bugün

büyüklük konusundaki aptal tartışmaları diğer iki büyük(!) klube bırakan, kulvarı çok farklı olan, herşeyiyle -başta renkleri- büyüleyen klüp...
kuruluş tarihi 1903 olan takım.
logosunda Türk bayrağı olan tek Türk takımı.
--okay karacan--
"beşiktaş'ta öndeki beşli portekizce, arka dörtlü turkçe konuşacak. bloglar arası baglantıyı iki dili konuşan aurelio sağlar artık."
--okay karacan--
(bkz: zöhühühühü)
deseler ki; dünya'da bizi bir türk takımı temsil etsin. derdim ki beşiktaş. yok lan, iyi top oynadıklarından falan değil. bilinçli bir taraftarı var. huyundan mıdır suyundan mıdır bilmiyorum. öyle boş beşiktaşlı bir insan yoktur pek. az asi olurlar, ülkenin meseleleriyle ilgilenirler. bir yorum yaparken bile "koyduk mu" cümlesini kullanmayı tenezzül etmezler. "ne güzel koyuyoruz üstat görüyor musun?" derler. dayım yüzünden midir nedendir bilmiyorum, zorla beşiktaşlı yaptırıyormuş beni. ama başarılı olamamış, son anda trabzonsporlu olmuşum. o da nasıl oluyorsa. doğuştan moğuştan hikayesi de yalandır ha. aklımın az biraz bir şeylere erdiği zamanlar... ogün'lü abdullah'lı suratları hatırlar gibiyim. futbol kartları vardı o zamanlar. bordo ve mavi o yıllarda bir başkaydı tabi. ben hep beşiktaş'ı desteklerdim işte, ta ki trabzonspor'la karşılaşıncaya kadar. trabzonspor'la karşılaşınca, beşiktaş gözüme botafogo gibi gelirdi. ama quaresma'nın onur'a attığı bir gol vardır, onur hareketsiz kalmıştır. la dedim beşiktaş'a mı geçsem... şaka yahu. kolay mı lan trabzon'u bırakmak. kötü huylu tümör yemin ediyorum. tümör metin diye espri yapılabilirdi aslında. ama yapmadım. yani dediğim gibi beşiktaş; çarşısıyla pazarıyla sevilir sayılır. trabzonspor türkiye'nin zencisidir, beşiktaş'ta istanbul'un zencisidir. yanlışları karşısına almıştır. içerisinde barındırdığı pis insanları kapı dışarı etmiştir ve her zaman sağlıklı bir fikir ortaya koymuştur. haksız kazanılan kupasını geri iade etmeyi aklından geçirmiş ve kendi taraftarlarınca da bu fikir desteklenmiştir. günümüzde haksızlıkla kupa kazanarak "parasıyla değil mi?" esprilerini yapan bir güruhun yanında bu kesim, her daim saygıyı ve sevgiyi hak eder. bu yazım da, güzel beşiktaş taraftarına selamım olsun.
2 yıl yaşadığım, kendine has bir havası, güzelliği olan, çarşısında gezilesi, sahilinde bira çakılası semt.. (bkz: bira çakmak)
TFF Tarafindan Turk Milli Takimi'ni Temsil Hakki Verilen Tek Takim *
iyi bir tribünü, iyi seyircisi ve iyi sayılabilecek bir stadı olmasına rağmen başarısız olan takımım. başarısızlık şampiyon olamadı diye değil, ligdeki genel görünümünden dolayı.

takım 32 haftada 17 galibiyet/7 beraberlik/8 mağlubiyet! almış. toplamda 41 (kırk bir) gol atmış. maç başına düşen gol ortalamamız 1,28. sezon başında alınan delgado, ricardinho ve nobre' nin gol toplamı 16. yenilen gol 28. maç başına 0.87 gol yeniyor. yani kısaca takım her maç hemen hemen 1 gol yiyor ama gol atmakta zorlanıyor. lan a.q biz bu adamları gol atsınlar veya attırsınlar diye almadık mı? bir hoca * bu kadar mı sistemsiz oynatıyor bir takımı? gözü saha dışında bir yerlere mi bakıyor ?

beşiktaş artık kendi içinden birilerine görev vermeli ve yönetimini futbolun içinden insanlarla kurmalıdır, karakter yoksunu insanlarla bu nereye kadar gider bilemiyorum ama bu taraftar elbet akıl almayıda bilir. takımı diğer büyüklerin kayıp oyuncuları ile doldurmakla, 2 maçını izleyip milyon dolarlık oyuncular almakla, sürekli iskender kebap yemiş gibi ağzında kürdanla gezenlerle olmuyor gerçekten.

adam günlerdir onur mücadelesi diyor, meydan okuyor, sahaya çıkıyor, 3 tane atıyor gönderiyor, ulan maçın özetini izliyorum beşiktaş' ın çektiği şut yok. yok bir tane var, penaltı. oda kaçtı. yıllık kazancı bir doktordan veya bir mühendisten kat be kat fazla olan bir futbolcudan ne beklenir, çıkıp formasını terletmesi, oyuna katılması, para verip maç izleyenleri kanser etmemesi. el belde gezinecek ise, futbol oynanmayacak ise, saldım çayıra tipi top çevrilecek ise, benden yönetime açık teklif, ben o paraların dörtte birine sahada gezebilirim. hatta o kadar güzel gezerimki zevk alırsınız.

yönetim basiretsiz, teknik yönetim basiretsiz, futbolcular basiretsiz. kimse 'şampiyon olsaydı böyle denmezdi' demesin. bu futbolla * şampiyon olunacaksada hiç olunmasın. japonya' da deprem olunca kesilen sulardan dolayı utanç duyan belediye başkanı intihar etmişti. kimse bu kadar duyarlılık beklemiyor, ancak müsade sizin, alıp ceketi gitmek en hayırlısı.

ulan bu takım öyle bir seyirciye sahip ki, şampiyonluk beklemez, başarı beklemez, bazen diğer takımlarla makara yapar, bazen kendi dalgasına bakar. evinden kısar maça yatırır, okulu kırar maça gider, işine gitmez tribüne gider. istediği tek şey o formayı terden ıslanmış görmektir. anlaşılan çok büyük şeyler isteniyor. yazıklar olsun lan.
Inonu stadinda 10 sene hicbir Anadolu takimina yenilmeyen tek takim (Taaki Trabzon Maglubiyetine kadar)
(bkz: Beşiktaş sen bizim her şeyimizsin)
öncelikle okuyunuz;
dünyaca ünlü spor kanalı eurosport'un duyurduğu haberde 132 db sınırına çıktığı belirtilen beşiktaş taraftarlarının 'kartal gol gol gol' tezahüratı kendi dalında yeni bir rekor kırdı. beşiktaş - fenerbahçe karşılaşmanın ikinci yarısının ortalarında takımına destek veren beşiktaş tribünleri daha önce liverpool - m. united karşılaşmasında kırıldığı açıklanan ve yüksekliği 130 desibele ulaşan ses rekorunu tarihe gömdü. eurosport televizyonu beşiktaş taraftarının kırdığı bu ses rekorunu normal bir ses ile ancak 140.000 kişi tarafından çıkartılabileceğini belirtti.

(bkz: copypaste)
şeklinde tarihe geçen taraftara sahip türkiye cumhuriyeti'nin bir spor kulubu. 2 büyükler, 3 büyükler, 4 büyükler tarışması konuşuladursun kimsenin reddedemeyeceği bir gerçek vardır ki dünyanın en iyi taraftarına sahip olan klüptür. yukarda da belirtildiği gibi bilimsel olarak tescillenmiştir.
(bkz: kanım siyah beyaz akar)
feridun düzağaç'ın yazısından; üç hece sekiz harf sadece beşiktaş... veya beşiktAşk.
2003-2004 sezonunda inönü stadında, "türkiye cumhuriyeti'ne hoşgeldiniz" pankartıyla fenerbahce'yi* karşılayıp, üzerine bir de 10 kişiyle 2-1 mağlup edip evine gönderen yüce bir kulüp.
tek namaglup sampiyon.