bugün

ben bu yazıyı kendime yazdım

böyle bir soru sormamak için her şeyi yaparım.

durdum. oh dedim daha kötü olabilirdik. birine de çarpmadık. durdum. bir saniyelik düşünceler sanki yıllardır beynimden geçiyormuş gibi durdum.

sanatlı cümle kurma sevdam kendini o an da belli etti.
-baba, bir şeyinin olmadığını söyle!

nasıl bir ses tonuydu hatırlamıyorum. kalbim delicesine çarpmıyordu biliyorum. korkuyordum. tedirgin bir korku. bir şekilde cevap istiyordum. iyiyim ya da kötüyüm. sesini duymaktı isteğim o an.

+iyiyim. sen iyi misin?

olabilecek cevapların en güzeliydi. düz, vurgusuz, olabildiğine soğuk ama canlı, hayatta.

-ben de iyiyim, hadi çıkalım.

camlar elimi kesmesin diye dikkat ettim, çıktık. babama baktım, bana baktı, güldük. en iyi bildiğimiz şeyi yaptık. birbirimize sarılmaktan ziyade birbirimize bakıp gülmek bizi rahatlatabilecek tek şeydi.

türk insanı, yardım sever ve evet gerçekten iyilik sever. onlarca insan, teşekkür ederimler, sağolunlar, iyiyizler... bitmek bilmeyen bir yalnız kalma ve eve gitme çabası daha doğrusu isteği.

bugün babama demiştim ki, bak ben olmasaydım sana kim yol arkadaşı olucaktı? nası eğleniyoruuz baksanaaa!!!
güzel yol arkadaşlarıyız biz babamla.
yolda alakabak arayan, durup yemek yemekten zevk alan, patlamış mısır, meyve yiyen, aynı anda su içen, radyonun sesini açıp-kısan..
birbirine gülen insanlarız.

bugün her şey olup bittikten sonra eve geldiğimizde birbirimize tekrar bakıp gülebildiğimiz için çok mutluyum.

ve böyle bir soğuk kanlılığı tekrar yaşamamak için elimden geleni yaparım.