bir kez daha bilgisayar efektleriyle, arapça konuşmalarla ve gürültüyle korkutmaya çalışan bir film.
türkiye'de korku filmi sektörü siyaset gibi aynı. din kullanılıyor sadece. türk insanının cin ve cinlere olan korkusu dışında korku filmlerinde neredeyse başka hiçbir olay yok.
Cumartesi gunu gece 11 seansina gittik. Heryerde cok guzeldi, bu sefer olmus gibi yorumlar okuyunca e o beklenti biraz yukseliyor tabiki. Fakat yine de herseye hazirlikli olmak gerekliydi. Toplam 4 kisiydik. 2'si izlerken uyuyakaldi. Benimde gözler kapanirken ikinci yari film hareketlendi sukur. Bana gore musallat'tan cok guzel bir film olmamistir. Zirve benim icin hala musallat. Onda gerildigim gibi gerilmedim ve de sasirmadim. Musallat ile karsilastirmak belki yanlistir ama dabbe'nin bu son serisine verebilecegim not 10 uzerinden ancak 6 olur. Hele o handycam cekimler. Tam anlamiyla mide bulandirici. Fakat eklemem gerekir ki Faruk hoca rolundeki elemana cok kanim isindi, cok sevdim. Rolunu cok iyi yapiyordu.
--spoiler--
Filmin ilk yarisi dedigim gibi asiri sıkıcıydı. Zaten ilk yarida birsey oldugu da yok. Bircok konu askida kaliyor. Film ancak faruk ile bilim de bilim diye tutturan ebru kizimizin kübra ve ailesinin yanina gitmesiyle ivme kazaniyor. Kameralari yerlestirmeler felan. Film ilk basladiginda bu handycam olayini abartmamislardir diye umarken, butun bir film maalesef sallantilarla geciyor. Tablolar dusuyor, kamera ters duz oluyor. Handycam olayindan baska bir de bitmek bilmeyen gurultulu ses efektleri insanin basini agritiyor. Hayir insanin korkacagi varsa da korkmuyor cunku asiri derece de uzun suruyor. Ancak sinir bozuyor. Faruk'un aynalarla olan ayini esnasinda yere tuzu döktügü sahnede, aklima supernatural dizisini getirdi ve gülümsetti. efennim sonra sonra tuvalet buyusu fazli var. Faruk kaziyor da kaziyor. Bobrek dalak karaciger, inek kafasi, bok püsür adam kasap acsa yeriydi yani. Hayir oldu olacak butun bir inek gömselermis diyorsun. Daha sonra Faruk ile ebru kibledere koyune gidiyorlar, cin ile evli elemanla konusuyorlar. gerci ben adami cin sanmistim ama karisi cinmis. bir de cocuklari vardi besikte. faruk ortuyu kaldiriyor tabi muzik arkadan bangir bangir. bu sahne mi korkutacak yani simdi? paldir kuldur geri donuyorlar. fakat telefon gelince faruk koye geri donuyor, ebru'yu geride birakiyor. hayir adam virane bir evde yasiyor ne telefonu lan? o an diyorsun aha faruk sazan gibi atladi gitti. tabi o ana kadar pakize'lerden suphelenmiyorsun. ebru sütyeninde buyuyu bulunca jeton dusuyor tabi ebru'da da ama cok gec. Benim anlamadigim hangi ara sütyenin icine o buyunun girdigi. Faruk'ta diger tarafta tuzaga düsüyor. Fakat bakiyorsun adam kamerayi cani gibi sahiplenmis. ölcek olsa o kamera elden düsmüyor. Ulan benim pesime takilacaklar öyle, kamerayi atar firlatirim. Oyle bir kosarim ki usain bolt bile yanimda yavas kalir. zaten amerikan filmlerinin bu durumuna cok kil oluyordum, salak bu amerikalilar diyordum. Bakiyorsun burda da ayni mesele.
Faruk'un kuyuya düsüsü üzdü beni evet. Fakat kamera hala kayitta, bildigin saglam kameraymis o kadar tas kaya geldi üzerine. ebru bilim de bilim derken sanirim son sahnede ebesinin örekesini görmüstür. Merak ettigim refika'nin kizinin bir kizi vardi. Son gün babaannesine biraktim dedi. O kucuk kizin akibeti ne oldu acep? Anasinin, anneannesinin garip hallerinden hic mi tirsmadi nedir? Neyse öyle böyle film bitti. Film suresince arkada kahkahalar atarak gulen, uyarima ragmen konusmaya devam eden iri ergen bozmalarina bildigim butun kufurleri tekrardan gonderiyorum.
Film cok uzun suruyor. beni ilk yari hep saatime baktirdi. ne zaman bitecekten cok, boyle mi devam edecek diye kafamda sorular olustu durdu. insanlarin bu denli basarili bulmalarini pek anlamamakla birlikte, herkesin bir zevki vardir diyorum. faruk rolundeki arkadas baska bir film cekerse izleyebilirim, yok boyle sakinlik abi. ki tek faruk izlettiriyor filmi. evet saglam sahneler vardi ama ben bekledigimi pek bulamadim. ve yemin ettim. bir daha asla ama asla el kamerasiyla cekilmis bir film izlemicem. butun bir gece bas agrisi cektim. film benden bir 6 alir ama daha yuksek bir puani bence haketmiyor.
hayatımda izlediğim en korkunç filmdi. ulan sinema salonunda etmediğim küfür kalmadı arkadaşla tek vücut olduk bide o bağırışlar hala kulağımda bide çıktıktan sonraki evresi var bilinçaltı mesajlar vermiş sen onları göremezsin ama hissedersin diye ulan düşündükçe tüylerim diken diken oluyor.
ben filmi izlemeden önce bayağı bi önyargılıydım. açıkçası hasan karacadağa hala önyargılıyım ama bu film bunu biraz kırdı.
ilk yarısı tam da beklediğim gibiydi. ama son çeyrekte filmi kurtarmış adam. ufacık da olsa bi 6. his etkisi yaratmıyo değil hani.
bi de teknik yönden de gayet başarılı buldum.
her neyse efendim ben bu filmden sonra hasan beyin daha iyi bi film çekeceğine inanmıyorum. ha çeker mi. hem de en iyisini çeker. zaten ilk filminden beri çok yol katetti ama önce cin konusundan vazgeçmesi lazım. o yüzden imkansız gibi bişey.
neyse artık "umarım daha iyi bi konuyla güzel bi korku filmi çeker de beni mahçup eder." diyim ve gidiyim.
evde tek başına izleyenler için hiç de iyi olmayacak şeyler yaşatacak filmdir.
zor bir gece sizi bekliyor olacak. korkmadım ayol diyenlere aldırmadan açın sesi, hazırlayın ortamı ve izleyin. emin olun bir tane yabancı korku film bile * bu hissi yaşatamayacaktır. ve film süresi normal korku filmi standartlarına göre oldukça uzundur. bitene kadar ecel terleri döktürür.
film ani sesler (bkz: tencerenin düşmesi)ile korkutmaya çalışmış ve bence başarmışta. gece tek başınıza izleyemeyeceğiniz bir film bence,tek eksisi ise kameranın zangur zungur sallanması.
bugün itibariyle izlediğim film. Her yeni filmde Hasan Karacadağ kendini çok iyi geliştiriyor ve çok mükemmel senaryolar yazıyor. Ayrıca bu izlediğimiz sadece film değil, Hasan Karacadağ'ın yıllardır cinler üzerine yaptığı araştırmaların bitirme tezi aynı zamanda...
ayrıca bu kıbledere köyünün de nerede olduğunu çok merak ediyorum.
Hasan abi bir gün harbi çarpılacak ama bakalım ne zaman. Filme gelirsek 2 tane kötü yanını sayabilirim;
-birincisi film gereksiz uzatılmış artık sonlara doğru bayma hissiyatı uyandırıyor.
-ikincisi çok fazla ve bunaltıcı ses var, ha normal bu derseniz birde sinemada o ses sonuna kadar açılınca kulak tabiri caizse çınlama aşamasına geliyor. Son 20 dakkayı kulağı tıkayarak dinledim, o şekilde bile net duydum sesleri.
Güzel yanlara gelirsek; oyunculuklar çok iyiydi. Faruk hocanın doğallığı, doktor ebrunun çok bilmişliği gerçekten iyi yansıtılmış. Ayrıca cinli kızın annesiyle ablasıda çok iyiydii. Hatta annesi o kadar iyi oynamışki ablasında bir bit yeniği olduğunu anladığım halde annesinden hiç öyle birşey beklemiyordum. Ayrıca kıbledere köyündeki çoban da harika oyunculuk sarf etmiş.
Filmin cekildigi yerleri cok iyi bilen yazar bunyede yikim etkisi yaratmistir. Gece 22:00 da açıkhava sinemasinda izlemek ayri bir tat oldu. Açıkçası filme giderken karacadağ'ın yaptığı berbat bir filme girip o herife para kazandirma dusuncesi hakimken fimden çıktıktan sonra kendisini tebrik ettim gıyabında. Daha onceki araklama ve kurgu yoksunu filmlerinden sonra sayin karacadag resmens ahsimi utandirmistir. Su saat oldu uyuyamadim lan allahsiz...
bu adamın bütün filmlerinde iş kurguya gelince beyin.dll bulunamadı hatası veriyor, artık bu soruna bir çare bulursa, adam gibi oyuncularla şu filmlerini yapabilirse bir zahmet eminim çok çok daha fazla seyirci kitlesine ulaşacaktır; abicim o oyuncuların konuşmaları, hareketleri, davranışları ne kadar yapmacık ne kadar beceriksizce oynuyorlar, hiç mi görmüyorsun diyesigeliyor insanın ister istemez, oyuncular sırıtıyor bağırıyor resmen güzelim filmlerinin içerisinde, yalvarıyorum eğer uludağ sözlüğü eskaza okuyorsan gör ve ayar çek şu kast olayına.
zorunlu edit: filme gitmeden yorum yaptığım için öncelikle hasan abimden özür dilerim, hasan karacadağ bu filmde zirvesini yapmıştır beyler bayanlar, sinema kurgusu olamazdı zaten bu filmde olsaydı gerçekliğini kaybederdi diyorum, oyunculuklarda gözle görülür bir kalite artışı var, hasan abi dersine iyi çalışmış, halkın nabzını sağlam tutmuş ne diyeyim.
Hasan karacadağ'ın, Bugün vizyona girmiş son filmidir.
16:30 seansında harika bir salonda izledim.
şaşırtıcı derecede kalabalıktı.
Hasan karacadağ'ın filmlerini beğenmemek apayrı bir mevzudur ancak kabul etmek gerekir ki,
türk korkusunu sadece bu adam ayakta tutmaktadır.
Ayrıca uzakdoğu korku sineması teknikleriyle, ortadoğu'nun korku öğelerini işleyen tek yönetmendir.
kurgu çok güçlü değildi ancak sinemada aksiyon ve korku türünde hemen her filmde kurgu hareketin ardında kalır.
Film, konu, teknik, efekt açısından oldukça iyiydi.
heyecan hep en üst noktadaydı.
filmin eksikleri ve hataları yok muydu?
elbette ki vardı.
ama böyle böyle gelişecek başka yolu yok bunun.
buradan yok saçmaydı, yok komikti diyeceğinize adam gibi eleştirip yorumlayın ki bir şeyler katın.
-ki zaten "kurgudan oluştuğunu bildiği" korku filmine "saçma" demek kadar da abes bir şey yoktur.
sanırsın yönetmen herkese, "bu filmdeki herşey gerçek" demiş..
Komedi filmi tadında korku filmidir. Gece 10 dakikalığına korkutur sonra uyursun.
hayır cin dediğin zombiden daha korkunç ama malzemeyi kullan be hasan abi.
hasan karacadağ adlı çakma yönetmenin yeni ve tutmayacak filmidir.
ne demiş şair kapı gıcırtısına oynayan bir millete korku filmi işlemez diye.
o değil de bu hasan karacadağ ın artık bu işleri bırakması lazım.
ulan 6 film çekmişsin inatla. hepsi de aynı filmler. ve aksi gibi biri de bi boka benzemiyor.
bi ara dabbe diye duyar olduk sağda solda ama izledik gördük bi cacık yok.
e tabi hasan da çakal. dabbe nin adı duyuldu reklamı olduya o da bu filme dabbe eki getirmiş.
sanki ilk dabbe de yarrak çarpıyordu. ahah...
ulan "benim bir tarzım var." diye mi düşünüyor nedir bilmiyorum ama yemez abi yemez.
bırak bu işler.