bugün

kalk bi agri kesici ic evlat.
durduk yerde af edersin ama kök vardı da bulaştın bu işe.boyundan büyük işe kalkışırsan her türlü sonucuna,acısına katlanmak zorundasın.sen kendin istedin.geçmiş olsun canım benim.
kendine yazılan yazı. sessizliğin içinde bir bahçe. bir masa. gazete. gece ve rüzgar. lambanın altında bir kitap. kitabın içinde bir mısra. mısranın içinde sigara içmek için üst kata çıkan bir kadın. ki tam da her şey güzel olacakken. aslında daha da güzel olamazdı hiçbir şey.

"bir adam gazetesini katlar."
Sen realistsin dostum ve de hep öyle kalacaksın tamam mı dostum.üç kuruşa ve jöleye satmayacaksın dostum şimdi gidebilirsin realist boy
iyisin, hoşsun da bazen bokunu çıkarıyorsun. bak birazdan yatacaksın, uyuyacaksın ve sabah olacak. sonra bu geceye dair hiç bir şey hatırlamayacaksın. üstüne o kadar kırdığın, üzdüğün insanda cabası olacak. ayıp. neyse siktir git yat artık.
otur burda yazı yaz kendine.
hll spr dvm.
bu aralar bir tuhafsın, git bir yüzünü yıka ayrıca çok ayıp ettin arkadasın senin için neler yaptı hiç tınmıyorsun. asıl tınmayacağın kişileri de çok tınıyorsun. bir ortayı bul normalleş artık. sahurda iyice ye iç, başın beynin dönüyor sonra gelip benden bulma.
sevgili ben,

bu zamana kadar bir sürü yanlış yaptın. en çok da aşkla ilgili. çok sevildin o sevgiyi taşıyamadın terk ettin.çok sevdin karşındaki adam senin onu sevdiğinin yüzde biri kadar bile sevmedi terkedildin. kaldıramadın terkedilmeyi. çok ağladın, yıprattın kendini. sanki herşey bitmiş gibi davrandın. ondan başka kimse yokmuş gibi. hayatın bitmiş gibi. oysa sana değer veren adamların kıymetini bilemediğin için hak etmiştin sen. yaşadın işte. ve şimdi sıfırdasın. 4 yıl emek verdiğin işinden ayrıldın. sevgilin seni terk etti. artık acı duymuyorsun. hatta neden onca zaman kendine işkence ettiğini hatırlamayacak kadar uzun zaman geçmiş gibi geliyor. oysa sadece 1 yıl geçti terk edilmenin üzerinden. sıfırdasın. yanında her daim sana destek olacak ailen, güvendiğin dostların ha bir de umutların var. en baştan başlamak için umutların.. umuyorum artık akıllanmışsındır.
ağlamak sana çok yakışıyor.
böyle bir soru sormamak için her şeyi yaparım.

durdum. oh dedim daha kötü olabilirdik. birine de çarpmadık. durdum. bir saniyelik düşünceler sanki yıllardır beynimden geçiyormuş gibi durdum.

sanatlı cümle kurma sevdam kendini o an da belli etti.
-baba, bir şeyinin olmadığını söyle!

nasıl bir ses tonuydu hatırlamıyorum. kalbim delicesine çarpmıyordu biliyorum. korkuyordum. tedirgin bir korku. bir şekilde cevap istiyordum. iyiyim ya da kötüyüm. sesini duymaktı isteğim o an.

+iyiyim. sen iyi misin?

olabilecek cevapların en güzeliydi. düz, vurgusuz, olabildiğine soğuk ama canlı, hayatta.

-ben de iyiyim, hadi çıkalım.

camlar elimi kesmesin diye dikkat ettim, çıktık. babama baktım, bana baktı, güldük. en iyi bildiğimiz şeyi yaptık. birbirimize sarılmaktan ziyade birbirimize bakıp gülmek bizi rahatlatabilecek tek şeydi.

türk insanı, yardım sever ve evet gerçekten iyilik sever. onlarca insan, teşekkür ederimler, sağolunlar, iyiyizler... bitmek bilmeyen bir yalnız kalma ve eve gitme çabası daha doğrusu isteği.

bugün babama demiştim ki, bak ben olmasaydım sana kim yol arkadaşı olucaktı? nası eğleniyoruuz baksanaaa!!!
güzel yol arkadaşlarıyız biz babamla.
yolda alakabak arayan, durup yemek yemekten zevk alan, patlamış mısır, meyve yiyen, aynı anda su içen, radyonun sesini açıp-kısan..
birbirine gülen insanlarız.

bugün her şey olup bittikten sonra eve geldiğimizde birbirimize tekrar bakıp gülebildiğimiz için çok mutluyum.

ve böyle bir soğuk kanlılığı tekrar yaşamamak için elimden geleni yaparım.
ulan sen ne zaman akıllanacaksın amk gerizekalısı. herkese şüpheyle yaklaşıp aslında herkese çabuk güvenmek de ne? dürüstlüğe arkadaşlığa önem veren insan mı kaldı artık. bu kadar saf mısın? daha akıllanman için kaç kişi canını yakacak, daha kaç kişinin canını yakacaksın?
insan birini sevmeden nasıl yaşar?

biz çok yorulmuşuz. üzülmeye, ağlamaya, çözümler düşünmeye, anneme... hepsine yorulmuşuz.
insan sevdiğine nasıl uzak kalır? hem özleyip hem ondan uzak kalmayı nasıl isteyebilir? annem nasıl evrildi böyle içimde?
sorular sormaktan sıkıldım artık. bulamıyorum çünkü tek bir cevap bile. vicdanımı rahat ettirecek tek kelime bilmiyorum, yok sözlüklerde.

annem benim kalbimde bir nasır. her gün büyüyen bir nasır. sanıyorum ki her defasında acımaz artık içim, sızlamaz kalbim. ama her defasında şaşırtıyor annem beni.
ben çok yoruldum vicdanımın sızlamalarına kulak tıkamaktan. yapamıyorum çünkü. ağzımdan çıkan o kapkara cümleler anneme çarparken, boyarken onun yüzünü ölüyorum ben. canı yansın istiyorum en az benim kadar. bunu düşündüğüm için nefret ediyorum kendimden. içim soğumuyor bir türlü..

seni hayatım boyunca affetmiycem dedim ona.
şimdi yineledim bu sözümü başka bir olayla.
ben onların çocuğuyum, annemin olduğu kadar babam da kızıyım. nasıl babamın bana zarar vermek isteyebileceğini düşünür? o arabadan çıkamasaydı diye nasıl dileklerde bulunur? bu nasıl bir kin nefrettir? ben anlamıyorum almıyor kafam. böyle bir sevgisizlik görmedim ki ben.

yedi kat el, iyi misin diye sorarken annem nasıl gönül rahatlığıyla uyur ve bir kez bile sormaz nasıl oldu, bir şeyin yok dimi? diye...
bu zamana kadar geçirdiğim en berbat andı, ben kimseyi kaybetmedim ölüm bana uzak, bilmem nasıl bir dünya..
oysa o gün yanımdaydı, babamdaydı eli.. babam benim hayatım. hayatımıza dokundu elleri.
baba iyi misin diye sorarken ezbere çıktı kelimeler ağzımdan. saçma olduğunu biliyordum çünkü, bişi olmazdı babama. olamazdı.

hal böyleyken annem, annem nasıl olur da donuk gözlerle bakar bütün olanlara?
bu nasıl bir nasır acır her defasında. yeter artık dayanamıyorum. anneme dayanamıyorum. bu cümleyi kurabilmeme dayanamıyorum.

ben soğuk birisi değilim olamadım. olmak da istemedim. bazen anne-baba-kardeş fazla mı kutsallaştırılıyor diye düşünürüm. kan bağı diyor kimisi, buna hiç inanmadım. ne peki öyleyse beni bu kadar bağlayan? 21 yıllık bir hayat mı? göz aşinalığı, alışkanlık ? ? ?
biliyorum hiçbiri değil. sebebi benim. 21 yıllık bir özge. sebebi benim yani, 21 yıldır bitmek bilmeyen, her geçen saniye benimle birlikte büyüyen sevgi..

herkese bıkmadan düşünmeden karşılık beklemeden sundum kendimi, içimdekileri. karşılık da aldım herkesten, kimi sevgisini verdi kimi hiçliğini, kimi nahoş duygularını. bütün karşılıklarımı da sevdim yeniden. beni ben yaptılar çünkü, yürüdüğüm yollara taş oldular. kimi pürüzlüydü kimi dümdüz. ki zaten bi karşılık da istememişken kimseden kısa günün karıydı her biri benim için. ondan sevdim işte.

anneme bıkmadan düşünmeden karşılık beklemeden sundum sevgimi. sunduk. fatma da babam da.. sırf anne veya eş olduğu için değil. meryem olduğu için. bizim yanımızda olduğu için. yüzünü görebildiğimiz sesini duyabildiğimiz için, varlığı için işte. ama anne neden sevmiyorsun ki bizi? küçük kızın olarak soruyorum "biz sana kötü bişi yapmadık neden böyle davranıyorsun bize?" canımızı yakma nolur daha fazla, senden nefret edemem bekleme benden bunu eğer istediğin buysa. sen bizi zerre düşünmezken aynısını bizden bekleme, yapamıyoruz işte, yapamıyorum. bir gün bırakıp gidiceksiniz ve ben bunları hatırlamak istemiyorum. ama anılarımda seninle mutlu zamanlarımız hiç kalmadı, hatırlamıyorum. senin gözlerine baktıkça, o hiçliği gördükçe yiyorsun bendeki mutlu anılarını. zaten çok azlar nolur, yalvarırım alma daha fazla elimden onları.

annemsin, içimde iki gıdım değerin kaldı onu da böyle şeyler söyleyerek alma benden dedim, seni bunun için de affetmiycem dedim. iki oldu üçüncüyü kaldıramam dedim. anne nolur nefretini kusma bize, biz senin aileniz, ben kızın özge işte seni sevmekten başka bişi yapmadık nolur artık dur diyemedim. fatmanın her defasında annemin beni sevmediğini biliyorum bari yapmacık davranmasın, demesini duymak istemiyorum. onun üzülmesine katlanamıyorum, onu teselli edicek bir cümlem yok, olur mu öyle şey saçmalama o senin annen seni nasıl sevmez bunu nasıl düşünürsün* diyemiyorum.

şöyle sakin, huzurlu, mutlu olduğumuzu hatırlamıyorum. biz ne zaman o eve taşındık hepsi geride kaldı... dedi fatma. aylar önce ben de aynı cümleyi kurmuştum...
mutluluğumuzu o mavi boyalı evin duvarlarına gömdük demiştim. bu yüzden hep maviyi sevdim. mavi benim annemdi. koşulsuz mutluluğumuzdu. o ev bizim olan son şeymiş."biz" olmayı o evden taşınırken bırakmışız...
anne bizi niye terk ettin?
--spoiler--
koşma yorulduysan, anaforda boğulduysan
sen de korkuyorsan yalnızlıktan
bilme istemiyorsan, bir an bile gülmüyorsan
sen de sıkıldıysan yalanlarımızdan

--spoiler--
kendime söyleyecek öyle çok sözüm var ki, neresinden tutsam da dökmeye başlasam kestiremiyorum...
ama şu an şu boğucu kederin altında yatan sebebi, kırgınlıklarını ve bıkkınlıklarını ve o o iflah olmaz umudunu artık koy bir kenara...
biliyorum kalbin kırılırsa baş edersin hep ettiğin gibi, biliyorum incinen gururun... ve onunla nasıl baş etmen gerektiğini bilmiyorsun ya da bir yolu var mı bunun gerçekten bilmiyorsun...
herkesi mutlu etmeye çalışmanın doğru olmadığını ne zaman görcem? aileni mutlu et, her zaman iyi bir evlat ol, sevgilinle kavga etme anlayışla karşıla. biraz kendimi düşünmenin vakti gelmedi mi? hiç kimseyi düşünmeden yaşamanın bir yolu yok mu?
ben: b
yine ben: b

b: insan kendisine yazı yazar mı lan?
b: yazar niye yazmasın?
b: sen geri zekalısı mısın.
b: laf bulamayınca hakaret et tabi. p.ç.
b: s.ktir git lan.
b: sildiricem bu entryni.
b: hangisi gerçek bendim ya? karıştırdım.
b: tek çift yap en baştan.
b: oo mantıklı.
b: ben ilk küfredenmişim.
b: o küfür değil ki, hakaret.
b: ninem de beni roman yazıyor sanıyor ha.
b: ahaha. buzlu sütüm nerede?
b: sütünü bilmiyorum ama buzlarını sokturtma bir tarafına.
b: ezan okunuyor köpek terbiyesiz.
Gece 4 e kadar otur bekle sonra o gelsin alttan almak yerine bir de trip atsin. Anla artik ya sen anlayissizsin ya da karsindaki yada sanssizzin bilmiyorum ama anla hayatina kimseyi sokmamalisin. Uzulmek istemiyosan kirilmak istemiyorsan yapman gereken sey ortada.
neymiş iki günde iki asırlık değer vermeyecekmişsin anladın mı canım. ne yap ne at uzak dur ondan yoksa çok üzüleceksin farkındasın dimi. bir kafa iznine ne dersin ?
üşengeçlikten ölmesem bari..
korkma ve o beynini kemiren konuyu aç artık ona. bunun vakti geldi de geçiyor bile.
ayakların yere basıyorken aklının senden yükselmesine izin verme.
herkese bir değil iki değil çok şans veriyorsun, bu da seni uzun vadede üzüyor.
get the "lanet" out of here.
iki gram beynin vardı onu da bi vefasızın birasının yanına çerez yaptın.
Salaksin sen yeminlen su katilmamis bi salaksin. Bırak artık insanları kendin gibi zannetmeyi ve uzaklas onlardan cunku iyi
olmak istedigin her an seni uzuyorlar.