bugün

abbas kiyarüstemi'ni 1999 yılı yapımı filmi. şiirseldir.

(bkz: füruğ ferruhzad)
eğlenceli diyalogları bulunan ve pastoral yönüyle doğa aşkımı canlandıran filmdir. şiddetle tavsiye edilir efenim.
imdb puanı 7.4 olan (bence 7.7 olmalıydı) şiir gibi filmdir. füruğ ferruhzad'ın şiiriyle bütünleşmesi ki ismini de ordan alır (rüzgar bizi sürükleyecek) ayrı bir güzellik katmıştır filme...

1999 iran yapımı Abbas Kiyarüstemi eseri olan bu film Bir grup gazeteci ve üretim mühendisinin, yerel matem ritüellerini araştırmak ve belgelemek amacıyla bir Kürt köyüne yaptığı yolculuğu ve köye gelmeleriyle yaşananları konu alır.

filmin en can alıcı sahnesinde, mühendis olarak köye gelen behzad süt bulmak için köylülere baş vurur ve sonunda süt alabileceği bir ahır bulur. fakat ahır toprak evin bodrum katındadır ve zifiri karanlıktır. evin sahibi yaşlı kadın karanlığa doğru seslenir:

''Zeynep, bu bey için süt sağ.''

karanlık ahırdan narin bir ses cevap verir;

''Gel içeriye.''

şaşkınlık içindeki behzad karanlık ahıra girer, ama karanlığın ortasındaki kendisi için süt sağmakta olan o sese vurulmuştur bir kere. tutamaz kendini okur aklına gelen ilk şiiri:

Ey sevgili, evime gelirsen eğer; bana bir lamba getir.
Ve caddedeki o mutlu kalabalığı izleyebileceğim bir pencere...

mühendis bir an kendine gelir ve durumu izah etme isteğiyle ''sana bir şiir okuyayım; Sen sağarken vakit geçiririz.'' der.

karanlık ama ince ses: ''Oku...'' der.

ve behzad devam eder:

Ne yazık, kısacık gecemde,
rüzgar yapraklarla buluşmak üzere.

Kısacık gecem harap edici ıstırapla dolu.
Dinle!
Duyuyor musun gölgelerin fısıltısını?
Yabancıyım ben bu mutluluğa.
Alışkınım bu umutsuzluğa.

Dinle!
Duyuyor musun gölgelerin fısıltısını?
Orada, gecede, bir şeyler oluyor.
Ay kızıl ve endişeli.
Ve her an çökebilecek bu çatıya bağlanmış.
Bulutlar; yas tutan bir kadın yığını gibi bekliyorlar yağmasını yağmurun."

Bir an...
ve sonra hiç.

Bu pencerenin ardında gece titriyor.
Ve dünya duruyor.
Bu pencerenin ardında bir yabancı,
beni ve seni arıyor.
Sen, yeşilliğinde,
aşk dolu ellerimin üstüne ellerini, o yanan hatıraları, koy!

Ve hayatın sıcaklığıyla dolu dudaklarını,
aşk dolu dudaklarımın dokunuşuna bırak.

Rüzgar bizi sürükleyecek...

karanlıktan o güzel ses son bir kez daha seslenir; '' sütün doldu''

behzad yüzünü bile göremeden aşık olduğu kızın esrarı ve merakıyla veda eder karanlığa...

Filmin genelinde de, Ferruhzad ve Ömer Hayyam gibi pek çok iranlı şairin yaşam ve ölüme ilişkin şiirlerine göndermeler vardır.

1999'da Venedik Film Festivalinde Altın Aslan ödülüne aday gösterildi. Burada Büyük Jüri Özel Ödülü (Gümüş Aslan), FIPRESCI ve CinemAvvenire ödüllerini kazandı.
bir zamanlar anadolu da ki meşhur elma sahnesinin orjinalinin olduğu film.
6. dakka : http://www.youtube.com/watch?v=GlI2lqEx7lQ
efsanevi diyalog ve sahnelerin yer aldığı muhteşem ötesi bir film. sıradanlığın bu kadar sık dokunarak işlendiği başka filme şahsen rastlamadım. tipik gazeteci oryantalizminin silinip atıldığı, bunun yerine behzad'ın köylülerle ortak bir yaşam sürmeye başladığını görmek mümkün. telefonla konuşma sahneleri ve son sahne bir başkadır.