'Bazen insanlar, kendini beğenmişlik ya da kibir sözcüğü yerine kulağa daha hoş gelen hırs sözcüğünü kullanarak kendilerini biraz temize çıkarmaya çalışırlar.'
'Kadınla erkek arasındaki uzlaşma ve dengenin karakteristik özelliği arkadaşlıktır. Kadın ve erkek arasındaki ilişkide karşı tarafı boyunduruk altına almak, tıpkı ulusların yaşamındaki gibi katlanılmaz nitelik taşır. '
'Kadınların erkeklerden daha az yetenekli olduğu savı bir masaldan, gerçekmiş izlenimi veren bir uydurmacadan başka nitelik taşımaz.'
'Ruhsal ilişkiler örgüsünden koparılıp alınmış bir tek ruhsal olaya dayanılarak insanı tanımak gibi bir işe kalkışılamaz.'
'Tırnak kemirme ve burun karıştırma gibi dikkat çeken kötü alışkanlıklara sahip insanlar, ilgili davranışlarıyla inatçı kimseler olduklarını ele verdiklerini bilmezler.'
'Toplumdan uzak kalmak isteyen biri için, örneğin hep kirli bir yaka ya da pejmurde bir ceketle toplum içinde görünmekten daha uygun ve daha etkili bir çare yoktur. Kendisini başkalarının dikkati, eleştirisi ve rekabetiyle yüz yüze getirecek bir işin başına geçmekten yakayı sıyırmada ya da sevgi ve evlilikten kaçma işinde, başkalarının karşısına bu şekilde çıkmaktan daha iyi ve mükemmel ne yardım edebilir kendisine?'
'Eğer bir insan bir başkasına gerçekten ilgi ve yakınlık duyuyorsa, o ilginin gerektirdiği bütün özelliklere sahip olmalıdır: Dürüst olmalı, iyi bir arkadaş olmalı, sorumluluk duygusu taşımalı, sadık ve güvenilir olmalıdır.'
'Eğer erkek şefkat arıyorsa, kendisini çımartacak, pohpohlayacak kızlar arayacaktır. Eğer ilişkiyi ikili bir yarış gibi görüyor ve bu yarışta üstün gelmeyi istiyorsa, güçlü görünen kızları arayacak, veya yapıları, toplumsal konumları ve güçleri açısından kolayca yönlendirilip güdülebilen kızları yeğleyecektir. Doğal olarak böyle bir seçim pek çok yanlışa yol açacaktır; çünkü hiçbir kız sürekli boyun eğmeye razı olmaz.'
'Farklı cinslerden iki eşit insanın görevi olarak tanımladığımız aşk, iki bireyin bedensel ve düşünsel yönlerden birbirlerini çekmesini, başkalarını dışlamasını ve birbirlerine karşı mutlak bir teslimiyetle yaklaşmalarını gerektirir.'
'Gizliden gizliye üstün olma isteği besleyen kızlar, genellikle güçsüz, sakat ya da kendi toplumsal konumlarının altındaki erkeklere yönelirler. Aynı şekilde, hemen el altındaki birinin veya bir akrabanın seçilmesi de, kendinden çok genç veya çok yaşlı bir erkeğin seçilmesi de güçsüzlük duygusunun belirtisidir. '
'Kadının çocukluğundan başlayarak kendisine zorlanan role başkaldırısı ne denli güçlü olursa, ya da aynı şekilde erkek kendisine biçilen ayrıcalıklı rolü tüm saçmalığına karşın oynamamakta ne denli ısrarlıysa, cinsler arasındaki çatışma da o denli şiddetli olur.'
* - Organların Yetersizliği Üzerine inceleme - 1911
* - Nevrotik Yapı Üzerine - 1912
* - Tedavi ve Eğitim - 1914
* - Bireysel Psikolojinin Uygulanması ve Kuramı - 1917
* - insanı Tanımak - 1927
* - Bireysel Psikoloji Tekniği - 1928'de birinci bölüm, 1930'de ikinci bölüm
* - Yaşamı Tanımak - 1929
* - Okulda Bireysel Psikoloji - 1929
* - Yaşamı Tanımak - 1930
* - Psikoterapi ve Eğitim - 1919-1929
* - Nevrozlar - 1929
* - Eşcinsellik Sorunu - 1930
* - Çocuk Eğitimi - 1930
* - Yaşamı Biçimlendirme - 1930
* - Psikoterapi ve Eğitim II - 1929 - 1932
* - Yaşamın Anlamı - 1933
* - Psikoterapi ve Eğitim III - 1933-1937
bireysel psikoloji ekolünün kurucusudur. freud gibi psikanalist ve avusturyalıdır. freud'un da kitaplarını okumuş biri olarak**; adler freud gibi insanın başına ne gelirse ya yaraktan ya yaraktan gelir demez. kişinin davranış şeklini, nevrotik bunalımlarını; yaşadığı toplumla, işiyle, cinsiyetiyle, yakınlarıyla birlikte ele alır.
bugün laf arasında kullandığımız aşağılık kompleksi'ni adler geliştirmiştir. buna bağlı olarak da oluşan üstünlük kompleksi yine adler tarafından ortaya atılmıştır. bana göre en az freud kadar değerli bir psikologdur.
psikanalizin öncülerinden olmakla beraber, fikirleri freud'dan çok farklıdır.
her kişinin eksik olduğu yanlar vardır. çevresel faktörlere ve çevremizde kendimizle kıyaslayacağımız kişilere göre önem kazanan eksikliklerimiz vardır. kimimizin gözü bozuk, kimimizin matematik yeteneği düşüktür. bu durumlarda insanlar aşağılık duygusu yaşar. aşağılık duygusu aslında iyi bir şeydir çünkü bu duyguyla mücadele ederken kendimizi geliştiririz. kişilerin bu aşağılık duygusuyla baş etme yöntemi ve başarılı olup olmadığı, kişiliğini belirler.
aşağılık duygusuyla baş etmenin üç yolu vardır:
1. mükemmellik çabası
kişiler eksik yönlerini aşmaya veya başka bir şeyle dengelemeye çalışırlar. eli olmayan kişilerin ayaklarıyla yazı yazmaları ve hatta ressam olmaları buna örnektir. çirkin bir kadının entellektüel yeteneklerini ilerletme çabası da çok güzel bir örnektir. sağlıklı yöntem budur.
2. üstünlük çabası
burda kişiler eksikliklerini görmezden gelirler, kendilerini diğer insanlardan üstün görme eğilimindedirler. eksikliklerini bilinçaltına iterer. nevrotik problemler yaratır uzun vadede bu yöntem. uzun vadede kişi üstünlük kompleksi geliştirir.
3. çabalamamak
kişi kendisinin eksik bir insan olduğuna inamıştır. ya eksiklerini aşmayı denemiş ve başaramamıştır, ya küçüklüğü boyunca otoriter bir aile tarafından ezik olduğuna, başaramayacağına inanmıştır. kendine olan güveni çok düşüktür. çaba göstermemeyi tercih eder. uzun vadede aşağılık kompleksi geliştirir. nevrotik problemlere işarettir.
adler'e göre, kişi eksiklikleriyle yüzleşmeli ve onları aşmalıdır. yoksa nevrotik problemler geliştirir, sosyal yönden başarısız olur, sağlıklı bir ruh haline sahip olamaz.
1920 yılında Viyana Halk Enstitüsü'nde verdiği konferanslardan oluşan insan tabiatını tanıma isimli kitabı 1927 yılında almanca olarak yayınlandı.Bu kitapta insan kişilğinin gelişmesinde aşağılık duygusunun ve bu duyguyu gidermek için gösterilen çabaların önemini vurgulanmış.
7 şubat 1880'de viyana'da doğdu. orta sınıfa mensup bir yahudi ailenin çocuğundan bridir. henüz beş yaşındayken kendisini ölümle yüzyüze getirecek kadar ağır bir zatürre geçirdi. 1895 yılında viyana tıp fakültesinden doktor olarak mezun oldu. önce oftalmoloji, sonrada genel tıp alanında pratisyen hekim olarak çalıştı. freud'la tanıştı. psikanalizden hayli etkilenmekle birlikte freud'un görüşlerine katılmadı. 1913'te bireysel psikoloji cemiyeti adıyla bir cemiyet oluşturdu. nevrozların ve insan kişiliğinin açıklanmasında organik kusurlar ve yetersizlikler ile, bunlardan ileri gelen aşşağılık duygusuna ve bu duyguyu gidermek için gösterilen güçlü olma çabasına ağırlık verdiği çalışmalarıyla tüm dünyada tanındı.