--spoiler--
failin fiilinin kamu barışını bozmaya elverişli olduğunun tespiti halinde
--spoiler--
abi sen de biliyorsun ki, usulden dolayı edilen birçok hakaret kamu barışını bozmaya elverişli bulunmuyor. ancak eden kişi meşhursa, ettiği hakaret hızlı bir şekilde kitlelere yayılıp popülerleşiyorsa, sosyal medyada hedef alınacak kadar yayılıyorsa bu işletilebiliyor.
sosyal medyada bireysel kullanıcılar 7/24, -bu sözlük de dahil- her yere islam'a hakaret içeren, dalga geçen, aşağılayıcı, küfürbaz bir sürü yorum yazıyorlar. hiçbiri de bu kanun kapsamında değerlendirilmiyor. çünkü etkisiz sayılıyorlar.
--spoiler--
hadis kitaplarının da tümü yalanlardan ibaret olduğu için
--spoiler--
açık açık söylüyorum bin kere de yazsan bin kere cevabını vereceğim. sahih hadislerin derlendiği kitapların hiçbiri yalan değildir. yalancı olan senin gibi ahlaksız bir kafirdir. senin gibi bir müfterinin müslümanların dini hakkında konuşmaya zerre hakkı yoktur. sen sadece kur'an'ı bile esas alsak cehennemlik birisin. müslümanların tek hüküm kaynağı kur'an değildir. sünnet ve sahabe icması da islam'ın hüküm kaynaklarıdır. bunları inkar eden de tek bir ayet inkar eden gibidir. kur'an'da resule kayıtsız şartsız itaat vardır. namaz ibadetinin şeklini de biz rasulden öğreniriz. şimdi kes sesini.
şu an hukuken Türkiye'de Allah'a ve Rasulü'ne hakaret etmek serbestken, eleştirmek demiyorum bakın hakaret etmek, "kurucu önder"e hakaret etmeden, sadece eleştiri sunmak bile hakaret kapsamında değerlendirilip bu kanun yoluyla engelleniyor. hakaret etmemesine, hatta sadece kitap alıntıları aktarmasına rağmen bu kanun tarafından mağdur edilen bir sürü insan var.
nasıl bir kurucu önder ki nasıl yüreklere girmiş ki kanunsuz korunamıyor. niyeti hakaret olan kanun varken de ediyor zaten şahit oluyorsunuz. mesele hakaret özgürlüğü talep etmek değil konuyu saptırmayın. tarihi gerçeklerin tartışılıp ortaya çıkartılması. yüzleşmek istemediğiniz şeylerden koruyor sizi bu kanun.
değilsin. çünkü Tevrat’ın bilinmesi üzerinden Kur’an’ın bilindiğini, sonra kıssaların iki kitapta da aynı olduğunu, sonra okuma yazma oranının önemsiz olduğunu, sözlü kültürün hakim olduğunu belirttin. ben de sana okuma yazma bilen Arapların bile önüne Tevrat açıp okuyup değil yahudilere sorarak Yahudilik ve islam hakkında bilgi aldıklarını ifade ettim. Ayrıca zaten aradaki farklardan dolayı tevrat’ı kendileri okusalar da Kur’an’dakileri bilemeyeceklerini anlatmaya çalıştım. Farklı örnekler vererek de.
Yine yanlış bildiğin, bu sebeple seni yanlış kıyasa ve tutarsızlığa, dahası mantıksızlığa iten sebep ana meselenin Tevrat’ın kitaplaştırılması/varlığı ile okuma yazma oranı arasındaki bağlantı olmamasıdır. ikincisi, kur’an sadece sözlü kültürle mushaf haline getirilmedi. Yani somut varlığı sadece ezbere dayanmıyor. hem yazılı hem de sözel şekilde toparlandı. Zeyd bin Sabit (r.a) öncülüğündeki ilmi bir heyet tarafından. böyle böyle öğreneceksin sıkıntı yok. bilinçli bir kafir olman cahil bir kafir olmandan daha iyidir.
30 sene önce avrupa'nın ortasında yaşanan elim hadise. bugün de benzeri filistin'de ve doğu türkistan'da yaşanıyor. kafir köpekler yine üç maymunu oynuyor. ehli mekke, bari katliamın yıldönümünde kavmiyetçilik yapma be ahmak adam.
"Bunu hiç unutma evlat. Batı hiçbir zaman medenî olmamıştır ve bugünkü refahı, devam edegelen sömürgeciliği; döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur."
şaka bir tarafa, onu derken şaka yapmadım. ama önce şunu sorayım. dediklerimden sadece buna mı takıldın, bunun dışında diğer verdiğim örnekleri haklı buldun mu mesela? dine yaklaşımda temel metod burda asıl mesele.
tabii ki peygamber efendimiz uygulamasını göstermeseydi ve açıklama yapmasaydı birçok ibadeti yapamaz, yine birçok ceza hükmünü veya diğer hukuksal konuları icra edemezdi islam ümmeti. felsefi olarak dirsek tam olarak nerde başlar nerde biter, herkes bunda ihtilaf ederdi. yine mesela hırsızlık cezasındaki el kesme meselesinden örnek vereyim. el neresi problemi doğardı eğer iş bize kalsaydı. bize kalmasından kastım peygamberin uygulaması olmadan kur'an'ı salt donuk bir metin olarak, literal yorumlamak.
birçok farklı kültürde müslüman var. kimisi eli bilek öncesi kimi bilek sonrası kimi belki dirsekten kesmeli, kimi bilek ile dirsek ortasından kesmeli diye yorumlayabilirdi. sen şimdi sünnet bunu zaten tayin ettiği ve bu konuda bir ihtilaf olmadığı için rahatça dirsek veya el sınırından şüphe etmiyorsun. arada sünnet olmasaydı bu uygulamalarda birlik sağlanamazdı. kısacası dini hükümler herkesin sakız gibi kendi anladığı yöne çektiği bir şey olurdu. islam böyle bir din değil. büyük oranda açık ve muhkem bir din ama sünnetle beraber.
Yok yok yanlış anlamadın demek istediğim yazar. Kendimden nickaltımda bahsetmeyi sevmiyorum kusura bakma. Akp’ye düşmanım evet. Tamamen imanım gereği. Ayasofya veya başörtüsü meselesinden bağımsız olarak. Onlarla ilgili de sana izahat yapmıştım zaten.
Müslüman olan herkes kardeşimdir ama tağutları inkar etmeyenlerin imanı Allah katında geçerli sayılmayacak. O sebeple sana tavsiyem ölüm sana uğramadan bu yanlış davadan dön. Rte muhafazakarların çıkarlarının koruyucusu olabilir ama dinin sahibi veya koruyucusu değildir. Hatta daha açık yazayım. Onun din algısına verdiği zararı kimse veremedi. Toplumdaki manevi algıyı yerle bir etti.
Ondan ikinci bir Atatürk imajı oluşturulmaya çalışılıyor. Cumhuriyetin ikinci kurucusu. Olay artık putlaştırmaya doğru gidiyor. Dikkatli ol. Hak ile batılın ölçüsü rte veya Akp değil islamdır. Particilik bâtıl bir yoldur. Dinini öğrenmezsen yaşadığını din zannedersin.
Ben hiçbiri bilmiyor demedim. Çoğu bilmiyor yazdım. Bilenler de yine Yahudi ve hıristiyanlar kadar bilmiyor. Hatta okuması olanlar dahi dini konuları veyahut islam’a karşı argüman geliştirmek için ehli kitaba danışırlardı.
Madem kimse okuma yazma bilmiyor o zaman kuran olmaz diyorsun. Sonra da sözlü anlatımdan ibaretti diyorsun. Kendi kendini mortingen eden birisin resmen hahaha. Yazdıklarını bence son bi defa oku.
senle farkımız şu: ben bildiklerimi yapay zekadan öğrenmedim. açtım kuran ile Tevrat’ı karşılaştırarak baktım. öyle orda yazılan kadar hafif bi fark yok. Tanrı ve peygamber konseptleri, olayların detayları tamamen farklı.
Buna rağmen 6. Ve 7. Yy Arapları birçok peygamberin adını bilir, bölgesini bilir, kimlere gönderildiğini bilir. Bahsettiğin kulaktan dolma, sözlü anlatı gereği. Atalarından ve ehli kitaptan duyup öğrendikleri kadar. Yani yüzeysel. Dolayısıyla başta iddia ettiğin gibi kur’an’dan bilmedikleri yok meselesi bir saçmalıktan ibaret. Mesela o dönem Araplar Rumlarla perslerin savaşıp da kimin kazanacağını bilmiyordu ama ayetle haber verildi önden? Yani senin dediklerinin tutarlı bir yanı yok.
En başta dediğim diğer peygamber kıssaları ve doğa olayları ile ilgili ayetlerden verdiğim örnekleri kabul ettin sanırım ki bir tek ilk örneğe takıldın. ilginç.
bana anime önerdiği için yine de teşekkür ettiğim yazar.
tarikatçı değilim, dini konularda da fesli ile çok zıt düşünürüm. buna rağmen kendisini severim. neden mi? türkiye'nin en büyük putuna dokunma cesaretini gösterdiği için.
--spoiler--
aynı şekilde türk devletinin kurucusuna, kurtarıcısına, halaskargazi'ye sallayan, saldıran herkesin içinden geçmek için de gerekli haklara sahibiz zira devlet bize ait
--spoiler--
türk devletinin kurucusu, kurtarıcısı olduğu size öğretilen, masabaşı yazılmış fantezilerden ibaret. devlet onu ayakta tutan halka aittir. ilk meclisin kabul ettiği anayasada da burası islam cumhuriyetidir. atan nasıl tek adam olup bunu değiştirdiyse biz de yeri gelir devleti sizden alır yine ilk ayarlarına döndürürüz. o zaman da size her şeyi yapmaya hakkımız oluyor sanırım sana göre? yani mesele devlet kimde, güç kimde, yönetim kimde meselesiyle o sizin için mesele bir tek. çünkü devlet gücüne yaslanmadan müslümanlarla mücadele edemezsiniz.
müslüman halk ise devlet gücü olmadan sizin içinizden geçebilir, bunun için devleti geri almak zorunda değil. bunu unutma. askeri, polisi arkanıza alıp yapacağınız zulümler yanınıza kalmaz, sonunuzu getirir.
--spoiler--
ama bu denizcilik tarihi, burada kutsal kitapta yazıp yazmama mevzusu var ki orada geçmiyor.
--spoiler--
doğru. ben aslında şunu demek istedim: orda yazmaması bile müslümanlar tarafından keşfedilmesine engel değil esasen. çünkü mesela kur'an'da tam geçmeyen konularda diğer doğa ve yaratılıştan bahseden ayetlerle motive olup farklı icatlar yapan veya farklı ilim dallarını geliştiren, temellerini atan bir sürü müslüman alim var.
evet o zaman biraz daha eleştirel yaklaşalım bakalım kendi ayağına nasıl sıktın:
1. tevrat'taki ve diğer kaynaklardaki yusuf peygamber kıssası ile kur'an'daki kıssa bir değil. detaylar farklı. ortak olan yani bilinen dediğin şey, ismi ve çıktığı, geldiği bölge gibi temel bilgiler.
2. yahudi-hristiyan anlatıları 7. yy. araplarının anlatıları değil. arapların bu bilgilerden haberi yok. yahudi değiller ya hani ona da mı kafan basmadı? hıristiyan olan arapların bir nebze bilgisi vardır o da kur'an'daki bilgiler değil. 7. yy. araplarının çoğu müşrik ve yine okuma yazma bilmiyor çoğu. üstüne yahudi ve hıristiyanların dilini bilip kaynakları tarayıp yusuf suresindeki olayları bildiklerini iddia etmen beyninle düşündüğünü göstermiyor yani.
--spoiler--
ona bakarsanız kuran'da amerika kıtasıyla ilgili ayette yok
--spoiler--
doğru ama yine de şöyle bir durum söz konusu. alıntılıyorum:
"kristof kolomb amerika'ya ulaştığında orayı hindistan sanmıştır ve amerika kayıtlara geçmemiştir. amerika çok sonra ameriko vespuçi tarafından keşfedilmiştir. bu yüzden kıtaya onun adı verilmiştir. ameriko vespuçi yeni dünyaya ayak bastığı sırada piri reis sultan süleyman'a hediye ettiği el çizimi haritasında amerika kıtasını açıkça göstermektedir.
piri reis haritası günümüze kalan, amerika kıtasını gösteren en eski haritalardan biridir. osmanlı amirali piri reis tarafından 1513'de çizilmiş olup, avrupa ve afrika'nın batı kıyılarını ve güney amerika'nın doğu kıyılarını gösterir. aralarında kristof kolomb'a ait bir haritanın da bulunduğu yirmi kaynağı bütünleştirerek hazırlanmış, 16. yüzyıl avrupa ve müslüman denizcilerinin coğrafya bilgilerini içeren değerli bir tarihi belgedir.
bu madde piri reis'in birinci haritası hakkında bilgi vermektedir. piri reis 1528'de amerika'yı gösteren ikinci bir harita yapmıştır.
piri reis haritası, yapıldığı dönemdeki yirmi haritadaki coğrafya bilgilerini, yanlışları ve doğruları ile bütünleştirmiş tarihî bir belgedir. bu haritaların bir kısmının düşman sırrı olması ve kenar notlarının tutsak edilmiş ispanyol ve portekizli denizcilerin ifadelerini de içermesine bakılırsa, bu aynı zamanda değerli bir denizcilik istihbarat çalışmasıdır. bunca malzemenin bir elde toplanabilmesi osmanlı bahriyesinin 16. yy'daki askeri gücünün bir göstergesi olarak görülebilir.
yani piri reis henüz batılıların bir tarafında pireler uçuşurken kristof kolomb'un kendi çizimlerini ele geçirmiş buranın hindistan olmadığını anlamış ve tekrar yorumlayarak amerika'yı keşfetmişti."
hatta bu bilgilere dayanarak, mustafa kemal'in amerika'nın ilk defa türkler tarafından keşfedildiği iddiası var. fakat bu iddianın mustafa kemal'e isnadı sahih mi bilmiyorum.
--spoiler--
kuranda 7. yy araplarının bilmediği hiçbir şey yazmaz.
--spoiler--
olm bi halt bildiğin yok sus bari rezil olma. sanarsın şarkiyatçı. cahil cahil konuşuyor.
yusuf suresi'ndeki olayları 7. yy arapları ve peygamber bilmiyordu. doğa olayları ile ilgili ayetleri hiçbiri bilmiyordu. önceki peygamberlerin yaşadıkları kıssaları bilmiyorlardı. daha sana sayarım da utanma arlanma yok sende.
bunu bilen kız genelde pek evlenmelik olmaz. evliliği ve aile kurumunu sorgular ve sindiremeyebilir.
sosyoloji toplum bilimidir, bir nevi sosyal fiziktir. felsefe ise bir nevi bilimin bilimidir. bilgi ve anlam arasındaki ilişkinin ve diğer tüm bilim dallarının altyapısıdır.
