çok kötü. sanki ayakkabının altına diken koyup öyle gezmek zorunda olan biri gibi hissediyor insan. yok arkadaş, allah işini bilmiyor kesin kanaat getirdim.
bu bazen öylesine artıyor ki kendine bile tahammül edemeyecek duruma geliyorsun. sırf zorunlu ilişkiler etrafında birileriyle konuşmak bile bana bazen yorucu geliyor açıkçası, suratına bakmak zorunda olduğum insanlarla aynı yerde bulunduğum günlere şöyle bir bakıyorum da gerçekten de çok acı doluydu. oturup hiçbir şey paylaşamayacağın insanlarla yaşadım ben. bu beni üzdü, kalbimi kırdı, hatta ara ara çıldırttı ve kavga ettim, kovuldum, sürüldüm bazen dayak yedim çok pis vurdular ancak yine de tahammül etmeyi, sindirmeyi, boyun eğmeyi öğrenmedim.
toplum denen bok çukuru sizi baskılayarak kontrol altına almaya çalışıyor alamazsa sizi vahşi, geçimsiz, uzak durulması gereken biri olarak gösteriyor ve bu algı insanları size karşı kinli yaklaşmaya sevk ediyor.
Yolda yanımdan geçen insana bile tahammülüm kalmadı; hayvanlara kötü davranan insanlara, çocuklarını umursamayan annelere, kadınını üzen adama, çiçekleri koparan canilere, bu dünyanın düzenine, benim kendime tahammülüm kalmadı.