liyakatın ortadan kalkması yetmemiş gibi bir de siyasetin camiye ve kışlaya sokulmasının sonucunu osmanlı acı şekilde yaşamıştır.
savaş sonunda silah, techizat, asker sayısı bakımından balkanlarda mukayese bile edilmeyecek şekilde kat kat daha güçlü olan osmanlı tüm balkanları kaybetmiştir.
eğer ingiltere, fransa, italya, almanya olmasa ,amiyane tabirle götü boklu sırbistan, karadağ, bulgaristan, yunanistan'ın çanakkale ve istanbul boğazlarını alıp buraların kontrolünü altın tepside rusya'ya verecek korkusu eğer ingiltere, fransa, italya, almanya'da olmasaydı ve baskı yapıp barışa bu ülkeri ikna etmeseydi istanbul'da bulunan payitaht bursa'ya taşınacaktı.
mehmed şükrü paşa'nın edirne bulgar işgaline uğrayacak uyarılarına-raporlarına "sen 1.5 dayan takviye gelecek" diye cevap verilmiş ama 5.5 ay bulgar işgaline direnen edirne'ye osmanlı yardım edememiş, takviye bile yollayamamış, mehmed şevki paşa bir soykırım'ın da edirne'de yaşanmaması için teslim olmuştur.
düşünün...
ülke savaşta, birlikler cephede savaşıyor.
askerlikle politika birbiri içine geçmiş, terfi tayin liyakate göre değil benim adamım benim partim, benim, cemaat, benim siyasi görüşüm diye atamalar terfi ve tayinler yapılıyor; ittihat ve terakki fırkası ile hürriyet ve itilaf fırkası mensubu subay ve generallerin, sırf siyasi görüş farklılıkları sebebiyle cephede birbirine yardım etmemesi, lojistik destek nakil operasyonlarda "o komutan benden değil" diyerek orduyu işlev dışı bırakması vs sayısız ihanetler askere sırbistan, karadağ, bulgaristan, yunanistan'dan daha fazla zarar vermiştir.
neyse ki avrupa'nın baskısıyla çatalca'da sırbistan, karadağ, bulgaristan, yunanistan kuvvetleri istanbul önlerinde durdurulmuş, londra'da barış görüşmelerinde tekirdağ, edirne gerisinde midye-enez hattı sınır kabul edilmiştir.
unutmadan...
bu dönemde osmanlı'da padişah olan sultan mehmed reşat için halkın taktığı lakap "dolmabahçe noteri" denmekteydi.
düşünsenize...
savunma bakanlığını basıp milli savunma bakanını öldürüyorlar. başbakanın makamında alnına silah dayayıp istifa ettiriyorlar. yerine gelen başbakanı arabası içinde vuruyorlar. devleti değil de mafya düzenini hayata geçirmişler.
tüm bunlara neden olanlar, kim ipi eline almışsa onun istek ve kararlarını onaylayan bir padişah.
tüm bunların olmasında 1. etken kişilerden biri de enver paşa en sonunda iktidarı ele alıyor ve genel kurmay başkan vekili, milli savunma bakanı olması yetmiyor 1913 de önce albay, 1917 de (3-4 yıl içinde önce albay) sonra orgeneral oluyor.
türkçesi çekirge gibi sıçrıyor mu, allah yürü ya kulum demesi mi, padişah damadı mı olması bilinmez ama önce sultan reşat (dolmabahçe noteri) bu siyasilerin oyuncağı olup tüm yaşananları onaylaması, bunların aktörlerini ödüllendirilip üst makamlara getirilmesi yetmemiş...
o dönemden başlayan avrupa hayranlığı öyle bir hale gelmişti ki siyasetçilerin makam mevki savaşını ülkeyi yok etme pahasına sürdürmesine seyirci kalan dolmabahçe noteri olan, ne istedilerse onaylayan padişah sultan reşad ve sonrası avrupa'nın noteri olacak vahidendin ecdadım diye tarihim diyen övünen milletin ordu komutanları, genel kurmay başkanlığı komuta heyeti - kurmayları başta olmak üzere alman olacaktı.
aslında osmanlı devletinin yıkılışı yok edilişi 1913 yılıdır. 1913 sonrası osmanlı devletinin var olması sadece osmanlı'dan kim ne kadar pay alacak sürecidir.
batı trakyalı biri olarak söylüyorum, savaşın iğrenç yüzüne dair pek çok hikayeler vardır köylerde. olay sadece yunanların-bulgarların yaptıkları da değildir, savaş her şekilde, her taraf için iğrençtir. ben bizim tarafın yaşadıklarını biliyorum ama bizim tarafta az yaşatmamıştır insanlara.
denizde yapılan hatalarımızdan birisinin de zaten zayıf olan donanmayı ağırlıklı olarak bulgaristan'a yöneltmek olduğu savaşlardır. gemilerimiz kayda değer bir deniz kuvveti olmayan bulgaristan'ın kıyılarını ablukaya almaya yönlendirilince yunan donanması ege denizi'nde rahatlıkla cirit atmış ve ege adaları'nı birer birer işgal etmiştir (gerçi sonradan gemilerimizin bu cenaha yönlenmesi de bu durumu engelleyememiştir maalesef). bulgarlar bir zırhlımızı torpillemeyi başarınca kendileri bile şaşırmış ve sonradan bunu her yıl önemli bir olay olarak kutlamışlar.
acı sonuçlarından biri de ege adalarının büyük bir bölümünün yunanistan'a kaptırılması olan savaşlardır. midilli, sakız gibi anadolu'ya çok yakın adalar bile donanmamızın o dönemdeki zayıflığı nedeniyle yunan donanması tarafından işgal edilmiştir.
türkiye'de milli iktisat fikrinin güçlenmesine ve belirgin bir şekilde ivme kazanmasına neden olmuştur. balkan hezimeti sayesinde okullarda intikam köşeleri oluşturulacak, klasik liberal anlayışının yerini list'in milli iktisat fikri almaya başlayacaktır. rumlara karşı boykot hareketi de ve dünya harp tarihine geçmiş averof zırhlısı olayı falan hep bu bağlamdadır. milli müslüman burjuvazi oluşturmaya yönelik tasarı özellikle 1. dünya savaşı sırasında istanbul'da kara kemal'in önderliğinde ve taşrada başka ittihatçı önderler tarafından hayata geçme şansı bulacaktır. bu bağlamda. savaş sırasında güçlenen müslüman orta sınıf işte milli mücadele'nin temel dayanağı haline gelecektir. bunları nereden biliyoruz?
kaybedilmesinin en önemli nedeni bu bölgede ittihatçı yapılanma yoğun olduğu için 2.abdülhamid'in balkanlardaki orduyu büyük oranda terhis etmesidir.
elbetteki osmanlıcı bakış açısı sebebiyle kaybetmemizin nedeni ittihattır, siyasallaşmadır.
asla ordunun terhisi değildir.
osmanlı'nın iç meseleye terhis sorunu ile yaklaşması neticesinde yaşanan 1.balkan bozgunun ardından, 2.balkan savaşında edirne'nin yeniden topraklarımıza katılmasının baş mimarı ittihat'tır.
gümülcine'yi bulgarlara bırakmamak için ''batı trakya türk cumhuriyeti'ni'' ilan eden yine ittihat'tır.
oysa ki bu cumhuriyet ilerleyen süreçte osmanlı-bulgar işbirliği ile bulgarlar lehine dağıtılacaktır.
ayrıca öncesinde trablusgarp'te efsanevi bir direniş sergileyen kadro yine ittihatçıdır.
Ayrıca buradaki Türk düşmanı Hain köpeklere diyeceğim tek laf
Ahrar fıkrası yanlı subaylar orospu çocukluğu yapmayıp cepheden irdusunu kaçır masa idi ne selanik ne varna nede edirne düşerdi
Yunan ve bulgar eşkıyaları (Çapulçu ordusu) bizle baş edemezdi...
Abdülün hain subayları yaktı bizi..
