45'lik ve ep'leri de şu şekilde olan değerli sanatçı;
1967
Emrah / Karacaoğlan
(Apaşlar)
Hudey / Vahşet / Bang Bang / Shakin' All Over
(Apaşlar)
Emrah / Hücum / Karacaoğlan / Ayşen
(Apaşlar)
Ümit Tarlaları / Anadolu Oyun Havası / Suya Giden Allı Gelin / Nasılda Geçtin?
(Apaşlar)
1968
istanbul'u Dinliyorum / Oy Bana Bana
(Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası)
Oy Babo / Hikaye
istanbul / Why
(Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası)
Emrah 1970 / Karanlık Yollar
(Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası)
Resimdeki Gözyaşları / Emrah
(Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası)
Resimdeki Gözyaşları / Şans Çocuğu
(Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası)
Tears / No , No , No
(Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası)
1969
Ayrılık Günümüz / Gılgamış
(Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası)
Zeyno / Niksar
(Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası)
Bu Son Olsun / Felek Beni (Karacaoğlan III)
(Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası)
1970
Emmioğlu / O Leyli
(Ferdy Klein Orkestrası)
Kendim Ettim Kendim Buldum / Erenler
(Ferdy Klein Orkestrası)
Adsız / Unut Beni
(Ferdy Klein Orkestrası)
Muhtar / Baba
(Ferdy Klein Orkestrası)
Dadaloğlu / Kalender
(Kardaşlar)
1971
Oy Gülüm Oy / Kara Sevda
(Kardaşlar)
Tatlı Dillim / Demedim mi?
(Kardaşlar)
Kara Yılan / Lümüne
(Kardaşlar)
Acı Doktor (Kısım 1) / Acı Doktor (Kısım 2)
(Kardaşlar)
Kara Üzüm / Mehmet'e Ağıt
(Kardaşlar)
1972
Askaros Deresi / Üryan Geldim
(Kardaşlar)
1973
Obur Dünya / El Çek Tabib
(Moğollar)
Gel Gel / Üzüm Kaldı
(Moğollar)
1974
Namus Belası / Gurbet
(Moğollar)
Beyaz Atlı / Yiğitler
(Dervişan)
1975
Tamirci Çırağı / Nerdesin?
(Dervişan)
Mutlaka Yavrum / Kavga
(Dervişan)
Beni Siz Delirttiniz / Niyazi
(Dervişan)
1976
Parka / ihtarname
(Dervişan)
1977
Mor Perşembe / Bir Öğretmene Ağıt
(Dervişan)
1 Mayıs / Durduramıyacaklar Halkın Çoşkun Akan Selini
(Dervişan)
ALMANYA'DA ÇIKAN 45'LiKLERi :
istanbul / Why (1968)
Tears / No , No , No (1968)
Üryan Geldim / Hasan Kalesi (1973)
Askaros Deresi / Kazak Abdal (1973)
Kardaşlar - Apaşlar (1973)
cem karaca'nın apaşlar, kardaşlar, moğollar ve ferdy klein orkestrası'na teşekkürleriyle (1974)
nem kaldı (1975)
parka/ihtarname (1977)
yoksulluk kader olamaz (1977)
safinaz (1978)
hasret (1980)
bekle beni (1982)
die kanaken (1984)
Merhaba Gençler Ve Her Zaman Genç Kalanlar (1987)
töre (1988)
yiyin efendiler (1990)
bu son olsun (1991)
nerde kalmıştık (1992)
cemaz-ül-evvel (1994)
the best of cem karaca vol.1 (1996)
the best of cem karaca vol.2 (1997)
bindik bi alamete (1999)
the best of cem karaca vol.3 (2000)
the best of cem karaca vol.4 (2001)
the best of cem karaca vol.5 (2002)
ölümsüzler (2004)
ölümsüzler 2 (2005)
mutlaka yavrum (2006) (anısına hazırlanmış bir albüm)
iççinde yeraldığı, bulunduğu albümler;
35 yıl 35 besteci (1993) (bu derleme albümde namus belası isimli şarkısıyla yeraldı.)
ağır roman (1997) ("resimdeki gözyaşları" şarkısıyla)
kaç yıl geçti aradan (1999) ("resimdeki gözyaşları" şarkısıyla)
kahpe bizans (2000) ("dost hakkı", "aşk-ı ilahi", "meydan bu meydan" şarkılarıyla)
gurbet şiirleri (2001) ("balaçan", "hep kahır" şarkılarıyla)
gurbet ufukları (2001) ("hazan" şarkısıyla)
ben sana mecburum (2002) (ibrahim sadri'nin albümünde atilla ilhan'ın şiirine eşlik etti.)
sarı sarı (2004) (mahsun kırmızıgül'ün albümünde şarkıcıyla "hayat ne garip" isimli şarkıda düet yaptı.)
söz vermiş şarkılar (2004) (murathan mungan'ın szölerine imza attığı şarkıların derlendiği bu albümde göç yolları şarkısını seslendirdi.)
Cem Karaca'nın 40 yıla yaklaşan müzik yolculuğu 8 Şubat 2004 sabahı onun ani ölümüyle noktalandı. 60'lardan bu yana, çalıştığı önemli gruplarla birlikte pek çok ürün veren Karaca'nın şarkıları hala dillerde. O hala Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi rock şarkıcısı ve yeri sahiden doldurulamayacak bir isim.
Cem Karaca tarihi elbette çok uzun; bir çırpıda anlatılamayacak cinsten. 1967 Altın Mikrofon Armağanı Yarışması, bence, bu tarihin asıl başlangıç noktası. Aslında, Cem Karaca, Altın Mikrofon'a gelmeden önceki süreç içerisinde de göz ardı edilmeyecek çalışmalar yapmış. Ancak, Altın Mikrofon, sanatçının adının tüm Türkiye'de duyulmasını sağladığı için önemli. Bu yüzdendir ki oradan anlatmaya başlayacağım bu uzun tarihi..
Hürriyet gazetesi tarafından düzenlenen ve 1965 yılında ilki yapılan, "Batı müziğinin zengin teknik ve şekillerinden faydalanılarak yine Batı müziği aletleriyle çalınmak suretiyle Türk musikisine yeni bir yön vermek için hazırlanmış"; Altın Mikrofon Armağanı Yarışması, müzik piyasasına önemli isimler kazandıran bir yarışma. Moğollar, Haramiler, Fikret Kızılok, Erkin Koray, Selçuk Alagöz, Mavi Işıklar, Silüetler bu yarışmada boy göstermiş sanatçı ve gruplardan sadece birkaçı. Ancak bu yarışma sayesinde kazanılan en önemli isim kuşkusuz Cem Karaca ve grubu Apaşlar. (1)
Altın Mikrofon'da şarkısı kadar sesi, sahne hakimiyeti ve kalın çerçeveli gözlükleriyle adından söz ettirir Cem Karaca. Yarışma şarkısı "Emrah" Karaca'nın bestesidir ve ikincilik alır. Sonradan plak olarak da yayınlanır ve o dönemde büyük ilgi görür. Bir ilk plak olmasına rağmen, değişik düzenlemelerle piyasaya defalarca sürülür. (2) "Emrah" a kadar, kendi deyimiyle papağan gibi, Elvis Presley şarkıları söyler Cem Karaca. 1965 yılında, askerdeyken sazla ve türkülerle tanışır. Bu tınıları, gönül verdiği rock müzik ile birleştirince, yıllar boyu sürdüreceği tarzını yaratma yolunda ilk adımı atar. Apaşlar'la birbiri ardına yayınladığı plaklar oldukça ses getirir. Bunlar arasında en önemlisi müziği Mehmet Soyarslan'a ait olan "Resimdeki Gözyaşları"dır. Plak, dönemin en çok satan plaklarından biri olur.
Cem Karaca'nın Apaşlar'la beraberliği 1969 yılına dek sürer. Bu süre içinde Werner Müller ve Ferdy Klein orkestralarıyla da başarılı çalışmalar yapar. 1969'da Kardaşlar'la çalışmaya başlar. Kardaşlar kadrosunda Seyhan Karabay, Ünol Büyükgönenç, Cengiz Türksoy, Fehiman Uğurdemir gibi isimler vardır. Ayrıca Almanya'dan gelen gitarist Alex Wiska da grubun önemli elemanlarındandır. Özellikle "Tatlı Dillim" ve "Acı Doktor"daki performansıyla dikkat çeken Wiska, gruptan ayrıldıktan sonra da türküleri kendince düzenleyerek yorumlamayı sürdürür. Kardaşlar, Cem Karaca'nın müzikal anlamda en sert grubu sayılabilir. O güne dek denenmemiş bir sound'a imza atarlar beraberce: Batı enstrümanlarının yanına bağlama ve ıklığı katarlar. Ağırlıkla türkü düzenlemelerinin yer aldığı bir repertuar oluştururlar zamanla. içerisinde başkaldırı olan türküleri seçerler. Bu dönemin en önemli ürünü "Dadaloğlu", 1971 yılında ortalığı birbirine katar. Cem Karaca sonradan bu şarkıyı "sosyolojik bir hata" olarak değerlendirse de, konserlerini yıllar boyu bu şarkıyla açar.
Kardaşlar'la Almanya'da da bir süre çalışır Cem Karaca. 12 Mart'ı Almanya'da karşılarlar; bir süre Türkiye'ye dönmezler. Cem Karaca - Kardaşlar birlikteliği 1972'de yaşanan ilginç bir olayla son bulur: Moğollar'ın o dönemki solisti Ersen ve Cem Karaca gruplarını değiştirir. Böylelikle Ersen Kardaşlar'la çalışmaya başlarken, Cem Karaca da Moğollar ile buluşur. Birlikte üç 45'lik plak yayınlar Cem Karaca - Moğollar. Bunlar arasında yer alan "Namus Belası" özellikle ilgi çeker. Öyle ki, birçok kurum tarafından 1974 yılının en iyi şarkısı seçilir. "Edalı Gelin", "Deniz Üstü Köpürür", "ihtiyar Oldum" gibi düzenlemeler, Cem Karaca - Moğollar birlikteliğinin en güzel örnekleri olarak Cem Karaca diskografisindeki yerlerini alır. Bu arada, birlikte yaptıkları "ihtarname", doğrudan "politik" denilebilecek ilk Cem Karaca şarkısıdır. Kardaşlar döneminde başkaldırı türkülerine ilgi duyan ve politik olarak bilinçlenmesinin ilk adımlarını atan sanatçı, bu şarkıyla daha doğrudan bir söyleme yönelir.
Cem Karaca'nın politik kimliğini ve tavrını ortaya çıkartan grup ise "Dervişan" olur. Moğollar elemanlarının 1974'te yurtdışına gitmesiyle, yeni bir grup arayışına giren Cem Karaca, Haramiler elemanlarından Uğur Dikmen, önemli bir basçı olan Oğuz Durukan, Kardaşlar'ın Ünol Büyükgönenç'i ve davulcu Hüseyin Sultanoğlu'nu yanına alarak Dervişan'ı kurar. Sonradan Moğollar'da da birlikte çalıştığı Taner Öngür de bu gruba dahil olur. Birlikte Cem Karaca diskografisinin en bilinen şarkılarını üretirler: "Beyaz Atlı", "Parka", "Kavga", "Beni Siz Delirttiniz"... 1975 başlarında yayınlanan "Tamirci Çırağı", bir anda tüm müzikseverlerin söylediği bir şarkı haline gelir. "Tüm ulus emekçilerine" adanmış bu plakla birlikte Cem Karaca'nın "devrimci şarkılar" dönemi tam anlamıyla başlamış olur. "Tamirci Çırağı", gerçek bir olaydan yola çıkılarak üretilmiş bir şarkıdır. istanbul Sahilyolu'nda "bir Murat tamirhanesinde çalışan, bu emeğinin karşılığında da bin lira maaş alan, annesine, kız kardeşine ve de yatalak dayısına bu bin lira ile bakmaya çalışan Mehmet Ali"dir olayın gerçek kahramanı. Plağın popüler olduğu tarihlerde Hey dergisiMehmet Ali ve Cem Karaca'yı birleştirir. Şunları söyler Mehmet Ali bu buluşmada: "ilk kez böyle bir şarkıyı dinliyor müzikseverler. Bir gerçek dile geliyor. Bir zamanlar ben de amatör şarkıcıydım ... Mesut Aytunca'dan önce Silüetler'de şarkı söylerdim. Ama gündüzlerim hep yağ, pas içinde geçerdi. Ellerimden, tırnaklarımdan çıkmayan siyah yağ lekeleri, beni hep toplumdan kaçırırdı." (3)
Mart 1975'te TRT'de bir solo konserleri yayınlanır Cem Karaca - Dervişan'ın. Parçaların canlı çalındığı konser, pek çok insanın bu gruba hayran olmasını sağlar. Bu başarılı programın ardından birbiri ardına başka konserler başlar. Cem Karaca - Dervişan, Türkiye'nin her yerini karış karış dolaşır. Bununla kalmaz, Avrupa ve Kıbrıs'ta da konserler verir. Ancak TRT, daha sonra Cem Karaca'yı tanımaz. Denetim kurulunca tüm Cem Karaca şarkıları yasaklanır. Bu, Karaca'nın önünü kesmez, aksine yükselişini sürdürür. Birbiri ardına plakları yayınlanır, her biri büyük ilgi görür.
Ekim 1975'te Filistin Kurtuluş Örgütü için bir plağın hazırlıklarına başlar Cem Karaca: Sözlerini Turgay Gönenç'in yazdığı "Ninni" adlı şarkı bir 45'liğin iki yüzünde Türkçe ve ingilizce olarak yorumlanacak, geliri Filistin Kurtuluş Örgütü'ne verilmek üzere tüm dünyada satılacaktır. (4) "Ninni" Türkiye'de Cem Karaca'nın sözleriyle ve "Mutlaka Yavrum" adıyla yayınlanır. Cem Karaca bu plak hakkında şunları söyler: "Beni, örgütün ideolojik yapısı değil, Filistin halkının sorunları ilgilendirir. Şayet 1945'lerde bugünkü gibi ünlü bir şarkıcı olsaydım, israil'in bağımsızlığa kavuşması için eylem yapan israil örgütü de gelip böyle bir bant yapmamı isteseydi, kuşkusuz bunu da yapardım. Cem Karaca'nın gırtlağı ve Dervişan'ın sazları, her zaman birer kılıç gibi sömürgenlerin karşısındadır." (5)
Dervişan'la birlikte yedi 45'lik plak ve iki albüme imza atar Cem Karaca. Bu plaklar arasında yer alan "Parka", yapımcısı tarafından Cem Karaca'dan izin almadan yayınlanmış bir plaktır. Arka yüzünde yıllar önce Moğollar ile yapılan bir başka kayıt, "ihtarname" vardır. Bu plak, Cem Karaca'nın uzun yıllar birlikte çalıştığı Yavuz Asöcal'la arasının açılmasına neden olur. Bu konu hakkında oldukça sert konuşur Cem Karaca: "Yavuz Asöcal'ın bu davranışını kokuşmuş bir bizans entrikasına benzetiyorum. Kendisine teessüf bile etmiyorum. Bu olay, sanatçının son aşamasını göstermesi gerekli olan bir 45'likte şirket sahibinin müzik adına ne denli ilkokul aydınlığından bile yoksun olduğunu gösterir. Doğaldır ki '72 yılında yapmış olduğum "ihtarname" ile '76 yılında yaptığım "Parka" gerek benim müzik aşamam, gerekse müzik kayıt tekniğindeki aşama açısından farklılıklar gösterecektir. Ve birbirinden apayrı takvim dönemlerinde yapılan bu plağın Türk Hafif Müziği'nin ilerlemesinde katkılı olabileceği söylenemez." (6)
Bu olaydan sonra Cem Karaca, firmasından ayrılır ve yılda 400 bin lira karşılığı Ali Avaz'ın sahibi olduğu Gönül Plak'a geçer. Ancak anlaşması nedeniyle Ekim 1977'ye kadar yayınladığı plaklar yine eski firmasından çıkar. Bu dönemde, "Biz daima kendimizi yenileyen, ülkemizin ve dünyamızın sorunlarını ele alan parçalar yapıyoruz. Bu çizgimizde yıllarca hiç taviz vermeden yürüdük ve sonuna dek yürümekte kararlıyız." Sözlerini sarfeder. (7)
Dervişan'la yapılan son plak "1 Mayıs"tır. 1 Mayıs 1977'de Ruhi Su Dostlar Korosu'nca söylenen ve Cem Karaca'nın ilgisini çeken bu şarkı Aralık 1977'de plağa alınır. Bir yandan büyük ilgi görür, diğer yandan tepkiyle karşılanır. Cem Karaca'nın, 1 Mayıs'ın bestecisi Sarper Özsan aracılığıyla Aydınlık çevrelerine yakınlaşması diğer sol gruplar tarafından hoş karşılanmaz. Plak protesto edilir. Hatta Merter'deki Genel-iş sendikası binasının önünde topluca Cem Karaca plakları yakılır bu dönemde. Yine de ciddi bir satış rakamına ulaşır "1 Mayıs". Hey dergisi plağı şu sözlerle tanıtır: "Devrimci gençlerin slogan türküsü haline gelen "1 Mayıs", yeni düzenlemesiyle yeni kan kazanmış. Sarper Özsan'ın bestesinde tabanca gibi bir Cem Karaca'yla, bir Dervişan dinliyoruz. Sözlerdeki anlam, müzikteki ahenkle yıllarca dillerden düşmeyecek bir yapıt." (8)
"1 Mayıs"tan sonra Dervişan'la yolları ayrılır Cem Karaca'nın. Bir söyleşisinde, Dervişan'ın "fazla iş bulduğu" için dağıldığını söyler Cem Karaca ve hemen akabinde yeni grubu Edirdahan ile çalışmaya başlar. Edirdahan'ın ilk kadrosu o dönemde Kurtalan Ekspres'le yolları ayrılan Ahmet Güvenç, Caner Bora, Oktay Aldoğan ve Fehiman Uğurdemir'den oluşur. Daha sonra bu kadroya yeni isimler katılır. Şubat 1978'de kurulan Edirdahan Cem Karaca'nın Türkiye'de kurduğu son grup olur. Aynı yıl yayınlanan "Safinaz" adlı muhteşem albüm de Karaca'nın veda albümüdür. 1980 darbesinden sonra Türkiye'yi terk eder sanatçı. Böylelikle, Almanya'da yedi yıl sürecek uzun "tatil"ine başlar.
Cem Karaca, Almanya'da kaldığı dönemde de müzikten uzak kalmaz. ikisi Türkçe, biri Almanca olmak üzere üç albüme imza atar. Özellikle orada kurduğu Fehiman Uğurdemir'li Die Kanaken adlı grubuyla yaptığı Almanca plak ilgi görür.
1987'de Türkiye'ye döner Cem Karaca. Dönüşü büyük fırtınalar koparır. Onu affetmesi için dönemin başbakanı Turgut Özal'ın elini öptüğü, hatta yalvardığı söylenir. Sol camia tarafından tepkiyle karşılanır bu. Cem Karaca için "dönek" yakıştırması yapılır. Karaca başta bunlara aldırış etmez. Ancak daha sonra bu eleştirilere bir şarkıyla cevap verir: "Ben döneksem döndüm diye memleketime / Döndüm baba, döndüm işte, oh be!" (9)
Cem Karaca Türkiye'ye döndüğü tarihlerde "Merhaba Gençler ve Her Zaman Genç Kalanlar" adlı albümünü çıkartır. Albümde, Almanya'da Die Kanaken'le yaptığı şarkıların Türkçe versiyonları ve birkaç yeni şarkı vardır. Bunlar arasında, Nazım Hikmet'in dizelerinden müziklenen "Ceviz Ağacı" özellikle ilgi görür. 1988'de, uzun yıllar sonra Türkiye'de ilk konserini verir Cem Karaca. Ankara Atatürk Spor Salonu'ndaki konseri Turgut Özal da izler. Bu, "bir başbakanın izlediği ilk rock konseri" olarak tarihe geçer.
1. Apaşlar, Cem Karaca'nın müzik dünyasında ilk grubu değil. Öncesinde birlikte çalışmalar yaptığı dört topluluk var: Karakediler, Dinamitler, Jaguarlar ve Gökçen Kaynatan Orkestrası. Ancak sanatçının kendini "bulduğu" ya da en azından "başladığı" grup Apaşlar. iki ayrı noktadan gelip Altın Mikrofon'da buluşmuş Cem Karaca ve Apaşlar. Yerimiz dar; bu konu hakkında daha ayrıntılı bilgi almak isteyenler, artık çoktan sahafiye olmuş Müzük dergisinin 3, 4 ve 5-6 no'lu sayılarındaki "Türkiye'de Pop Müziğin Tarihi" yazılarıma bakabilirler.
2. Emrah, Cem Karaca'nın ilk "resmi" plağı. Ancak Hey dergisi'nde yayınlanan iki yazıda bir başka ilk 45'likten söz ediliyor: "Let's Go / I Feel Good". Ben bu plağa hiç rastlamadım; rastlayanı da görmedim. Bu yüzden Cem Karaca diskografisini Emrah'la başlatıyorum.
3. Hey, 16 Nisan 1975
4. Bu bilgi o dönemde yayınlanan hemen bütün dergi ve gazetelerde var; ancak plağın çıktığına dair bir bilgiye ya da somut bir kanıta rastlamadım. Muhtemel olarak gerçekleşememiş bir proje olarak kaldı bu.
10. Cem Karaca'nın '80 sonrası tarihi elbette bu kadar kuru geçiştirilemez. Ancak bu, bir dizi yazının bile konusu olabilecek denli uzun. Zaman gazetesi'nde yayınlanan meşhur söyleşiler, Cem Karaca'nın islami ve görece daha milliyetçi bir çizgiye kayıyor olması göz ardı edilmeyecek şeyler. Ama dedik ya, kısaca ve "bilinmeyen" Cem Karaca tarihini anlatmayı hedefledik bu yazıda. Belki çok kısa, çok kuru oldu ama ileride daha ayrıntılı incelemeler elbette yayınlanacaktır. Bu arada, Cem Karaca'nın eski şarkılarından oluşan ve bir bir piyasaya sürülen "yeni" albümler var: "The Best of Cem Karaca" başlığını taşıyan bu dizi albümler, Yavuz Asöcal şirketine ait eski kayıtlardan derlenmiş. Birbiriyle ilgisiz dönemlerden oldukça karışık yapılmış derlemeler bunlar. Cem Karaca'yı tam olarak yansıttığı da söylenemez. Son olarak, bu yazıyı, bana Cem Karaca'yı tanıtan, iflah olmaz Cem Karaca hayranı "dost" Özcan Yapıcılar'a armağan etmek istiyorum.
anadolu rock ya da halkın gerçek müziği nin kurucusudur. yıllar sonra bile aynı içtenlikle dinlenilebilen şarkıları yalın ve öz bir anlatımla tüm türk insanına ulaşmıştır. nur içinde yatası büyük müzik ustası.
eğlenceli, hüzünlü, duygusal şarkıları ile gönlümde büyük bir yeri olan. taktığı gözlüğü, şapkası ve sakalı ile hafızamda büyük bir yeri olan büyük sanatçı.
(bkz: bu biçim)
(bkz: resimdeki gözyaşları)
(bkz: herkes gibisin)