Aslında 29 mart - 10 nisan 2013 tarihleri arasında izmir'de olması planlanan ama sonra iptal olduğunu öğrenince çok üzüldüğüm olağanüstü sergidir. Güzel haber şu ki , 21 Eylül'de izmir'e geliyor - bir aksilik olmaz umarım. - , ne kadar sevindiğimi anlatamam. Youtube'dan gunther von hagens tarafından yapılan otopsi vb. lerine bakarak üzülüyordum buraya gelmeyecek sergi diye. Geldiğinde, sergiye gitme imkanınız olursa kesinlikle gitmelisiniz. Nasıl yapıldığını görünce dahada büyüleniyor insan , o kadar zahmetli bir şey ki.
Şiddetle tavsiye edilir. Kadavralardan oluşan müze insana yaşamın ne kadar değerli olduğunu anlatıyor. Vücudunuzun iç kısmını aynalıyor size. Evet belki bazıları için mide bulandırmış olabilir. Ama bir zamanlar o insanların yaşadığını düşünmezsek insan vücudu olarak bakabilirsek muazzam. Hele ilk baştaki cenin örnekleri en güzeli idi. 6 haftalıkken bir nohut tanesi kadarsınız miniminnacık. Sonra bir avuç büyüklüğündesiniz ve nokta kadar elleriniz var.Onları görünce annemin beni nasıl ilk andan beri sevdiğini anladım.internetteki kadar çok örneği olmasada kaçırmayın derim.
Kesinlikle gidilmesi gereken.
istanbuldakine gittim, karakoyde olmasina ragmen bi de yani.
simdi ankarada en yakin zamanda tekrar gidecegim. ankara tipcilar arastirma yapacakmis uzerinde bunlarin. gezin gorun arkadaslar. kentpark'ta.
geçen hafta sonu ankara'da kentpark avm de ziyaret ettiğim sergi. embriyo, cenin, hastalıklı ve sağlıklı organlar, kas ve iskelet sistemi, sindirim ve dolaşım sistemini rahatça gözlemleyip; doğum, yaşam ve ölüm hakkında bilgilere sahip olabilirsiniz. basit ve anlaşılabilir yazılmış bilgilendirmeler size yardımcı olacaktır. vücudun mükemmelliğini ve hayatın trajedilerini görmek isteyen yazarlara tavsiye ederim. etkileyici.
etikliği hakkında; sergi de bulunan bütün vücutların sahiplerinden onlar yaşarken öldüklerinde vücutlarını sergilemek için izin alınmıştır. mumyaların kişisel bilgileri gizli tutulmuştur.
tiksinçliği ve iğrençöteliği hakkında; plastinasyon ( vücudun veya organların silikon kauçuk enjekte edilerek mumyalaştırılması ) anatomi ve tıp büyük yararlar sağlayan bir tekniktir. bilim ile tiksinçlik, iğrençötesilik kelimelerini yan yana kullanmak ise, neyse.
not: beyin bölümü gerçekten ilgi çekiciydi. yaşlandıkça beyindeki nöronların öldüğünü fakat her yeni bilgi öğrenildikçe beyinde yeni sinir köprüleri kurulduğunu, bu yüzden yaşamımız boyunca öğrenmeyi sürdürmemiz gerektiğini, beynimizi kullanmazsak kaybedeceğimizi öğrenmiş olduk.
atlı olanı getirselermiş keşke diye çıktığım muhteşem sergidir. her gün hiç sıkılmadan dolaşabilirim. dokunmamak için kendimi zor tuttum.
bedenlerin muhteşemliğinden öte orada hareketsiz her ne kadar capcanlı gözlerle bakıyor olsalar da ölü olan o insanların bir zamanlar yaşadığını, yürüdüğünü, koştuğunu düşünmek daha da inanılmaz geliyor.
ne diyim varlığım türk hekimlerine armağan olsun. olsun ki onlar da böyle muhteşem işler çıkarabilsin.
tiksinç, iğrençötesi, etikliği sorgulanası, garip mi garip bir sergi. öğretici olmasını anlayabiliyorum ama benim anlamadığım bişey var o küçücük çocukları ne bok yemeye getiriyosunuz o cesetleri göstermeye? sosyopat olarak yetiştirmek için mi yoksa?
hala midem bulanıyor o mumyaları düşündükçe..
istanbul'da son olarak 27 mart 2011 günü sergilenmiştir.
temel amacı sağlık eğitimi olan ve insanın kendiyle karşı karşıya kalmasını sağlayan unutulmaz bir deneyimi ortaya koyan body worlds, vücutlarını bağışlayan kişilerin bedenlerinin ve iç organlarının halka sunulduğu tek insan anatomisi sergisi niteliğini taşıyor.
yedi parçadan olan serginin bir parçası istanbul'da gösterime sunulmuş. ayrıca sergide sex odası adlı kısmın gösterimine izin verilmediği için getirilmemiş.
sergide gunther von hagens icadı olan plastinasyon tekniği ile çeşitli şekillere sokulmuş bedenler ve organlar vardı. normalde ölülerden korkan insanlar burada acaba müze görevlisi görmeden cansız bedenleri nasıl ellerizin hesabını yapıyordu.
serginin olduğu binaya ilk girdiğinizde duvarda çarpıcı olan bilgiler göze çarpıyordu. bunlardan bir kaçı: "yumruğunuzu sıkın, işte kalbiniz bu kadar", "kaşlarınızı çattığınızda, güldüğünüzden daha fazla kas çalışır"*, "bu yazıyı okurken vücudunuz yaklaşık 180 kalori enerji harcadı", "saniye de 25 milyon hücreniz öldü ve yenilendi"* tarzında yazılar.
turnikeden geçip içeri girdiğinizde, ilk olarak sol tarafta bir oda insanın doğum evresini anlatıyordu. insanın zigot halinden, doğum anına kadar olan, 4 günlük, 2 haftalık, 1 aylık, 2 aylık,... 9 aylık seninler camekanlar içersinde sergileniyordu. ben açıkcası en çok bu kısımdan etkilendim. sanırım o doğmamış bebekler hayatın acımasız soğukluğunu taşıyordu. ayrıca onların gerçek olduğunu düşünmek insanı farklı düşüncelere sevk ediyordu. neyse gezmeye devam edelim. bu odadan çıktıktan sonra çeşitli kemik ve organların incelendiği vitrinler geliyordu. vitrinlerde sağlıklı bir organ ile hastalıklı olanı koymuşlardı. böylece onlara bakıp farkı görebiliyordunuz.
ayrıca insanların dış görünüşünün farklı olduğu gibi, iç yapısı da tamamen farklıymış. yani dış görünüşümüz gibi, organlarımız, kaslarımız da sadece bize özgüymüş.
parçalara baktıktan sonra sıra sergideki plastinasyon olan bedenleri incelemeye geldi. bu arada plastinasyon ile bir bedenin hazırlanması bir buçuk iki yıl kadar sürüyormuş. bedenler arasında, itfaiyeci, derisi elinde olan adam, basketbolcu, dans eden kadın, poker oynayan adamlar, satranç oynayan adam, ata binen adam, zürafa, bisiklete binen adam, halka sporcusu gibi titizlikle hazırlanmış bedenler vardı. vücuttaki o kasların bağlanma şeklini, damarların o incelikte bütün vücudu dolaşmasını hayretler içerisinde inceledik. insanın ne kadar mükemmel bir varlık olduğunuz bir kere daha anlamış oldum.
sergide damarları göstermek için yapılan çalışmalar da vardı. burada dokular eritilip sadece damarlar bırakılarak, damarların vücuttaki dolaşımı anlatılıyordu. bir de not düşmüşler. bunlar kılcal damarların gösterimi değil. eğer onları gösterseydik, damarların yoğunluğundan hiçbirşey görünmezdi.
sergiye gitmeden önce okuduğum yorumlarda, yoğun bir kokudan bahsedilmişti ama ben dahil gruptaki kimse rahatsız edici bir koku almadık. ayrıca bayılan falan da olmadı.* https://galeri.uludagsozluk.com/r/127319/+ : plastinasyon tekniğinin mucidi ve serginin babası `gunther von hagens.
sergiden bir kaç kare
son 11 güne girilmişken, gitmeyenler gitsin bence, vücudumuzun bilinmedik noktaları ayağımıza gelmişken bu fırsat kaçmaz. avrupa'daki acımasız, aşırı ciddi müze, sergi vs. görevlilerinin yarattığı atmosferin aksine burayı çok rahat gezebiliyorsunuz. müze görevlisi fobim var, ancak burada biraz kendimi aştım diyebilirim. cep telefonu yasak normalde ama devasa bir at var, onun arkasına saklanıp mesaj yazma imkanı bile bulabildim. çok cesur bir hareketti, telefonu cebime koyarken sinsi gülüş sergiledim. hatta, üç kere dokundum bedenlere. evet, üç dokunuş, üç büyük heyecan.
--sıpoiler--
-girişteki değişen insan yüzlerinden sonra soldaki kısma girdiğinizde göreceğiniz embriyolar şoke edebilir. ben de mi böyleydim dedim, inanamadım. teoman'ın şarkılarından birinin "...bizi tanrıya inandırışı" kısmı aklıma geldi.
-zekamızın sırrı, beynimizin ağırlığında değil, nöronlarımız arasındaki bağlantılarda yatıyormuş. bundan böyle hatun kişilerle "senin beynin benimkinden hafif, ehe ehe." diye dalga geçmek yok.
-normalde 300 gram civarında olan kalbin, hipertrofiye uğrayarak 800 grama çıkmış hali korkutabilir.
-atın üstünde bir adam var, yapım aşamasında onun penisini atınkiyle karıştırmış olabilirler.
-3 kişinin poker oynadığı masada küçük bir "trick" var. masanın altına ve adamların ellerindeki kartlara dikkat edin.
-bedenimizdeki en ağır organ karaciğerdir ve 1,5 kilo kadardır. haberiniz olsun yani, ahali içinde sorarsınız, kimse bilemez, hava atarsınız.
-düzenli orgazm olmak yaşam beklentisini 8 yıla kadar uzatıyormuş. düzenli sevişelim arkadaşlar.
hala görmeyenler varsa kesinlikle kaçırılmaması gereken harika bir sergi. normalde sadece bir tıp öğrencisinin görebileceği şeylere hayretle bakıp , bir kez daha insan vücudunun kusursuzluğuna hayran oluyorsunuz. mart sonuna kadar uzatılmıştır. gitmeyenlere şiddetle tavsiye edilir.
hayatımda görebileceğim en yaralı ve ilginç sergiydi. Martın ortalarına kadar istanbul'da sanırım görmeyenlerin bitmeden gitmesini aşırı tavsiye ediyorum, harikaydı.
istanbul karaköy'de bulunan insanları ve hayvanları mumyalayarak vücudun ilginçliğini gözler önüne seren Gunther Von HOGENS amcamızın sergisidir.Hassas olanlar içeride ağır bir koku vardır dikkat ediniz.
NOT:içeride telefonunuzu kapatın.Bulurlarsa dışarı atıyolar.
halihazırda 27 marta kadar uzatılmış bir sergidir. ama sizin bildiğiniz yağlı boya tablolar, eşsiz manzara ve insan fotoğrafları sergisi değil bu. ilk önce, kendinize ben bu kadar gerçekliğe hazır mıyım diye bir sorun, sonrasında sergiye gidin ve vereceğiniz 25 tl ye hiç acımayın. zira gezip gördükten sonra bana az bile geldi. bütün donörlerin, bedenleri, iç organları ve diğer her ne varsa hazırlayıp sunanlara teşekkür ederim.
daha türkiye'ye gelmeden merak saldığım, araştırdığım, görmek istediğim bir sergiydi. gittim, gördüm, rahatladım. insan denen şeyin aslında bir "et yığını" olduğu gerçeğini anımsamanıza yardımcı oluyor. ölü bedenleri görmek başta garip bir duyguya kapılmanıza neden olsa da bir süre sonra onları "heykel" gibi incelemeyi başarabiliyorsunuz. benim için etkileyici bir deneyimdi. sergi tarihi de uzatılmış sanırım, herkesin görmesini şiddetle tavsiye ediyorum.
27 mart 2011'e kadar uzatılmış sergidir. gidilesi.
---kuyruk acısı içerir--
abi s.kerim yapacağınız organizasyonu da, yoğun ilgiyi de ya. bunun güya 17 aralık cuma son günüydü tamam mı. yoğun ilgiden ötürü haftasonu da durup gideceği duyurusu geldi biletix'ten. günlerden ctesi, benim pazartesi kitap açmadığım babalar gibi bir vizem var. bi de terkedilmiş en yakın arkadaşım var. kafası dağılsın diye insan içine çıkarayım dedim. sonra düşündüm, taşındım, kaşındım...cesetlerin içine girmesi daha hoş olur dedim. boşver abi, sana kız mı yok muhabbetleriyle kafasını s.keli epey oldu çünkü. ölüden teselli de gelmez. oh mis. neyse gittik biz bu sergiye, benim de ikinci gidişim halbusi, daha önce yurt dışında denk gelmişti. liselilerin çük görünce kikirdemelerine alışığım o yüzden. öyle ölümü falan düşünmedim pek. dur lan, dağıldı konu. ha işte, son günü diye gittik. milleti de kıskandırdık, çokzeldi olm kaçırdınız. bi daha nah gelir bu türkiye'ye, torunlarınız gider anca dedik. daha çok ben dedim de. vizeye de sabahlayarak şuursuz bi halde girdim. neden amk! tee marta kadar uzadığını, o caka sattığım arkadaştan öğrenmek için mi. yörü git yea! * --kuyruk acısı içerdi--
kesinlikle kaçırmamanız gereken bir sergi, etikligi konusunda netleşememiş olsam da, insanı hayrete düşüren sorgulamaya itecek türden bir sergi.
not:sergi sonrasında yaklaşık bir hafta boyunca hayvansal gıdalar tüketmeyiniz.*
kesinlikle gidilmesi gereken bir sergi. verdiğiniz parayı sonuna kadar hak ediyor. istanbuldaysanız ve vaktiniz varsa değerlendirmek için gerçekten iyi bir seçenek.
muhtemelen hayatınız boyunca görebileceğiniz en enteresan sergilerin başında gelmektedir. insan vücudunun inanılmaz karmaşasını sistemli bir şekilde nasıl çalıştığını organların ve hislerin birbirine ne kadar içten ve ne kadar ince bağlarla bağlı olduğunu vücudun aslında biyoloji derslerinde gördüğümüz gibi karaciğer akciğer kalp gibi basma kalıp bilgilerden meydana gelmediğini görebileceğiniz sergidir. http://www.bodyworlds-istanbul.com/
gittim gördüm.. bu tekniği geliştiren amca , benim okulumdan*mezun bi tıpçıdır..anatomi asistanıyken "lan yoksa" diye kendine sormuş sonra da buralara kadar gelmiş..
bayılma hikayeleri illa ki olucaktır ama esasen güzellik güzellik diye götümüzü yırttığımız şeyin , sırf saçı kızıl , gözleri yeşil diye uğrunda öldüğümüzün nihayetinde bi kadavra olarak diğerlerinden hiç bi farkı olmadığını görmek aşk acımızı hafifletebilir..
bence gidin görün.. tıpçıysanız size çok da yeni gelmez bu kadavra geyiği ama tıp dışı bi meslekteyseniz ve ilginiz varsa mest olucaksınız..orgazmik bi sergi..