Birisine saygı duymakla eş değer. Sınırlarıma örneğin saygı duyuyorsa değer veriyordur. Çoğu insan bunu bile beceremiyor. itiraf ediyorum bazen benim de insanların sınırlarını ve sinirlerini zorladığım oluyor.
Ama dikkat etmek lazım, saçma sapan insan çok bu dünyada. Çok çekiyoruz insanları öğrenene kadar. Aman dikkat.
Bazen bir insana gereğinden fazla değer verdiğinizde onun size verdiği değeri azalır ve kendisini daha değerli biri olarak görmeye başlar. kendisini daha değerli gördüğü için mükemmel olduğunu düşünüp sizden ayrılır, sonra kendisine yakıştığını düşündüğü mükemmel birini aramaya başlar. Sonunda kendisine yakıştığını düşündüğü mükemmel insanı bulur ama işler düşündüğü gibi gitmez ve kendisine yakıştığını düşündüğü kişi ona kendi değerini hissettirir ve pişman olur, geri dönmek ister ya da dönmeye yüzü olmaz ama pişmanlık duygusu hep içinde kalır.
Bu nedenle insanlara aşırı değer vermek ya da daha az değer vermek gerekmez, en önemlisi değer vermenin karşılıklı olması ve gereğinde olmasıdır.
Kendinize değer verirseniz hayatınızda size değer veren insanlar olur.Değer vermezseniz eğer sizi değersiz hissettirecek insanlarla tanışırsınız.Ölçüyü kaçırmadan hak edene vermek gerek ama önce kendi kıymetinizi bilin.
bomboş bir insana değer vermek zamanla insanın kendinden nefret etmesine yol açıyor. yanlış insana değer verdiğinizi fark ettiğiniz anda bırakın onu, ben yapamadım ama siz yapın.
çok değer verirsin, çok seversin, mutsuz olmasını istemezsin, hep ilgilenirsin ama içten içe hayatının merkezine başkasını koyunca ananın sikildiğini de biliyorsundur, bu sefer olmaz dersin, lan bu farklıdır lan dersin, sonra ne der biliyor musun?
"nefes aldırmıyorsun, ben senin bilmemkaç yıllık eşin miyim? olmuyor."
''Eğer bir kelebeği sevebiliyorsak, tırtıllara da değer vermemiz gerekir.'' Antoine de Saint Exupery
bence bu her şeyin özeti olan bir söz.
hayvan sevgisinden falan bahsedip, dış görünüşü sebebiyle hamam böceğini sevmeyen insan dolu şu hayatta. herhangi bir böceği öldürmeden dışarı atmanın yolu aranırken sıra hamam böceğine gelince 'ıyy o ayrı, o iğrenç, öldür gitsin' mantığıyla yaklaşan insanlar, yok mu sizin de etrafınızda?
sizden uğur böceğini elinize aldığınız gibi onu da elinize almanızı bekleyen yok. sadece hamam böceğinin çirkin olmasının, onun değerini azaltmadığını ve onu bir başka böcekten daha az değerli yapmadığını anlamanız gerekiyor.
insanların çoğu şaşaaya değer veriyor. varsın öyle olsun, size değerli olduğunuzu söyleyen biri olmasın. eleanor roosevelt bu konuda noktayı koymuş zaten:
''Hiç kimse sizin izniniz olmadan, size kendinizi değersiz hissettiremez.''
oyum kime? diye bir film vardı, üstün körü bir şekilde izlemiştim. konuya tam hakim değilim ama absürt bir şekilde amerikan başkanını bud johnson diye tek bir adamın oyu belirleyecekti. evine binlerce mektup geliyordu halk türlü konuda derdini anlatıyordu, ricada bulunuyordu falan. bu adamın umurunda değildi tüm bunlar ama küçük kızı tüm bu mektupları tek tek okuyup, cevaplıyordu. babası evindeki güvenliğe ne yapıyor bu diye sorunca;
''insanlara önemli olduklarını hissettirebilmek için çabalıyor'' cevabını almıştı. çok hoşuma gitmişti bu söz.
keşke biz de bu kız gibi; çevremizdeki insanlara, kapıdaki güvenliğe, sokaktaki çöpçüye her fırsatta önemli olduklarını, değerli olduklarını hissettirmeye çalışsak.
övünmek için söylemiyorum ama böyle gariban insanlara, ikinci sınıf insan muamelesi yapmak şöyle dursun, herkese davrandığımdan daha hassas davranırım. gözünün içine bakarım, dinlediğimi belli ederim, başta siz diye hitap ederim sonra samimiyetin ilerleyişine göre abiye, ablaya çeviririm bunu. aslında merak etmediğim sorular sorarım nerelisin derim ya da işiyle ilgili bir şeyler sorarım işinde uzman biri gibi hissetsin diye. her neyse.
''Bir insanın değerini öğrenmek istiyorsanız, onun kendisinden aşağı seviyede olan kimselerle münasebetlerini inceleyiniz.''