bugün

uzayda belli hacmi, kütlesi olmayan, boşa koyasam dolmayan doluya koysam almayan, ve tarafımca da dolduralamayan boşluk.
yokluk hiçlik
daha fazla bilgi için boşluk yaz* 0000 a yolla.
insanın içinde bulunan, çoğu kez yanlış şeylerle doldurulmaya çalışılan geniş alan.
insanın vücudunda bulunur.
örn:ağhh boşluğuma geldi lan.
hükümran taş üçlemesi serisinde kötülerin taptığı şey.
her insanın zaman zaman içine düştüğü, işe yarar ne var hayatımda diye sordurtan ve kendinizi yapayalnız hissetmenizi sağlayan olgu.
kadını hamilelik döneminde yoğun olarak yaşadığı bir dönemdir.
(bkz: esir maddesi)
(bkz: esirmaddesi)
Hissini merak ettiğim oluşum *
+ubeydullah olum bu astronotluk dersleri işe yarıyo ha boşluktayım sanki lan
+ubey yerçekimi yok olm koş
hayat içindeki boşluklar, bekleyişler, haddizatında boş değildir. En az hareketler kadar doludurlar. ne yazık ki herkes acele içinde. mesela durakta bekleyenler bile durmakta oldukları halde, aceleyle duruyorlar. durmak bile acele yapılabiliyor. aslında bekleyişler en acele, gelmeyişler en sabırsız. aslında yürümek, hareket etmek, yemek yemek telaşı azaltıyor. durmak en hızlısı, en yorucusu. keşke boşlukları istenilen manada boş bırakabilsek. aslında boşluklar varoluşa imkan tanır. sizinle benim bile ayrı ayrı varoluşumuz, aramızdaki boşluktur. nazım, mimarlık ilmiyle şu oturduğumuz evi yaptığında, duvarlar, kirişler, tavanlar yapar. doğru! ama asıl yaptığı bunlar değildir, şu içinde oturduğumuz oda, yani boşluktur. resim yapanlar bilirler, boşluğa hakim olamazsanız, boşluğun arasından kendini gösterecek asıl form görünmez. notalar aralarındaki boşluklar nedeniyle müzikal kaliteye ulaşırlar. yoksa curcuna olurdu duyduğumuz. kalp atışlarımızın, soluk alış verişlerimizin sıhhatli olması için aralarında boşluklar olmalıdır. bizi yaşıyor kılan da, ölecek olmamızdır. hayat ölümle vardır. (bkz: cem mumcu)
(bkz: makber)
boş şeyleri koyduğumuz yerin adıdır..
entry girerken noktalamalardan sonra uygulanması gereken kavram...
düşlerimi kendimle paylaşır oldum
sonunda yüreğim küser oldu
kentin karanlık sokaklarında sis
iyiden iyiye boğuyor düşlerimi
bir tek tesellim kaldı dünyadan
bugün varım yarın yokum
keşke bir kelebek olsaydım
sevemesem de sevilirdim belki
bir ömür yalnız kalmaktansa
bir kaç gün çiçeklerle beraber olmak
cansız bir varlık olmak da güzel olurdu
taş, toprak, yağmur olmak
küskün yüreği olmayan bir varlık *
kuantum mekaniğine göre boşluk=hiçlik=herşey
budur;

bir şey hissetmemek. nerede olduğunun farkında olmamak. neredeyim diye soruşturmak ya da soruşturamamak. onun dışında hayko şarkısı.
“hangimiz düş ve hangimiz gerçek? düşünüyorum, o halde ben varım. düşünen bir adamı düşünüyorum ve onun, kendisinin düşündüğünü bildiğini düşlüyorum. bu adam düşünüyor olmasından varolduğu sonucunu çıkarıyor. ve ben, onun çıkarımının doğru olduğunu biliyorum. çünkü o, benim düşüm. varolduğunu böylece haklı olarak ileri süren bu adamın beni düşlediğini düşünüyorum. öyleyse, gerçek olan biri beni düşlüyor. o gerçek, ben ise bir düş oluyorum” *
NEREDESiNiZ, ne iş yaparsınız, kaç yaşındasınız, bilmiyorum. Ümidinizi ve endişelerinizi bilmiyorum. Geçmişinizi bilmiyorum. Halinizi bilmiyorum. Sizin de işini, hayatını, düşüncelerini bilmediğiniz milyonlarca insan var. Hepimiz ayrı ayrı alemlerde, ayrı ayrı ömürlerin kozasını örmekle meşgulüz. Hepimizin müşterek tarafı sadece şu:
Yeryüzünün muayyen bir zamanında ve aynı fasileye mensup canlılar olarak, yaşamakta bulunmak...
* * *
En geç yüz yıl sonra bu ortaklık bitecek ve bugün doğan yavrular da dahil, şu anda yaşayanlardan kimse dünyada kalmayacak...
Babanızın ismini biliyorsunuz.
Ya dedenizin?
Onunkini de biliyorsunuz.
Ya dedenizin babasının?
Diyelim ki onunkini de biliyorsunuz.
Ya dedenizin dedesinin?
Ya onun dedesinin?
Meçhullere uzanan bir geçmiş... Gelecek için de öyle... Çocuğunuzun ismini biliyorsunuz. Torununuz varsa, onunkini de biliyorsunuz. Ya torununuzun torununun ismi? Ya onun çocuğunun ismi?
* * *
Siz dedelerinizin dedelerini nasıl hatırlamıyorsanız, sizden sonra gelecekler de sizleri hatırlayamayacak...
Bir yerden gelip, bir yerlere giden nesiller içinde, bizler de bir ömür boyluk figüranlarız.
Bir de şöyle alalım meseleyi. Siz varsınız... Sonra sizin yaşadığınız mahalle... Sonra yaşadığınız şehir... Yaşadığınız memleket... Yaşadığınız dünya. Ya kâinat, ya öteki yıldızlar?..
* * *
Dün gazetelerde çıkan havadislerde, Güneş Sistemi dışında kalan ve başka güneşlerin etrafında dönen yıldızlara ait çalışmalardan bahsediliyordu.
Asırlar içinde ne kadar yoksak, kainat içinde de o kadar yokuz.
Saniyede üç yüz bin kilometre giden ışık ve milyarlarca yıldan beri ışığı henüz bize ulaşamamış olan başka dünyalar...
* * *
Bizler sadece birbirimize karşı ve muayyen bir zaman ölçüsü içinde varız.
Dünyada geçirdiğimiz müşterek zamanın birbirimize karşı yarattığı yakınlık yanında; üç yüz yıl önceki dedelerimize ve üç yüz yıl sonraki çocuklarımıza karşı olan yakınlığımız pek manasız kalıyor.
* * *
Peki neden geçinemiyoruz? Birbirimizden çalmak istediğimiz ne? Neden şunun aleyhindesiniz, neden bunu sevmiyorum? Neden dövüşüyoruz?
* * *
Neredesiniz, ne iş yaparsınız, kaç yaşındasınız, bilmiyorum. Ümidinizi ve endişelerinizi bilmiyorum. Geçmişinizi bilmiyorum. Halinizi bilmiyorum. Sizin de işini, hayatını, düşüncelerini bilmediğiniz milyonlarca insan var. Ama bir defa ve aynı devirde gelmişiz şu yeryüzüne; daha candan anlaşalım, daha rahat edelim, diyorum. Olmuyor tabii... Olmayacak da...

çetin altan
uzun bir sessizlik ; yalnızlık , arayış vs..
içinde hiçbir cisim bulunmayan uzay, vakum.
Ay uçup gitmiş bir tırnaktır
gök siyah çay,
yıldızlar kesme şeker.

Hîwa Kader
şudur, xdir, budur, bir şeydir şeklinde tanımlarsak varlık olduğunu kabul ettiğimiz kavram. oysa ki varlık olmadığı için boşluktur kendisi.
bazen güzel bişey ama bazende çıldırtıcı.
Hayko cepkin'in en güzel şarkısı.
" hikayemdeki boşlukları doldurabilir misin? "
zaman zaman kişinin içine düştüğü çâresizlik hissi. ümitsizlik verir.