behçet necatigil

entry110 galeri7
    1.
  1. turk sair. döneminin garip ve toplumcu gerçekçi şiir akımlarına rağmen daha çok bağımsız bir söyleyiş özelliği gösterdi. çok sayıda radyo oyunu ve çevirileri de bulunmaktadır. beşiktaş semti insanıdır. bir süre yıldız teknik üniversitesi bünyesinde 'türkçe' okutmanlığı görevinde bulunmuştur.

    (bkz: behçet necatigil şiir ödülü)
    http://www.necatigil.com/
    3 ...
  2. 2.
  3. 16 Nisan 1916 tarihinde istanbul'da doğdu. istanbul Yüksek Öğretmen Okulu'nu bitirdi (1940),Kars Lisesi'nde başladığı edebiyat öğretmenliğini istanbul Eğitim Enstitüsü'nde (1960-Ekim 1972) sona erdirdi. 13 Aralık 1979 tarihinde öldü, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda gömülü.ilk şiiri lisede öğrenciyken, Varlık dergisinde çıkmıştı (Ekim 1935). Şiirde kırk yılını, doğumundan ölümüne, orta halli bir vatandaşın, birey olarak başından geçecek durumları hatırlatmaya; ev-aile-yakın çevre üçgeninde, gerçek ve hayal yaşantılarını iletmeye, duyurmaya harcadı. Arada biçim yenileştirmelerinden ötürü yadırgandığı da oldu, ama genellikle, eleştirmenler, onun için, tutarlı ve özel bir dünyası olan bir şair dediler.

    ESERLERi
    Şiir kitapları:
    Kapalı çarşı (1945), Çevre (1951), Evler (1953), Eski Toprak (1956), Arada (1958), Dar Çağ (1960), Yaz Dönemi (1963), Divançe (1965), iki Başına Yürümek (1968), En/Cam (1970), Zebra (1973), Kareler Aklar (1975), Beyler (1978), Söyleriz (1980).Sevgilerde (1976) son üç kitabı dışında, öncekikitaplarından seçmelerdir.

    Düzyazılarından bazılarını Bile/Yazdı (1979) kitabında topladı.

    Almancadan çevirileri de olan Necatigil radyo oyunları da yazdı, bu alandaki çabalarını Yıldızlara Bakmak (iki oyun, 1965), Gece Aşevi (beş oyun, 1967), Üç turunçlar (altı oyun, 1970), Pencere (dört oyun, 1975), kitaplarında topladı.

    Edebiyatımızda isimler Sözlüğü (1960) ile 220 Türk yazarından 750 roman, hikaye kitabı ve oyunun konu özetlerini veren Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü (1979), onun, öğretmenlik mesleğine ilişkin, ek çalışmalarıdır.

    Eski Toprak ile 1957 Yeditepe Şiir Armağanı'nı Yaz Dönemi kitabıyla da Türk Dil Kurumu 1964 Şiir Ödülü'nü kazandı.Hilmi Yavuz ve Ali Tanyeri'nin hazırladığı Bütün Eserleri Cem yayınevi tarafından basıldı. (I, 1981; II-III, 1982; IV-V, 1983; VI, 1984; VII, 1985). Mektuplar'ı (1989) yayımlandı. Çeviri şiirleri Yalnızlık Bir Yağmura Benzer adlı kitapta toplandı (1984).

    Bütün eserleri Yapı Kredi Yayınlarınca yeniden yayınlanıyor.Ölümünden sonra ailesi tarafından konulan Necatigil Şiir Ödülü 1980'den beri verilmektedir.
    5 ...
  4. 3.
  5. SEVGiLERDE

    Sevgileri yarınlara bıraktınız
    Çekingen, tutuk, saygılı
    Bütün yakınlarınız
    Sizi yanlış tanıdı.

    Bitmeyen işler yüzünden
    (siz böyle olsun istemezdiniz)
    Bir bakış bile yeterken anlatmaya herşeyi
    Kalbinizi dolduran duygular
    Kalbinizde kaldı.

    Siz geniş zamanlar umuyordunuz
    Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
    Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
    Geçecegi aklınıza gelmezdi.

    Gizli bahçenizde
    Açan çiçekler vardı,
    Gecelerde ve yalnız.
    Vermeye az buldunuz
    Yahut vakit olmadı.

    Behçet Necatigil
    19 ...
  6. 4.
  7. --spoiler--
    ben kendini kendisi ve çevresinden uzakta tutabilen, sadece kelimelerin saltanat ve sefasını sürmek isteyen sanatçıları her zaman yadırgamışımdır. usta şair iseler hayranlık duymuş, ama hiçbir zaman içten sevememişimdir. bu şelikde, kendimi ve zamanımı hiçe sayan bir sanatçı olmaktansa, eserlerinde çağından kopmamış, çağının gölgesini satırlarda sürüklemiş bir sıra adamı olmayı tercih ederim. Mallerme'nin sözü doğru tabi; şiir duygulardan değil, kelimelerden doğar. ama seçtiği kelimelere şair kendinden ötede, uzakta, bağımsız; gündelik yaşantılarından, saplantılarından kopmuş, boşlukta bir dünyayı değil; katıldığı, çekim alanı içinde bulunduğu şeyleri koyacaktır. şairin sadece bir hüner olduğunu sanmıyorum.
    --spoiler--

    *
    4 ...
  8. 5.
  9. SOLGUN BiR GÜL DOKUNUNCA

    Çoklarından düşüyor da bunca
    Görmüyor gelip geçenler
    Eğilip alıyorum
    Solgun bir gül oluyor dokununca.

    Ya büyük şehirlerin birinde
    Geziniyor kalabalık duraklarda
    Ya yurdun uzak bir yerinde
    Kahve, otel köşesinde
    Nereye gitse bu akşam vakti
    Ellerini ceplerine sokuyor
    Sigaralar, kâğıtlar
    Arasından kayıyor usulca
    Eğilip alıyorum, kimse olmuyor
    Solgun bir gül oluyor dokununca.

    Ya da yalnız bir kızın
    Sildiği dudak boyasında
    Eşiğinde yine yorgun gecenin
    Başını yastıklara koyunca.

    Kimi de gün ortası yanıma sokuluyor
    En çok güz ayları ve yağmur yağınca
    Alçalır ya bir bulut, o hüzün bulutunda.
    Uzanıp alıyorum kimse olmuyor
    Solgun bir gül oluyor dokununca.

    Ellerde, dudaklarda, ıssız yazılarda
    Akşamlara gerili ağlara takılıyor
    Yaralı hayvanlar gibi soluyor
    Bunalıyor, kaçıp gitmek istiyor
    Yollar, ya da anılar boyunca.

    Alıp alıp geliyorum, uyumuyor bütün gece
    Kımıldıyor karanlıkta ne zaman dokunsam
    Solgun bir gül oluyor dokununca.
    5 ...
  10. 6.
  11. türk şiirinin önemli kalemlerinden birisidir.ayrıca kabataş erkek lisesinde edebiyat öğretmenliği de yapmıştır.
    2 ...
  12. 7.
  13. bayram ziyareti

    gidecek yeri olmayan biri
    aslanları görmeye gitti.

    aslanlar taştan
    o bir insan
    nasıl anlaşırlar?

    anlaştılar.
    4 ...
  14. 8.
  15. gizli sevda

    hani bir sevgilin vardı
    yedi sekiz sene önce,
    dün yolda rasladım
    sevindi beni görünce.

    sokakta ayaküstü
    konuştuk ordan burdan,
    evlenmiş, çocukları olmuş
    bir kız bir oğlan.

    seni sordu
    hiç değişmedi, dedim
    bildiğin gibi..
    anlıyordu.

    mesutmuş, kocasını seviyormuş,
    kendilerininmiş evleri...
    bir suçlu gibi ezik,
    sana yalan söyledi.
    12 ...
  16. 9.
  17. akşam şiiri

    birden hatırlarsın,
    o da seni-birden bazan:
    nerde, ne yapar şimdi
    parlar bir özlem anılar arasından.

    bu akşam ne garip sözcük
    sanki ilk duydum, yadırgıyorum:
    akşam. bilmem bulur muyum
    yollara baksam?

    söner yangın birazdan
    yatışır özlem.
    bir gün karşılaşırız
    bir gün, bir yarım akşam.
    9 ...
  18. 10.
  19. sık sık beşiktaş çarşısında rastlanırdı necatigil' e. birinci sigarasını asla ağzından düşürmezdi, serserilerle sohbet eder, çocuklarla şakalaşır, sürekli şiir yazardı.
    şiirlerinin buhranla dolu gecelerde, kabuslarının sözcüsü olduğunu dile getirendir. onun şiirlerinde mutluluk pırıltılarının üstü kapalıdır.
    *
    8 ...
  20. 11.
  21. şair hakkında yazılmış üç kitabın değerlendirme yazısı için:
    http://www.zaman.com.tr/w...tr/yazar.do?yazino=485119
    2 ...
  22. 12.
  23. "ya ümitsizsiniz, ya da ümit sizsiniz. ya çaresizsiniz, ya da çare sizsiniz."
    behçet necatigil
    12 ...
  24. 13.
  25. 16 Nisan 1916'da istanbul'da doğdu. 13 Aralık 1979'da istanbul'da yaşamını yitirdi. Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi. istanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun oldu. Kars, Zonguldak liseleriyle istanbul Kabataş Lisesi'nde öğretmenlik yaptı. istanbul Eğitim Enstitüsü'nde edebiyat dersleri verdi. "Gece ve Yas" isimli ilk şiiri lise öğrenciliği yıllarında 1835'te Varlık Dergisi'nde yayınlandı. Ardından Yenilik, Yeditepe, Türk Dili, Yeni Dergi, Yeni Edebiyat, Cumhuriyet gibi dergi ve gazetelerde çıkan şiirleriyle tanındı. Sekizi Knut Hamsun olmak üzere otuza yakın kitap çevirdi. Radyo oyunları yazdı, edebiyat tarihiyle ilgili çalışmalar yaptı. ilk şiir kitapları "Kapalıçarşı" (1945), "Çevre"nin (1951) ardından yayınlanan "Evler"de (1953) divan ve halk şiirlerini sıcak bir lirizmle bir araya getirdiği şiirleri yer alır. Ölümünden sonra ailesi tarafından konulan Necatigil Şiir Ödülü 1980'den beri veriliyor.
    1 ...
  26. 14.
  27. 15.
  28. Cumhuriyet döneminin önde gelen şairlerindendir. içe kapanık bir kişilik olduğu söylenir. Belki de bu nedenle şiirlerinde ev teması önemli bir yer tutar. Ev içleri, odalar, içten içe bir yalnızlık hissi kendini belli eder. Necatigil ulusal kültür ve onun mirasından yararlanır. Şiirleri kültürel özle iç içedir. Kendisinden sonra gelen bazı şairleri de etkilemiştir.
    Necatigil aynı zamanda iyi bir çevirmendir. Almancadan yaptığı Rilke, Hamsun çevirileri ilk akla gelenlerdir. Şahsi kütüphanesi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen edebiyat fakültesi'ndedir. Binlerce kitaplık arşiv eşinin isteğiyle bağışlanmıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Necatigil'e imzaladığı "şiirler" kitabında aynen şunlar yazar: "Has Şair necatigil'e sevgilerimle" Bu kitap da üniversite'nin kütüphanesindedir.
    Ne yazmamış ki.

    Ne peygamber, ne de çan çiçekleri
    Ne de buhurumeryem;
    Hep korku çiçekleri
    Oldu saksılarımızı süsleyen.

    Ürkek bezgin baktığımız göklerden
    Yarınlara güvendi umduğumuz.
    Çocuklar, evler ve ekmek...
    Ama mutlu muyuz?

    Zehirli, yeşerirse toprakta
    Bir tohum, içtiği baldırlardan
    Açar korku çiçekleri, yozlaşmış tür.
    Bizden geçmiştir.

    Vardığımız her çizgi bir duvar kesildi
    Kaygan küfler aşamayınca.
    Ve ne olur bilirsin
    Ve güzeldir dünya...
    Yaşamayınca!

    (Korku çiçekleri)
    6 ...
  29. 16.
  30. Filigran

    Kimi kâğıtlar
    Aydınlığa tutsanız
    Çizgi, resim, bir şekil.
    Ya da gizli mürekkeple yazılmış
    Boş görünen sayfa
    Okunur ısıya yaklaştırınca.
    `Kimi şiirler
    Okunur arkasında
    Kendi ateşiniz varsa`
    6 ...
  31. 17.
  32. uzayacaga benzer tutustugumuz lades
    isi gucu birakip mesarliga nazir bi eve tasindim
    Ölüm, sen beni aldatamazsin. aklimda!
    b.necatigil bunu yazdiginda 26 yasindaydi. 37 yil sureyle olume hep lades dedi.
    6 ...
  33. 18.
  34. "anlamını, gizliliğini ilk bakışta gözler önüne dökmek istemeyen, tanındıkça, yakınlaştıkça sevilen şiirleri de şairi gibidir. onun için yaşam bir yüktü, kaldırıp atılması kişinin elinde olmayan bir baş belası gibiydi. belki de geçip giden, akıp kaybolan bir düştü:

    bir gün gelir şahit ister
    bu yollardan geçtiğine

    diyebilen bir adamdı behçet". böyle yazmış bir dostu onun hakkında sanırım yıl 1951.

    behçet necatigil öldü diyorlar, öldü mü dersiniz? sesini hala duyuyoruz, dizeleri yeni yazılmış gibi... böyle birini nasıl ölmüş sayabiliriz? eğer necatigil'in şiir dünyasına girmişseniz onun gerçek yaşamının gizlerini az çok sezmişsinizdir. benim necatigil'le ilk karşılaşmam onun 1954 yılında yazmış olduğu saklı su adlı şiiriyle olmuştur.

    ürperen yaralara çıplak
    havaların değmesi.
    acır.
    korkunuz nerdeyse
    bir şey söylenecek, bir şey sorulacaktır.

    sekiz sokak önceden sezmeniz
    adımlar yöneldi,
    bir daralış gönlünüzde,ortalık karardı.

    anla sıkıntımı geç git dost,
    nedendir sorma.
    gür bitkiler altında bir benim için akar
    alıngan, onurlu
    istemez görsünler saklı su.
    4 ...
  35. 19.
  36. şimdi değil sonra

    Ürperen sokakları süpüren tipide
    Yürürken hızlı
    Şimdi değil sonra
    Vurur yüzünüze aralık kapımdan
    Bir garip yaz sıcaklığı.

    Bir an durursunuz beklemiyor gibi bunu
    içeriye girseniz
    Şimdi değil sonra
    Yaşamak telâşı çekip götürür sizi
    Esen soğuk rüzgârda.

    Şimdi değil sonra
    Bakarsınız yaşamak bir gün bırakıverir
    Sizi benim yollara.
    Bir zamanlar kayıtsız önünden geçtiğiniz
    Eski kapı
    Çıkar sisler içinden karşınıza açık.
    Sahi
    içerde
    Sizin de
    Hayatınız vardı.

    Ve ancak o zaman anlarsınız
    Yıllar önce gösterdiğimi kışı.

    Yazdı
    Şimdi değil sonra.
    2 ...
  37. 20.
  38. SiSLER iÇiNDE iNSANLAR

    Bir büyük kır bu dünya:
    Gece vakti ıssız kır cin peri.
    Bir baş uzanır gibi karanlıktan,
    Gün ortası biri selam verip geçer,
    Düşünürüm kimdi.

    Tenha sokaklarda giderken yalnız,
    Durdurur bir başkası beni dalgınlığımda;
    Sallanır iki el, anlatır bir ağız,
    Kırık dökük sözler kalır akılmda:
    - Görüşelim, siz şimdi nerdesiniz?

    Sisler içinde insanlar, çoğu yakınken uzak;
    Bir yerden tanıyorum, ama nerden?
    Ardından bakarım, köşeyi döndü mü yok:
    Bir yarım rüzgar değer gider yüzüme
    Eski bahçelerden.

    Uykuların eşiğinde aynı şey:
    Yılların ötesinden biri
    Sisler içinde seslenir: -Hatırla!
    Gölgeler gibi erir uzatsam ellerimi,
    Buğularda.

    Sisler içinde insanlar, gün ortası, geceleyin;
    Hangisi gerçek, hangisi düş, şaşırdım.
    Daha demin vardı, şimdi birdenbire yok
    Issız bir kır akşamı
    Bu benim yaşadığım.
    1 ...
  39. 21.
  40. Ve susmak
    Bir denizin çekildiği
    Bir rüzgarın kesildiği
    Anlaşılınca

    Boştur konuşmak
    ilk iskele
    Kurtuluş
    Yanaşılınca

    Ne selam, ne veda
    Felaket bir vapur
    Çık hemen
    Bir yağmur serin, ince.
    2 ...
  41. 22.
  42. zorluklar varsa arada, insansın!
    engellere harcanmayan güçler ne güne,
    dayat ki, yaşadığını anlayasın!

    gibi umutları yeşerten dizeleri sahiptir.
    2 ...
  43. 23.
  44. GiZLi SEVDA

    Hani bir sevgilin vardı
    Yedi-sekiz sene önce
    Dün yolda rastladım
    Sevindi beni görünce

    Sokakta ayaküstü
    Konuştuk ordan-burdan
    Evlenmiş, çocukları olmuş
    Bir kız, bir oğlan

    Seni sordu
    Hiç değişmedi dedim
    Bildiğin gibi
    Anlıyordu

    Mesutmuş, kocasını seviyormuş
    Kendilerininmiş evleri
    Bir suçlu gibi ezik
    Sana selam söyledi.
    4 ...
  45. 24.
  46. nerden niçin mi geldim
    bilmeden bir şey diyemem
    ya siz?
    hem hiç önemli değil.
    geldim, yer açtılar, oturdum
    girip çıkanlar vardı
    zaten ben geldiğimde...
    behçet necatigil
    4 ...
  47. 25.
  48. seni yaşamak

    seni her özlediğimde sevgilim,
    gökyüzüne bakıyorum;
    göğün mavisinde gözlerini görüyorum çünkü.
    seni her özlediğimde bir tanem,
    denizlere bakıyorum.
    ufuğa bakınca mucizeni görüyorum çünkü.
    seni her özlediğimde bir tanem,
    kuşlara bakıyorum.
    o kanatlardaki özgürlüğünü görüyorum çünkü.
    ve aşkım, seni her özlediğimde,
    adında isyan ediyorum.
    seni özlemek istemiyorum ben,
    ben seni yaşamak istiyorum,
    seni her özlediğimde sana bakmak istiyorum
    ve seni sende görmek sadece
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük