Kitabın ismi iran şairi Saib Tabrizi'nin bir şiirinden geliyor:
"Kabil'in her sokağı göze hitap ediyor
Çarşılar aracılığıyla Mısır karavanları geçiyor
Bu şehrin ne çatılarını ışıldatan ayları sayabilirsin,
ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi"
Aynı zamanda kitabın yazarının bir diğer kitabı için
(bkz: uçurtma avcısı)
Karakterleri tanıtmak istersek:
Meryem:1959 yılında Herat'ta doğan bir "harami"dir. Raşid ile evlendirilir, istismara maruz kalır.Annesi nana babası ise cemildir.
Leyla: 1978 yılında doğdu. Güzel bir kız olarak tasvir ediliyor. Babası okumasını istiyor. Meryem ile dostluklarının sebebleri arasında ikisinin de Raşid'e olan nefreti yer alır.
Raşid: Kitabın kötü katakteri denilebilir. Bir kunduracı olan Raşid'in maddi durumu iyidir. Meryem ve Leyla ile evlenecektir
Tarık: Beş yaşında bir mayınla bacağını kaybetmiştir. Leyla ile ilişkisi vardır.
Nana: Meryem'in annesi ve Cemil'in hizmetçisidir. Meryem on beş yaşındayken kendini asıyor.
Askerde portre çizerken arkadaşımın bir yandan sesli okumasıyla dinlediğim kitap. Kitabı bölüp bölüp Raşit'e sövme molası veriyoruz.
Kitapta betimlemelerin çok şahane olması özellikle dikkatimi çekti. Kitap sizi 90'ların Afganistan'ında yaşanan trajedilerle yüzleşiyor, insanoğlunun fırsat verildiğinde ne denli ileri gidebildiğini gösteriyor. cehaletin neden bu dünyadaki en kötü şey olduğunu hatırlıyorsunuz.
khaled hosseini;
Kadın olmak,
Kadın olmanın zorlukları ve erkek egemenliği altında ezilen kadınlar.
khaled hosseini olay örgüsü ile beraber vermek istediği mesajları okudukça insanın gözlerinin yaşarmaması elde değildir.
Kadınların birer sex objesinden öte gitmediği,evde çocuk büyütmekten başka işe yaramadığı ve hatta yeri gelir bir tane yetmez üzerine yenisini alırım düşüncesi 1960 ların veya 2000 lerin düşüncesi değildi.
2018 de de var.hatta içinizde,içimizde...
Pakistandaki kadınların yaşam tarzlarını,hayat mücadelelerini,savaş mağdurlarını,terör olaylarını ve çocuk istismarlarını sadece olay örgüsü ile değil kalem bilgisi,kalem kalitesiyle gözümüzün önünde canlandırabilen harikulade bir yazardır.
Uçurtma avcısı ve bin muhteşem güneş ve diğer kitapları khaled hosseini’nin tarzını belli etmektedir.
Yine de çok az da olsa medeniyet kavramının pakistan,Afganistan gibi yerlere ufaktan geldiğini bilmek sevindirici.
•••
Halbuki bizler ayın sadece kendi şehrimize geldiğini,güneşin sadece kendi evimize doğduğunu sanan iki ayaklılarız.
Pakistan’dan banane...
Ezilen kadınlardan banane deriz.
iki ayaklıyız bizler.
Gözümden akıttığın yaşlar için teşekkürler khaled hosseini.Özgür olmaya ihtiyaçları vardı.
•••
"Bakın,bazı şeyleri ben size öğretebilirim.Bazılarını kitaplardan öğrenirsiniz.Ama bazı şeyler vardır ki, mutlaka görmeniz ve hissetmeniz gerekir."
Orijinal adı "a thousand splendid suns" olan,
uçurtma avcısı'ın yazarı khaled hosseini'nin 2007 yılında yayınlamış olduğu eseridir.
En az uçurtma avcısı'ndan etkilendiğim kadar etkilenmiştim bu kitaptan.
Savaşın,yıkılan hayallerin ve kaybolan umutların arasında, birbirinden tamamen bağımsız hayatlar süren iki kadının kesişen hayatlarını ve bir ülkede kadın olmanın zorluklarını insanın içine işleyerek aktaran bir romandır.
Kitabın yanında sönük kalacağını bile bile yıllarca filminin çekilmesini bekledim,tıpkı uçurtma avcısı'nda olduğu gibi. Maalesef ki beyaz perdeye aktarılmadı.
Duygu dünyamızı çok derinden sarsan muhteşem halit hüseyin kitabı. Bu kitap sizi çok etkilemiş çok üzmüş olabilir ama bu kitap bize bir ders de vermeli. Siyasal islamin ne kadar tehlikeli ve ne kadar korkunç bir şey olduğunu anlatması yönünden çok önemli dersler var bu kitapla alınması gereken. 70lerin gözalıcı kabil'inden nasıl bir harabe çıkardığını, ayni olayın pakistan, irak gibi diğer siyasal islamla yönetilen ülkelerde de sonradan görülmesi açısından önemli. islam bir dindir. Din olarak da kalmalı. Yönetim biçimi olmamalı. Din üzerinden insanlar bir yerlere gelmemeli. Laiklik mutlak surette her ülkede olmalı. Hıristiyan, müslüman, yahudi fark etmez. Din devlet ve siyasette yer almamalı. Ben bu kitaptan bunu da anladım.
halit hüseyni'nin 2007 de çıkardığı ikinci kitabıdır. her cümlesinde ayrı bir dert, her kelimesinde ayrı duygu yükleyerek yazmıştır sanki. çok güzel betimler mekanları canlanır insanın aklında bizzat. her zaman nerede doğulduğunun önemi yoktur, ırkçılık kabul edilemez denilse de bu olgu orta doğuda yaşayanlar için hiç de öyle değildir, zira nere giderseler peşlerinden gelecek doğulmuş bir yer kültüdür orta doğu.
okunmalıdır. evet.
Konusu erkek egemen toplumun uyguladığı şiddetdir. Bir kızın/kadının yaşamı etrafında geçmektedir. Ama tüm erkeklerin aynı bok olmadığıda vurgulanmaktadır. Yine de istisnalar kaideyi bozmaz.
Okuduğumda kendi geleceğimden korktuğum kitap. Bir yerler de kendini buluyorsun. Bir ezilmişlikte bir değersizlikte belki. Ve yaşanılanlar geleceğimiz belki.
Harika bir kitap.
meryem gibi nice kadın var. Susan, kocasına itaat eden, 4 duvar arasından çıkmayıp dövülmeye, insan yerine konmamaya sesini çıkartamayan milyonlarca hemcinsim var. Yanarım, meryem'lere yanarım...
--spoiler--
Ah be meryem. Keşke taliban canilerinin senin hakkında çıkardığı ölüm kararını kabul etmeyip leyla ile kaçsaydın! Zalmay da büyüyünce affederdi seni. Azize çok severdi seni. Ah meryem..
--spoiler--
Kitabın adını her duyduğumda aklımda aynı manzara beliriverir. Hikayenin, her şeyin, başladığı o ilk ev. Okuyanlar ne demek istediğimi büyük ihtimal anlamıştır. Sayfalar birbirini izlerken sizi etkisi altına alacak hiç sıkmayacak güzel bir roman. Tavsiye ederim.