-atatürk diktatördür.
-e demokrasiyi ingilizler mi kurdu o zaman? biraz makul olun.
-atatürk devrimcidir.
-elinin altında ordu vardı beyler, siz atatürkü kontrgerilla mı sanıyorsunuz?
-atatürk darbecidir.
-öeh artık, şu ülkede biri de etiketlemesin şu adamı yeter laaan.
diktatörlük örneği isteyenler adolf hitler gibi liderlere göz atmalıdır. ya da her türlü ideoloji uğruna kıyımdan kaçınmayan, düşünceyi kabul ettirmek adına zor kullanan, savunma gibi kutsal bir davranış yerine saldırmak gibi alçakça eylemlerde bulunan insanlara.
tabiki de değildir diye yanıtlanması farz olan bir cümledir. zira dikta etseydi cumhuriyet rejimini kurmaz, çok partili düzene geçmez, inkilaplar yapmazdı.
Atatürk'ün diktatör olmasından ziyade burjuva milliyetçiliğini temel alarak ve emperyalizme karşı kazanılan ulusal savaş ve feodal sistem karşısında burjuvazinin ilk dönemindeki ilerici devrimci reformlarıyla karşısına aldığı eski osmanlı geleneği , islamcı gericiliğine ve feodal ağa babaları sınıfına karşı uygulamak zorunda olduğu yeni kurulan devletin totalitarizminden dolayı totaliter bir lider olduğunu farkedebilenler için sorunsal olmayandır. Yani diktatör değil totaliter bir liderdir. Zira diktatörlük faşizm ile somutluk kazanır .Hitler'in uyguladığı faşizm ve diktatörlükken , Atatürk'ün yaptığı da aynen Stalin'in dönemin koşulları ve hedefi içerisinde belirlenen devrimler ve devrimlerin korunması çabaları sonucu devlet totalitarizmini ve totaliter liderliği benimsemedir. Ancak bu kişisel keyiflerinden dolayı değildir , tarihsel materyalizm ve devrim sürecinin devrimci özneyi yapmak zorunda bıraktığı eylemlerden ve karşı-devrim sürecinin gericiliğine karşı almak zorunda bıraktığı önlemlerden ibarettir.
Ancak elbette tarih ve uluslar hem Stalin'in Katyn Ormanı katliamı hem de Atatürk'ün Dersim katliamı gibi totalitarizmin zaman zaman faşizme kaçan uygulamalarını da asla unutmayacaktır.
Ayrıca Atatürk'ün ideolojisini ve onun burjuvazi milliyetçiliğini darbelerle bir kapitalist-faşizme götüren Kenan Evren gibi asıl diktatörler dururken mezarında yatan adama saldırmak da işin dinci-faşist ipneliğidir.
hilafeti ve saltanatı devam ettirmeyip, padişahların diktatörlüğü düzenini ortadan kaldıran, halkın kendini yönetmesini
sağlayan atatürk acaba diktatör müdür diye sorulması gerekir.
hayır değildir, çünkü; 1922 yılında diktatörlüğün ta kendisi olan monarklık rejimine son vermiş, ardından onun kalıntısı kıvamındaki çirkin kopya halifeliği dünyevi bir kurum olmaktan, dahası bir kurum olmaktan çıkartmıştır.
yunanlılar, izmir' den çıkartma yaptıklarında bile işlerini 1.tbmm' de alınan kararlarla yönetmiştir. 2.tbmm zamanında da, cumhuriyet halk fırkası na alternatif olarak hürriyet ve itilaf fırkası' nın kurulmasını bizzat teşvik etmiştir. ancak daha sonra ülkede gerici ayaklanmaları ve din tacirlerinin kışkırtmaları sonucu ödemişte kubilay' ın kafasının kesilerek -ki bunu yapanlardan biri de bülent arınç' ın bir atasıdır- zorbalık yapılmasından sonra parti kapanmıştır.
çok eleştirilen istiklal mahkemeleri' nin kararlarından sadece 154 ünün (kaynakça: uğur mumcu, `kemalizm sendormu ve pax amerikan) infazla sonuçlanması çok büyük bir yüzdeyle affa gidilmesi, diğer ülkelerdeki devrim mahkemelerinin ise (örneğin fransa' da tribunale revulitionair) sivil-isyancı demeden binlerce kişiyi doğraması da, kıyas yoluyla yapılan ayrı bir tarihsel inceleme metodudur.
atatürk diktatör değildir çünkü; dinci tınılar taşıdığı başından beri bilinen hürriyet ve itilaf fırkası ile 1920' de mustafa suphi tarafından kurulan türkiye komünist partisi' nin yaşamasına izin vermiştir.
ayrıca, 9 umde de düzenlediği devletçilik politikası gereği, devlet güdümünde özel sektörü (yabancı sermaye de belli ölçülerde dahil olmak üzere) desteklemiş ve monopolist piyasa oluşturmamıştır. (1931-1938)
şimdi bunları oturup bir orta okul inkılap tarihi dersi gibi anlatmamın sebebi de, bütün bunları bildikleri halde bu soruyu sormaya meyleden provakatörlerin fiillerinin amacının neye ve hangi sakat yoldan gidildiğine ışık tutmak içindir.
sorunsal değildir. atatürk, kelimenin "terim/kavram" anlamıyla bildiğin dikta rejimi uygulamıştır atatürk, dönemsel açıdan jakobeniktir, bu açıdan atatürk'e yapılan diktatörlük atfı sorunsal olmaktan çıkar, gerçektir yani.
postmodern kemalist akademik adamlar her ne kadar "dönemin şartları müsait değildi" dese de, böylesi bir tarih algısı, ancak bebekleri kandırabilir. augusto pinochet ve kenan evren için de birileri çıkıp "dönemi şartları bunu gerektiriyordu" diyebilir.
iki dakika size öğretilenin dışında düşünebilmeniz için en az 5816 tane sebep sayabilirim.
(#3428253)
ve de yüce atatürk...
ben anlayamadım bu durumu. hocam, kaynak götüm demesen bile bari yazsaydın altına, lise 1. sınıf tarih kitabından alıntıdır diye. zaten ortaokul mantığı demişsin ama...
doğrudan alıntı: "ermeniler bize kötü davranmışlar, hep bizi öldürmüşler, o yüzden biz techir yasasını çıkartmışız." ilkokul 5. sınıf öğrencisi çetin akyol.
şaka gibi. öncelikle 1922 yılında monarşiye son verdikten sonra bir süre çok partili sisteme geçmiştir atatürk, ancak ondan sonraki süreçte kendi uygun gördüğü yol planını uygulayabilmek için tüm muhalif sesleri kısmıştır, kapatmıştır, dağıtmıştır. bir nevi 'alan atar olum' durumu olmuştur türkiye, ve taç atışını atatürk kapmıştır. ayrıca 1924'te tkp kapatılır ve yeraltı çalışmaları yapmaya itilir. ayrıca bundan önce de tkp üyeleri nedeni bilinmeyen sebeplerden ötürü kaybolmuş ya da ölü bulunmuştur.(1)
kıyım için istiklal mahkemelerine gerek kalmamıştır, zaten menemen ve şeyh sait isyanlarında yeterince kıyım yapılmıştır. kaldı ki şeyh sait çoğunuzun ezberlediği gibi dinsel bir ayaklama değildir. atatürk kürt aşiretlerinin kurtuluş savaşına katılmaları için kürtlere birtakım vaatlerde bulunmuştur, ancak cumhuriyet ilan edildikten sonra kürtleri sindirme politikasına gidilmiştir ve kürt aşiretleri devrim niteliğinde bir isyan tertiplemişlerdir. atatürk ise ordu sayılabilecek büyüklükte birliklerle doğuyu işgal etmiş ve tarih sahnesinin arkasında çok derinlere gizlenmiş bir kıyım yapmıştır.
devletçilik uygulamasının sebebi, yabancı bujuvazinin türkiye'ye uğramamasıdır, zira kendi ülkelerindeki yıkımın küllerinden yeni yeni yapılanmaya başlayan ülkelerin türkiye ile uğraşacak gücü yoktur. atatürk'ün anti-monopolist olması gibi bir durum da söz konusu değildir.
hala ortaokul kitabı tadında takılan arkadaşlara söylüyorum. düşüncelerinize saygılıyım ancak düşünceleriniz tek kaynaktan oluşmuş düşünceler. bu nedenle saygım minimuma iniyor. lütfen farklı tarzda kaynaklardan faydalanarak düşünmeye çalışın.
Evet; Karar alma ve uygulamaya geçişi oldukça hızlı olmuştur ve bir diktator tadındadır diyebiliriz. Ancak günün şartları seçim yapmak, oyları saymak, meclis kurup kararı onaylatmak ve diğer siyasi gereklilikler için pek el verişli değildi. Onun fikirlerini oturtmasındaki kararlılığı sayesinde içinde bulunduğumuz durumdan bu kadar hızlı çıkabildik. Bu noktayı unutmamak gerek...
bu sorunsalın sorunsal olmkatan kurtulması için öncelikle diktatörün ne demek olduğunu anlamak gerekir. onun için hemen iki kaynağa yöneliyoruz:
"herhangi bir kurum, yazılı ya da yazılı olmayan yasal düzenlemeler veya başka bir sosyal ve/veya politik faktör tarafından sınırlanmamış bir liderlik." *
"Bütün siyasi yetkileri kendinde toplamış bulunan kimse" *
evet. şimdi derin bir nefes alın ve tekrar soruyu tekrarlayın. şimdi bu da nerden mi çıktı. bugün pervez müşerref istifa etmiş de ordan anımsadım. valla suçum yok.
çekinmeden, gocunmadan, utanmadan evet diye yanıtlanması gereken sorudur. zira o zamanın şartları neyi gerektiriyorsa atatürk oydu. mecliste yaptığı bir konuşmada cumhuriyet karşıtlarına yönelik olarak "cumhuriyet ilan edilecektir, fakat ihtimal bazı kelleler gidecektir" demesi de bunun bir göstergesidir. bunun için suçlanabilir mi? asla. koşulların gerektirdiği şeylerin çok iyi farkındaydı gazi ve gereken neyse onu yapmıştır.
Bir devletin idaresinin, kayıtsız şartsız bir kişinin elinde bulunduğu yönetim şekli. Yöneten kimseye de diktatör adı verilir. Kelimenin aslı, Latince dictator kelimesidir. Bu yönetim şekli, ilkin Roma Cumhuriyeti devrinde kullanılmıştır. Memleketin güvenliğini ilgilendiren acele bir durum karşısında, bir kimse senato tarafından yedi yıl süresince diktatör olarak tayin edilir ve memleket bu yıllar içinde, o kimsenin, kayıtsız-şartsız idaresinde bulunurdu.*
buna ek olarak da diktatörler bütün egemenliği kendi üzerine alırken kişisel çıkarları en üst derecede tutarlar.
atatürk'ü diğer diktatörlerden ayıran nokta da bu. diktatörlük yaptığı yıllar içerisinde kişisel çıkarları için tek bir adım atılmamıştır. ki zaten vasiyetinde de kişisel tüm varlıkları devlet hazinesine devredilmiştir.
klasik ve acı olacak ama kötü niyetli olarak o damgayı vuran arkadaşlara şunu da söylemek lazım. keşke atatürk padişahlık sisteminde diretip padişah olsaydı. şimdi en azından satılmış kişileri seçiyormuş gibi yapıp da başbakan yapıp kendimniz kandırmazdık.inanç boşluğu yaşayıp gerekli gereksiz kişilerin arkasından koşup saçma sapan i
nançlara sapmazdı türk milleti. ve en azından atatürk tarafından yetiştirilmiş cengaver bir evlatla daha da ileri gidebilir inönü, menderes gibi basiretsiz siyasetçilerin eline kalmazdık.
halka rağmen devrim yapanlar genelde diktatör olur.
halkın inancına rağmen inancını yok etmek isteyen bir lidere de çoğunlukla diktatör denir.
şu an çoğrunluk müslümandır.
çoğunluğu esas alarak yapılacak islami devrim halkın devrimi olur.
onun vefatından bu yıl tam 70 yıl geçmiştir ve onun için söyleyebileceginiz bir bed söz ile kendinizi demir parmaklıklar ardında bulabilirsiniz.
diktatörlerin manevi şahsiyetlerini kanun ile korumaz peşinden gelenler. misal hitler, tam bir diktatördü kimse onun manevi şahsiyetini kanu ile koruyor mu? degil mi ama.
tabiki diktatördür şeklinde cevap alacak soru(nsal)dır.
hala yalan dolanlarla yaşamayı seviyoruz.
kendimize bazı şeyleri itiraf edemiyoruz.
ama atatürk "diktatörün dik alasıydı"
kendini ve kendi fikirlerini çok beğenirdi.
dediğim dedikti.
pire için yorgan yakardı.
ama vatana çok faydası oldu.
o ayrı.
o zaman alpaslanın resimlerini de asalım okullara? ya fatih sultan mehmet han? onların resimleri yoktu ve hiç olmadı(tarihi bilgi, değer olarak olanlar başka)
çünkü onlar diktatör değildi...
cevabı evet olan soru. devleti yıllarca tek elden yönetip sendikaya dahi izin vermeyen birisi elbetteki diktatör sıfatını hak etmiştir. istiklal mahkemelerindeki olayların, padişah soyunun sürgününün sözünü bile etmiyorum.