cok sekersin. cok cicisin.
ama yeni bir seyler insaa etmeye calıstıgım bir donemimdeyim.
sana dair seyler beni huzunlendiriyor.
bir muddet arayı acalım, olur mu?
tabi ki bir omur senin icin burdayım candostum.
Uzun zamandır kullanmadığım bir uygulamayı indirdim. Ve orada, senden yılları önce gelen bir mesajı gördüm. Şimdi ne yaparsın, nerelerde dolaşırsın bilmiyorum. Ama o mesajı senin sesinle okumak… beni biraz üzdü. Hatta çakırkeyf iken ne olursa olsun deyip sarhoş oldum.
Biliyorum. Bunu okumayacaksın. Okusun da ben olduğumu anlamayacaksın. Ama benim için başkaydı. Saatler, günler, seneler geçse de öyle kalacaksın.
Ve şarkımızı dinledim. 5. Kadeh viskimden sonra. Beni viski değil de sesinle okuduğum mesajın, şarkımız, anılarımız sarhoş etti.
Son nefesimi verirken bile seni içimden uğurlamayacağım. Mutlu ol. Hatanın birçoğu bende. Çok pişmanlığım var ama vicdanımda yer eden tek sana karşı olan.
Mutlu ol. Arkandan tek bir olumsuz bir cümle bile kuramadığım sevgilim…
Afet ben seni sevmiyorum desen, inatla beni seveceksin demezdim.
Afet ayrılalım desen, ayrılamayız demezdim.
Kendine sudan bir sebep bulup beni suçlayıp, net bir şey söylemeden uzaklaşmayı ayrılık konuşması yapmaktan evla sanıyorsun. Bilmiyorsun, gerinde bir enkaz bıraktın.
senden uzaklasmam gerektigini dusunuyorum.
bir senedir her gun aklımdasın.
ve hayatımda yer almamayı tercih ettin.
benim buna saygı duyup seni sevgiyle ugurlamam gerekiyor.
ama tek bir sonumuz var: ugurlamak icimden gelmiyor.
inan sosyal medyada bile acaba sen misin diye bakınıyorum gelen her bildirime hala.
Birlikte sessiz kaldığımız o anı özledim, başın dizlerimde, saçların ellerimde, sağ elimi okşuyor saçların, tenin parfüm değil kadın kokuyor, kadın kadın... Omzuna bıraktığım o öpücüğü ve burnuma çektiğim o kokunu hiç silmedim biliyor musun?
Senin yumuşaklığın ve senin kokun.. Senin kokun hiç kimse gibi olmayan, ne senden önce ve de senden sonra hiç kimsede rastlamadığım. O ana dönmek ve biriktirip parfüm yapmak isterdim, sıkmaya hiç kıyamayacağım.
Sen... Sen bana ne yaptın kadın?
Hakaretin, kötü sözlerin, hiçbirine hiçbir karşılık veremeyişim ve altta kaldığıma ilk defa mutlu oluşum, hep seni unutamayışlara çıktı hatrımı ziyaret edişlerinin sonu.
cesitli yanlıs anlamaları acıklamak icin yazıyorum bu yazıyı.
cunku cok ses var ve herkes konusuyor.
sen benim gozumde "yaslı" degilsin, cok genc enerjili, cok dinamik bir adamsın, insan senle yaslanmaz.
sen benim gozumde ev arkadası olunacak iyi bir adam degilsin, tabi ki iyi arkadas olmak, bir evde bir uyum icinde keyifli vakit gecirmek cok kıymetli, ama senle daha sevismemiz gereken konular da olduguna inanıyorum:)
ultra yakısıklı, ultra kulturlu, ultra zeki, ultra beyefendi, cok sagduyulu ve empatik bir yonu de olan ve pek tabi asık oldugum tum erkekler gibi az bucuk manyak:)
seninle oldugum donem cok guzeldi.
musmutluydum. bulutların ustunde gibiydim.
o donem hic param yoktu ama sen vardın. o kadar manevi anlamda duymustum ki ise bile giresim gelmiyordu. geyfim gıcır takılıyordum.
bosanalı 9 sene oldu. sanırım bi tek senle bu kadar mutlu oldum reel olarak hayatıma girmis adamlardan.
ben senin duygusal bir serseri olduguna inanıyorum:) cok cok guzel adamsın.
gecen taylor swift belgeselinde diyordu ki "ben bir projeyim. uc sene sonra bile ne yasayacagım belli benim."
o yuzden keske olmasaydı sonumuz boyle demicem. ipler bizim elimizde degildi.
gene de su omrumde senle bir sene kendime calmıs olmayı sans olarak goruyorum.
ben ne zaman oslersen, hep burdayım senin icin..
bir omur.
ben ciddi ciddi sana cok asık olmusum.
acısıyla tatlısıyla, egrisiyle dogrusuyla, guzeliyle cirkiniyle, artısıyla eksisiyle varlıgın bana mucizevi guzellikte geliyor.
hic degisme, olur mu?
bugun klise de senin icin dua ettim. tanrım dedim beni duyuyorsan onun aklından intihar dusuncelerini al, son nefesine kadar mutlulukla, saglıkla, neseyle yasasın. umarım kabul olur:)
Sana yalan diyemem,
Dürüstlük senden bana tek kalan
Seni ölürcesine özledim desem;
Bulur musun beni Lavinia?
Bir Ağustos gecesi sıcaklığın,
Üşütür yakarken boynumu usulca
Seni unutamıyorum, kimi sevsem?
Ve ser'sem kollarımı uzatsam sana
Beni arıyor zihinden zindan ellerin
Kör bir ebe gibi yakalıyorum acını
Ve beslenip acından yeni bir bizi
Yeni bir bütünü besliyorum,
Besleyerek çoğaltıyorum sevinçleri
Sevinçlerden bir özgürlük karıyor
Kardıkça bebek ellerim parlıyor
Ki o parıltı bize yeter mi Lavinia?
Kaç küçük Laviniaları büyütür daha
Küçük Lavinialar da sever mi bizi?
işte böyle büyüdün içimde az az
Azı da çoğu da sensin, biziz Lavinia!
Sevgili kavramını, her daim bir yol arkadaşı olarak gördüm. Hayatı, zihnimde bir yol olarak tasavvur ediyorum. Yola çıkmadan kimseyi tanıyamazsın derler. en ufak bir sorunda yoldan vazgeçen, yorulduğunda geri dönmek isteyen hiç kimse ile yola çıkamam, yolun kendisi zor zaten...
ben cok konusmam onemli seyleri.
cok seyi icimde yasarım, dısarı cok renk vermem, dillendirmem, anlatmam.
ama cok seyin de her zaman farkındayımdır.
ben senin icindeki iyiyi de kotuyu de hep bildim ve gordum.
icindeki hep iyilikten bahsetmem nacizane seni yonlendirme cabamdı cunku icinde cok toz pembe kalpli bir tarafın oldugunu da hep gorebildim.
beni hayalkırıklıgına ugratma.
Senin gibi bir erkeğe sahip olduğum için kendimi ne kadar şanslı hissediyorum bir bilsen. Tanrı’nın en mükemmelini yaratmak için üstüne düşündüğü, ince ince işlediği kusursuz bir esersin sen.
sanmıştık ki ikimiz
yeryüzünde ancak
birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşüp düşüp
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
hâlâ kıpkızıl gülümseyen
-sanki ateşten bir tebessüm-
zehir zemberek aşkımız…