altında son model arabası ile turlayıp gününü gün etmek dururken, dünya çapında g8 e tepki göstermeyi seçen insana verilen ad. çünkü öyle boş beleşe anarşist olunmuyor. kişi tamamen özgür olmak zorunda, örnek vermek gerekirse yukarıda bahsettiğim g8 ülkelerini protesto etmek için 1 hafta öncesinden almanya / rostock a gidebilmeli. ksc. biraz zengin olmalı. benim anladığım anarşist budur. kişi part-time çalışan biri dahi olsa anarşist olamaz. anarşist olabilmek için illaki hegel'i okumak gerekmez. sonuçta protesto edilen şey vicdanınıza sığmayan bir şeydir. devrimciler nasıl profosyonel devrimciler *** sayesinde örgütlenip eylem yapıyorsa, anarşistlerde aynı şekilde örgütlenir. tek farkı anarşistler işçi değillerdir ve babalarıda muhtemelen patrondur. takdir edersiniz ki, bir işçi bu yüzden anarşist olamaz.
türkiye gibi bir yerde çalışmadan yani işçi* olmadan yaşanmayacağı için türk anarşist bu kesimden çıkmaz. zengin babasının paracıklarını yiyip gününü gün eden türk gencimizde, g8 ülkelerinin afrika üzerindeki planlarını siklemeyeceğinden dolayı anarşist olmaz. bazan gaza gelip bir şeyler yapmaya çalışırlar ama aldığı tepkiler yüzünden "öfff yaa, çokta sikimdeydi" deyip umursamamaya devam ederler.
evet tepki alırlar!
neden mi? zaten hali hazırda sosyalistler, komünistler ya da kısaca sol örgütlenmeler insanların gözünde etiketlenmiş, her an herşeyi yapma ihtimali olan terörist gibi fişlenmişlerdir. bir çok sol ideolojinin dinsiz olarak lanse edildiği bir yerde kalkıp anarşist'im derseniz, otomatik olarak allahsız olarak fişlenirsiniz. neden ? çünkü diyalektiğin babası hegel ateisttir. bu nedenle sizde %99 ateistsinizdir. nasıl karl marx a bakarak komünistlere dinsiz allahsız deniyorsa...
sosyalizm belli bir sınıfın çıkarlarına hizmet eden bir sistemdir, işçi sınıfının. ve anarşizm de bir sosyalist fraksiyondur. bakunin'in tanımına göre anarşistler devrimci sosyalistlerdir (ne yani biz marksistler devrimci değil miyiz demesinler, anarşist devrim sosyalist devrime kıyasla çok daha keskindir). anarşizmin marksist sosyalizmden ayrıldığı nokta marksizmin merkeziyetçi devlet anlayışını savunması, anarşistlerin ise bunun işçi sınıfının yararına değil zararına olacağı düşüncesidir.
diğer taraftan anarşizmi g8'e tepki göstermek için seyahat özgürlüğüne sahip burjuva çocuklarının ideolojisi yapmak ve anarşist işçi olmaz demek ise çok ciddi biçimde saçmalamak, cehalet örneği sergilemektir. maddi durumu daha iyi olan insanların bilgi kaynaklarına daha iyi ulaşabilmesi aydınlanma yolunda bir avantajdır elbette, ancak kapitalizmin gelişmesiyle birlikte istem dışı gelen bilgi kaynaklarına ulaşılabilirliğin kolaylaşması bu farkı her geçen gün eritmeye devam etmektedir. bu nedenledir ki burjuva sınıfı içinden kendi sınıfına karşı tavır alan kimseler çıksa da sayısal bakımdan son derece cılızdır sosyalistler arasında. bir zahmet 1 mayıs'ın nasıl emek ve dayanışma günü olarak ortaya çıktığına bakıverin.
ek: bünyeye aşırı yükleme olmaması açısından demeyecektim ama, gene de belirtelim bilmeden konuşmak yerine öğrenmek isteyen yazar ve okuyucuların da olduğunu düşünerek.
kendimi anarşist olarak tanımlasam da, bu konuda akademik düzeyde bir tartışmaya girecek kadar teorik bilgiye sahip olmadığımı itiraf etmeliyim öncelikle... ama yine de bana kalırsa, anarşizm varlığını illa ki sosyalizm bayrağının altında devam ettirmek zorunda değil gibime geliyor. sosyalizm, kendi yorumladığım kadarıyla özellikle işçi sınıfının çıkarlarına hizmet eden bir sistemden ziyade, son tahlilde sınıfsız bir toplum yaratmayı savunur. işçi sınıfının öne çıkarılıyorsa bu kapitalist sistemde insanların ürettikleri değerlere yabancılaşmalarından, yoksa sosyalizm (ya da marksizm) burjuva sınıfının, bir kast sistemindeki gibi alt düzeyse varlığını devam ettirmesinden yana bir sistem değil (bildiğim kadarıyla tabii).
anarşizm'i ise çok farklı değerlendiriyorum. bir anarşist, işe önce insanların özünde iyi olduğunu düşünerek başlamalı. işçi de, burjuva da sistemin kurbanıdır benim gözümde, ikisi de aynı ölçüde kapana kısılmıştır. gereklilikler, insanın kendi özünü keşfetmesinin önünde en büyük engeldir. devletsiz, sistemsiz bir toplum eninde sonunda dengeye gelecektir, yeter ki bireyler böyle bir dünya'nın mümkün olduğuna inansın... en basitinden en komplikesine her türlü düzene ve onların devam etmesini sağlayan insanlara verilen refleksif, spontane tepkiler bu uyanışın ilk adımıdır diye düşünüyorum. anarşizm demek birey demektir, ve bireyin hayatının her alanındaki zincirlerden kurtulmak için, hiçbirini kayırmadan mücadele vermesi, düzen kelimesini sözlüğünden tümüyle çıkarması gerekir...
bu benim kendi anarşizm anlayışım. anarşizm'in tarihsel gelişimi konusunda, dediğim gibi çok bilgi sahibi değilim, sosyalizm'in bahçesinde yeşermiş olması fikri de beni rahatsız etmez; ancak anarşizm'in ifade etmesi gerektiğini düşündüğüm ideal, herşeyden önce düzensizlik özlemidir kanaatindeyim...
edit: cahil bir insandan daha tehlikeli biri varsa, o da cehaletinin farkında olmayandır... umarım bana anarşizm ile sosyalizm'in farkını ''bünyeme fazla yükleme yapmadan'' öğretmek isteyen arkadaş bunlardan biri değildir.
anarsistin en buyuk savası beklemedigi yerdedir. kurtarmaya calıstıgı insanlardan gelir saldırı.
neden der? ben size ozgurluk verdim. devlet kavraminin sizi somurmesini engellemek istedim. neden sevmiyorsunuz beni su an?
aradıgı cevap karanlıktan gelir: yuzlesmekten korktugumuz seyleri devlet bizden saklıyor. uzerini ortuyor. korktugumuz seylerle savasmak zorunda degiliz. biz senin gibi gormediginin ustune yuruyebilen biri degiliz. biz aydınlıkta bile adım atmakta cekiniriz.
insanların evrim seviyesinin istedikleri düzene izin vermediğini anlamayan insan.
şimdi birisi gelip "ama şöyle böyle bıdı bıdı" diye ötecek, o yüzden şunu söyleyebiliriz ki, zaten izin verseydi, olurdu. ayrıca, insan türünün hiç bir şey yapmaksızın kendini yok etme eğiliminde olduğunu ve bu türün doğaya zararını nedense ya görmezden gelir, veya buna, insan var oluşu gibi temel ve basit bir nedenden daha fazlasını atfeder. kısacası insana fazla değer atfeden insandır. bu bağlamda aslen dini görüşlerini ön plana çıkarıp rasyonel düşüncelerini bastıran bir insandan daha farklı da değildir. buna karşılık, yine de çoğu komünist/sosyalistten daha fazla tasvip ettiğim adamlardır. en azından istedikleri sistemin(sistemsizliğin) eşitlik verirken özgürlükleri kısıtladığı söylenemez(lakin insan türünün şu anki durumunu baz alırsak, yine de tehlikeli bir düzen(sizlik)dir istedikleri).
"anarşizm de bir sosyalist fraksiyondur."
işte bu yazıyı görmem, anarşizmi tartışamayacak kadar zayıf bir ortamda oladuğumu hatırlattı bana. bu sebepten değerli vaktimi burada, aşağıdaki içi boş bkz. ları doldurmakla harcamayacağım.
tek söylemek istediğim anarşizmin sosyalizm gibi teknik tartışmaya açık olmadığıdır. ya hep - ya hiç gibi bir şeydir anarşizm. bir yaşayış biçimidir. bir de demiştim ki: dünyadaki bir çok anarşist zengin aile çocuğudur. bu sözümü götünden anlayanlar dedi ki, "burjuva çocukları" * işte ben daha ne söyliyeyim sana arkadaşım!, dünyanın daha güzel bir yer olması için vaktini uygulamalı olarak! anarşist eylemlere katılarak harcayan kiişleri eleştirmek için "burjuva çocuğu" diyorsan ben sana daha ne anlatabilirim ki?
herşeyi siktiredelim, boşverelim tüm yazdıklarımızı, ben bir şeyi çok merak ediyorum.
bu insanları eleştiriyorsun bana söyler misin ömründe kaç kez bir şeylerini feda etmek uğruna bir eyleme katıldın? g8 örneğini işte bu yüzden verdim. almanya'da zirvenin olduğu gün pek de yabancı olmadığımız şeyler yaşandı orada. hani bizim 1 mayıs'larda panzerler coplar filan... işte böyle. sabah başladı, öğlene kadar sürdü, anarşistler dağılmadı. işte bu yüzden "burjuva çocuğu" diye eleştiremezsin.
2-zengin aile çocuğu = burjuva çocuğudur. babam sağolsun diyerek geleceğin burjuvası da olabilir, sosyalizme gönlünü veren işçisi de, seçim ona kalmıştır.
3-anarşizm gayet teknik tartışmaya açıktır, ''teknik'' tartışmaya.
4-haddızatında eleştirilen anarşistler değildir. g8 eylemlerine katılanların sosyo-ekonomik durumlarına bakılırsa bu çok daha iyi görülebilir. eleştirilen ''anarşistlerin zengin aile çocuklarından çıkması'', ''anarşizmin zengin aile çocuklarının ideolojisi olması'' genellemeleri, daha doğrusu anarşizm hakkındaki cahilliğin tezahürüdür. ben de diyorum ki, yok öyle bir şey. kişi, kendi isteği dışında (bir burjuvanın evladı olmak gibi) ezen taraftan olup da vicdanının sesini dinleyerek ezenden değil ezilenden tarafa çıkabilir, ezilenin, haksızlığa, adaletsizliğe maruz kalanın yanında yer alabilir. ancak anarşizm, tıpkı komünizm gibi ezilenlerin ezenlere karşı isyanının ideolojisidir.
ülkemizde 100 bin anarnişt varsa toplasan bunun belki en fazla abartsızı olarak 100'ü adam gibi bu ideolojiyi, düşünceyi, felsefeyi benimsemiştir, uyguluyordur veya savunuyordur.
zira bazı anaşist forum ve sitelerde anarşist takılan kişilerin yorum ve ifadelerinden sonra bu fikir vuku buldu bende.
mesela;
bir çoğu sırfözentilik, gençlik başkaldırısı olarak anarşist takılır.
herşeye küfür eder, herkese hakaret eder, dinden bana ne der ve kendini anarşist sanur.
yine bir çoğu biraz daha bilgili olup, 4-5 kitap okuyarak herşeye yalan dolan der, herşeyi kapitalist olarak görür, herkesi emperyalist uşağı olarak görür. *
hatta o kadar hadsizlerdir ki atatürk'ü bile kapitalist ve emperyalist görürler.
burjuvaya hizmet etti derler.
kurtuluş savaş'ında katkısı olmadı, askerlerin katkısı vardı, çok abartılıyor derler.
ermenilerden özür dilerler ama hocalı katliamına sessiz kalırlar. *
say say bitmez yani.
dtp pkk'yı destekliyor, pkk terörist derseniz size faşist derler, fikir yoksunu derler. *
işte böyle garip, fikirsiz insanlardır.
nasıl ki fethullahçı evlerden robot gibi sorgulamayan, düşünemeyen beyinler ortaya çıkıyorsa; bu anarşist beyinlerde tam tersi.
bunlar okuyup, sorguladığı halde düşünemeyen ve robot gibi gezen tipler oluyor.
hakan günday'ın kinyas ve kayra romanında kayra şöyle taş atmıştır kendilerine:
"eskiden hayata farklı bakanlar bulurlardı beni. gerçek entelektüeller, anarşistler, nihilistler... mıknatıs gibi çekerdim toplumun dışında yaşamayı seçmiş robinson crusoe ları. ama şimdi seyrek de olsa benimle karşılaştıklarında başlarını önlerine eğiyorlar, bakışlarımızın kesişmesini engellemek için. çünkü anlayabildikleri kadar anlıyorlar benim artık uzun, alkollü, yüksek sohbetlerden eyleme geçtiğimi. ve korkuyorlar. çünkü onların oynadığı oyun günün üç saatini, içlerinde bağırıp çağıran anarşiste ayırıp geri kalan zamanında normal bir insan gibi yaşamaktan ibaret. çok azı söylediklerini yapar. çok azı gece anlattığını gündüz yaşar. bunlar daha çok düşünsel kurt adamlardır. barış ve anarşi işaretlerini sokaktaki kadın heykelinin iki göğsüne çizenler bu salaklardır işte. coşarlar insan hayatının değersizliğini anlatırken. ama işkence gören bir teroristin haberi karşısında, en hümanist kesiliğ insan haklarından dem vururlar. çelik hümanistler çelik kapılar taktırırlar evlerine, adlarına methiyeler dizdikleri kaosun, devrimin geldiğ gün kendilerine zarar gelmesi diye. sağdan nefret ederken soldan da etmeyi unutanlardır bunlar. kişisel muhabbetlerine bir kalabalığın fikrini eklemekten zevk duyarlar. "sola daha yakınım!" derler utanmadan. gölgesiz yaşayamazlar, yalnız kalmaktan ödleri koptuğu için. yakın olmazlarsa herhangi br tarafa yok olacaklarını düşünürler. açık deniz adamlarının yanında karadan uzaklaşmayan dubalar gibi dururlar."
toplumun genelde yanlış anladığı ve ön yargıyla yaklaşıp terörist, gerilla diye etiketlediği insanlardır. işin kötü yanı anarşizmi anlamayıp, toplumun gördüğü gibi davrananların olmasıdır.
ankara'da bir grup slogan atarak yürümektedir; "paralı eğitime hayır! paralı eğitime hayır!"
kısa bir süre sonra kalabalığa karışan bir güruh asıl kalabalığı bastırmaya başlar; "eğitime hayır! eğitime hayır!"