aynı yönetmenin aynı aktörle çevrilmiş scarface filminin gölgesinde kalmış eser
özellikle al pacino'nun karizması yanında, süper sean penn oyunculuğu ile hatırlanacak, bilardo masası'nın oradaki sahnesini unutamadığım unutulmaz brian de palma filmi...
uğur yücel'in al pacino'ya ne kadar benzediğini farkettiren film.
filmde viggo mortensen çok az görünmekte, onda da al pacinodan ayar yemektedir.

ayrıca, alışık olmadığımız bir şekil vardır...al pacino sakallıdır!

ayrıca sean penn de bonus kafalı bir kıvırcıktır!
yeniden izlendiginde al pacino nun neden en büyük oldugunu bir kez daha anladıgım filmdir..
--spoiler--
al pacino'nun filmde sadakatsizliğe uğraması sonucu göt gibi öldürüldüğü film.
--spoiler--
bilardo sahnesiyle hayran bırakan film. ayrıca deri ceket ve sakallarla tam bir paçanga.
--spoiler--
başı ve sonu çok etkileyiciydi...
evet, kız hep carlito nun yanındaydı, hiç bir zaman yalnız bırakmadı....
--spoiler--
al pacino saplantımı tetikleyen, acilen izlenesi brian de palma filmidir. ayrıca filmin sonlarına doğru gelişen tren istasyonundaki kovalamacadaki al pacino nun yürüyen merdivende görünmemek için yatarak aşağı inmesi akıllara zarar bir sahnedir.
al pacino'nun siyah deri ceket+sakal+porto riko aksanı üçlüsüyle mest eden, sean penn'i harun kolçak modeli saçlarıyla ilk bakışta tanıyabilene helal olsun dedirten, biraz da scarface kokan brian de palma filmi. carlito'nun efendi efendi mapus damında tövbesini etmiş, gerekli parayı denkleştirip araba işine girme planları olan emekli bir gansterken avukatının gazına gelip bi sürü boka bulaşmasını alışmadık götte don durmaz ya da kanka ayağı göt ayağı diye de özetleyebiliriz gayriihtiyari. al pacino-sean penn ikilisinin yanında viggo mortensen'i tekerlekli sandalyede konuk oyuncu kabilinden 2-3 dakika değil de daha bi testisli rolde görmek fena olmazdı ya neyse artık o zamanların viggo'suna o kadar rol biçilmiş demek ki.
ha bi de unutmadan kapı kırma sahnesi anca ikinci sınıf erotik filmlerde görülebilecek türdendi, scarface'i yapan de palma'dan böyle sahneler çıkar mı... çıkıyor işte.
bir brian de palma klasiği. scarface tutkunu olanlar bu filmde de eminim kesinlikle sıkılmıcaklar, hayran hayran izleyeceklerdir. sonunda gene pacino'ya hayran kalacaklardır. al pacino ve genç sean penn gerçekten müthiş! ve bir de diyorum ben bu pachanga'yı* nerden biliyorum yahu. evet evet ilk bakışta tanıdım hem de: oz'un Raoul Hernandez'i.
scarface'den cok daha iyi olan filmdir ama nedense bitanesine 12 diğerine 263 entry girilmiş.
--spoiler--
'the street is watchin.’
--spoiler--
bu filmi izlediğimin ertesi günü okulda herkese mal mal, carlito brigante deyip durmaya başladım. akabinde hocayla laf dalaşına girdim. manyağım sanırım.
al pacino'nun yoruma bağlı olarak en etkileyici filmi...

the godfather, scarface... hepsi bir tarafa bu filmde alıştıklarına karşı tutkulu ve arınmaya çalışan bir adam var. carlito brigante...

sevdiği kadın, tekrar kirlenmemek adına sergilediği insanüstü irade ve ardında bıraktığı yolun onu getirdiği nokta. filmdeki tabiri ile escape to paradise.

al pacino abimizin kapıyı omuzladığı sahne de joe cocker'dan you are so beautiful ile bütünleşmiştir resmen.
yine uzun soluklu ve bol fucklı bir brian de palma filmi. tahmin ettiğiniz üzere bu da mafya filmi. sonunun ne olacağını biliyorsunuz, başında gösterildiğinden dolayı, fakat yine de heycanlı bir seyir keyfini etkilemiyor. ayrıca bu filmde sean penn'in saçlarını görüp dumura uğramamanız elde değil.
(bkz: tek kelime o da muhteşem)
''Birileri beni aşağıya çekiyor. Bunu hissediyor ama göremiyorum. Daha önce de burdaydım, daha önce de vuruldum. Lütfen beni hastaneye götürmeyin. Lanet olası aciller kimseyi kurtarmıyor. Hayatınızda bir kez, gecenin bir yarısında sizi bulurlar ama ordaki en yetkili ne yapacağını bilmeyen Çin'li bi staj...yerdir.''
sırf ilk sahnesi ve son sahnesi izlense bile gözlerini doldurur insanın.
al pacino nun bu filmdeki sakalı resmi bir sakal modeli haline gelmiştir. Karlito sakalı bir trademark tır.
scarface' in her anlamda eline verecek kadar iyi bir filmdir. sean penn' in oyunculuğu gayet iyidir.* ama al pacino döktürmüştür bu filmde.
scarface bu filmin yanında biraz sönük ve demode kalmıştır. carlito's way çekimler ve oyuculuk bakımından pek bi daha güzeldir.
kıvırcık sean penn izlemek isteyen, scarface' i özleyen insanın izlemesi gereken film.
anlatabilmek için kelimelerin yetersiz kalacağı, klişe bir konusu olmasına rağmen, al pacino nun müthiş oyunculuğuyla bir başyapıta dönüşen film. al pacino nun neden efsane olduğunun en güzel kanıtı.

carlito s way, ölmeden önce izlenmesi gereken bir filmden çok daha ötesidir. insanın en depresif anında açıp izleyerek, o filmi izlemeyi bir seremoniye dönüştürdüğü ve bu eylemi gerçekleştirmenin, garip bir şekilde kendisine iyi geldiğini düşündüğü filmlerdendir. çünkü carlito'nun hayalleri ve hayata tutunma çabası bunu gerektirir.

bu film, meşhur kapı kırma ve bu sahnenin ardından gelen erotik sevişme sahnesi gibi her filme nasip olmayacak güzellikte bir sahne içerir ki, bu sahne, gangster ve mafya konulu bir filmin bile nasıl sanatsal ve estetik bir şekilde izleyiciye sunulabileceğinin en büyük göstergesidir. carlito'nun elinde çöp tenekesi kapağı ile yağmur altında sevdiği kadını izlediği sahneden, blardo ve hastane sahnelerinden hiç bahsetmiyorum bile.

ve al pacino...

sen nasıl bir insansın? ya da sen insan mısın? diye sormaktan alamıyorum kendimi. filmin sonunda sedyede giderken etrafa boş gözlerle attığın bakış, nasıl bir bakıştır? siyah deri ceket, yumurta topuklu ayakkabılar, dağınık saç ve kirli sakal, hatta altın saat bir insana bu kadar mı yakışır? ve yürüyen merdivenden yatarak inerken, o sol bacak niye kalkık?
final sahnesiyle duygulandıran. bir al pacino klasiği.