bugün
- deniz gezmiş18
- anın görüntüsü11
- eloande12
- allah yerine hızır'dan yardım istemek11
- keki kabarmayan sözlük kızı23
- galatasaray16
- 6 mayıs 2024 konyaspor fenerbahçe maçı32
- 1 85 boyunda zeki esprili yakışıklı kültürlü erkek9
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması13
- bik bik'in 18 saat 30 dakikadır sözlüğe girmemesi12
- fenerbahçe neden şampiyon olamıyor14
- fener olmasa galatasaraylılar kimle dalga geçecek8
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay16
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek32
- hayatta kalmak için cebinde köpek maması taşı9
- düşün ki o bunu okuyor17
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni17
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat11
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks13
- icardi'nin burnuna kafa atacak olmam13
- en yaşlı özelliğiniz10
- durduk yere tribe giren erkek18
- iğrenç bir his tarif et23
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak9
- beybi leydi13
- allah ile tanrının farkı var mı9
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı19
- icardi190510
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj17
- nervio13
- bir türlü ısınmayan ayaklar11
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek23
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi11
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz12
- sözlük kızlarının saç rengi18
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
bi şeyi tekrarlaya tekrarlaya havaya girip, artık yadırgamamak.
(bkz: alışkanlık)
hayatta hiçbir şey için hissedilmemesi arzu edilen duygu..
sensiz olmaz ki artik...
(bkz: belki alışman lazım)
alışılan şey her neyse, her kimse o olmadan nasıl yaşanır unutmak...
güzel bir burcu güneş şakısıdır. sözleri şöyledir:
Kime yazılmış dertsiz kader
Kime bedelsiz sunulur zafer
Yine mi hüsran yine mi ceza
Bitmiyor ki elveda
Kim kazandi acı çekmeden
Kim basardı doğruyu görmeden
Sevmeliyiz sevilmeliyiz
Dolmuyor mu çilem
Düşmeden bir kere
Alışmak hep çok zor geliyor
Alışmak hepimize zor geliyor
Sen yokken bir yanım
Öbür yarım eksik kalıyor
Alısmak hep çok zor geliyor
Alışmak herkese zor geliyor
Sen yokken bir yanım
Öbür yarım eksik kalıyor
Kime yazılmış dertsiz kader
Kime bedelsiz sunulur zafer
Yine mi hüsran yine mi ceza
Bitmiyor ki elveda
Kim kazandi acı çekmeden
Kim basardı doğruyu görmeden
Sevmeliyiz sevilmeliyiz
Dolmuyor mu çilem
Düşmeden bir kere
Alışmak hep çok zor geliyor
Alışmak hepimize zor geliyor
Sen yokken bir yanım
Öbür yarım eksik kalıyor
Alısmak hep çok zor geliyor
Alışmak herkese zor geliyor
Sen yokken bir yanım
Öbür yarım eksik kalıyor
ben sana mecburum demek...
nasırlaşmak, kaşarlaşmak.
inandığı değerleri kaybetmemek için toplumun saptırılmış değerlerine uymasa da, ses çıkarmamak. önce tanrı sonra mantığın yolunda şaşmadan yürürken çatlak sesleri duymazdan gelmeyi sağlayandır.
bazen, hayatını kapısız dört duvarla çevirmektir.
kolay ya da zor zaman gerektiyor hepsi bu.
dar zamanlar vardı elimiz kolumuzu bağlayan...
nefes nefese geceler...
öğrenemedik sevmeyi ama yaşattık aramızda. hayatımıza çizemediğimiz rotaları istaklal için çizdik hızlıca.
alıştıklarımız kaybettik, alışkanlıkarımızı da.
sustuk konuşmaya çokça susadığımızda yersizce.
huzur aradık nerde kaybettiğimiz bulamadık.
geçemeden, yanan köprüler için ağıtlarımız oldu, kimi zaman haftalarca süren.
dünyadan vazgeçtip umutlarımıza aktık.
bir kağıt bir kaleme sattık alemi.
pişmanlık duymadık aynalar gibi yalancılardı.
korktuk birbirimize bakıp yüzyüze gelmekten.
ışığı hep kapadık. içimizin aydınlığı yetti sandık.
şarj ettik kalbimizi dut ağaçlarının tepelerinde, üstümüzde beyaz tişörtler..
pembe ve morun en doğal halleriyleydiler...
sevinçlerimizde hüzünlerimiz kadardı
soysuzluklara rağmen ayakta kalmamıza şaşarak devirdik geçmiyor dediğimiz zamanı.
bitmek yoktu. bir değişim, başkalaşma fakat hep yeni olan vardı.
eskimek değil; değişenlere ayak uydurmaya alışmak vardı.
alışmak..
o sabah güneş doğmadı, yoktun.
ve bıraktın beni yokluğuna alışmaya alışmakla..
dar zamanlar vardı elimiz kolumuzu bağlayan...
nefes nefese geceler...
öğrenemedik sevmeyi ama yaşattık aramızda. hayatımıza çizemediğimiz rotaları istaklal için çizdik hızlıca.
alıştıklarımız kaybettik, alışkanlıkarımızı da.
sustuk konuşmaya çokça susadığımızda yersizce.
huzur aradık nerde kaybettiğimiz bulamadık.
geçemeden, yanan köprüler için ağıtlarımız oldu, kimi zaman haftalarca süren.
dünyadan vazgeçtip umutlarımıza aktık.
bir kağıt bir kaleme sattık alemi.
pişmanlık duymadık aynalar gibi yalancılardı.
korktuk birbirimize bakıp yüzyüze gelmekten.
ışığı hep kapadık. içimizin aydınlığı yetti sandık.
şarj ettik kalbimizi dut ağaçlarının tepelerinde, üstümüzde beyaz tişörtler..
pembe ve morun en doğal halleriyleydiler...
sevinçlerimizde hüzünlerimiz kadardı
soysuzluklara rağmen ayakta kalmamıza şaşarak devirdik geçmiyor dediğimiz zamanı.
bitmek yoktu. bir değişim, başkalaşma fakat hep yeni olan vardı.
eskimek değil; değişenlere ayak uydurmaya alışmak vardı.
alışmak..
o sabah güneş doğmadı, yoktun.
ve bıraktın beni yokluğuna alışmaya alışmakla..
insan beyninin nelere alışabileceğini görmek hakikaten ilginç. muhtemelen yeterli zaman içinde her şeye alışabilir. ki bu alışma aynı zamanda kanıksama, tepkisiz hale gelme sürecidir.
seni büyüten anneannen ölür, aradan zaman geçer, artık ölüm yıldönümü olduğunu fark etmen hiç bir his yaratmaz içinde.
iki sene boyunca sabah akşam birlikte olduğun insandan ayrılırsın, ağlarsın ama alışırsın. sıradan bir insana nasıl davranıyorsan ona da öyle davranmaya başlarsın yeniden. özel olmasına alıştığın gibi sıradan olmasına da alışırsın.
yaşadığın ülke tüm hayallerini çamura gömer, yapacak bir şey olmadığını fark eder, ona da alışırsın.
bütün bu örnekler gösteriyor ki insan beyni her duruma (ve onun aksi durumuna da) alışabiliyor. alışamaz ise kafayı sıyırıyorsun. sonuçta bir şekilde duruma uyuyorsun. sinir sistemi hakikaten windowstan daha iyi çalışıyor!
seni büyüten anneannen ölür, aradan zaman geçer, artık ölüm yıldönümü olduğunu fark etmen hiç bir his yaratmaz içinde.
iki sene boyunca sabah akşam birlikte olduğun insandan ayrılırsın, ağlarsın ama alışırsın. sıradan bir insana nasıl davranıyorsan ona da öyle davranmaya başlarsın yeniden. özel olmasına alıştığın gibi sıradan olmasına da alışırsın.
yaşadığın ülke tüm hayallerini çamura gömer, yapacak bir şey olmadığını fark eder, ona da alışırsın.
bütün bu örnekler gösteriyor ki insan beyni her duruma (ve onun aksi durumuna da) alışabiliyor. alışamaz ise kafayı sıyırıyorsun. sonuçta bir şekilde duruma uyuyorsun. sinir sistemi hakikaten windowstan daha iyi çalışıyor!
ing. to adapt.
insanın yaptığı en iyi şeylerden birisidir. belki unutamazsınız ama alışırsınız mutlaka her şeye.
alışamadım diye bir şey yoktur, veya alışamamak diye.
insanların en değerli varlığı ailesidir; annesi, babası, kardeşleri. insan annesini babasını toprağa gömüyor ve bir şekilde hayatına devam ediyor. devam etmek zorunda çünkü, başk alternatifi yok. belki bir süre yas tutuyor, ama sonra alışıyor. unutmasa bile alışıyor. bu yüzden özellikle de aşk meşk olaylarına dikkat etmek gerekli, kişi kendisini fazla bunalıma sürüklememeli.
dipnot: insanın bunalıma giresi geliyor, biliyorum. ama girmemek lazım, bunu da biliyorum.
alışamadım diye bir şey yoktur, veya alışamamak diye.
insanların en değerli varlığı ailesidir; annesi, babası, kardeşleri. insan annesini babasını toprağa gömüyor ve bir şekilde hayatına devam ediyor. devam etmek zorunda çünkü, başk alternatifi yok. belki bir süre yas tutuyor, ama sonra alışıyor. unutmasa bile alışıyor. bu yüzden özellikle de aşk meşk olaylarına dikkat etmek gerekli, kişi kendisini fazla bunalıma sürüklememeli.
dipnot: insanın bunalıma giresi geliyor, biliyorum. ama girmemek lazım, bunu da biliyorum.
insan hayatında standart dışı olan ve çift s kuralı ile uyumsağlanması gereken sürece verilen ad.
bir şeydir.
Garip bir histir. Bazen ne yaparsan yap kopamamana neden olan o lanet duygudur.
Yeni aldığımız bir eşyanın manzarasını zamanla evimizdekinden farksız kılan, yeni masayı bir süre sonra eskisine eş tutan bir sihirdir alışmak.
bir şeyin insanda uyandırdığı duyguların azalması, azalması ve bitmesi halini de yüklenir bu kelime.
bazen tutsaklık hissetmektir.... en sevdiğin hapiste kalmayı istemektir.
dünya üzerinde yaşanabilecek en berbat, en buruk histir. olayı romantizm ile güzelleştirmeye çalışan pollyannaları kesinlikle anlamıyorum ve anlamayacağım.
onlardan biri olmayı her şeyden çok isterdim, o ayrı.
bir insana alışmak çoğu zaman o insanın karşısında elin kolun bağlı öylece bakakalmaktır. korkmaktır, endişelenmektir. bu alışkanlık o kadar burkar ki insanın içini, ne kadar kırılırsan kırıl, ki aslında sanılanın aksine bir kadının acizlikten ziyade en tehlikeli anıdır bu, susarsın. ne kadar incinirsen incin endişelenirsin sana arkasını dönmesinden. ayrılığın yaratacağı sancıdan hiç bahsetmiyorum bile, o çok derinlerde bir yerde içini kavurur durur öylece.
inançsız da hissetsen, değersiz de hissetsen, hatta ileri gidip sevilmediğini düşünsen bile hep gülmeye çalışırsın. çünkü günün sonunda erkek yine erkektir, asık surata gelemez, omzunda ağlanması sorumluluktur, yüklenemez; ama kadın da kadındır, ağlayacaksa engelleyemez. hissettiklerini içine atmaktır bu yüzden alışmak. belki bir yerde samimiyetsizdir ama yaşadıklarını göstersen kaybedeceksindir, bilirsin.
alışmak samimiyetsizleştirir, hissizleştirir, korkaklaştırır. sindirir seni. ağlatır alışkanlık. asla göstermemelisin gözyaşlarını. farkındasındır ama elinde değildir. ağladıkça kendinden nefret edersin seni bu kadar güçsüzleştirdiği halde bunu engelleyemediğin için. zaman gelir sevdiğini söylemekten bile çekinirsin. zor gelir, çünkü sinmişliğinden karşındaki insanın gözlerine bile bakamazsın. korkarsın yine ok gibi saplanacağından. yüzünü görmek istemezsin çünkü bilirsin gülüşünün aklını çeleceğini. ama yine bakarsın o göze ve yine görürsün o yüzü çünkü alışmışsındır ve onlar olmadan yapamacağının farkındasındır. izin verirsin kendine o etkiye giresin yine diye. sonra bir kez daha nefret edersin kendinden çünkü bu böyle gittikçe her şeyden önce kendinin biteceğinden eminsindir.
alışkanlık bu yüzden yorar bu yüzden yaralar; engelleyemezsin. sigaranın boktan dumanına bile alışabiliyorken, bir insana, bir erkeğe, bir kadına alışmamak için kendiini kontrol edemezsin. ölen balığın bile arkasından üzülürken, kaldıramazsın bir insanı öylece seni arkasında bırakıp gidişini, bu yüzden alışmak istemezsin. zordur çünkü sabah uyandığında onun sesini bir daha duymayacağını bilmek. bir daha sana bakmayacağını, bir daha sana gülmeyeceğini kabullenemeyeşin yine ona alıştığın içindir.
bu belki bir ölümdür, belki elde olmayan bir terk ediş, belki hiç ardına bakmadan öylece çekip gidiş. kolaydır bir insana alışmak ama sonuçları insanı burkar, kırar, incitir. kaldıramazsın. bilhassa kadın hassasiyetinin taşıyamayacağı bir yüktür bu. ya da ben çok güçsüz bir kadınım, bilmiyorum. zor biter alışkanlık. sevmesen de ararsın, hissetmek istersin. içindedir çünklü. sesinin kulaklarında uğuldayacağını bile bile nasıl bakabilirsin ardından? kafanı çevirmeden nasıl izleyebilirsin öylece?
sonuçlarını kaldıramayacağını bile bile bu yükün altına girdiğin için sinsidir bir insana alışmak. bu yüzden bu kadar yorar. bu yüzden bu kadar değersiz hissettirir. kimse aşktan ölmez ama sevilen kişi bütün bunlara değecekse hiç kimse de ona alışmaktan çekinmez. bu yüzden sinsidir işte alışmak.
onlardan biri olmayı her şeyden çok isterdim, o ayrı.
bir insana alışmak çoğu zaman o insanın karşısında elin kolun bağlı öylece bakakalmaktır. korkmaktır, endişelenmektir. bu alışkanlık o kadar burkar ki insanın içini, ne kadar kırılırsan kırıl, ki aslında sanılanın aksine bir kadının acizlikten ziyade en tehlikeli anıdır bu, susarsın. ne kadar incinirsen incin endişelenirsin sana arkasını dönmesinden. ayrılığın yaratacağı sancıdan hiç bahsetmiyorum bile, o çok derinlerde bir yerde içini kavurur durur öylece.
inançsız da hissetsen, değersiz de hissetsen, hatta ileri gidip sevilmediğini düşünsen bile hep gülmeye çalışırsın. çünkü günün sonunda erkek yine erkektir, asık surata gelemez, omzunda ağlanması sorumluluktur, yüklenemez; ama kadın da kadındır, ağlayacaksa engelleyemez. hissettiklerini içine atmaktır bu yüzden alışmak. belki bir yerde samimiyetsizdir ama yaşadıklarını göstersen kaybedeceksindir, bilirsin.
alışmak samimiyetsizleştirir, hissizleştirir, korkaklaştırır. sindirir seni. ağlatır alışkanlık. asla göstermemelisin gözyaşlarını. farkındasındır ama elinde değildir. ağladıkça kendinden nefret edersin seni bu kadar güçsüzleştirdiği halde bunu engelleyemediğin için. zaman gelir sevdiğini söylemekten bile çekinirsin. zor gelir, çünkü sinmişliğinden karşındaki insanın gözlerine bile bakamazsın. korkarsın yine ok gibi saplanacağından. yüzünü görmek istemezsin çünkü bilirsin gülüşünün aklını çeleceğini. ama yine bakarsın o göze ve yine görürsün o yüzü çünkü alışmışsındır ve onlar olmadan yapamacağının farkındasındır. izin verirsin kendine o etkiye giresin yine diye. sonra bir kez daha nefret edersin kendinden çünkü bu böyle gittikçe her şeyden önce kendinin biteceğinden eminsindir.
alışkanlık bu yüzden yorar bu yüzden yaralar; engelleyemezsin. sigaranın boktan dumanına bile alışabiliyorken, bir insana, bir erkeğe, bir kadına alışmamak için kendiini kontrol edemezsin. ölen balığın bile arkasından üzülürken, kaldıramazsın bir insanı öylece seni arkasında bırakıp gidişini, bu yüzden alışmak istemezsin. zordur çünkü sabah uyandığında onun sesini bir daha duymayacağını bilmek. bir daha sana bakmayacağını, bir daha sana gülmeyeceğini kabullenemeyeşin yine ona alıştığın içindir.
bu belki bir ölümdür, belki elde olmayan bir terk ediş, belki hiç ardına bakmadan öylece çekip gidiş. kolaydır bir insana alışmak ama sonuçları insanı burkar, kırar, incitir. kaldıramazsın. bilhassa kadın hassasiyetinin taşıyamayacağı bir yüktür bu. ya da ben çok güçsüz bir kadınım, bilmiyorum. zor biter alışkanlık. sevmesen de ararsın, hissetmek istersin. içindedir çünklü. sesinin kulaklarında uğuldayacağını bile bile nasıl bakabilirsin ardından? kafanı çevirmeden nasıl izleyebilirsin öylece?
sonuçlarını kaldıramayacağını bile bile bu yükün altına girdiğin için sinsidir bir insana alışmak. bu yüzden bu kadar yorar. bu yüzden bu kadar değersiz hissettirir. kimse aşktan ölmez ama sevilen kişi bütün bunlara değecekse hiç kimse de ona alışmaktan çekinmez. bu yüzden sinsidir işte alışmak.
bazı durumlardan kurtulmaya çalışmak yada olası değişikliklerden dolayı motive olmaya zorlanmak.
sevmekten daha zor...
güncel Önemli Başlıklar