belirli bir kesimine hitap eden edebiyat geleneğidir. Arap ve Fars edebiyatının estetik anlayışı temel alınmıştır. Medrese kültürüyle yetişen aydınlar tarafından saray ve konak çevresinde oluşturulan "yüksek zümre,seçkinler,havâs" edebiyatıdır.
diğer bir deyişle klasik türk edebiyatı. şiirlerin en güzelini barındıran edebiyat dönemimizdir kanaatimce. adı sanı pek duyulmamış şairlerden bile efsane beyitleri olan vardır. hatta tek beyitiyle meşhur olanlar bile vardır.*
şöyle güzel örnekleri vardır;
> künc-i firkatte ey rakiba bizi tenha sanma
> yar eğer sende yatarsa elemi bizde yatar..(bahdatlı ruhi)
> *
> dem mi var kanlı yaşım çehreme yol eylemeye
> gün mü var leşker-i gam cana nüzul eylemeye..(hayali)
> *
> güle guş ettiremez boş yere bülbül inler
> varak-ı mihr-ü vefayı kim okur kim dinler...(kami)
> *
> bir nefes çıkmaz gam-ı aşkın gönülden ey sanem
> sanki ol sevdayı kalbimde süveyda eyledin..(usuli)
> *
> canımın cism ile zevk-i ittisalı kalmadı
> ah kim sensiz dirilmek ihtimali kalmadı..(fuzuli)
> *
> şeb-i yeldâyı muvakkitle müneccim ne bilir
> mübtelây-ı gama sor kim geceler kaç saattir..(sabit)
> *
> bela dildendir ol dildâr elinden dâdımız yoktur,
> gönüldendir şikayet kimseden feryadımız yoktur..(nevi)
> *
> güzelsin, bîbedelsin, tarz-ı tavrın hep müsellemdir.
> ne çare bîvefasın, aah insaniyyetin yoktur...(la edri)
> *
> sanman ki taleb-i devlet ü câh etmeğe geldik
> biz âleme bir yâr için âh etmeğe geldik...(yenişehirli avni)
> *
> şîrler pençe-i kahrımda olurker lerzân
> beni bir gözleri âhûya zebun etdi felek..(yavuz sultan selim)
> *
> görenler sanır ki safadan sema-i rah ederim
> döner döner bakarım kuy-ı yare ah ederim...(esrar dede)
> *
> lal olursun söylesem bir fıkra tab-ı sineden
> bir sahife açsam ağlarsın kitab-ı sineden..(muallim naci)
> *
> çıkıyor kanlı yüzü karşıma ummanda bile
> sönmüyor meşale-i laneti tufanda bile...(abdulhak hamit tarhan)
> *
> oldu eşkim gülşen-i ara-yı heves cular gibi
> aktı gönlüm bir nihal-i işveye sular gibi..(nabi)
> *
> sofular secde eder mescidin mihrabına
> yar eşiği secdegahım yüz sürerim kime ne...(nesimi)
> *
> ne şeb ki yüzün görmesem o şeb ölürüm
> ne gün ki kametin görmesem kıyamet olur...(nedim)
> *
> kametin ey busitan-ı la-mekan pirayesi
> nurdan bir servdir düşmez zemine sayesi...(zati)