Çok çok Sevilen bir arkadaşın trafik kazasında vefat etmesidir. Yanında ki kişi, 4 üncü kazasından da sağ kurtulmuş. Kafayı yiycem. Nasıl böyle bir şey olabilir.
bi arkadaşım vardı liseden. Çok severdim. ölmeden dört gün önce görüşmek istemişti ''sen ayarlarsın bizimkileri topla da görüşelim herkesi çok özledim'' demişti. Ayarlayamadım. Gerçekten ayarlayamamıştım kimse gelmek istememişti ama
Öldükten üç gün sonra aramışım annesi açmıştı telefonu ''yok kızım üç gün oldu gideli'' dedi devamında ne o konuşabildi ne ben.
Acı bi durum. Ben o zamana kadar insanlar yaşlanınca ölürler ya da benim hayatımdaki insanlar hep öyle olacak sanıyordum.
Az once hamsterimin öldüğünü gordum ve hungur hungur aglamaya basladim. Aglarken bu basliga denk geldim ve gecen sene 22.12.2017de kaybettigim arkadaslarim geldi aklima. Aglama sebebim degisti.
Allah rahmet eylesin kardeş. 23 yaşında gencecikken en yakın arkadaşımı kaybettim. Sadece arkadaşım değil benim de bir parçam öldü o gün. Başın sağ olsun.
Genç bir şahsın toprakta curuyecek olmasına bünye zor alışır. Bir de bu her gün görülen,sevilen bir arkadassa. Lise 2 de iken aniden sınıf arkadaşımızin intihar haberini almıştık,bir süre yerine bakıp içimiz acıdı sonra sanki başka okula gitmiş gibi kabullendi herkes ve hayatına devam etti geride kalanlar.
hayatın verdiği ibretlik derslerden biridir. Zamanın bir çoğunu onunla geçirirsin, onunla çabalarsın, onunla gülersin. Birlikte saçmalarsınız, birlikte çalışırsınız ancak hayat dur der. Onca uğraş çaba sadece hatıralara gömülür kalır.
ölümün iyisi kötüsü olmaz. bir arkadaşı/tanıdığı kaybetmek her zaman hayatın aslında süprizlerle dolu olduğunu ve her an hepimizin başına bir şey getirebileceğini tekrar tekrar anlamamı sağlıyor ve minik bir depresyon..
sıra arkadaşın, aynı heyecanlardan aynı hayallerden beraber geçmişsin. hayat savurmuş bir yerlere, o takılmış bir noktada, yenilmiş lenfomaya.
onunla birlikte gençliği de gömüyorsun o toprağa, kalbi kızı için atan koca bir kadınsın artık.
ailenden kanından birini kaybettiysen, canının bir parçasını buz gibi toprağa veripte hayata bir şekilde tutunduysan eğer hafif bir sarsıntıyla atlatılan kayıptır.
Her ölüm her acı yıkıcıdır.
Hiç arkadaşım olmadı.
Ölümler bana çok tanıdık.
Acısı milyon kere nefes aldığın her an kendini hissettirir.
Nefesin sonlanana kadar.
Lise arkadaşım Ece.
iyi niyetli candan bıcır bıcır bi kız.
Kimsenin kötülüğünü istemez yufka gibi bir yüregi var. Lise bitti yaklasık bir sene sonra 3 yıldır çıktığı çocukla evlendi. Düğününe gittim karşılıklı göbek attık. Güzel giden bir evliliği var ara sıra telefonlaşıyor dertleşiyoruz. Bazı bazı buluşup cay kahve içiyoruz.
Bir gün aradı liseden ulaşabildiğim herkese ulaşıp bı organizasyon düzenleyeyim diyorum ne dersin?
Bana uyar tatlı şey. Mekan ve zamanı söylemen kafi dedim. Neyse 3 hafta sonra bir yerde yaklaşık 26 kişilik bı grupla bi mekanda kahvaltı yaptık. Kimi evlenmiş kimi nışanlanmış kiminin çocugu var kiminin hala aklı beş karış havada kimi üniyi bitirmiş atama bekliyor falan neyse 3 4 saat sonra ufak ufak dagıldı herkes biz daha samimi olduğumuz için oturmaya devam etti.
Banaa kızımmmmmmmm galıba teyze oluyorsun dedi.
Çok mutlu oldum, çokta merak ettim gel test alıp kesin mi degıl mi öğrenelim dedim. Gittik eczaneden bı test aldık baktım doğru teyze oluyorum. Oda mutlu bende. Güzel giden bir evliliği vardı birde çocugu alacak. Derken bir telefon ecenin babası kaza geçirmiş, hastaneye gel ama telaş yapma önemli bişey değil. Baba bu nasıl yapılmaz. Yalnız bırakmak olmazdı hadi kalk gidelim dedim. Yol boyunca ağladı ağladı ağladı hem ağladı hem dua etti. Hastanenin kapısında annesinin feryadını duyduk eyvah dedim sadece eyvah. Ece kendini o kadar kasmıştıki tırnakları kolumu delmişti. Sımsıkı sarıldım, kıpırdamıyordu... şoku anlattığında babam diye bagırışını unutamıyorum. Annesi bir yerde kız kardeşi bir yerde kendi bir yerde akrabaları bir yerde... ölüm işte buz gibi bi ölüm diyecek laf yok elden gelen bir şey yok. Çok geçmedi kanaması başladı, bende aglaya aglaya o hamile diyebildim sadece müdahele eden adamlara.
Gel zaman git zaman derken aradan 8 ay geçti yara kabuk bağlamaya acının sızısı dinmeye çocuk heyecanı sarmaya başlamıştı.
Aklıma geldi aradım. Naber kız çerez dedim. Pek iyi sayılmaz arkadaşım ya dedi. Başım agrıyor dünden bu yana belim kopuyor dedi.
Erken doğum olabılır mi dedim bilmiyorum valla dedi benimki gelsin bi gidicem hastaneye böyle giderse dedi.
iyi dedim dikkat et kendine görüşürüz yine...
Telefonu kapattım ertesi gün bize izmirden yatılı misafırler geldi sohbet muhabbet derken aramayı akıl edemedim. Bir sonraki gün dur ya naptı bu kız diye aradım açmadı.
Bir iki saat sonra aradım, yine açan yok. Allahalla dedim niye açmıyor bu kız telefonu. Akşam 8 gibi misafirlerle oturuyoruz kalktım bi ara odadan cıktım aradım alo diye bir ses. Şükür be kızım dedikten sonra farkettim. Telefonu açan Ercan eşi. Ercan Ece nerde yaw dedim kac oldu arıyorum.
Titrek bir sesle yogun bakımda dedi...
Ne oldu Ercan erken doğum mu dedim sanki o hiç yoğun bakım denemiş gibi.
Ece iyi değil, beyin kanaması geçiriyor dedi.
Tamam dedim sadece nerdesiniz geleyim.
Adresi aldım yola çıktım bir iki saat trafikte boğuştum ama ulaştım.
Daha 7 8 ay önce kocası için feryad eden kadın kızı için yine perişan bi halde yogun bakım kapısında ayakta durmaya çalışıyor. Geçmiş olsun Figen teyze dedim sadece, yüzüme baktı baktı baktı geçsin ve kızım geçsin benim bunada dayanacak gücüm yok dedi. Oturduk bekle bekle bekle saat gecmıyor gece 12 falan. Kapıya cıktım sıgara içmek için eşide oradaydı. Başım agrıyor dediği gün beyin kanaması geçiriyormuş bilemedim akıl edemedim dedi, gözünden yaş aka aka... Böyle durumlarda hiç bir şey Söyleyemiyorsunuz, ece iyi olucak Ercan dedim bırakma kendini...
Doktorlar odanın kapısına Bile yanastırmıyor. Ben bir iki saat sonra ayrıldım oradan, Ecenin görümcesinin numarasını alarak. Bi kaç ortak arkadasa haber verdım iki gün sonra tekrar gittik hastaneye Ece gözlerini acmaya başlamış inleye inleye sesini çıkarmaya başlamış bir umut mutlu olduk yıne. Geçiçek Ece toparlanıcak iremi kucagına alacak. Umutluyuz... Eceyi hemen sezeryana aldılar. Çocuk doğdu adı irem olucak çünkü Ece öyle istiyor. Çocuk dogru direk yogun bakım ünitesine gönderdiler. Ece sezeryandan çıktığında sapsarıydı 5 10 saniye gördüm.sadece 5 10 saniye.. acilen Bi ameliyat daha? Ne alaka? Noluyor demeye kalmadı başınız sağolsun... hepsi 1 2 saat içinde oldu
Ece öldü, inanabiliyor musunuz Ece öldü...
Ve biz daha eceyi gömmeden iremin kalbi durdu haberini aldık...
lise arkadaşımın trafik kazasında henüz 9 gün önce ölmesidir. sadece lise değil servis arkadaşıydık da. 4 yıl aynı servisle okula gittik geldik, gerçi liseden sonra görüşmemiştik. ancak bir daha görüşemeyecek olmak gerçekten çok üzücü.
arkadaşlar "ölümsüz değillermiş" olgusunu insana en yoğun duygularla yaşatan çok üzücü hadise. Üniversite yıllarımı, notlarımı, evimi ve elbette fikirlerimi paylaştığım arkadaşımı bugün, çok genç bir yaşta kalp krizi sonucu kaybettim. Her ölüm erken ölümdür ama bu bir salladı beni. Sustum, pustum böyle boş bir biçimde ekrana baktım saatlerce. Daha dün bana "özledim gel buralara artık" dedi. Biraz sohbet ettik kapattık, bugün aldım haberi. Yurtdışında yaşayan bu arkadaşımın cenazesine de sikik vize muhabbetlerine katılamıyorum.
O Sosyal medya hesapları, o eski mesajlaşmalar veya anlık paylaştığı görüntüler. Daha dün ulan! Bakamıyorum şuan.
Zamanın da yapılmış şakalar, süslenip dışarı çıktığınız o günlerin resimleri. Böyle ağlayamıyorum da, duruyorum sadece. Hani Dünya'nın en büyük soru işaretini görüyorum. Bu hayatı da aşırı ciddiye alıp yaşamamak gerekli. Denge olmalı. Ama kasmadan, zorlamadan.
Ölüm Allah'tan. Kaderini, ömrünü böyle çizmiş yaradan. Dostlukları Güzel anmalı, güzel hatırlamalı.
Bu arada unutmadan; ilk defa "dur ulan şu fotoğrafı silmeyeyim, anı kalsın" dediğim resimlere geri döndüm. Ben hiç dönmeyiz, hafıza dolunca sileriz sanıyordum da.