anarşizmde ahlak artı değerdir. bu ne demek, şu demek; anarşizm, yapısı içinde kendi kaidesini genel kabul görmüş toplumsal ahklaki normlar üzerinden koyar ve geliştirir. maya tutmazsa bozar yeniden geliştirir. ama ille de düzen için yıkılanın yerine bir şey koyar. kaosun kendi içindeki düzenine bırakmaz hiçbir şeyi. zaten kaosun düzeni de ancak taze memişli ergen kızlara hava atmaya çalışan sivilceli liseli oğlan için vardır. v'nin ise maskesi süperdir. guy fawkes sevdiğimiz bir abimizdir.
tanim; genelde yanlis bilinen, kuralsizlik olarak anlasilan, kulaktan dolma bilgilerle ustunde bi araba laf edilen, komunizme dahi karsi ciktigi halde her komunistin anarsik bu diye yaftalandigi, sagdan soldan gelme bilgilerle kaos diye tanimlanan bir dusunce bicimi.
oncelikle (bkz: vooooooooooov)
sonralikla, anarsizm kuralsiz bir dunya demek degildir. anarsizmin duzeni yik-yik degil, yik-yeniden yap uzerinedir. bu dusunce bicimi, devlet erkine karsidir, duzene degil. en temeli degisime dayanir, dunya uzerinde degistirilemeyecek hicbir dusunce ve hicbir sistem yoktur. temeli ozgurluktur anarsizmin, aklin ozgurlugunu kisitlayan ne olursa olsun degisir, yikilir ama bu demek degildir ki kaos ciksin, hayir, yikilir, yerine daha islevlisi getirilir. ozgurluk dahil butun fikirler tartisilabilir, yerine yenisi uretilebilir ya da komple yok edilebilir.cunku fikirler ihtiyactan dogar. anarsizmde mutlak dogru olmadigi icin pek tutarli bir ideoloji olmasi beklenemez ama bu tutarsizlik yine dusunceleri ozgur kilmak icindir. eh bunun da adi kaos olmus ne yapalim.
utopik midir? elbette. sonucta her orkestranin bile maestrosu vardir, bu orkestra da olanlar calmayi bilmediklerinden degil, mukemmel calabilmeleri icindir. yoksa maestro olmadan da her orkestra calabilir ama biri kapinin kenarinda calar, biri piyanonun ustunde. sonucta, (bkz: insanlik buna hazir degil)
ne zaman hazir olur bilemem.
ehm. dolayisiyla, anarsizmi v for vendetta'dan ogrenmek zararlidir, kulaktan dolma bilgiler daha zararlidir. v for vendetta ise sadece icinde sosyal mesajlari olan, guzel izlenilebilir bir filmdir. ustunden anarsizm tanimi yapilamayacagi gibi anarsizm elestirisi de yapilamaz.
içi boşaltılmamış bir kavramdır. zira kendisi bir iç taşımamaktadır ama telaffuz ederken ağzı doldurur.
ne olduğu, ne işe yaradığı tıpkı demokrasi gibi belirsizdir.
yani, belki anarşizm diye bir şey var da biz göremiyoruz ya da aslında anarşizm diye bir şey yok da biz hayal ediyoruz.
anarşizmde, genel hatlarından anladığımız kadarıyla, kuralsız , sınıfsız, sınırsız, idaresiz, otoritesiz bir dünya bahsi geçmekte.
böyle bir dünya, tarihin hangi sayfasında yer alıyorsa şahsen ben görmek isterim.
meseleye daha ılımlı yaklaşmak adına, akıllı tasarımcı perspektifi yerine, varoluşçu bir perspektiften yaklaşsam dahi anarşizmi ve uygulanabilirliği destekleyecek bir done geçmiyor elime.
insanlar klanlar halinde yaşamaya başladıklarından beridir belirli bir sistem ile belirli bir düzen içerisinde, kurallar doğrultusunda hayatlarını idame ettirmişlerdir. insan fıtratı gereği, kazanma, hırs, iktidar, aidiyet, ben gibi insana münhasır duygularla bezeli sosyal bir canlıdır. bir canlı eğer sosyalse kesinlikle bir lidere ihtiyaç duyar. bu binlerce yıldır böyledir ve insan yapısı genetik olarak bu iken, binlerce yıllık bir kültür aktarımı da mevcutken anarşim gibi bir kavramdan bahsetmek havanda su dövmeye benziyor.
kültür değiştirilmesi en zor olan insan ögesidir.
sınırların olmadığı yerde, ülkeler olmaz, ülkelerin olmadığı yerde devlet olmaz, devletin olmadığı yerde vatandaş olmaz, vatandaşın olmadığı yerde toplum ve toplumun olmadığı yerde de sosyal bir yapı olmaz.
sosyal yapının olmadığı durumlarda iletişim kopukluğu azami seviyededir, ve işte orada yaşanayan insan kalabalığı da ahalidir.
yani böyle bir dünya ancak insanlığa kaos vaad edebilir, kaoslar da ancak yeni bir sistemin doğmasına yol açar, bu da anarşizme aykırıdır.
anarşizmin kendisinin anlaşılır olmadığını düşünmekle birlikte, anarşizmin de kendisini anlamadığını düşünmekteyim. çünkü bünyesinde müthiş bir ironi barındırıyor.
yani diyelim ki ben bir "anaşıt"ım ve devlete karşı isyan ediyorum. tek başıma böyle bir mücadeleye girecek olsam hamıma korlar. bu bilinçle yanıma üç - beş, beş - on, bin - iki bin insan toplamışım isyan etmiş baş kaldırmışım, bir ateş yakmışım ve diyelim ki bu ateşin altına milyarları toplamışım. dünyada sınır, ülke, kural falan kalmamış. bu durumda;
esasında ben düşman olduğum üniter veya federal yapıyı yok etmek için kendimce karşıt bir yapı oluşturmuş, bu yapıya önderlik etmiş ya da bu yapının bir parçası olmuş olmuyor muyum. bu durumda ben anarşizm anlayışıyla ters düşmüş olmuyor muyum.
yani anarşizmin özüne bağlı kalarak tek başıma bir şeyi değiştirmeyeceksem yani kendi kendimle çelişeceksem, ne s.kime yarayacak bu anarşizm dalgası belli değil.
devlet, ülke, kalıplaşmış kurallar falan hak getire. böyle bir dünyada insan nasıl var olacak. böyle yapısız bir sistemde, yeni kurallara ve yeni bir yönetim anlayışına zaruri olarak ihtiyaç duyulduğunda ne yapılacak vs.
hani komunizme "ütopik ama güzel, az yardırılsa bakarsın olur da belki" dedik de bu anarşizme ne diyeceğiz yahu.
düdüt : iş bu entrye karşıt görüş geliştirmek için v for vendetta örneğini gösteren kişi yahut zümreler, kızılcık sopasıyla dövülecektir biline.
sinirlari, siniflari, dayatmayi kabul etmeyen, diger dusunce kuramlari gibi bir liderin onderliginde toplanmaya gerek duymayan, insanın insanı yönetmesini istemeyen bir düzendir (tabi ki insanların kendini yönetebileceği konumda olabilmesı şartıyla). anarşistler ezilen her sınıfın yapması gerektiği gibi ellerine silah aldıkları zaman terörist ilan edilmişlerdir. oysa terör kavramı insanların gözünü korkutmak için daha doğrusu bir koz olarak kullanılır ve bu durumda pkk da El kaide de anarşist olmaktadır. oysa terör ile anarşizmin alakası yoktur.
ev yaşamında bile kurallara ihtiyaç duyan insanın, vicdani özgürlük adı altında serbest bırakılmasıdır.
insanın içinde vardır tembellik, güçsüzü ezme, koyun olma, kendi kendine çok az iş yapabilme. zaten ilk çağlardan beri işler böyle yürüyor. grup halinde avlanılırken, bazıları avlanmaya, bazıları yiyecekleri muhafaza etmeye, bazıları ise barınakları muhafaza etme görevini üstleniyor. ne zaman insanın iç güdüleri bastırılabilir hale gelirse, o zaman anarşizm kuru tahtalar üzerine kurulmuş bir ideolojiden ibaret olamaz.
devletlerin koyduğu bu kadar katı kurallar varken bile suç olaylar bastırılamıyorsa kurallar olmadığı zamanki yağmayı, can kayıplarını düşünemiyorum.
fonetik olarak bakıldığında insana mutluluk veren bir kelimedir.
bu kelimeyle alakalı ne zaman bir $eyler duysam bir tebessüm gelir ve hep aynı $arkının sözleri gelir aklıma..
We'd gather around all in a room fasten our belts engage in dialogue
We'd all slow down rest without guilt not lie without fear disagree sans judgement
We would stay and respond and expand and include and allow and forgive and
Enjoy and evolve and discern and inquire and accept and admit and divulge and
Open and reach out and speak up
We'd open our arms we'd all jump in we'd all coast down into safety nets
We would share and listen and support and welcome be propelled by passion not
Invest in outcomes we would breathe and be charmed and amused by difference
Be gentle and make room for every emotion
We'd provide forums we'd all speak out we'd all be heard we'd all feel seen
We'd rise post-obstacle more defined more grateful we would heal be humbled
And be unstoppable we'd hold close and let go and know when to do which we'd
Release and disarm and stand up and feel safe..
Marksizm'le birlikte temel hedef olarak Komünizm sistemine ulaşmayı kendisine ilke edinmiştir. Ancak, bu iki düşünce arasında sadece uygulanacak yöntemler farklıdır. Marx ve takipçileri, devlet aygıtının ani bir biçimde şiddet kullanılarak yıkılmasına gerek olmayacağını, çünkü işçilerin bilinçlenerek, bir süre sonra zaten kendiliğinden devleti ortadan kaldıracağını savunuyorlardı. Buna karşılık, Bakunin ve Anarşistler, devlet aygıtının derhal ortadan kaldırılması gerektiğini, bunun için gerekirse terör de kullanılabileceğini savunmaktaydılar. Onların düşüncesi, işçi sınıfının sistemin tepesine geçse bile, ona benzemek zorunda kalacağı ve bundan sonra işçilerin diktatörlüğünün başlayacağıydı. Bunun için, Anarşizm, bir an önce devletin ortadan kaldırılması gerektiğini savunur.
Anarşizm, I. Enternasyonel'de, Marksistler tarafından dışlanmış ve mücadelelerine kendi başlarına devam etmişlerdir. I. Enternasyonel'de Marx ve Bakunin o kadar sert tartışmışlardır ki, gırtlak gırtlağa geldikleri söylenir.
biradır. cok icerseniz, ertesi sabah depresyonda uyanırsınız. yaptıgınız her seyden nefret ettirir. bas agrısı sırasında yanlıs yapmısım dersiniz. pisman olursunuz. bir daha ayrım yaptırmaz.
her devrin yaramaz çocuğu. devrim zamanında bile yaramaz çocuğun durumunun ne olduğu konusunda büyük tartışmaların varlığını geçenlerde okuduğum mektup sayesinde bir hatırladım.
yurt disindaki bir grup rus anarsisti tarafindan "anarsistlerin genel birligi icin
orgutsel platform" projesi olarak yayimlamis belgeye iliskin yazini okudum.
edindigim izlenim su ki, ya "platform" projesinde yazilanlari yanlis anladin, ya da,
devrimci eylemde kolektif sorumluluk ve anarsist guclerin benimsemesi gereken
yonetimsel islev yaklasimlarini reddediyor olman, senin sorumluluk ilkesini gozardi
etmene yol acan kendi anarsizm anlayisina duydugun derin inanctan kaynaklaniyor.
oysa, bu [kolektif sorumluluk ilkesi -c.n.], anarsist fikirlerin ozveri ruhuyla dolu bir
yoldan yiginlarin icinde kok salmasi gerektigine iliskin kararliligimizda ve kendi
anarsizm analyisimizda her birimize rehberlik eden temel bir ilkeyi ifade ediyor. insan,
bu ilke sayesinde digerlerini reddederek devrimci yolu seciyor. bu olmaksizin, hicbir
devrimci, toplumsal sefaletin boyutlarina, buna karsi verilen savasin yetersizligine
katlanmak icin gerekli guce, irade ya da bilince erisemezdi. farkli donemlerde yasayan
ve farkli egilimlerden gelen devrimciler, kolektif sorumluluk ilkesinden aldiklari ilhamla
kendi guclerini birlestirmislerdir; gerceklestirmis olduklari -ve baski altinda yasayanlara
yol gosteren-kismi ayaklanmalarin bosuna olmadigina, somurulenlerin kendi
ozlemlerini anlayacaklarina, bu deneyimlerinden yola cikarak zamana uygun yontemler
gelistirebileceklerine ve bunlari kurtulusa giden yeni yollarda kullanacaklarina iliskin bir
umuda sahiplerse, bu yine bu ilke sayesindedir.
anarsist devrimcinin bireysel sorumlulugunu sen de kabul ediyorsun, sevgili
malatesta. dahasi, bir militan olarak butun yasamin boyunca bu fikre destek verdin. en
azindan benim senin yazilanlarindan cikardigim sey bu. fakat, sorun bir butun olarak
anarsist hareketin egilim ve eylemlerine gelince, kolektif sorumlulugun geregini ve
yararliligini yadsiyorsun. kolektif sorumluluk, tehlikenin varligina isaret ettigi icin seni
korkutuyor, ve sen bu yuzden onu reddetmeyi seciyorsun.
ben, hareketimizin icinde bulundugu gerceklerle yuzlesme aliskanligina sahip biri
olarak, senin kolektif sorumlulugu yadsiyor olmani yalnizca temelsiz olusu dolayisiyla
degil, fakat ayrica, icinde tum dusmanlarimiza karsi son ve belirleyici savasa
girisecegimiz -ve senin de deneyimden cikan dersleri dikkate alacagini dusundugumtoplumsal
devrim acisindan icerdigi tehlike dolayisiyla dikkate deger buluyorum. benim
yakin gecmisteki devrimci savasimlar deneyimim, bana, devrimci gelismelerin niteligi
her ne olursa olsun, ciddi bir ideolojik ve taktiksel yonelime sahip olmanin onemini
gosteriyor. bu, anarsizmin icerigine uygun kolektif bir ruh ve bagliligin, ancak kolektif
sorumluluga dayali bir irade araciligiyla icinde bulunulan anin gereklerine ifade
kazandirabilecegi anlamina geliyor. hicbirimiz, sorumluluk ogesinden yan cizme
hakkina sahip degiliz. aksine, eger sorumluluk bugune degin anarsistler arasinda dikkate
alinmamis bir oge olarak kalmissa, komunist anarsistlerin onu teorik ve siyasal
programimizin bir parcasi haline getirmesinin zamanidir.
anarsizmin devrimci bir donemde isci yiginlarina -ne ideolojik ne de pratik olarakrehberlik
edemeyecegi ve dolayisiyla topyekun bir sorumluluk ustlenemeyecegi
seklindeki tarihsel olarak yanlislanmis fikrin modern anarsizmin saflarindan atilmasini
olanakli kilacak yegane sey, anarsist militanlarin kolektif ruhu ve kolektif
sorumlulugudur.
bu mektubumda, senin "platform"projesine karsi kaleme aldigin makalenin diger
bolumlerine - ornegin bunu 'bir kilise ve polisi olmayan bir otorite' seklinde tanimladigin
paragrafa - deginmeyecegim. sadece, elestirin sirasinda boyle ifadeler kullanmis olman
karsisinda yasadigim saskinligi ifade etmekle yetinecegim. yazdiklarin uzerine cok
dusundum; senin dusunceni paylasmak bana kabul edilemez gorunuyor.
hayir, hakli degilsin. ve, senin asiri basit argumanlar kullanarak "platform"un
tezlerini yanlislamaya yonelik girsiminle hemfikir olmadigim icin, sanirim sana sunlari
sorma hakkina sahibim:
1. iscilerin kendilerini ezenlere, kapitalizme ve onun usagi olan devlete karsi
verdikleri mucadelede anarsizm herhangi bir sorumluluga sahip olmali midir? eger
yanitin hayir ise, bunun nedenini aciklayabilir misin? eger yanitin evet ise, anarsistlerin,
kendi calismalarini, anarsist hareketin mevcut toplumsal duzenle ayni temelde bir nufuza
sahip olmasina olanak taniyacak sekilde yurutmeleri zorunlu degil midir?
2. bugun bir orgutsuzluk icinde bulunan anarsizm, bu haliyle, isci sinifi
mucadelesinin toplumsal gorunumleri uzerinde ideolojik ve pratik bir etkiye sahip
olabilir mi?
3. anarsizmin devrim gunleri disinda benimsemesi gereken araclar nelerdir ve,
anarsizmin, kendisine yapici kavramlarini dogrulamasi ve kanitlamasi olanagi verecek
hangi araclari kullanabilir?
4. anarsizmin, kendi amaclarini gerceklestirmek icin, amac ve eylem birligi temelinde
birbirine siki bicimde baglanmis kendi kalici orgutlerine gereksinimi var midir?
5. anarsistler, toplumun ozgur gelisiminin garantisi olacagi dusuncesiyle 'kurulacak
kurumlar' derken neyi kast ediyorlar?
6. anarsizm, kendi anladigi komunist toplumda, toplumsal kurumlar olmaksizin kendi
tezlerini gerceklestirebilir mi? eger yanitin evet ise, hangi araclarla? eger hayir
diyorsan, hangi kurumlari kabul etmeli ve kullanmali, bunlara hangi isimlerle varlik
kazandirmali? anarsistler, oncu bir islev ve dolayisiyla boyle bir sorumluluk yuklenmeli
midirler, yoksa kendilerini sorumluluktan bagisik yardimcilik isleviyle mi
sinirlamalidirlar?
bu mektubuma verecegin yanit, iki nedenden oturu benim icin buyuk oneme sahip,
sevgili malatesta. yanitin, bana, anarsist guclerin ve genel olarak anarsist hareketin
orgutlenmesi konusuna iliskin dusuncelerini daha iyi anlama olanagi kazandiracak. ve,
acikca ve durustce kabul edelim ki, senin ileri surdugun fikirler, tum yasami boyunca
kendi liberter idealine siki bicimde sadik kalmis deneyimli bir anarsistin dusunceleri
oldugu icin, pek cok anarsist ve sempatizan tarafindan tartisilmadan hemen kabul
goruyor. dolayisiyla, icinde bulundugumuz cagin hareketimizin onune koydugu acil
sorunlarin eksiksizce irdelenmesi isine girisilip girisilmemesi, dolayisiyla, anarsist
hareketin gelisiminin yavaslamasi ya da yeni bir ivme kazanmasi belli bir duzeye kadar
senin tavrina bagli bulunuyor. hareketimiz, gecmisteki ve bugunku durgunluk icinde
kalmakla hicbir sey kazanmayacaktir. aksine, uzun vadede onumuzde uzanan olasi
gelismeleri dikkate alan bir yaklasimla kendi islevlerini yasama gecirmesi icin her
olanaga sahip olmasi, yasamsal bir oneme sahip.
mektubuma verecegin yaniti cok onemsiyorum.
devrimci selamlar.
---spoiler---
benim cevabım: anarşizm o an varolan bütün rejimleri yapısı gereği ret edeceği sebebiyle bu mücadelede kesinlikle sorumluluğu var hatta bu mücadelenin belki de başlama noktası anarşizmin sırf kendisidir. bu sebeple işçi sınıfının mücadelesinde pratik ve ideolojik olarak bir etki alanına sahiptir. fakat unutulmaması gereken bir gerçek bu mücadelenin başarıya uğraması halinde anarşizm bir nevi yeniden kendi küllerinden doğacak ve artık yeni otoriteye karşı ret düşüncelerini bildirecek. çünkü antimilitarizm dahil toplumsal kurumların olmaması düşüncesi nerdeyse anarşizmin ana teması olması sebebiyle anarşizmin anladığı komunizm bile anarşizme dar gelecektir. son olarak eklemek istediğim mesele şudur: anarşizm o an var olan otoriteni ret eden devrimcilikle birliktedir ta ki, devrimin kendisi otorite olana kadar
anarşizm'in eşitini kaos olarak bilenlerin kendi dargörüşlerinde kavrayamayacakları ideoloji. anarşi'de gayet de bir disiplin vardır zaten, bu disiplin toplu yardımlaşma esasına göre şekil alır yalnızca, belli bir sistemin dayatması esasına göre değil. kollektif bir bilinçtir yani.
diğer bir konu ise anarşizmin idealist olduğu görüşü. bu noktaya büyük ölçüde katılmakla birlikte, komünizmin de anarşizmle aynı ideada ve idealde olduğunu düşünürsek bunun imkansız olmayacağını da biliriz. öte taraftan gerçekçi yaklaşmak gerekirse anarşizm her ne kadar düşüncelerin en asili olsa da şu an için imkansızdır. imkanlılığı ise sosyalizmin tüm dünya'ya yayılmasından sonra olacak, işte o zaman; bugün nasıl kapitalizmin diyalektiği sosyalizm ise sosyalizmin de diyalektiği anarşizm olacak ve komünizme geçişteki başat rolü anarşizm üstlenecektir. bu çıkarımım da geçmiş pratiğe dayalı bir çıkarım, çünkü sosyalizm gelse bile bu marks'ın sandığı gibi tam manasıyla bir işçi tahakkümü ol(a)mamakta, bürokratik sınıfın doğması ihtimali ve de haliyle bu sınıfın da günün birinde kendi çıkarlarını yani statükosunu koruma ihtimali oldukça yüksek geçmişi incelediğimiz de. yani sınıf savaşımlarının sönümlenmesi sosyalizm'de bile kansız gerçekleşmeyebilir, işte burada anarşizm devreye girip proleterleşen halk anarko-komünizmi yani sınıfsız kaynaşmış bir dünya'yı getirecektir.
saf özgürlüktür.zannedilenin aksine şiddetin,karmaşanın tam zıddı olan ve bunların söneceği düzendir.ne çıkar uğruna maskeler takmak zorunda kalırsınız, ne birilerinin kölesi olmak ne de kısıtlanmak.yani kendiniz olabileceğeniz sistemdir.ve bu kadar güzel olduğu için maalesef asla gerçekleşmeyecektir.
çoğu insanın bildiği gibi bir kaos ortamını benimsemez, hatta anarşist düzen yıkılırsa ortam kaosa sürüklenir vandalist sistem egemen olur, halkımızın çok yanlış bildiği bir başka düzendir.
george woodcock anarşizm ve anarşizmin tarihini derinlemesine incelediği kitapta tanımı bulacağımız felsefe ve düşüncedir.
hakikatı arayın ve onu kendiniz gerçekleştirin, onu başka hiçbir yerde bulamazsınız
hakikati aramak belki insanoğlunun bir yaşam mücedelesi ve anlamıdır.
öğle değil mi?
bütün hayatımız boyu bütün olaylarda gerçeği aramadık mı veya hakikat nedir diye düşünmedik mi?
ve onu kendiniz gerçekleştirin.
işte bu cümleyle başlıyor anarşizm. bireylerin önemi maksimum derece. hatta anarşizmde zaman zaman komünleri veya kooperatif leri bile red eden bireyci anarşist akımları oldu. insan merkezli olması. otoriteni reddetmesi.
önceleri nihilizm e başlayan pasif duruş artık her türlü otoritenin reddi anlamına gelen anarşizm le olması gerekene varmıştır.
zaten nihilizm konusun da açıklamalar getiren düşünürler sonun başlangıcı olabilecek nihilizm in akabinde ya intihar etmek gelir yada ışığı bulmak gelir - anarşist olmak gelir.
anarşizm rejiminin oluşa bilmesi için bireylerin önce kendilerinden başlaması gerekir. yani oluşum bireyin kendisinden başlıyor.
komünlerin oluşması veya kooperatiflerin oluşması için kurumlarda veya rejimlerde bireyin etkilisi olması gerektiği düşüncesi başlı başına bu işin öncelikle bireyden başladığının bariz ispatıdır.
peki hakikatı arayan ve kendi içinde bunu gerçekleştiren bireyin kendinde taşıması gereken erdem nedir?
işte yine bu tanımı da yazarın kendisinden dinleyelim.
'büyük anarşistler bir prensler kuşağı gibi ahlaki olarak kendi ayaklarımız üzerinde durmaya, içsel bir ateş olarak adaletin farkına varmaya, kendi yüreklerimizin sakin,fısıltılı seslerinin, her dakika kulaklarımızı tırmalayan propaganda seslerinden daha doğru şeyler söylediğini görmeye çağırırlar bizi'
bundan önceki ve bu cümlede özgürlüğün ve ahlakın birlikteliğinin en ideal olduğunu ve biri olmadan diğerinin var olmayacağını görmekteyiz.
ahlaki değerlere sahip olmayı - adaletin farkına varmayı ve aynı zaman da toplumsal seslerden farklı şeylerin olduğunun aramayı şiar ediniyor kendine.
ahlaki değerler : dün avesta da bugün birçok kitaplardada aynı şeyler yazılmadı mı ?
bütün sinagoglar - bütün camiler - bütün kiliseler - bütün okullar - bütün anneler babalar aynı ahlaki değeri anlatmadılar mı bize?
hayır düşün - hayır yap.
bu sadece sahip olmamız gereken ahlaki değerlerden teki.
adaletin farkına varmak: en önemli kriteryadır. başlı başına incelenmesi gereken adaleti sadece ahlaki olmaktan birşey olduğunu söylemek isterim. o sebeple farkına varmak deniyor. yani bir sefer edinilicek birşey değil durmadan farkında olmaktır.
propaganda seslerinden daha doğru şeyler söylediğini bilmemiz gerekmektedir. işte içimizdeki gerçeği aramak budur. hakkın ne olduğunu bulmaktır.
işte bütün bunların ışığın da bütün mesele aramak ve bu hak arayışında ahlaki değerler ve adaletli olmakla içindeki sesi dinlemektedir.
hak olanın gizli kalmayacağı kesindir. ve bu anlamda anarşizm eğer doğru takip edilirse ideal olana bizi ulaştıracak felsefedir ve düşüncedir.
başta devlet olmak üzere bütün baskıcı kurumların ortadan kalkması gerektiğini ileri süren öğreti... ingiliz düşünürü godwin, 1793 yılında yayımlanan political justice adlı yapıtında, insanlığın ahlakını bozduğu için devlet kurumunun ortadan kaldırılmasını ileri sürmüştür. stirner, tucker, tolstoy vb. gibi birçok düşünür de bu kanıdaydırlar. fransız düşünürü charles fourier, çakıl taşlarını toplayıp r kutuya koyun ve sallayın, hiç bir sanatçının beceremeyeceği kadar uyumlu bir mozaik elde edersiniz" demekle, toplumun doğal biçimlenişinin en uygun ve verimli biçimleniş olduğunu dile getiriyordu. bu düşünce, proudhon ve bakunin gibi ütopyacı toplumcularla kropotkin gibi kuramcıların elinde bir öğrti olma niteliği kazandı.
başsızcılık terimini ilk kullanan fransız düşünürü joseph proudhon bu düşünceyi ütopyacı toplumculukla, rus nihilisti michail bakunin de nechayev'in nihilist öğretisiyle kaynaştırdı. prens alekseyevich kropotkin de düşünceyi kuramsal olarak düzenlemeye çalıştı ve anarşizm "doğal uyumu, yapma kurumlarla zorlamakla" anlamıyla tanımladı. kropotkin'e göre "anarşizm, düzen yokluğu gibi, baskı yokluğudur".
devlet -marksçılıktan alınma bir düşünceyle- egemn sınıfın çıkarlarını korumakla görevendirilmiş gereksiz bir kurumdur. özgürlüğü gerçekleştirme devrimine devleti ortadan kaldırmakla başlamalıdır. devlet, -marksçılığa karşı bir düşünceyle- hiç bir zaman yeni bir toplum çağını başlatmak için kullanılamaz.
temsilcilik gibi düşçülükler insanları insandışılığa dönüştürür, gerçekte hiç kimse bir başkasını temsil edemez. baskı yerine özgür işbirliği, korku yerine kardeşlik ve sevgi gerçekleştirimelidir. devlet yerine özgür işbiriliğinin doğuracağı dernekler ve derneklerin birleşmesiyle meydana gelecek federasyonlar kurulmalıdır. uyum, bu kendiliğinden birleşmelerin doğal dengesiyle meydana gelecektir. çeşitli birlikler, her an yön ve biçim değiştirerek her an en yetkin yönü ve biçimi bulacaklardır.
devletle birlikte her türlü baskıcı kurum yok edilmelidir. insan; bir üretici olarak anamalın otoritesinden, bir vatandaş olarak devletin otoritesinden, bir birey olarak dinsel törenin otoritesinden ve özgür bir gelişme olanağına kavuşmalıdır. bütün insan yetenekleri ancak başsızcı bir toplumda, hiç bir baskıyla engellenmeksizin, özgürce gelişebilir... ütopyacı bir alanda gelişen başsızcılık, marksçılıktan yararlanmaya çalışmışsa da hiç bir zaman marksçılığın bilimsel yönünü ve gerçek özünü kavrayamamıştır. birinci enternasyonal'de bölücü bir rol oynamayan başsızcılar, "devletin yavaş yavaş eriyip ortadan kalkmadan önce tarihsel bir boyunca zorunlu olduğu" yolundaki marksçı teze karşı çıkmışlardır.
anarşizme göre devrim, devleti yok etmektir, marksçılığa göre devrim, burjuva devletini halk devletine dönüştürmektir. bu iki tez arasındaki önemli ve derin ayrılık anarşizmin ütopyacı karakterini ortaya koyar.
Anomi kavramı ile karıştırılmaması gereken fikir akımıdır . Her türlü baskı grubununu ve otoriteyi reddeder . Sınıf ve devlet gibi oluşumların karşısında , özgürlüğün kaos içinde aranması gereken düzenini savunur . Gönüllü komünlerde yaşam oluşturmak ve takas usulüyle ihtiyaçlar doğrultusunda paylaşmak ve üretmek gibi hedefleri vardır . Kimi anarşistler komünizm ile I.Enternasyonel sonunda ayrılmışlar ve değişik ülkelere kaçmak zorunda kalmışlardır . Sınıf savaşımını haklı gören ancak proleterya diktatörlüğüne karşı çıkan kesim troçkistler olarak stalin döneminin bürokrasisi ve dönemin koşulları karşısında haklı olarak uygulanması gereken şiddete tepki olarak gruptan ayrılmıştır.
Aslen anarşizm olmadan komunizm , komunizm olmadan anarşizm olmayacağını bilenlerin fikir akımıdır . Bu bakımdan devrimin savaşla ve kavgayla kazanılamadığı ve yürütülemediği dönemlerde burjuvanın silah namlularına karanfil sokmaya yeltenen ancak beynine giren kurşunla şuurunu yitiren insanların sınıfsız komünizm savaşıdır . Gerçekçi değildir ve günümüzde tamamen burjuvaya angaje olmaya yüz tutmuştur. Emma Goldman'e sevgilerle...