Alevilik, islamdır.
'Hakk-Muhammed-Ali'
yolunun 'Kırklar Meclisi'nde
olgunlaştığı ve `Oniki
imam`larla devam eden; imam Cafer-i Sadık'ın akıl
ölçüsünü rehber olarak
alan, Horasan erenlerinin
himmetleriyle Anadolu'ya
gelen Hazret-i Pîr'le ve ulu
ozanlarımızın nefesleriyle
hayat bulan inancın adıdır.
Alevilik inancı, hayatın
amacını insanın ham ervahlıktan çıkarak `insan-ı
kâmil` olup özüne dönmek
olarak tanımlar. Bunun
için de; 'Mürşid','Pîr' ve
'Rehber' huzurunda ikrar
verilerek `'Dört Kapı Kırk
Makam`' aşamasından
geçilir.
alevilik hakkında çok fazla bilgi sahibi olmamama rağmen, sahip olduğum bilgilerden yola çıkarak naçizane birşeyler söylemek istiyorum;
en başta ben, aleviliği sahih bir inanış biçimi olarak görmüyorum. çünkü aklımın almadığı ve yanlış olduğunu düşündüğüm birçok kıstas var alevilik içinde. nedir bunlar;
alevilikte hz. ali ve hz. muhammed(s.a.v.) eşit kabul edilmektedir bildiğim kadarıyla. allah'ın son peygamberi ve yaratılmışların en üstünü sıfatını taşıyan efendimiz aleyhissalatü vesselam ile onun yoluna girmiş ve islamı ondan öğrenmiş ben-i adem hz. ali nasıl eşit görülebilir bunu anlamakta zorlanıyorum. ayrıca, alevilikte laikliğe, demokrasi atıflar yapılmaktadır. laiklik, demokrasi kavramları hayatımıza 200 küsür yıl önce girmiştir. aleviliğin ortaya çıkışı daha eskiye dayandığı için kurallarının insanlar tarafından değiştirildiği ve yeniden düzenlendiği anlaşılıyor. bu açıdan ben alevilik ile hristiyanlıktaki incillerin değiştirilmesi olayınında benzerlik görüyorum. ve bu yüzden yani alevilik insanlar tarafından öyle veya böyle değiştirildiği için özünü kaybetmiş bir yol -tabi eskiden yoldu, şimdi yanlış bir yol- olduğunu düşünüyorum. ayrıca alevilikte birçok hurafe vardır. en bilinenlerden iki tanesi adak ve kurbandır. kurban allah yolunda kesildiği gibi geçmiş büyüklerin ruhlarına adamak için de kesilir ki burada ilkel dinlerdeki * ataların ruhlarına kurban kesmek eylemiyle kesişmektedir. yani aleviliğin içine ilkel dinlerdeki bir kıstas girmiştir. adak adama olayında ise, tehlikeden korunmak veya bir arzunun yerine getirilmesi için gücüne inanılan herhangi bişeye/kişiye karşı adak adılır ki bu da yanlıştır, hurafedir. zira arzu edilen şey sadece allah'tan istenebilir. bunun yanında yine türbelere gidip orada yatan zat- muhteremlerden dilek dilemek de aleviliğin içinde yer alan oldukça abes davranışlardan biridir. ve ne yazık kı bu hurafe de islam dininin içine kadar zuhur etmiştir günümüzde. türbeye gidip 'falancı baba benim çocuğum olmuyor, bana çocuğum olmasını nasip eyle' demek kadar saçma bir şey yoktur. çünkü bilinir ki orada yatan kişi ölüdür ve yaşadığı zamanki mertebesi ne olursa olsun, ölülerin dirilere bir yararı dokunmaz aksine dirilere muhtaçtırlar. ruhlarına fatiha okunmasını isterler ki kabir hayatları daha rahat geçsin. bildiğim kadarıyla türbeye gitmek, geçmişleri ziyaret etmek oldukça güzel bir davranıştır. lakin türbeye gidince direkt olarak türbede yatan zattan birşey isteneceğine eller allah'a açılıp 'ya rab, burada yatan sevgili kulunun yüzü-suyu hürmetine benim dileğimi yerine getir' dense doğru olmuş olur ama bildiğiniz üzere böyle yapılmamaktadır. üstüne bir de türbelere çeşitli çaputlar bağlanmakta, paralar atılmakta, hasılı bu ve benzeri hareketlerde bulunularak o kişinin kendilerine yardım edeceği ümid edilmektedir ki yukarıda da dediğim gibi bir dilek, arzu yanlız allah'tan istenir. bunun yanında alevilikte kuran'da açık bir şekilde emredilmiş olan ramazan ayında otuz gün oruç tutma ibadeti yoktur. bir kısım aleviler ramazan ayının birinci, onbeşinci ve 29/30. günü oruç tutarlar, diğer günleri tutmazlar. buradan da kesin bir dini hükmü değiştirdikleri ve kendilerine göre yorumladıkları görülüyor ki bu da ağır bir günahtır. alevililerin bunun dışında bir de kurban bayramının ilk gününden sonraki 21. günden itibaren tuttukları 12 günlük 'muharrem orucu' vardır. bu oruçtan önce de 3 günlük 'masum-u pak' orucu tutarlar. bu ibadette orucun açılacağı belli bir iftar vakti yoktur. su içmek yasaktır. * islam dininde böyle bir ibadet yoktur. alevilerin bu ibadeti de islam dini ile alakasız bir şekilde uydurulmuş dini bir hükümmüş gibi uygulanmıştır.
sonuç olarak, bu yazı aleviliğe karşı bir eleştiri yazısıdır. lakin bendeniz naçizane görüşlerimi dile getirdim. ama yine de şunu söylemek istiyorum; doğru veya yanlış hiçbir insanın inanışına karşı durulamaz. isteyen istediği şekilde inanmak/inanmamak ve inandığı şeyleri inandığı şekilde yerine getirmekte özgürdür, şüphesiz. benim karşı çıktığım nokta, özünü kaybetmiş bir yolun öz islamın içine girmiş olması ve alevilikteki inanışların islamdaki genele inanışlar olarak kabul görmeye başlaması/başlatılmasıdır.
bizlere asla kendi içiyle barışık insanların seviyesine erişemeyeceğimizi gösteren insanların içinde bulunduğu inanış. örneğin, japonlar şintoizmle budizmi muhteşem ve gayet de barışçıl bir şekilde harmanlamışlardır, ama bizimkiler, özellikle eski türk boylarından gelen ve şamanizm ve islamiyeti harmanlamış alevilere başta olmak üzere, daima kötü gözle bakmış hatta yöneticilerimiz onlara karşı sistematik bir nefret dalgası oluşturmuşlardır. inanması çok güç fakat acı bir gerçektir. bir ulus kendi kökenlerini böyle inkar etmiştir işte. onlardan nefret ediyorsanız, üstelik de "ben türk'üm" diyorsanız siz kendinizden nefret ediyorsunuz ve sizin için türk tarihi sadece 700 yıldan ibaret demektir. devam edin takım elbiselerinizi giyip köşebaşlarında adam çevirip "müslüman değilmisin la sen" diye sormaya. heyt bee... "türk"müş... hah... güleyim de ayıp olmasın.
doğuşu itibariyle hz. ali ile bağlantısı olmayan etnik inanış. alevilik müslümanlıktan önce bir ilk çağ kültürü olarak var olmuş; içerisinide paganizm, güneşe tapıcılık vs. bir çok inanışı toplamıştır.
müslümanlıkla beraber hz. aliyle ilişkilendirilerek asimile edilmiştir ancak alevi ismi alev sözcüğünden gelmektedir ki bu da "nur" kelimesine eş değer tutulur.
alevilik başlı başına bir din veya dinsizlik öğesi olmamış etnik bir değerdir. zamanla bir çok dinden etkilenerek büyük ölçüde asimile olmuştur..
türklerin, orta asya'dan gelen kültür ve inançlarını arapları kılıç zoruyla yaydıkları sünniliğe karşı korumak için ortaya çıkardıkalrı bir inanç sistemidir alevilik. hümanizmi ve bazı ritüelleri orta asya'dan gelen türk şamanizmine benzer.
hümanizmi ve özün şekil değil ruh olduğunu anlaması sebebiyle sünnilikten daha fazla sempati duyduğum bir mezheptir*. zaman zaman "keşke türkler hiç sünniliğe geçmeseydi de osmanlı'nın yavuz selim sonrası araplaşması olmasaydı" dediğim olmuştur.
aman efenim aman alevilik mi?? amannn haa!! alevilik de neymiş, mum söndüren onlar, mum söndükten sonra ensest yapan onlar! hz. ali'yi tanrı addeden onlar! onlar ki tanrının gazabına çarptırılmışlar da dağevlerinde yamaçlarda yaşamışlar yıllar boyu! aman efendim aman ne alevisi! töbe haşa cehennemin dibi onlar için rezerv edilmiş!
eğer cennete gitmek istiyorsanız bakın ne yapmanız gerekiyor:
siz siz olun efendimizin ehl-i beytini görmezden gelin
ilmin kapısından değil bacasından hırsızlar gibi girmeye azami surette gayret edin
emevileri sevin sayın, abbasileri de keza hıncahınç savunun
sonra bol bol gıybet edin yetmediği zamanlarda iftira atın
camiilere girin farzı da sünneti de orada kılın hatta teravihi bile orada kılın boşverin siz Hz. Muhammed Hz. Ömer'den daha iyi bilecek değildi değil mi!!!
efendimiz öldükten sonra cenaze işlerini bırakıp kendi saltanat derdinize düştüğünüz gibi şimdi de dünyanın derdine düşün hatta öyle düşün ki diyaneti devlete bağlayın, kendi sisteminize boyun eğmeyenleri yok sayın
yok o da yetmezse safeviler gibi onların da soyunu kırın, dağ evleri yetmedi çünkü!
rahat evleriniz de namazlarınızı kılarken yemek olarak da ölü kardeşlerinizin çiğ etini yiyin!
saltanat kayığı siz de nasıl olsa, yiyin efendiler yiyin!
doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin!!
bu han-ı yağma sizin!!
orta asya'dan anadolu'ya iran üzerinden göç eden türk boylarının iran'daki şii islam anlayışı ile türklerin eski inanç sistemlerini harmanlayarak göçebe yaşam biçimine uygun hale getirmesiyle oluşmuş,tamamen humanist bir yaşam felsefesi üzerine kurulu batini bir islam anlayışıdır.
osmanlının özellikle halifelik ünvanını ele geçirmesiyle sünni bir devlet niteliğine bürünmesi, aleviliğin daha çok konar-göçer türkmen aşiretlerinin inanç sistemi olması neticesinde osmanlının iskan politikalarını karşı koyan bu aşiretlerin osmanlı ile çatışma içine girmesi osmanlıyla alevi unsurun arasınının açılmasına neden olmuştur...
ama bu ayrılığın belki de en önemli nedeni osmanlı hanedanının, osmanlı soyunun hükümdarlığını korumak için, devletin kurucu unsuru olan türk kimliğine sırtını dönerek devleti yönetmekle yükümlü aristokrat sınıfını devşirmelerden seçmesi ile devlet kademelerinde yer bulamayan ve o dönem anadolu nüfusunun büyük bir bölümünü oluşturan alevi-türkmen kitlelerin yine dönemin önemli türk devletleri olan akkoyunlu ve safevilere yönelmesi ve bunun sonucunda da anadolu'da osmanlı ile bu türk devletleri arasında bir iktidar mücadelesinin oluşmasına neden olmasıdır...
sonuç olarak türk devletleri arasındaki bu iktidar mücadelesini osmanlı kazanmış, doğu ve güneydoğu anadolu'daki alevi türkmen nüfusun büyük bölümü iran'a kaçmış yerlerine ise osmanlı tarafından kürt aşiretleri egemen kılınarak şimdi başımızın belası haline gelen kürt sorununun temelleri atılmıştır...
alevilik islam peygamberinin benden sonra ali gelir o benim damadım ve allahın arslanıdır lafı üzerine muhammedin ölümünden sonra halife olarak aliyi görmek isteyenlere denmiştir. alevi demek alinin yanıda olan demektir. mesela musevi nasıl ki musanın zümresine deniyorsa öyle. zaman içerisinde ancak ebubekir, ömer ve osmandan sonra halife olabilen ali bu halifeliğini de peygamberin en son ve en genç karısı ayşe ile cemel adı verilen savaşta alabilmiştir. çünkü ayşe muaviyenin halife olmasını istemektedir. müslümanlar kutuplaşmaya başlarlar. peygamberin hanımı doğruyu bilir diyenler ve alinin hakkı yendi peygamberin vasiyetidir diyenler olarak. aralarında savaş çıkar. ali peygamberin hanımının öldürülmemesi için ayşenin bindiği devenin ayaklarını kırdırır ve kendi adamlarının başına da kırmızı başlıklar taktırır kimin kimden olduğu anlaşılsın diye ve o günden sonra ali yandaşlarının adı kızılbaş olarak kalır. ali savaşı kazanıp halife olduktan sonra birgün camide muaviyenin adamları tarafından öldürülür. ve o günden sonra aleviler camiye gitmez. zaman içerisinde de muaviye güçlendiği, yezid de kerbela da alinin çocukları hasan ve hüseyini öldürdüğü için ibadetlerini gizlerler ve hala alevi ibadetleri gizlenir. semah bir ibadet değil dini bir törendir. ayrıca alevilerin camiye gitmemesi hıristiyanların isanın öldürüldüğü haçı sembol olarak boyunlarında taşımalarından çok daha akıllıcadır. şekil olarak sünnilerden bir farkları olmadığı halde ibadetlerini gizli yapmaları nedeniyle haklarında çeşitli hurafeler uydurulur ve bunlardan biri de mum söndü olayıdır. alevilerin aile içi cinsel ilişkide bulundukları toplantılar düzenledikleri uydurulur. yıpratmaya yönelik bu uydurma çoğu kişi tarafından sorgulanmadan kabul edilir. oysa alevi inancı kısa öz ve nettir. eline diline beline sahip olacaksın. ve bu şartlar esasında tüm dinlerin en net kurallarıdır. alevilikte tarihten gelen gizli ibadet etme zorunluğu ve soyunu sürdürme asimile olmama kaygısı nedeni ile mümkün olduğunca alevi cemaati içerisinden evlenmeler görülür. dayı hala teyze çocukları evlenebilmektedir. ayrıca bu şart bir zorunluluk olmamakla birlikte bir gerekliliktir. çünkü sünni bir aileden alınan kız ya da erkekle er geç bir anlaşmazlık en azından çocuğun nasıl bir inanışla yetiştirileceği gibi bir kaygı doğar. camiye yoksa cemevine mi gidilecektir. tüm bunların yanında aleviler müthiş özgürlükçü bir yapıya sahiptirler. belli bir yaşa gelmiş erkek çocuklardan isteyenler aleviliği öğrenmek üzere dede denen din adamlarının yanında ders alabilir ve ancak ondan sonra alevilerin gizli ibadetlerine katılabilirler. istemeyen erkek çocukları ise zorlanmazlar. ayrıca bir dededen eğitim almak alevi ibadetlerine katılmak zorunluluğu getirmez. sadece ibadetlere katılabilmek için bir anahtardır. ibadet günde beş vakit değildir. sünni ibadetlerinden farkı olup dualar da fark eder ama alevi toplumunun hakkettiği saygı nedeniyle ne ibadetleri ne de yaşamlarına ilişkin diğer unsurlara yönelik daha fazla ayrıntı vermek doğru olmayacaktır.
aleviler öldürülmüş ama öldürmemiştir birisini inancından dolayı. inanca saygı gösterirler. bu saygısı kendi inancının gereğinden gelir. muharrem orucunu tutmayana neden tutmuyorsun demez ama ramazanı neden tutmuyorsun der birisi banko bir defa. aleviler geçmişte büyük korkular yaşamıştır. bu korku, yaşam korkusudur. bu korku eskiden gelir. osmanlı dönemine bakıldığında alevi kıyımları görülebilir. yavuz 40000 kızılbaşı şah ismaile giderken kesmiştir. kuyucu murat paşa (4.murat) 52000 aleviyi kuyularda öldürmüştür. aleviler osmanlının o ağızlardan düşürülmeyen hoşgörüsünden zerre nasibini almamış, dışlanmış bir topluluktur. alevilik de bu topluluğun inancıdır. dışlanma nedenidir. çoğunluktan olmamaktır. anadoluda alevi köyleri çoğunlukla dağlık yerlerde ve merkezlere uzaktır. bunun nedeninin sorgulanması gerekir. yüzyıllarca iftiralarla akıllarda kalmıştır. böyle fesat yayanların ta kendileri bozukturlar. allahın adının anıldığı ibadethaneye cümbüş evi demek, diyenin ve öyle düşünenin budalalığını gösterir. allah-muhammet-ali sözleri geçer deyişlerde. bundan ötesi nedir, daha ne diye alevilik islam dışıdır alevilik bilmem nedir denir anlayamam. dedelik kavramına laf atanlar, arkasında dikildikleri imamları hangi sınıfa koyuyorlar acaba?
dedeler, cem olunduğunda küskünleri barıştırır, suçlu olan kolay kolay bir daha o ceme gelemez. iki dua okumaktan ötedir dedenin söyledikleri. gidip de bir cemde bulunmak gerekir. atmakla olmuyor.
inanc olup olmadigi tartisma konusudur. zira inanilan sey ne tartisilir ne de gelistirilir. fakat alevilik islamiyetin bir mezhebi olarak dusunuldugunde bir inanc sekli, sorgulamaya ve gelismeye acik oldugu icin de bir yasam felsefesidir. insan unsuru on planda tutulur. aleviligi cok farkli yasayan insanlar vardir. bir kesim hocalardan, sihlardan hic farki olmayan dede leri ile yasar aleviligi, bir kesim de hic kimseye bagli olmadan, sadece iclerindeki inancla, kimseyi ilgilendirmeden, elestirel bakis acisiyla, insana deger vererek yasar. (bkz: anadolu aleviligi)
tartisilan bir konuda diger mezhepten olanlarin alevileri ateist olarak degerlendirmeleridir. bunun bir sebebi kesinlikle vardir. alevilik elestiriye acik oldugu icin insanlar hicbirseyi kayitsiz sartsiz kabul etmezler, sorgularlar. bu sorgulamanin sonucunda farkli cikarim yapan kisiler ateizm ile de tanisabiliyorlar. fakat butun aleviler ateisttir genellemesi yapmak yanlistir. fakat bulunan dusunce ozgurlugu nedeniyle alevilik inanci ile buyumus bir insan ateist de olabilir, dindar da olabilir; yani kendi inandigi, dusundugu yolda ilerler.
yaratanı değil de yaratılanı temel aldığı ;sünnilik inancına nispeten daha rasyonalist, humanist ve de reformist bir yapıya sahip olduğu için kalıpları ve dogmatik düşünceyi içinde barındırmayan inançlar bütünüdür. türk kültürü ve türkçe bugün ayaktaysa bunu alevi-bektaşi kültürüne borçludur. hızla araplaşmaya ve yozlaşmaya başlayan sünni inancına karşılık alevilik etnik ve kültürel değerlerine sahip çıkmıştır. saray eşrafı arapça ve farsça konuşurken anadolu halkı türkçeyi yaşatmıştır.günümüzde türkologlar geçmişten günümüze devrolan türklüğün kültürel öğelerini incelediklerinde ilkönce alevi köylerine giderek alan araştırması yapmaktadırlar.
KONU BAşLIGI VE AçIKLAMALAR COK ILGINÇ GERÇEKTEN BILMEYEN BIR ÇOK KIŞI YORUM YAZMIŞ FAKAT NE ALEVI NE SUNNI KESIM ISLAM DINININ GEREKLERINI TAM ANLAMIYLA YERINE GETIREMEMEKTEDIR.
BUNDAN DOLAYI ÖNCE INSAN INSAN OLMAYI BILMELI,BÖYLE BIR KONU BAŞLIĞININ DAHI BAHIS KONUSU OLMAMASI GEREK
ÖNEMLI OLAN DA ZATEN INSAN OLMAK DEGiL Mi? BIRAKIN DINIMIZIN GEREKLERINI YERINE GETIRMEYI DAHA INSAN OLMAYI BECEREMEDEN SAÇMA SAPAN POLEMIKLERE GIRIYORUZ. KIMSENIN DINI, MEZHEBi, INANIŞI, DUASI, SEVABI, GÜNAHI KIMSEYI BAĞLAMAZ. EŞIT HAKLARDAYIZ (!) EGER INSAN OLMAYI BECEREBILIYORSAK, TABI INSAN OLMAYI BECEREMEYENLER KENDINLERINI INSAN OLANLARLA EŞIT TUTAMAMAKta VE SÜREKLI BIR TARAFLARA ÇAMUR ATMAKTADIRLAR.
(bkz: OLMAK YADA OLMAMAK ISTE BUTUN MESELE)
En basiti ile;
ilahi bir dinin bir gurup tarafından farklı yorumlanış şekli.
islamiyetin bir mezhebidir.Diğer tüm dinlerde olduğu gibi islam dininde de farklı mezhepler,yorumlar vardır,Alevilik ise bunlardan sadece biridir.