bugün

Bir gün kaybolursa bilim de kaybolur. Deney yoksa bilim yoktur. Bilim kendini bile deneycilikle kanıtlamiş ve devrim üstüne devrim yapmıştır. idealistlerin bos safsata ve matematiğe yüklediği gereksiz anlam boştur. Elinizde en iyi formül bile olsa deney yapamıyorsanız o sadece hiçtir.
Felsefenin bilgi probleminin “doğru bilgi mümkün müdür?” Sorusuna karşılık duyum ve deneylere elde edilen bilginin kesin bilgiye ulaştıracağını ve rasyonalizme karşılık olarak doğuştan bilginin var olmadığını bilginin kaynağının salt deney-duyum yöntemiyle elde edilebileceğini savunan görüştür.

yeni doğanın bebeğin emme öğretisi, civcivin zamanı gelince kabuğunu kırabilme yetisi, doğar doğmaz ayağa kalkabilen keçi-buzağı gibi hayvanların yaşam ilkesinin oluşu ve de kesesinde duran yavru kangurunun anne göğüsüne tırmanma dürtüsü ve öğretisinin doğuştan gelen bilginin ürünü olan bu eylemleri deneyimsiz elde etmesiyle bilginin kaynağının deney oluşu savısıyla kafada soru işaretleri oluşturan ilke.
bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabileceğini öne süren görüştür.

Empirizm'de, bilginin kaynağı, ister doğrudan (deney olmadan) görme (Empirisme) vasıtasıyla olsun, isterse deneyleme, (experimentation) yoluyla olsun, her iki şekilde de bilginin meydana gelmesinde aklın rolü olmadığını savunur. Bilimsel bir hipotez, gerektiğinde ve doğruluğunun ispatı için deney yöntemleriyle tekrarlanır.
bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabileceğini öne süren öğreti. idealizm ve rasyonalizmin karşısındadır.
Deneyciliktir. bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabileceğini öne süren bir yaklaşımdır. Deneyci yaklaşıma göre insan zihninde doğuştan bir bilgi yoktur. Bu nedenle akılcılık yaklaşımına karşıdır. Akılcılığın insan aklında doğuştan ilkeler var olduğu varsayımına karşıdır. Doğru bilgi duyular vasıtasıyla deney yolu ile elde edilebilir. Bütün bilgilerin ilk kaynağı duyudur. yani sezgilere yer yoktur. Varlığın gözleme dayandığını ifade eder. Gözlemleyemediğimiz hakkında bilgi elde edemeyiz. Ve empirist yaklaşıma göre; her şey nedeni içinde sonucunu bulacaktır. bu yaklaşımın en önemli filozofları John Locke ve David Hume'dur.
Rasyonalizm ile zıt kutbu savunan felsefi akımdır. Rasyonalizm ve empirizm, epistemoloji alanında nasıl bir çatışma içindelerse, ontoloji alanında da materyalizm ve idealizm böyle bir çatışmaya sahiptir. Genel olarak, rasyonalizm ve idealizm uyum içindedirler. Empirizm ise materyalizm ile uyum içindedir. ''Genel olarak'' dememin sebebi, nadir de olsa uç istisnaların bulunmasıdır. Örneğin Berkeley, nesnelerin özünden, onların birer ''idea'' oldukları sonucunu çıkardığından, hem empirist hem de idealisttir. Spinoza ise, panteizm görüşünden dolayı doğayı Tanrı ile özdeş görür. Bu tam olarak materyalizm sayılmasa da, varlığın doğadan ibaret olması ve doğanın Tanrı ile aynı şey olarak görülmesi, ontolojik olarak materyalizme yakın bir görüş sayılabilir. O yüzden Spinoza hem sıkı bir rasyonalist, hem de materyalisttir.
Şahsi olarak, rasyonalizmin her zaman daha doğru olduğunu düşündüm. Duyumlarımızın bizi yanıltabildiği, bazı duyumlarımız sonucu kolayca ortaya konulabilir. Örneğin çay kaşığının gerçekteki konumundan alakasız olarak gözlemlenmesi. Daha fazla örnek için göz illüzyonlarını düşünün.
Tabii burada hemen gözünüze bir şey çarptı, biliyorum. Duyumları, duyum ile çürütmüş olmam biraz abes gözüküyor olabilir. işte tam da bu yüzden, duyumları tamamen dışlamamak gerekir. Her zaman akıl en üstte olmalı, ama yerine göre duyum ve tecrübeleri de seçerek bilgi olarak kabul edebilmeli.
Ayrıca ''tabula rasa'' olayı da, özellikle biyoloji ve psikoloji alanlarındaki gelişmelerle kolaylıkla yanlışlanabilir hale gelmiştir. En basitinden daha çok yeni doğmuş bir bebeğin ''içgüdü'' denen şeye sahip olduğunuı inkar edecek yoktur heralde. Locke tarafından ilk ortaya konduğu zaman belki savunulabilir bir görüştü, ama artık özellikle materyalist-ateistlerin hemen hemen hepsinin yaşamı açıklamak için sarıldıkları Evrim kuramında da, ataların mirası ve içgüdüler iyice önemlidir. Hatta bir çok biyolojik süreç eski soyların, yeni olana aktardıkları içgdüler ile açıklığa kavuşur olmuştur.
Nickimin hakkını vererek materyalizm-empirizm ilişkisine bir daha değineyim; empirizm görüşü materyalizmin temel dayanağı sayılır. Spinoza gibi değişik istisnalar dışında, empirizm olmadan materyalizmi temellendirmek çok zordur. Maddeyi algılamamızı sağlayan asıl kaynak olan duyu organları, birincil bilgi kaynağı olarak kabul edilmeden varlığın maddeden ibaret olduğunu savunmak her yiğidin harcı değildir.
copy paste içeren bir entry. kişinin kendi fikirleri olmadığını getirir akıllara. velhasılıkelam.
bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabilineceği öncülüne dayalı bir düşünce akımı.
genelde ampirizm olarak bilinir. insan dogdugunda beyninin tabula rasa yani bombos oldugunu ancak daha sonra deneyimlerle bilgi aldigini savunan akimdir.
rasyonalizm akimina karsittir.
kisaca hicbir bilginin dogustan insan beyninde kazinmis olmadigini savunur.
Felsefe'de Deneyselcilik anlamına gelir.
her türlü bilginin deneyimlerle, duyumlarla elde edildiğini ileri süren rasyonalizm e tepki olarak doğmuş görüş. temelinde insan zihni boş bir levhadır anlayışı vardır. aklı geri planda tutması, hatta yok sayması en eleştirilir anlayışlarından biridir.
a posteriori (deneyden sonra) olan bilginin kabul gördüğü ve öncülüğünü john locke'nin yaptığı felsefe akımı.
bu görüşe göre bilgi deneme yanılma yoluyla kazanılabilir.APriorizmin karşıtı bir görüştür. amprizme göre insan beyni boş bir levha gibidir, bazı gerçekler daha sonraki deneyimlerle öğrenilebilir.

bunları çalışmaktan beynim boş bir levhaya dönüştü, doğru!
(bkz: ebenin amı ali samizm)
(bkz: a posteriori)
amprik deneylerin temelini oluşturduğu hededir.
bitkin ve abaza felsefe öğrencisinin izm izm izm izm diye giden görüşlere isyanı. (bkz: ebeninamınizm)
empirizm olarak da bilinen deneycilik, bilginin, sezgiler yoluyla değilde sadece akıl, tecrübe ve deneylerle, duyularla ispatının mümkün olduğu savunan akım, felsefi görüş.
bilginin kaynağı olarak duyular, gözlem veya deneyi kabul eden bilgi felsefesi görüşü.
Deneycilik- Felsefede Epistomoloji "bilgi teorisi" probleminde yer alan bir doktrin.

Bilginin esas kaynağının deney olduğunu ve akılda doğuştan hiçbir bilgi veya prensip mevcut olmadığını söyleyen filozofların görüşüdür.

Bunlara göre insan zihni doğuştan boş bir levhadır (table-rase). Bütün bilgilerimiz, aklın prensipleri de dahil sonradan deney yolu ile elde edilebilir.

Yeni doğmuş bir çocuğun zihni balmumundan yapılmış bir plâk gibidir. Duyu organları vasıtasıyla dışardan alınan bütün etkiler bunun üzerine işlenir; böylece bilgi sahibi oluruz.

Amprizm, bilgilerimizin esas kaynağının akıl olduğunu iddia eden rasyonalizmin zıddıdır.

Amprizm, herhangi bir filozofun malı değildir..

Bütün bilgilerimizin ve akim prensiplerinin deneyle sonradan kazanıldığını söyleyen Ampristler, birbirinden tamamen ayrı yaşayan insanların nasıl olup da aynı şekilde düşündüklerini (çelişmeye düşmemek gibi) açıklayamazlar..
elde edilen bilgilerden yola çıkan fesefi akım biçimi.
bu görüşün savunucularından john locke,tabula rasa yani boş levha manasına gelen örneğini vermiştir. düşüncesine göre insan zihni başlangıçta boş bir levha gibidir, zihin bilgiyle doldukça levhanın üzeri de işlenmeye başlar.

(bkz: tabula rasa)
bu görüşün önemli temsilcileri john locke ve d.humedur. rasyonalizm e tepki olarak ortaya çıkmıştır.
adamlar araştırır kasar ama teoride buldukları sonuçlar pratikteki sonuçlara hiç benzemez. o zaman teorik kısmı bir yana bırakırlar ve deneyler ile bir şeyler bulmaya çalışırlar. sonra bulukları şeylerin doğruluğu tartışılmasın diye olayı felsefik olarak yorumlarlar. bu sayede tarihe geçerler falan filan...
(bkz: john locke)
(bkz: george berkeley)
(bkz: david hume)