barış uygur'dan tarihi bir ayar almış olan yazarımsı. ve şimdi ayarlar;
"bizim bir arkadaş el alemin fanzinlerini izinsiz toplayıp kitaplar falan yazıp yer altı edebiyatçısı pozlarında geziyormuş; ukala ukala yazdığı yazılardan birinde, iki yıl önce 60 yaşında ölen syd barretti genç yaşta öldürüp bir de sex pistolsa sokunca punklar bir yandan pink floyd tayfası bir yandan ıssızda sıkıştırıp dövmüşler bunu. alnına da dövmeyle sid vicious yazmışlar tersten. aynaya bakınca okuyabilsin diye."
karakalem'imizin editörüdür
herşeyimizdir.
ofiste temiz bardak kalmamışsa bulaşık yıkattırabilir.
kahve yaptırabilir ödülü herzamanki hoş muhabbettir.
altay abi benden börek ister çörek ister en yakın zamanda
hem bir de deniz abla vardır karısı dünya tatlısıdır kırmızı saçlıdır.
biz ailecek seviyoruz hem zaten ailedeniz:) *
karanlık dünya içerisinde büyük aydınlıklar yaratabilmeyi, kalemi ve defteri ile başaran usta.
bugün bir çok yazarın aksine, gerek underground tarzı, gerek yeraltı kimliği ile doyuran yazar.
akdeniz üniversitesinde yaptığı söyleşi ve katıldığı şiir dinletisinden sonra meşhur kaleiçindeki simurg barda taş gibi bir öğrenci hatunu göz göre göre götürmüş şahsiyettir. edebi hayatında başarılar dilenesi.
çok sevdiğim bir arkadaşım vasıtasıyla tanıdığım, okumadığım ve takip etmediğim yazar. zira barış uygur varken, vedat özdemiroğlu varken, umut sarıkaya varken okumayı tercih etmediğim insandır. arkadaşımı etkisi altına almış, idolü haline gelmiştir. yaptıkları mangal partilerine ben de davet edilmek ister, düzenlenen toplantılara ben de iştirak etme şerefine nail olmayı dilerim. yoksa beni beğenmiyör müsün?
kendime kuytu bir ölüm arıyorum çok iyi biliyorsun bunu
düşlerime kalabalık bir cadde giriyor. korkuyorum
saçlarını sırtından sallandıran kadınlar kadar
uzayıp gitmesi kadar bir aşkın telaşla
yanlışlıkla, su katılmamış bir sevişmenin ardından
ters yakılması kadar sigaranın, benim kadar
yani ellerim kadar, bedenim kadar, düşüncelerim
sırlarım, kaçışlarım kadar saçmadır yalnızlık cinayettir
cennettir
dizelerinin yazarı. şiir yazsın sadece diye diliyorum hakkında.
"ölürsen kurtulursun. ölmezsen, her an yeni bir cinayete kurban gitme ihtimali olan zavallı ve tırsık biri olarak yaşar gidersin öylece... sürünürsün. ama süründüğünün farkına varmazsın kolay kolay. hiç çiçek görmemiş bir körün çiçeği yanlızca dokunarak, şeklinden tanıması gibi, hiç yürümediğin için sürünmeyi yürümek sanırsın. tıkanırsın. boğazına bir yumruk felan düğümlenmez! karşındakinin suratına yumruğu yapıştırmak için gerildiğinde, yumruğuna, hiç tanımadığın, yüzünü bile görmediğin birinin boğazı dolanır. yanlış adama vurduğun anlamına gelmez bu. çünkü, bu karışıklıkta zerre kadar suçun yoktur senin. sen birine vurmak isterken, yumruğuna bir başkası gelip yerleşmiştir, o kadar."
yazıları zaman zaman chuck palahniukvari olan trakya üniversitesi tıp fakültesi mezunu olup, yaklaşık onbeş sene mesleğini icra ettikten sonra istifa etmiş harika yazar..
sık rastlanan hastalıklar atlası adlı son kitabıyla leblebi kitaplara söylediğin onca söze rağmen kendi kitabına bakmadın mı altay amca, onca şahane kitabını okuduktan sonra bu olmamış dedirten yazardır.
--spoiler--
Asıl yalnızlar, yalnızlığı bir stil olarak üstüne yakıştıranlardır. Onların yalnızlığı sakil değildir. Üstlerinden dökülmez. Pot yapmaz. Kırışmaz. Paçalarından ya da omuzlarından iki parmak kestirmek gerekmez. Kalıp gibi oturur üstlerine. ilik açmaya, düğme dikmeye, overlok çekmeye ihtiyaç kalmaz. Yalnızlık, kutsal olduğu kadar kutupsal bir kavramdır.
--spoiler--
...
metresine molotof kokteyli taşıyan
pis bakışlı kambur bir oğlan kadar mutluyum
dönmemi bekleme boşuna, vuracaksan
sırtımdan vur beni baba
ne yana dönsem arkamda kalıyor hayat
ne yana dönsem sütü taşırmış
bir kadın telaşı. yüzüme bak baba;
sapından koparılmış gül kırmızısı
simgeleri çok iyi kullanan,şiir alanında çok başarılı olacağına inandığım kişi.
an itibari ile boğazici üniversitesinde "türkiye'de rock müzik" konulu paneli yönetme ihtimali yüksek olan yazar, iyi yazar. Geçen hafta köşesinden duyurmuştu.
tadına doyamadığım tatlım.
önceleri penguen aldığımda okuduğum adamdı, sonrasında penguen'i alma sebebim.
hani küçücük bir veletken, tatlıyı sona saklardık ya hep, daha göt kadarken adab-ı muaşeret kurallarını bildiğimizden değil ya hu; o tatlıyı sevdiğimizden sona saklardık. tadına vara vara yerdik sonrasında, tatlısını önceden hüpletmiş diğer veletlere göstere göstere yerdik bir de piçlik olsun diye... sona saklardık tatlıyı çünkü bayılırdık ona, hiç bitmesin isterdik aslında mide fesatı geçireceğimizi bilsek de..
heh işte bu adamın köşesini otobüste,dolmuşta ya da bir lokantada yemeğimi yerken hızlıca okuyamıyorum ben, sindire sindire okumalıyım sanki; ben de odama geçip elimde sıcacık kahvemi yudumlarken okuyorum tadına vara vara..
hep en sona sakladığım tatlım gibi...
benim söyeleyemediğim cümlelerimi söyleyen adam olduğu için hayranım da içten içe, fesatlıkla karışık bir hayranlık ama bu.
köşesine koyduğu fotoğrafara da bakmaya doyamazsınız penguen'i elinize aldığınızda..
depresif üslubuyla sevebildiğim tek adam. acayip bir adam, benim gibi acayip adamları sevenlere de tavsiye ediyorum. ama uyarıyorum, tiryakisi olabilirsiniz.
maillerinize içtenlikle cevap veren, karakalem'in son sayısının baskısındaki sorunlardan bezgin, işini iyi yapan, güzel bir sitesi olan * içimde bir boşluk var kitabını çok sevdiğim, farklı tarzıyla güzel işler çıkaran, fanzin kültürüyle ilgili çalışmaları dikkat çekici yazar, şair, ötesinde güzel insan.