ne kadar şımarıkça olsa bile dileklerini yerine getirmek için uğraşıp didinen, ömrünün son demlerinde dahi senin için birkaç kuruş kenarı atan, sonsuz merhametiyle tanıdığın kadının hayattan göçmesidir. ondan geriye hayatının en sığınılacak hatıraları kalır; bir de düşündükçe göz pınarlarında biriken yaş ve buna rağmen dudaklarında beliren hafif tebessüm. o son nefesini verdiğinde bir kez daha dönüp bakarsın geçmişe, çocukluğundan beri anne ve babandan başka elini tutan en sıcak elin o olduğunu anlarsın. zaten yaptıkların, onun sendeki emeği karşısında bir hiçtir ya; yine de fark edersin, ne yapsan onun hakkını ödeyemeyecek olduğunu. onu, onun sana öğrettiği dualarla bu dünyadan uğurlamanın huzurlu burukluğunu yaşarsın. ve kendini teskin edecek gücü ancak, onun "ben ölünce üzülmeyeceksiniz" sözünü anımsadığında bulursun. onun ölmüş olduğu gerçeği, hayatının en acı ama en idrak edilemeyen gerçeklerinden birisi olarak kalır.
Ve yine geldi o gün... Kaç oldu? 5... Elimle sayarken fark ettim, gidişinin ardındaki yılları sayarken artık iki elime de ihtiyacım olacak. Bana örgü örmeyi öğrettiğin günkü gibi bakakaldım elime anneanne. Milyonlarca yıl geçmiş gibi ama bir o kadar da yakın sanki...
Bir kaç gün sonra senin son kez çıktığın bu evden biz de çıkıyoruz. Bazen düşünüyorum keşke olsaydın şimdi diye, sonra utanıyorum bencilliğimden. Seni özlemek çok garip biliyor musun? Kimseye benzemiyor. Bir arko krem kokusunda ya da gül suyunda seni bulmak... Hem canımı acıtıyor hem de o kadar iyi geliyor ki... Sanki o yünden dokunmuş gül kurusu eteğinin üzerine yatıyormuş gibi hissediyorum. Tek sorun gözümü açtığımda karşımda teyzemin yaptığı o yağlı Boya tablo yerine kocaman bir boşluk bulmak.
Seninki gerekli fakat hiç istenmeyen bir ölümdü. Üzgünüm koca bebeğim...
Ekleme: a anneanne sütlaç yapmayı öğrendim. Hani hep sen yapardın da kimse senin gibi yapamazdı ya... Bir de benimkine bakar mısın? Belki ben başarmışımdır. Çok ihtiyacım var senin sütlacına.
Şurada da demiştim; korkunca namazını umursamadan eteğinin altına saklandığım kadın, koca bebeğim gitti. O günü asla unutmayacağım. Kapının arkasına oturmuş, içimi içimde tutmak için hıçkırmamaya çalıştığım, hiç bir şey görmeden buraya yazmaya çalıştığım o günü asla unutmayacağım. O gün dünya ayağımın altından kaydı, bir daha da kalkmadı.
bir dediğimi iki etmezdin.
bana ilk telefonu bile sen aldırdın, bana seviyorum diye az kebap ısmarlamadın, yorgun halinle az börek yapmadın..
hiç kıyamazdın, akşam kampında arabam yoksa hemen dayımı gönderirdin..
eve yürüyerek döneceğim zaman kızardın sadece..
annem dışında üstünü kalın giyin diyen bir sen vardın.
çay ister misin diye sorardın, zahmet olmasın diye yok dediğim halde bir bakardım koyup getirmiş olurdun..
biz eve gideceğimiz zaman balkona çıkıp biz gidene kadar el sallardın.
ben bunu unutamadım anneanne.
bugün sırf bu yüzden son vazifelerimi yerime getirmek için çırpındım.
morgdan gasilhaneye taşıdım, yüzünü son kez görüp başını okşadım, tabutuna omuz verdim, bizi nasıl ki balkonda biz gidene dek bekliyorsan herkes gidene dek ben başında bekleyip son kez dua ederek seni allah'a emanet ettim.
hele daha vefat haberin tazeyken evine girdiğim ilk an.
senelerdir seninle anılarımız olan evine.
delirdim affet.
sen temiz kalpliydin, merhametliydin.
benim 2. annemdin çekik.
benim kafa dengimdin.
birlikte türkü dinlerdik, kolonya severdik, yaylacıydık.
sen gittin ve annem dert ortağı olmadan yalnız kaldı.
ben kafa dengim olmadan yalnız kaldım.
allah seni cennetine alsın inşallah.
sen benim sevdiğim ilk kaybımsın. kabullenemiyorum. eziliyorum..
Sanırım 2 sene önce öldü. inanın hiç umrumda olmadı. Neden mi? Çünkü ben de onun umrunda değildim. Duygusuz olmak çok rahat. Bir de şu var, herkes ölecek. Ok?! Bay.
Şahsımı çok ilgilendirmeyecek bir hadise. Darbe yemiş biri olarak allah tüm iyi kalpli anneannelere uzun ve sağlıklı bir ömür versin. Asıl üzücü olan babaannenin ölmesidir.
Bu gece uzun olacak... Upuzun...
Ondan uzak bir kentte, şafağın sökmesini bekliyorum, sabah yanına varmak için, cansız bedenine...
Bu gece biter mi, acıdan sabaha çıkar mıyım, zehir kaplanmış ağzım dilim, uyuşuk her yanım, inanamıyorum, balyoz yemiş gibi sadece oturuyorum.
Ailemiz için, bir devrin kapandığı gecedir bu gece!
Bilge kadın kimdir, sevgi, şefkat, özveri, emek, kalender duruş, evrenle ve insanla barışık olmak nedir, tüm bunların yanıtı birkaç saat önce nefesini veren anneannemdir.
Benim anneannem!
Benim!
Benim!
Benim!
Benim anneanem!
Nefes alamıyorum, yazamıyorum, elim tutmuyor, dilim dönmüyor sözlük!!!
Canım benimmmmmm...
entry kişisel oldu ama siktiret o kadar şeyi kuralına uygun yazdık da ne oldu aq?
şurada 2 satır acımı paylaşayım.
ilk kez bu kadar kişisel bişeyler yazıyorum şurada.
çok ani oldu lan.
hani kimse beklemez bunu da böyle hasta olur, yatak döşek yatar sen de acı sonu beklersin öyle daha mı iyi olurdu sanki?
yoksa böyle çekmeden, büyük bir sakinlik içinde uykuya dalması mı?
öyle böyle gitti işte.
çekmeden, kimseye yük olmadan, usul usul sonsuzluğa uğurlandı.
tek tesellim sağlığında keşke diyeceğim bir şey olmaması.
Doktor başınız sağolsun dedikten sonra sarılan, tüm akrabalara duygusuz hissiz dik durmak nedir öğrendim.
sevmezdi rahmetli beni çünkü damadı yani babam onun memleketinden değildi. kısaca aileden hepimizi sevmez sadece saygı duyardı.
Bu mühim bi kavram fakat gençlik dönemine kadar farklı şehirde olduğumdan kendisi ile pek paylaşımım bulunmadı.
Bundan mütevellit üstüne düştüğü, onları mutlu etmenin görev olduğu torunlarını izleyeyim dedim.
Mezarlığa kadar bile ağlamadılar sözlük, birkaç saat sonra yemeklerini yediler, balkonunda genç gence sohbetlerini edip gülüşüp, eğlenip, evlerine ayrıldılar ve bu olay tam 1 hafta devam etti.
Çıkan gülüş seslerinden Başkasının adına komşularından utandım.
ilerde Bir çocuğum olursa anneme bunları hissetmesin, amin.
Sanıyorum anneanne özlemim hayatım boyunca sürecek. Beni karşılıksız seven sevmeye devam eden tek insandı bi zamanlar.
O öldüğünde büyüdüğümü farkettim yada farketme
ikiyüzlüğünde bulundum.
Özgür ve güçlüydüm çünkü o olmayınca büyük savaş veriyodum hayat beni savaşçı gibi yetiştiriyodu sözde.
Neyse insan bazen geceleri beyaz ışık altında aynaya bakınca anlıyo bazı şeyleri. Ne büyüdüm ne de özgürüm. Hala küçük bi torunum ve sevilmeye muhtacım.
Ya bi de bu ne duygusal başlık görünce gözüm doldu. Hayatta kimse seni sevmesede anneannen sever. Tek adalette budur.
Bu konuda bir şeyler yazacak en son insanim aslinda ama gercek oyle degilmis.
Haftalardir icim yaniyor, sanki olmemiste ben ona küsmüşüm ve gorusmuyoruz gibi hissediyorum keske oyle olsa keske hayatta olsa da beni yok saysa varsin diger torunlarini daha cok sevsin, bana hep laf soksun herseye raziyim ama yeter ki bir yerlerde nefes aldigini bilseydim.
Dogru duzgun anlayamadim bile hele ilk zamanlar iyi ki öldü dedim ama farkida varmamisim oysa ki ne cok seviyor musum onu normalde hic aklima gelmezken artik herseyde onu goruyorum.
henüz birkaç saat önce gerçekleşmiştir.
Son zamanlarında bir hastahanenin yoğun bakım ünitesindeydi. Organ yetmezliğiymiş sebebi.
böyle olacağını bildiğimdendir belki de, pek bir tepki veremedim. yeni yeni geliyor acısı.
aklıma geliyor gülüşü, her yanına geldiğimde beni bir daha hiç göremeyecekmiş gibi her yanaktan 5er 5er öpüşü, çanakkaleye döneceğimiz zaman küçük çocuk gibi ağlaması, buruşmuş elleri, kokusu, şivesi, ettiği komik küfürler ...
bu sefer haklıydın kadriyem, bu sefer son kez gördük birbirimizi. ben yazın sana sarılmanın hayalini kurarken sen belki de şuan beni izliyorsundur. umarım 18 yıldır hasretini çektiğin dedemle aynı yerdesindir şimdi.
seni çok seviyorum kadriye sultanım. tanıdığım en neşeli insan, sonuna kadar helal olsun sana hakkım.