kişinin kendisinin anneye ne kadar da benzediğini farketmediği zamanlarda giriştiği dışlamsal bir mefhumdur. bunun içselleşmesi annelerin de dediği gibi ya anne olduktan sonra ("allah sana senin bi çocuk versin de gör"cülük) ya da yaşın kemale ermesi, olgunlaşmayla olur. anne kendindeki defoları çocuğunda görmek istemediği için ha bire evladının baş cenahındaki etleri yese de derinlerde onun olmak istediğini olduramama sıkıntısı yatmaktadır. projenin kontrolden çıkmasıdır bir nevi.

çocuğun anneyle kavgasını bilmiyorum ben yahu, bizde kavgayı çıkaran annemdir. (bkz: bilene sor)
zaman ilerledikçe ne büyük bir hata yapmışım ben diye dövünmeye yol açan eylem.
(bkz: bazı şeylerin değerini geç anlamak)
sebebi çoğunlukla küçük kardeştir.
Ne kadar büyük olursa olsun içindeki anne sevgisini yok etmeyen bişidir.
genellikle 'anne olunca anlarsın ancak' kelimelerinin geçtiği kavgadır.sonrasında oluşan pişmanlık hissi çok ağırdır.
Korkunç bir durumdur.Eğer annenin kalbi kırıldıysa insan haklı olduğunu unutup kendini suçlamaya başlar.
(bkz: kendinden nefret etmek)
kavga esnasında annenin içinde ''çocuğun olunca anlarsın'', ''anneye cevap verilmez'', ''senin iyiliğin için yapıyorum oğlum'' vb cümleleri geçen plağını döndürmeye başladığı olaylar bütünüdür. çocuk konumunda bulunan kişilik olay anında kendine hakim olmalıdır başka şeyler düşünmeye çalışmalıdır ki sonradan pişman olacağı cümleler sarfetmesin. - ağaçlar, böcekler aa bak uçak da geçiyoo...
"en yakınlarımızdır onlar ve uğraşırız çoğunlukla uzaklaştırmak için kendimizden.Düşündüğümüzde sebebi de bizlerizdir kavgaların aslında. Onlardır hep alttan almaya çalışanlar ve onlardır bizim bir anlık gafletle çekip gittiğimizde bile kahrolup ağlayanlar. Kolaydır kalp kırmak ve kolaydır seni büyütüp bu yaşa getirmiş olanlara ne olursa olsun ben artık kendi kendime de varım diyerek silip atmak.

Ama kolay değildir sadece öldüklerinde anlayabileceğimiz hiç bir arkadaşın ve başka hiç kimsenin onların yerini alamayacağını, onlara bir kere daha sarılma fırsatının olmadığı anlarda anlamak. Ve boşunadır bundan sonra ağlamak, sızlamak. Sizle beraber gidecektir bu acı gidene kadar yanlarına. Ve onlardır yine affedecek olanlar seni beklemeden hiç bir karşılığı.

Şimdi sen bu yazıyı okuyan. durma ve koş sarıl anne babana. Hala zamanın varken söyle onlara sevdiğini. Ve kırma onları bir daha sakın, eğer anlayabilirsen şu an hissettiklerimi" diye yazılabilecek hazin olaylara mahal verebilecek durumdur.
büyüdükçe azalan ama sonunda müthiş bir vicdan azabı bırakan eylemdir. en kötüsü onu kaybettiğinizde*, kavga anına geri dönüp, kavga etmek yerine daha sıkı sarılsaydım, bir kere daha sarılsaydım düşüncesine kapılma korkusu yaşamaktır.
sonradan çok çok üzen durumdur,daha da kötüsü anneanneyle kavga etmektir.
paylaşımın olduğu yerde kavga vardır.hayatın büyük bölümü anneyle paylaşıldığına göre gerçekleşmesi çok ta abes olmayan bir durumdur.sonucu kırgınlık değil kızgınlık olur genelde.geçici bir kavgadır.eninde sonunda gönüller alınır.
anneyle hiç kavga etmemekten daha doğal bir durumdur.
o gün başına bir şey geleceği ya da işlerin rast gitmeyeceğinin işareti olabilir kimi zaman.
her anneyle evladı arasında geçen, anormal olmayan durumdur. ancak fazla uzatılmadan anneden özür dileyip, affına sığınılmalıdır.kavga sebebi ne olursa olsun annenin üzülmesine değil, sevinmesine, gözlerinin içinin gülmesine vesile olmalıyız...
(bkz: annenin elleri)
her daim 1-0 başlanacak, annenin ultimatom vermesiyle sonlacak kavgadır.*
çok kötü fena bir hadisedir. kavganın akabinde anne, anneanneyi arayarak yaşlı kadını bir bir doldurur, bu yüzden sürüyle anneanne nasihati dinlemek zorunda kalırsınız. sonra akşam eve gelen babaya yaşananlar aktarılır, bu sefer de babanız çemkirir, çünkü "anneler hep haklıdır". evde kavganın şiddetine göre bir süre tatsız, gergin bir ortam oluşur. böyle de berbat bir durumdur anneyle kavga etmek yani.
farketmeden bir anda başlar ,gittikçe alevlenir ve genelde annenin ağlaması ile son bulur. haklı da olsanız derin bir vicdan azabı yakanızı bırakmaz.
annenin mutlak galibiyeti ile son bulur.
olur olmaz sebeplerden anneye ters çıkmak. ağza geleni hiç düşünmeden sarfetmek. çok uzaklara gidip değerini anlamak, sonra da üzülmek. vicdan azabu duymak.
annem sen benim yanıma kalansın ...
barışana kadar bütün işlerin ters gideceğine dalalet eden durumdur.
güdümlü terlik, elektrikli süpürge mayını, 25'lik sarjor oklava ..vb muhimmatla hiçbir şekilde mücadele gücünün olmadığının daha ilk günden yaradılış gereği farkındalığını yaşadığın, ancak; çeşitli müzakereler sonucu anlaşmanın bir öpücük sonucu gerçeleşeceğine emin olduğun hayatının hem en tatlı, hem de en acı ritüelidir.
hakkımı sana helal etmiyorum, allah sana senin gibi evlat versin, bana anne deme diye bitirilir kavga,
sessizlik yaşanır ,kavga üstünden bir kaç dakkika geçmeden sırnaşılmaz anneye, az biraz zaman geçince seslenmeler başlar, anneee, annnem , tontiş , kime diyorum yahuuu, kime sesleniyor bu pişman evlat diyerek seslenilir, sırnaşılır, göbeğiyle oynanır ne biliim yanağıyla oynanır ,evladın yaratacılığına kalmış artık...
(bkz: Cennet annelerin ayakları altındadır)
büyüdükce daha da cok can acıtan durumdur. kücüklügünüzde anneyle kavga ettikten sonra salya sümük aglarken, gün gelir karsısında sesiniz bile titremeden nasıl canınızı acıttıgını anlatırsınız ona. en sonunda bir gün bir bakmıssınız ki aslında hic olmamıs, bütün o kavgalar bosuna edilmis, aslında yıllardır hicbirseyi degistirememissiniz. toplarsınız pılınızı pırtınızı kalkarsınız masadan.. hem de ardınıza hic bakmadan..